25 Aralık 2015 Cuma

Çocuklar İYİYMİŞ!

Zalim üvey annenin sadece Pamuk Prenses masalında yaşadığını düşünmek isterdim hep.
Kötülük sadece beyaz perdede kalmalıydı. Dışarıya taşmamalıydı. 
Ne acı ki aslında hayatın gerçek kötülüğüydü beyaz perdenin içine girip oradan insanlara yansıyan.
Bir çeşit ayna tutmaydı izleyiciye.
Hataları gören görüyor ve kendine çeki düzen veriyordu.
Bazılarına ise gördükleri bu kötülükler ilham kaynağı oluyordu.

Üveylik dedim ya yazının başında;
Bir yastıkta kocamak arzusuyla koşa koşa yapılan evlilikler gün geldi bir yerlerde sekteye uğradı ve nikâh ile kesişen yollar boşanma ile ayrılır oldu.
Eski zamanların eski adetleri değişti. Kimse kırılan kolu yeninin içinde saklamıyor artık. Kimse kan kusup kızılcık şerbeti içtim demiyor.
Artık, anlaşarak yapılan medeni evliliklerin, anlaşarak yapılan medeni ayrılıkları var. 
Anneler babalar birbirleriyle anlaşamayıp boşansalar da, aklıselim davranarak çocuğun geleceğini düşünen pek çok ebeveynin çocuklarından boşandıkları görülmüyor. 
Birbirlerinden boşananlar gönüllerinin konduğu bir başkasıyla evleniyorlar. İki anneli, iki babalı çocuklar, iki ev arasında denge içinde büyütülmeye çalışılıyor. 
Evlenmek nasıl ki hayatın başlangıcı değilse, boşanmak da hayatın sonu olmuyor.

Zamanın gerisinde kalan hayatlarda ise her şey eskisinden beter sürüyor. 
Muhafazakârlığın artışıyla ahlaksızlığın artışı her niyeyse paralel gidiyor. 
Daha merhametli, daha sevgi dolu, daha vicdanlı olmasını beklediğimiz insanların yaşadıkları hayatlar adeta dudak uçuklatıyor.
Evlenme programlarında olsun, yarışma programlarında olsun seviye ve ahlâk denen olguyu ara ki bulasın. Yarım saat izlendiğinde insanı allak bullak edip krizlere sokan konuşmalar, avam ötesi davranışlar, insanın aklından dahi geçmeyen konuların sıradanlaşıp uluorta etrafa saçılması ve tüm bunların normal bulunması...
Akıllarda deli sorular:
"Normallik neydi, anormal olan kimdi?"
****
İşte böyle bir hayatın ortasından bir kesit düştü memleketin ortasına.
Kayseri’de üvey annelerinin akıl almaz işkencesine maruz kalan 4 yaşındaki İ.A. ve 7 yaşındaki ablası I.A.’nın dramı, Türkiye’yi ayağa kaldırdı. 
Komşularının dediğine göre dışarıda melek görünen kadının üvey çocuklarına ettiği zulmü izlemeye dayanamadık. 
Nasıl bir insandı ki bu, el kadar çocuğa böyle bir işkenceyi reva görüyordu?
Nasıl bir insandı ki bu, o çocuğun gün gelip büyüyeceğini hesap edemiyordu?
Nasıl bir insandı ki bu, çocukların babasının suratına her şey yolundaymış gibi bakabiliyordu?
Nasıl bir insandı ki bu o çocukların da bir anneleri olduğunu düşünmüyordu?
O kadar iyi oynuyordu ki rolünü; ne komşular farkındaydı yaşananların, ne de baba...
Şüphelenilse bile bizde "Hane içine karışılmaz!" malum...
Oysa çocuklar sadece o hanenin değildir, devletindir, milletindir, dünyanındır, insanlığındır...
Sonunda şüpheler fazlalaşıp da babanın kulağına kar suyu kaçırılınca, baba eve gizli kamera yerleştirdi.
Kamera kayıtlarında bizim gördüklerimizi gördüğünde ise ne hissetti, bilmem...

Olanları internetten öğrenen çocukların 26 yaşındaki öz annesi A.Ö., eski eşi A.A.’dan 3 yıl önce “geçimsizlik ve fikir ayrılığı” nedeniyle boşandığını ve eşinden hiç şiddet görmediğini söylemiş.
Velayet nedeniyle ilk mahkemede boşanamadıklarını, eski eşinin çocukların velayetinin babada kaldığı takdirde, her ay kendisine göndereceğini söyleyince boşanmayı kabul ettiğini söylüyor.
Ayrılığın ardından kadın evlenmiş ve ikinci eşinden de şimdi 2 yaşında olan bir oğlu var.
Eşinin evleneceğini duyunca çocuklarının velayetini istemiş. "Üvey anne bakmasın" demiş. Eski kocası da, "Evleneceğim kadın namazlı abdestli, Allah korkusu var. Bir şey olmaz çocuklarımıza" demiş.
(* Din ahlâklı olmayı emreder oysa, lakin ahlâklı olmak herhangi bir dinin müridi olmayı emretmez. Kısacası; esas olan güzel ahlâktır...)
Ve gelinen son noktada, işkenceci kadın 46 yıl ceza ile hapishanede.
"Ya çocuklar?" derseniz,
Vali'nin söylediğine göre, çocuklar "İYİ"ymiş...
****
Bundan birkaç gün önce medenî olarak nitelendirebileceğimiz bir insanın, ayrıldığı karısı ile çocuk üzerine ettiği kavganın görüntüleri düştü medyaya. Çocuğun önünde yapılan kavgada ağza alınmayacak hakaretler ve kadına yapılan şiddet vardı dolu dolu!
****
Söylenecek ne kadar çok şey var değil mi bu konuda.
Sosyolojik, psikolojik, pedagojik, ekonomik...
Her yönden uzun uzun, ince ince araştırılması gerek hepsinin...
Ve üstelik bu gördüklerimiz ortaya çıkanlar.
Ya görmediğimiz yerlerde neler oluyor diye düşünüyor insan. Kapalı kapılar ardında, örtülü çatılar altında neler yaşanıyor?
Neresinden tutsan elinde kalıyor konu.
Lanetler yağdırıyoruz oturduğumuz yerden, yeni bir olay ortaya çıkana kadar unutuyoruz sonra.
Anne babayı ve aileleri geçtim; çocukların yaşadıkları bu travmaların ilerideki hayatlarına olan etkisi en önemlisi.
İyilik de istemsiz bir şekilde uzanıyor geleceğe, kötülük de...
Sevgi gören sevgi gösteriyor çevresine, şiddet gören şiddet...
İlk öğrenmelerinde doğru olanın bu olduğu kazınıyor çünkü küçücük zihinlere.
Sonrası?
Sonrası, zincirin birbirine eklenen sayısız halkaları...

Hepimiz suçluysak bu olanlarda, halkalardan birisi bize ulaştığında biz de ödüyoruz payımıza düşen hesabı...

Demem o ki; kimse kimsenin ne kolunu kırıp yenin içine saklatsın, ne de biri bir diğerine kan kusturup kızılcık şerbeti içirtsin.
Taraflar artık evliliğin ortadan kalkmasının çocukların da ortadan yok olması demek olmayacağını anlasın.
Çocuğu ille de dört göz arasında büyüteceğim diye çocuklar kavga dövüşün ortasında bırakılmasın.
Çocuk taraf olmasın, çocuk arada kalmasın.
Bırakın çocuk çocukluğunu yaşasın...

Bu olayda olduğu gibi, çocuklar "iyi" deyip, olay basitleştirilerek üzeri kapatılmasın!

Ve son söz:
Taciz, tecavüz ve işkence gibi taammüden işlenen suçlarda "iyi hal" göz önüne alınıp cezada indirim uygulanmasın...

Çocukları işkence gören babanın avukatının açıklamasını dinlemek için tıklayınız:

25 Aralık 2015 / C.E.Y.

Kadına Şiddet ve Kadın Cinayetleri Yazılarım

Nerde kalmıştık? / 4 Ocak 2011
Öyle bir ceza ki! / 1 Şubat 2011
Diğerleri’nin meraklıları / 8 Şubat 2011
Aşkım için yaptım Hakim Bey! / 18 Şubat 2011
Bugün kutlayacaksınız, ya yarın? / 8 Mart 2011
Meclis’te Kadın Olmak / 19 Nisan 2011
At — Avrat — Silah / 27 Mayıs 2011
Katil Kadınlar / 28 Haziran 2011
Şafak’ın Eteği / 5 Temmuz 2011
8 bin 372 / 12 Temmuz 2011
Taammüden / 26 Temmuz 2011
Gitmek mi zor, kalmak mı? / 6 Eylül 2011
İsyan bu, haykırış… / 16 Eylül 2011
O kadın bir kez de o manşette öldürüldü / 11 Ekim 2011
Suçlu, ayağa kalk! / 3 Kasım 2011
Tecavüzcüden koca olur mu? / 4 Kasım 2011
Son karar: Kendi rızası ile! / 18 Kasım 2011
Aklından bile geçirme! / 29 Aralık 2011
Hırsızın hiç mi suçu yok! / 2 Şubat 2012
Şiddete şiddetle karşıyım! / 18 Şubat 2012
Benden artık bu kadar… / 3 Mart 2012
Siz hiç dayak yediniz mi? / 24 Mayıs 2012
Şeytan da bir Melek ise… / 15 Haziran 2012
Tabancamın sapinu gülle donatacağum / 3 Aralık 2012
Toplumsal Cinsiyet Bilinci / 8 Aralık 2012
Onlar, toplu tecavüzcüler / 15 Aralık 2012
Anlayan anladı Bakan Bey, anlayan anladı! / 15 Nisan 2013
Kan Kırmızı, Ruj Beyaz / 30 Nisan 2013
Eline, beline, en çok da diline… / 13 Temmuz 2013
Göbek değil, bebek bebek! / 25 Temmuz 2013
4 parmakla değil, 5 parmakla STOP! / 22 Ağustos 2013
Kanla yıkanınca temizlenen namusumuz var bizim / 15 Eylül 2013
Ajda’yı sahneden kovan paralı adam… / 16 Eylül 2013
Anne 9 günlük tatilde, 2 aylık bebek evde! / 21 Ekim 2013
Şeytan bu işin neresinde? / 5 Kasım 2013
Allah da sizi güldürsün e mi! / 23 Ocak 2014
Bu kadar günahın vebali öte tarafta mı ödenecek? / 7 Mart 2014
Bu kez neyi kutluyoruz? / 8 Mart 2014
Kıyım kıyım kıyıyorlar hiç acımadan / 18 Nisan 2014
Anlaman için her gün sana ‘çüş’ mü dememiz gerek? / 23 Nisan 2014
Dişe diş, kana kan, hattâ idamsa idam! / 2 Mayıs 2014
Bırakınız gülelim, bırakınız sevelim / 1 Ağustos 2014
Susturamadığından korkar insan / 23 Ağustos 2014
Sen kimsin be adam! / 22 Eylül 2014
Duvağın altındasın, SOBE! / 14 Ekim 2014
Gelenekler binlerce olsa da gerçek tektir! / 15 Ekim 2014
Dünya’nın derdi ‘KADIN’ olmuş / 26 Kasım 2014
Her şeyin müsebbibi kadın! / 10 Aralık 2014
O kadınlar hep Anan, Bacın, Avradın! / 7 Ocak 2015
Bir 14 Şubat’a daha ulaştık sürünerek / 14 Şubat 2015
Soysuzun soyu kurusun, çoğalmasın / 15 Şubat 2015,
Artık utanan taraf kadın olmayacak! / 16 Şubat 2015
Kadın Doğdum Ben / 10 Mart 2015
Savaşın öteki yüzü… / 11 Mart 2015
Biz mi gidelim, siz mi gidersiniz? / 7 Mayıs 2015
‘Topuklularımı hiç çıkartmadım’ / 15 Mayıs 2015
Hoşgörüsüzleri hoş görmüyorum / 29 Mayıs 2015
"Oraya geri dönemem!" / 3 Haziran 2015
Bir insan olarak sus! / 1 Ağustos 2015
Sizin olsun bu dünya / 7 Kasım 2015
Bitmeyen savaş yapmışlar / 13 Aralık 2015
Çocuklar İYİYMİŞ! / 26 Aralık 2015
Hodri Meydan / 4 Ocak 2016
Namussuz! / 26 Ocak 2016
Beleşçisin arkadaş! / 29 Ocak 2016
Bu kadar günahın vebali kimin boynunadır? / 30 Ocak 2016
Benimle Dans Eder Misin? / 1 Şubat 2016
Kadın yiyen canavar / 24 Şubat 2016
Katil oldum ben… / 10 Mart 2016
“İffetli kadın olmak istemiyoruz!” / 16 Mart 2016
Zevk alıyor muyuz? / 31 Mart 2016
Çocuk sayını söyle bana porsiyonunu söyleyeyim sana / 6 Haziran 2016
Neye güldün arkadaş? / 28 Ekim 2016
Hesapta biz de varız! / 5 Aralık 2016
Ben erkek olsaydım / 9 Aralık 2016
Buz yanığı yürekler / 30 Aralık 2016
Eşitlik Berekettir / 7 Mart 2017
Seçmece bunlar! / 22 Eylül 2017
Bir kızım olsaydı eğer / 11 Ekim 2017
Ne nikâh bağlar bizi, ne mahkeme ayırır / 18 Ekim 2017
Yazık, çok yazık… / 15 Aralık 2017
Şeytan üflemekle kalmamış / 26 Aralık 2017
İzin verme, BEKLET! / 4 Ocak 2018
Fırsatçı yağmacılar / 9 Ocak 2018
Cennet-i âlâ / 18 Ocak 2018
Son Perde inmeden / 29 Ocak 2018
Tüyden Elbiseli Kadınlar / 25 Şubat 2018
Koş koş, asansörcü ağabeyi getir! / 28 Şubat 2018
Umutsuz değil, Umut Dolu Kadınlar / 6 Mart 2018
10 güncelleme onay gerektiriyor / 11 Mart 2018
Kadının Peşinde Şiir / 16 Mart 2018
Sahnedeyiz, İnmeyiz / 27 Mart 2018
Büyük Gözler Bizi İzler / 22 Ağustos 2018 
Kaç Çocuk Yedin? 2 Temmuz 2018
Kadın, Şiddet, Medya ve dahası / 30 Ekim 2018
Çocukları kanatmayın / 20 Kasım 2018
Perperişan! / 4 Ocak 2019
Kadınlar Burada, Erkekler Nerede? / 3 Mart 2019
Türk Kadınının Savaşı Başka / 19 Mart 2019
Yasalarımız Var, Evet! / 25 Mart 2019
Kırmızı Başlıklı Kız da Değişti / 25 Haziran 2019
Sistem Hata Veriyor / 2 Temmuz 2019
Tekdîri geçelim, tokmağa gelelim! / 23 Ağustos 2019
Ben Kendimi Anlayamıyorum! / 5 Aralık 2019
Yapabilirim, Yapabilirsin, Yapabiliriz / 12 Aralık 2019
Kapı / 20 Aralık 2019
Şiirin Peşinde Kadın / 9 Mart 2020
Cinsiyetçi Dilden Yılanlar! / 15 Haziran 2020
Trafikte Kadın Olmak / 14 Ağustos 2020
Madalyonun Üç Yüzü / 23 Kasım 2020
Kadının Adı Mezar Taşında / 30 Aralık 2020
Katil Kadınlar / 9 Ocak 2021
Baldan Tatlı Zehirli Öfke! / 7 Mart 2021
Kraliçe olmak mı, ASLA! / 11 Mart 2021

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder