29 Ocak 2024 Pazartesi

Adım Adım İkinci Bienal'e

Bursa şehri 2024'ün son aylarında yeniden uluslararası bir bianele ev sahipliği yapacak. 
"Uluslararası İkinci Seramik Bienali 2024 Bursa", şehrin kültür-sanat tarihine ikinci kez imzasını atacak. Bienal, yurt içinden ve yurt dışından gelen seramik sanatçıları ile dolu dolu yaşanacak. "Haga eARTh connection" projesi olarak gerçekleşecek Bienal boyunca Bursa ve ilçelerinde sergiler açılacak, atölye çalışmaları yapılacak.

Bu çalışmaları çok kıymetli bulduğum için onları yakından takip ediyorum ve gelişmeleri kendi dilimce sizlere de aktarmaya çalışıyorum. Bu sebeple bugün Türk Seramik Derneği Yönetim Kurulu üyesi Fatma Batukan Belge ve Proje eş Koordinatörü, Seramik Sanatçısı ve eğitimci Huri Aykut Ülker ile (hazır ben de İstanbul'dayken) İstanbul'daki Türkiye Seramik Federasyonu binasında, Bienal üzerine keyifli mi keyifli bir söyleşi yaptık.
                          
2022 yılında gerçekleşen Birinci Bienal için de yine Federasyonu binasında böyle bir sohbet yapmış ve Türkiye'de bir ilk olan Uluslararası Seramik Bienali'nin doğuşuna şahitlik etmiştik. O gün doğan bebek tatlı gülücükler saçarak büyümeye devam ediyor. 

Bursa'ya düşen ise, şehrin değerine değer katacak olan bu bebeğe gözleri gibi bakmak, ellerinden geldiğince destek vermek ve sevgi ve özenle büyütmek.

Projenin ana sponsoru, sanata olan destekleriyle takdire şayan Durma Sanat, Fatma Durmaz Yılbirlik. Türk Seramik Derneği ve Türkiye Seramik Federasyonu ona keza. Bu kıymetli projeye sponsorluk yapabilecek çeşitli kurum ve kuruluşlarla görüşmeler devam ediyor. 

İki yıl önceki Bienal'de olduğu gibi Hilton Bursa bu yıl da yükün büyük bir bölümünü sırtlanmış. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da açılış Hilton Bursa'da gerçekleşecek. Şehir ve ülke dışından gelecek seramik sanatçıları Hilton Bursa'da konaklayacak.

Projenin koordinatörlüğünü Bursa Anadolu Arabaları Müzesi Müdiresi Aylin Tatlı ve Seramik Sanatçısı Huri Aykut birlikte yürütüyor. Projenin küratörleri Fatma Batukan Belge, Mutlu Başkaya ve İlhan Marasalı. Bienal'de yer alacak eserler küratörler tarafından seçilecek. Bienal'e  (ülke içinden) Türk Seramik Derneği'ne üye olan sanatçılar katılabilecek. Yurt dışı katılımları ise haliyle serbest.
****
Bienal'in açılış gününe kadar yaşanacak gelişmeleri kâh yazılarımla, kâh fotoğraflarımla, kâh videolarımla paylaşacağım.
Eliniz çamura değdiyse ve seramiğin büyüsü sizi de sardıysa ya da sanatın her dalına merakınız varsa; bu "bienal" tam sizlik.
Kısacası; Bursa seramiğe doyacak...
Ve; 
Bienal Bebek bizim çabalarımızla serpilip pırıl pırıl, genç bir Bienal olacak…

29 Ocak 2024 / C.E.Y. 

7 Ocak 2024 Pazar

"Yoga ile İyilik Yap"

Yolu yogadan geçen bir grup yoga eğitmeninin, "Küçük eylemler büyük etkiler yaratır" sloganıyla yola çıktığı iyilik hareketinin ikincisine, eğitmenlerden Feray Yerlioğlu Yılmaz'ın davetiyle ben de katıldım.
"Yoga ile iyilik yap" etkinliğinin ilki 11 Haziran 2023 tarihinde, Academia Spor ve Dans Salonu destekleriyle Onkoloji Dayanışma Derneği ONKODAY yararına gerçekleşen etkinlik bu kez, Nilüfer Belediyesi tarafından restore edilerek hizmete açılan Nilüfer Pancar Deposu'nda yapıldı. Pancar Deposu'nun geniş ve ferah ortamında, dışarıda yağan yağmurun çatıya vuran sesi ile yere kadar inen geniş pencerelerden görünen yağmur eşliğinde, Yüz yogasını Tuğçe Altay Turuç ile Yin Yang yogasını Halenur Ünlü ile deneyimledik. Gülcan Uyar ise daire şeklinde gözlerini kapatmış olarak ayakta duran katılımcılarla tek tek Kozmik Enerji çalışması yaptı.
Yağmurlu bir pazar gününün sabahında buluşup, tamamen gönüllülük esasıyla katıldıkları bu etkinlikte yaklaşık üç saat boyu yere serili matlar üzerinde ve eğitmenler eşliğinde yoga yapan grup, hem kendilerine hem de Bursa LÖDER'e fayda sağlamanın huzurunu yaşadı.
Yoga Kardeşliği
Yoga Kardeşliği grubu, kendilerini sıfatlarla tanımlamayı tercih etmeyen, 'aynası iştir kişinin' düsturu ile yola çıkmış ve aynı yolun yolcusu olduğuna inanan, birbirlerine gönül bağıyla, yogaya ise tutkuyla bağlı, disiplinli, şifacı, enerjik ve sinerjik bir grup yoga eğitmeninden oluşuyor. Onlar; iyiliğe, şefkate ve dayanışmaya olan inançlarıyla, yollarını ihtiyacı olanlarla buluşturmaya niyet etmiş kişiler. Niyetin dönüştürücü gücünden aldıkları ilhamla yogayı "niyet elçisi" seçmişler. Yoganın ulaşılamaz ve yapılamaz olduğuna inanlara, yogadan habersiz olanlara, her yaştan, her gruptan insana ulaşmayı istemişler.
Bunu yaparken de, İyilik Hareketi kapsamındaki eğitimlerin gelirinin, STK'lar aracılığıyla yardıma muhtaç olanlara aktarılmasına aracılık etmeyi hedeflemişler. O yüzden de etkinliğe katılacak kişiler, o gün yapılacak etkinlik hangi STK yararına yapılacaksa oranın hesabına bağışta bulunuyor ve etkinliğe öyle katılıyorlar. Etkinliğin zamanı, mekânı ve diğer bilgileri Yoga Kardeşliği'nin Instagram hesabından duyruluyor. 
Yoga
Yoga, Hindistan kaynaklı, fiziksel ve zihinsel disiplinleri tarif etmek için kullanılan bir kelime. Kişinin hem bedensel hem de ruhsal sağlığını hedefliyor. Yoga hem spor hem de meditasyon olarak tarif ediliyor. Yoga dünyasının içine girenler Yoga'nın ayrı bir dili, felsefesi ve kültürü olduğunu görüyor. 'Yoga'yı yaşama biçimi haline getirenler hayatlarını daha sağlıklı ve daha huzurlu yaşıyor. 
Yoga'yı "Ben inanmıyorum" deyip reddediyorsanız Yoga'yı hiç anlamamışsınızdır. "Yoga nedir ne değildir biliyorum ama derinden anlamaya da yapmaya da üşeniyorum" ya da "zamanım yok" ya da "alışkanlığım yok" diyorsanız, anlamışsınızdır ancak bencileyin yapmıyorsunuzdur. 
Günlük hayat koşturmacası içinde, özellikle de büyük şehirlerin yoruculuğuna kapılıp nefes nefese kalan, bütün bu karmaşa içinde huzur arayan, hayatının ve bedeninin farkına varmak, hayatını ve bedenini dengelemek isteyen insanların yöneldiği arayışlardan birinin kapısı Yoga'ya açılır.
Malum; koşa koşa ve bağıra bağıra yaşanan sıkışmış hayatlar içinde, sıkışmış salonlarda koşa koşa ve bağıra bağıra yapılan sporlar insanları bir kez daha yoruyor. Kilo vermek, "fit" olmak, yağlarını eritip kaslarını geliştirmek ve sosyalleşmek gibi faydaları bulunan spor salonlarında istedikleri hedeflere varınca salondan ve spordan uzaklaşan, sonra da başladığı noktanın gerisine düşen insanlar için ise döngü sınırsız ve sonsuz bir şekilde tekrarlanıyor. 
Oysa insan yaşam biçimini dengelese ve bir anlayış üzerine oturtsa, ne bu kadar yorulmaya ne de bu kadar çırpınmaya gerek kalacak.
Esas mesele Gülten Akın'ın dediği gibi, "Kimselerin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya". 
Ya da Marlo Morgan'ın "Bir Çift Yürek" kitabındaki şu pasaj gibi: Aborjinler çölde giderlerken aniden dururlar. Morgan da onlara "Mola zamanı değil, neden durduk?" diye sorar. Yaşlı Reis der ki; ''Çok hızlı ilerledik, ruhlarımız geride kaldı. Ruhlarımızı bekliyoruz."
Fotoğraf: Feray Yılmaz
Bir hız çağı ki sormayın. Okula koş, işe koş, servise koş, otobüse koş, metroya koş, metrobüse koş, yemeğe koş, spora koş, markete koş, eve gel evde koş, dışarı çık dışarıda koş, koş koş koş. Üstelik bir gözün telefonda, gözünü ekrandan ayırmadan koş. 
Ruh mu? O ancak uyurken yetişir bize. Üstelik ruh bedenden daha yorgundur... 
Beden uyurken dinlenir, ruhu ise uyku tutmaz. Rüyalarla, kâbuslarla bedene de rahat vermez.
Sonra bir bakmışsınız ruhunuz bedeninizi yormaya başlamış...
Haydi o zaman, gelsin hastalıklar, gitsin doktorlar, tahliller, reçeteler, ilaçlar...

Sen deli gibi koştururken biri dese ki; "Çok koştun tamam. Şimdi bir dur, bir nefes al, bir sakin ol, bir kendini dinle, bir kendinle kal, bir kendi başınalığın keyfini çıkart, bir kendi başına olmanın gücünü gör. Yürüyüş yaparken yanında kimse olmasın, kimseyle konuşma. Müzik de dinleme. Konuşacaksan kendinle konuş. Müzikse, kendin mırıldan. O an sadece yürü. Bacaklarını düşün. Yürüyebilmenin mucizesini gör. Bedenindeki kasları hisset. Damarlarında akan kanın akışını, kalbinin kan pompalayışını duy. Evet, işte şimdi gerçekten yürüyorsun..."
Yemeğini yerken biri kulağına fısıldasa: "Tabağındaki sıcak yemeğe, bardağındaki temiz suya, çıtır çıtır ekmeğe, yutabildiğin her lokmaya odaklan. Ne yediğini fark etmeyecek kadar hızlı ya da konuşarak yeme. Miden dolar ama ruhun boş kalır. Bırak ruhun da ikna olsun, o da dolsun."
Yine o birisi dese ki; "Bademciklerin şişip boğazını tıkadığında ağzındaki tükürüğü yutabilmenin, enfeksiyon aşağıya indiğinde nefes alabilmenin nasıl bir nimet olduğunu unutma. Ki her gün milyonlarca kez farkında olmaksızın yapıyorsun. Farkına var."

Sen de bir kez olsun düşünsen ve kendine sorsan ki; "Bunları niye hep birisi söylüyor, niye ben düşünmüyorum, niye ben akletmiyorum? 
Hemen cevaplayayım: Çünkü senin koşmaktan düşünmeye ve akletmeye vaktin yok...
Ki Kur'an ayetlerinde sık sık "Akletmez misiniz?" der, "Akledin!" der, emirleri sıralarken "Allah akledesiniz diye size bunları emretti" der.
Kısacası, "Biz size akıl verdik, kullandıkça azalacak diye korkmayın, kullanın!" der.
****
"Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez" der Joe Louis. 
Oysa ömür layığıyla yaşandığı kadar uzar ve cennete dönüşür. 
Yeryüzünde kaç sene kaldığın değildir yaşın, nasıl yaşadığın, ardında ne bıraktığındır... 

7 Ocak 2024 / C.E.Y.

Birisi de beni anlasın! / 30 Eylül 2011
İnsan OL, yeter! / 5 Mart 2016
Elimi tutar mısın? / 13 Mart 2016

Bursa LÖDER: