28 Ekim 2016 Cuma

Neye güldün arkadaş?

Şu pis pis sırıtan surata bakıyorum bakıyorum, içimden bu sözü etmek geliyor. 
"Neye güldün arkadaş, komik olan ne?"
Fotoğrafta da gördüğünüz gibi, şort giydiği için Ayşegül Terzi'ye tekme atan, sonra salınan, sonra yine tutuklamaya yönelik yakalama kararı ile gözaltına alınan Abdullah Çakıroğlu'nun salınıverdiği zamanki surat ifadesinden bahsediyorum. 

O surat ifadesini Gamze Özçelik'in "özel" videolarını çeken ve internete düşen / düşürülen bu görüntüler için yapılan şikâyet üzerine bu iş için suçlanan, 30 Kasım 2005 tarihinde tutuklanan, 8 ay 10 gün cezaevinde kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Gökhan Demirkol'un suratında da görmüştüm. (Demirkol, 6 Kasım'da katıldığı duruşmada ise yeniden tutuklanmış ve 8 yıl 9 ay cezaya mahkûm edilmiş ve cezası da onanmıştı)

Geçen yıl 14 Haziran'da, garson olarak çalıştığı restorandan mesai bitimi ayrıldıktan sonra ortadan kaybolan Cansu Kaya’nın, üç gün sonra Dalyan Kanalı'nda su üzerinde cesedi bulunmuştu. Mahkeme heyeti 24 Haziran’da savunmalar, adli tıp raporu, keşif izlenimleri ve dalgıç görüşlerini dikkate alarak tutuklu sanıklar N.D. ve M.P.Ç.’nin adli kontrol şartıyla tahliyesine karar vermişti. Bugün Cansu Kaya'nın 10. duruşması vardı  Fethiye'de ve babasının bir sözü yüreğimi dağladı: 
"Kızımı yediniz, hâlâ gülüyorsunuz!" 
****
Nedir bu insanların yaptıklarından utanacakları yerde, gururlanır gibi, böbürlenir gibi, aşağılar gibi, alay eder gibi, öyle küstah, öyle arsız, öyle pişkin, üstelik bir de öyle havalı, öyle cakalı hallerde gezmeleri. Dudak büküp gülmeleri. 
Ne yani ne, ne söylüyor o pis sırıtışları?
Hak etti mi diyor, ayağıma sağlık mı diyor, iyi oldu mu diyor, nasıl da güzel becerdim mi diyor?

Abdullah Çakıroğlu'nun tutuklanma yönelik yakalanmasıyla ilgili, sadece bir tekme için tutuklanır mı insan diyenler varsa, onlar için internette karşılaştığım şöyle bir yazıyı paylaşayım:
İngiliz yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama, 7 yıl, 7 gün hapis verince, şaşıran gazeteciler sormuşlar: 
"Adam kıza elini bile süremedi. Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladılar. Bu 7 yıl, 7 gün çok değil mi?" 
Yargıcın yanıtı hukuk tarihine geçecek düzeydedir: 
"Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl, İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır."
****
Şimdi; bizim kadın (insan) olarak yaşama özgürlüğümüze yapılan bu saldırılar bu kadar hızla artarken bir Allah'ın kulu yargıç da çıkıp demeyecek mi "Kızlarımızın (insanlarımızın) gece yarısı sokakta olma özgürlüklerine saldıramazsınız!" diye.
Hepsi birden ağız birliği etmişcesine kızım sen de dolaşmasaydın sokaklarda o saatte mi diyecek?
Giydiğine ettiğine dikkat etseydin mi diyecek?
Kuyruğunu sallamasaydın mı diyecek?
Sonuç olarak da suçlunun sırtını sıvazlayıp masumun tepesine mi çökecek?

Suçluları cezalandırıp masumları korumak için değil miydi adalet sistemi?
Masumların cezalandırılıp suçluların korunduğu bir ülkede bu sırıtışlara, hatta daha fazlasına alışmamız mı gerekecek?
Hukuk rafa kalkınca herkes kendi cezasını kendisi mi kesecek?
Bu işin sonu nerede nihayetlenecek?

Hani bu hainlikleri gavur yapsa gavur dersin de, kendi vatandaşın, kendi mahallelin, kendi insanın, kendi kanın, kendi canın yapınca, üstüne üstlük bir de sırıtınca...
İşte o zaman birisi çıksa da 'açıkta bir şey mi gördün arkadaş' diyerek o pis pis sırıtan suratın ortasına şöyle okkalı bir Osmanlı tokadı aşketse diyor insan.
Bu yaşına kadar hiçbir şey öğrenmemişse de en azından nerede gülüp, nerede başını öne eğeceğini öğrenir belki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder