5 Mart 2016 Cumartesi

İnsan OL, yeter!

Kimsenin cinsiyetini seçme lüksüne sahip olmadığı bir dünyada kadın olmanın hazlarını yaşamak yerine, sanki suç işlemiş gibi utanç içinde yaşamak ve her daim kendini korumak zorunda kalıyor olmak, gelişmekte olan ülkeler ile az gelişmiş ülkelerin ayıbı olsa gerek.
Kadın eşitsizliği konusunda üst sıralarda yer alan bir ülkede (135 ülke arasında 122. sırada) yaşıyor olmak ise ülkeyi elbirliği ile bu hale getiren politikaların ayıbı.
Gelişmekte olan ülkeler arasında mıyız, az gelişmiş ülkeler arasında mıyız ona da bir türlü karar vermiş değiliz.
Büyüklerimize bakarsak çok geliştiği için KISKANILAN ülkeler arasındayız.
Ne diyelim, aman nazar değmesin o zaman...
****
Dünya Kadınlar Günü yaklaşırken kadın konusunda kayda değer çalışmalar yapan Uludağ Üniversitesi Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi UKAM, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" dolayısıyla bir etkinlik düzenledi.
Prof.Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi'nde gerçekleşen etkinlik, "Çocuk Gözüyle Kadın ve Eşitlik" temalı Emine Örnek Koleji İlkokul öğrencileri resim sergisi ile başladı. 
Etkinlikte Uzman Psikolog Kunter Kurt, "Güçlü benlik duygusuna sahip kadınlar ve topluma etkileri" konulu bir konferans verdi.
Konferansın ardından U.Ü. Radyo TV (RTV) Öğrenci Topluluğu tarafından hazırlanan "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" temalı sokak röportajları ilgiyle izlendi.
Yine "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" temalı tiyatro gösterimi U.Ü. Tiyatro Topluluğu tarafından sergilendi ve öğrenciler gösterdikleri performans ile içimizi ürpertti.
Konferans öncesinde bir konuşma yapan U.Ü. Rektörü Yusuf Ulcay kadının toplumdaki yerine rakamlarla değindi. Rektör Ulcay'ın ardından bir konuşma yapan UKAM Müdürü Prof.Dr. Serpil Aytaç ise konuşmasında kadın-erkek eşitliğine dikkat çekti ve konuşmasını "kadınların sorunlarının tartışıldığı değil, kadınların başarılarının konuşulduğu buluşmalar" düzenlemek temennisiyle sona erdirdi.

Konferans için Mersin'den gelerek Uludağ Üniversitesi'ne konuk olan Kunter Kurt, Türkiye genelinde gerçekleştirdiği seminerlerle 2 milyonu aşkın kişiye eğitim vermiş bir kişisel gelişim uzmanı. Aynı zamanda yazar ve sıkı bir sporcu olan Kurt'un yayınlanmış beş kitabı ve sporculuğundan aldığı pek çok ödülü mevcut.
Ben size Kunter Kurt'u ve verdiği konferanstan bazı pasajları anlatmaya çalışacağım bu yazımda. 
Kısa kısa paragraflara sığdırmaya çalışacağım konferansta konu "kadın" olunca, uzun uzun konuşmak gerekti tabi.
Yazıdaki yıldızlı (*) cümleleri yazarın iç sesi olarak okuyun lütfen.
Yine yazıdaki mavi boyalı cümlelerin içinde ilgili bir link olduğunu da unutmayın...

Başlayalım o zaman...
Kunter Kurt der ki;
İnsanda iki görünümlü tek bir akıl vardır. Erkek yönetici düşünceyi kullanır, kadın yapıcı düşünceyi kullanır. Takım olduklarında her şeyi yönetecek güce sahiplerdir.

Sevgi, şefkat, güven
Kadınların önceliği psikolojik ihtiyaçlardır.
Sevgi ve şefkat, ilgi ve destek, istendiğini hissetme, terk edilmeyeceğine inanma, güvenlik ve korunma, iletişim ve danışma, takdir edilip onurlandırılma, maddi güven ve çocukların büyütülme aşamalarında sorumluluk paylaşımı.

Bağımsızlık
Erkeklerin psikolojik ihtiyaçlarında ilk sırada bağımsızlık ihtiyacı var. Ardından kendine güven, cinsel mutluluk, saygı görme, mücadele, adalet ve maddi bağımsızlık...
Kadın mağarada ateş yakar bekler, erkek bazen döner bazen dönmez. Kısacası erkeğin dönme sorunu var...
* Sevdiğini serbest bırak dönerse senindir lafı daha o zamanlardan kalmış demek ki... 

Sıkıştım!
Sıkışmış hissetmek erkekte sıkıntı yaratıyor.
Her cins birbirine ihtiyacı olanları vermekten imtina etmesin.

Ahlâk babadan, sevgi anneden
Cezaevlerindeki tutuklularla yaptığım çalışmalar sonucunda, suçun babadan kaynaklı olduğunu gördüm. Anneden kaynaklı suç yok. Baba ahlâk merkezidir, anne sevgi merkezi.
* "O çocukları" tanımını bir kez daha gözden geçirelim o zaman...
Sevgi merkezi doğru davranışlar sergileyip temeli sağlam tutuyorsa bunun üzerine sağlam bina yapılabiliyor. 

Kadınlar 20 bin, erkekler 7 bin
Kadınlar günde 20 bin, erkekler ise günde 7 bin kelime ile konuşuyorlar. Aklınızdan geçirilen şeyler bile konuşma sayılır. Kadın aklından daha fazla şeyler geçirir. 
* "20 bin'e 7 bin" oranını gevezelik olarak algılamayacağız yani.

Kadın detaycıdır
Kadın süreç, erkek sonuç odaklıdır. 

Organ diliyle konuşmayın
Beni kanser edeceksin, kalbimi kırdın, sana gençliğimi verdim ve benzeri edilen laflar organları biyolojik anlamda yorar.... (Ruhumun direnci bedenimi yoruyor mu demiştik bir zamanlar?)
Bu dili terk eden insanlar sağlıklarına kavuşurlar.

Sizden olmayan sizin değildir
Sizden olmayan bir şeyi bilinçaltınız fark ettiği anda direnciniz düşer...
Doğru olmayan bilgileri organlarınız reddeder. Organ dilini kullanmaya başladığınız anda beyin o cümleyle ilgili organlarınıza kötü mesajlar gönderir. 
En çok organ dilini kullanan da kadınlardır. O yüzden ağrıları hiç bitmez...
* Dırdırsız sağlıklı günler dileriz.

Korkak yalakalar
Korku kültüründe vicdan değil yalakalık zekası gelişir. 
Korkutulan insan bağımlıdır, kendisini seçeneksizliğe mahkûm edilmiş hisseder.
* Korkulan artık korkutamadığı zaman ne olur peki? "Kurt kocayınca köpeklerin maskarası olur." örneğindeki gibi mi olur mesela?

Sevin gayrı
Sevgi içinde büyüyen çocuklar cinsel kimliklerini de daha iyi taşıyıp bu konuda kendilerini daha iyi ifade ederler.
Suçu cezalandırılan insan cezalandırılmış olmanın gönül rahatlığı ile yeni bir suça yönelir.
* Affedersem bir daha yaparsın gibi mi?
* Yoksa 
affetmekle mi büyür bazen hatalar

Ödül ve ceza sistemleri değişti
En sevdiği şeylerden mahrum ederek cezalandırmayı seçin. Eski sistemleri çöpe atın.

Ön Lob
İşin içinden çıkamadığımızda elimizi alnımıza götürüp kaşırız ya, işte o ön lobu çalıştırma hareketidir. Ön lob konsantrasyon, plan yapma ve problem çözme merkezidir çünkü.
Büyüklerin elini öptükten sonra da o eli ön loba koyarız, secdeye varınca da ön lobumuzu yere yapıştırırız. 
Baş parmağım nerdesin?
Ellerinizi kilitlediğinizde sağ baş parmak mı üstte, sol baş parmak mı? 
Sağ baş parmağı üstte olanlar biraz daha duygusaldırlar. Sol baş parmağı üstte olanlar ise daha detaycıdır. Tepeden tırnağa her ayrıntıya dikkat ederler.
Sağ mı, sol mu?
Einstein'ın ölümünün ardından onu bu kadar zeki yapan şeyin ne olduğunu merak eden nörolog arkadaşı Dr. Harvey, iki yıl boyunca Einstein'ın beynini incelemiş ve bu incelemelerin sonunda yayınladığı raporda, Einstein'ın beyninin diğerlerinden farksız olduğunu belirtmiş. Einstein'ın farklı yaptığı tek şey, her iki elini de mükemmel derecede kullanması imiş.

Collina'nın sırrı
Dünyanın en iyi hakemi olarak gösterilen Collina'nın sırrı da maçtan 15 dakika önce yaptığı bu çalışmalarmış.
* Kullanmadığımız elimizle her gün yapacağımız on dakikalık bir çalışma bizi de Einstein derecesine getirir belki...
* Sağ ayak bilek yönünde çevirirken sağ elimizle havaya 6 yazabilmenin sırrını vereyim size. 6'yı tersten yazın, bu kıyağımı da unutmayın...
Pes mi?
Bitip tükenmemek genlerimizde var, olmuyor diye pes edip yenilmeyeceğiz.
Kadının yapıcı düşüncesi pes etmemekle doğru orantılı. Mücadele kadının fıtratında var.
* Bu direnç hayatta kalıp neslin devamlılığını sağlamak için olsa gerek.
Kaşlarınıza / kaslarınıza hakim misiniz?
Beyin loblarınızı kontrol edebilmeniz için kaşlarınızı kontrol edebilmelisiniz.
* Botokslu kaşlar ne olacak Hocam?

Kendi gücünü kullanmak
Başkalarından beklentiyi bıraktığınız anda kendi gücünüz ile tanışıyorsunuz.

Oley be!
Sağ el kısa süreli bellek ve öğrenme, sol el uzun süreli bellek ve hatırlama, her iki elinizi sıktığınızda yapabilme ve edebilme gücünü yani beyninizdeki her iki lobu birden aktif edersiniz.
* Oley be! derken iki elimizi birden mi sıkıyorduk?

Bir kulağından girip, diğer kulağından çıkmasın
Sol kulaktan söylenen cümleler sağ beyinde kabul görüyor. İkna etmenin yolu sol kulağa çalışmaktan geçiyor.

Dilini damağına yapıştır
Ama neden?
Kaygı, korku ve endişe anında dilin durumu ilginç. İnsanın korkudan dili tutulur mesela. Böyle bir anda damağa uygulanan bir baskı ya da dili damağın üstüne yapıştırma beynin sağ ve sol lobunun her ikisini birden çalıştırır ve korkuyu atlatmaya yardımcı olur. 
* Hatırlayın, ödüm koptu deyince başparmağımızı damağımıza yapıştırıp şöyle bir dürtüklemez miydik? Bu davranışımızın altından bakın ne çıktı...
Yutkunun
Sinirli olduğunuz anda bir söz söylemeden önce yutkunun. İkinci kez yutkunduğunuzda dilinizin damağınıza yapışmış olduğunu göreceksiniz.
* Gırtlak dokuz boğum, sekizini yut birini söyle diye boşuna dememişler demek...
Timus bezinizi dövün!
Bağışıklık sitemini ayakta tutan Timus bezini Japonlar günde dört defa döverler. Bizde ağıt yakan kadınlar ona keza. İçli şarkılar dinlerken sinemize vurduğumuz yumruklar ona keza...

Timus bezi üç şekilde aktif oluyor:
1- Vurduğunuzda
2- Kahkaha attığınızda
3- Dilinizi üst damağa yapıştırdığınızda

"21 Gün" kuralı
21 gün içinde öğrenir ya da unutursunuz. Hepsi davranışa ve alışkanlığa dönüşür. 21 gün sabrederseniz hedeflediğiniz her ne ise ona ulaşabilirsiniz.
Başınız sağda mı, solda mı?
Serbest duruşunuz esnasında başınız sağda ise gelecek endişeniz vardır, solda ise geçmişle ilgili sıkıntılarınız devam ediyordur.
Karşı tarafa "ezik" mesajı vermemek için dik durup çenenizi yere paralel tutmakta fayda var.
* "Türk çocukları, Türk çocukları, gözler ileri başlar yukarı"... Hatırladınız değil mi bu marşı?

Seçeneklerinizi iyi seçin
Sunduğunuz seçenekler size ait olsun ki sizin istediğiniz olsun. Cümlelerle oynayabiliyorsanız kontrol sizdedir.

En iyi müdafaa taarruzdur
Sizi küçük düşürmeye yönelik kasti soruları net olarak reddedin ve soruya soru ile karşılık verin. Mesela; "Bu soruyu neden sorduğunu öğrenebilir miyim?" ya da "Tam olarak ne istediğini söyler misin?" cümlelerinin sihrini deneyimleyin.
Lakin uyguladığınız yerlere dikkat edin...
Neden bağırıyorsun?
Kendini önemsetmek mi istiyorsun, korktun mu yoksa ne yapacağını mı bilemiyorsun? İnsanlar bu üç nedenden ötürü bağırır. Karşınızdakinin neden bağırdığını anladığınız anda kontrol sizdedir.
* Şimdi çevrenizde bağıranlara bir kez daha bakın. 
Bağrışan Türkiye mi demiştik?
"-Me, -Ma" dema...
İnsanda ters etki yaratan -me'leri, -ma'ları hayatınızdan kaldırın ki istediğiniz istediğiniz gibi olsun. Malum, dayatılan her şeyin tersini inadına yapar insanoğlu.
Siyah bir at düşün-meyin mesela. Düşünmediniz değil mi? Düşündünüz mü yoksa?
İşte dediğimiz buydu...

"Ama-ama-ama" da dema...
Olumlu cümlenin ortasına kondurduğunuz ama ile tüm olumlu sözleri bir anda olumsuz hale getirebilirsiniz.
* "Hocam bu sunum çok güzeldi ama(!)......", "Yemek çok güzeldi ama(!)....." gibi gibi...
Unutmayın kelimeler sihir yaratır...

OL!
Kunter Hoca'nın Mevlana ve karısı ile ilgili verdiği bir örnekte, karısının Mevlana'ya ettiği nazlı sitem ve Mevlana'nın karısına verdiği yanıt ile dağılan karısı gibi o yanıtı duyunca biz de dağıldık.
Yakıp yok etmeyin, aydınlatın, var edin ve ÖL'düremeyin, OL'durun.

Unutursam fısılda-ma, bak...
Hatırlamak istediğinizde gözlerinizi düz bir çizgi üzerinde sağa ve sola kaydırın. (Tarama yapar gibi yani). Hatırlayacaksınızdır.

Şizofren bak...
Karşınızda size olumsuz konuşan bir insanın alın bölgesine atacağınız şizofrenik bir bakış karşınızdaki insanı dağıtacaktır.

Hangisine inanalım?
Beden diliniz ile konuşma diliniz müsemma olsun. Diliniz tamam derken, bedeniniz istemezükçülük etmesin...

İlk adımı atan kontrolü ele alır
Ekipteki kimse satılıp kaderiyle baş başa bırakılıp terk edilmez.
Önemli kararları sabah alın. Sabahın hayrını yadsımayın. 
Beyin sabah öğrenir, öğrendiklerini akşam yorumlar.

Neden mi, Nasıl mı?
"Neden" sözü zihni kapatıcı, "Nasıl" sözü ise zihni açıcıdır. Ön lobunuzu aktif hale getirmek için NEDEN (yapamıyorum) yerine, NASIL (yapabilirim) sözünü kullanın.

Susuz kalmayın
Bir bardak çay iki bardak suyu, bir bardak kahve dört bardak suyu vücudumuzdan dışarıya atar. Kaybettiğiniz suyu yerine koymayı unutmayın. Susuzluğun bedeninizde yarattığı yıkımı bilin ve onu susuz bırakmayın.
İtiraf edin bitsin
Hatalarınızı kendinize samimiyetle itiraf ederseniz eğer, o hatayı bir kez daha tekrarlamazsınız. Bilinçaltı ikna olduğu zaman bunu size tekrarlatmıyor.

Yok edemiyorsanız, küçültün
Sorunlarınızı yok edemiyorsanız o sorunun daha büyüğünü görün. 
* Acısı olan insanların başkalarının acılarını dinlerken kendi acılarını unutmaları ya da acılarının hafiflemesi bu yüzden demek. İnsan insanın zehrini alır derler ya, öyle...

Dosdoğru gidin!
Doğru beslenin, doğru yaşayın, hayatı doğru algılayın.
Uzman uzmandır
Kördüğümlerden kurtulmak için sizi bağlayan ipleri nasıl çözeceğinizi bazen siz değil, bir uzman biliyordur. O yüzden işin içinden çıkamadığınızda bir uzmandan destek alın.
Renklerin dili
Ameliyat önlüklerinin yeşil olması güveni işaret eder mesela. Sarı geçici demektir ve taksiler sarıdır. Siyah arabaların sırrı hırs ve tutkuda gizlidir. Ergenlikte mor erotik duyguları tetikler. Kahverengi vasıfsızdır. Anne olarak çocuklar üzerindeki otoriteyi sağlamak bile üzerinize giydiğiniz kıyafetin rengi ile ilintili.
* Renklerin diliyle bilinçaltımıza neler gönderildiğini ya da bizim bilmeden de olsa çevremize ne mesajlar verdiğimizi durup şöyle bir düşünelim bakalım.
* Bu arada; tişörtünüz ne renk?

İçimizdeki Bruce Lee
Doğru zamanda doğru noktaya yapılan tüm hamleler başarıyı getirir. Bir vuruşta mermer kırmak gibi mesela.

İhtiyacımız olan tüm bilgiler DNA'larımızda mevcut.

Konferansta, daha önce deneyimlemiş olduğum, "çocukluğum ile kucaklaşma" anı yine aynı derece etkileyici idi. 
"Zaman zaman eski fotoğraflarda karşıma çıksa da uzun zamandır görmediğim ve çok özlediğim, annem-babamla derinlere gömülen, çocukluğumu bilen yakınlarımla yaşamaya devam eden çocuk ‘ben’le karşılaştım. Şefkatle kucakladım kendi çocuk halimi, sarıldım sıkı sıkı. Ah çocuk, hayat sana neler hazırlıyor bir bilsen…"

Çocuk gözüyle büyük, büyük gözüyle çocuk, kadın gözüyle erkek, erkek gözüyle kadın derken bir konferansın daha sonuna gelmiştik. 
Unutmadan:
UKAM Toplumsal Cinsiyet Eşitliği temalı slogan yarışması sonucunda:
1.'lik: "Kadın ya da erkek insan olmaktadır gerçek" sloganı ile Ceyda Öztürk'ün,
2.'lik: "Ben bir kadınım, sana eşittir adımım" sloganı ile Cansu Altay'ın,
3.'lük: "Kadına söz ver dünya değişsin" sloganı ile Mahmut Akyol'un oldu.
Yazının sonunu biz de bir sloganla kapatalım o zaman:
"Ne bütün kadınlar melek, ne de bütün erkekler şeytan,
Bütün mesele insan olabilmekte insan..."
Kunter Kurt'un sunum videosunu izlemek için tıklayınız:
UKAM-8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliği fotoğraf albümü için tıklayınız:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder