21 Aralık 2015 Pazartesi

Yılbaşı Sepeti oldu Aşure Seti


Yılbaşı yaklaştı ya, yine başladı curcunası.
Bir yanda "gel gel gel" ciler, öte yanda "git git git"çiler.
Bir taraf bizi en masum günahlara davet ediyor, bir tarafın ise cennete gidemeyeceğiz diye ödü kopuyor. 
Çerezi bile günahkâr eylediler baksanıza. Çerez ve alkol bir arada acaba ne çılgınlıklar yapılıyor diye hayal ettiklerinden! 
Söyleyeyim ben; fındıklar fıstıklar, rakı, şarap, viski ile ortalarda dans edip ayarı kaçırıyorlar. Bademler desen bir alem, bir utangaç bir utangaç. Şam fıstığı baş tacı, sarı leblebinin ise yüzüne bakan yok.
Belki bir şişe bira düşer kısmetine, kimbilir...
İşte bu yüzden emir büyük yerden;
Zinhar çerez ile alkol bir araya gelmeye! 
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu der ki; 
"Kurumdan alınmış perakende tütün mamulü ve/veya alkollü içki satış belgesine haiz perakende satış yerlerinde satışa sunulan yılbaşı sepetlerinin içerisinde tütün mamulleri ve alkollü içkiler yer almayacak." (Karar tarihi: 21/10/2015 Karar no: 9968)
"Peki örtmenim yılbaşı gecesi mel mel televizyon izlerken, uslu uslu çay içip, çit çit çekirdek çitleyebilir miyiz?"

Sepetlerin toplamda bilmemnekadar tuttuğunu, lakin toplanmış sepetin +bilmemnekadar fark ile satıldığını tahmin ediyorsunuzdur. Mesele bunun önünü kesmekte.
Hani cennetti-cehennemdi diyerek milleti korumak gibi görünse de, mevzu (yine) tamamen duygusal. 
Yılbaşı kutlamalarına biraz(!) kızılıyor malum. 
Yılbaşını Noel ile, Noel'i de hrıistiyanlık ile örtüştürünce, kızmak da normal tabii. 
Üç yıl önce Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri, "Hem Noel Baba düzgün bir adam olsa bacadan mı girerdi, kapıdan gelirdi" deyip Noel Baba'nın ne kadar fena bir insan olduğunu da gözler önüne sermişti. 
O gün bugündür Noel Baba T.C. semalarında görünmez oldu.
Küstü zaar.
Oysa her yıl bize ne hediyeler getirirdi, ah neler neler...
****
Yılbaşı kutlamalarına kızılıyor demiştim ya; internette şöyle bir dolandım ve gördüm ki yılbaşı kutlamalarının yasaklandığı ülkeler de varmış. 
Babasından diktatörlüğü devralan Kim Jong Un'un ülkesi Kuzey Kore'de de yeni yılı kutlamak yasakmış mesela. Üstelik sadece yeni yıl değil, dini inançların tümüne ait kutlama ve ibadetler de yasakmış.
Somali de yeni yıl kutlamalarının yasak olduğu Müslüman ülkelerdenmiş. Ülkede yaşayan küçük bir azınlık olan Hristiyanlar ya kutlamalarını çok iyi gizlemek zorundalarmış ya da toplumdan dışlanma riskini göze almak durumundalarmış.
Kadınların araba kullanmasının bile hapis cezasına çarptırıldığı Suudi Arabistan şeriat yönetiminde yeni yıl kutlamak kesinlikle yasakmış. 
1967 ile Komünist rejimin yıkıldığı 1991 yılları arasında, Arnavutluk'ta yeni yıl kutlamak yasakmış. 1991 yılında sonra ise, büyük çoğunluğu ateist olan ülkede, en büyük rahatlamayı Katolikler yaşamış.
Japonya'da aslında resmi bir yasak yokmuş ancak yılbaşı günü bir çok ülkede olmasının aksine, bir resmi tatil uygulaması da yokmuş. Dini inanç olarak az sayıda Hristiyan'ın yaşadığı ülkede öyle büyük kutlamalar da olmuyormuş zaten. (Japonlar çalışmaktan kafalarını kaldırıp hangi yılda olduklarına bakmıyorlar anlaşıldı)
Komünist Çin Cumhuriyeti'nde sadece yeni yıl kutlaması değil, Hristiyanlığın kendisi de yasakmış . Dinsel inanış ve ibadetlerin genel olarak kurallarla kısıtlı olduğu ülkede, yine de yeni yıl kutlamak isteyenlere ceza verilmiyormuş.
20 Aralık 1998'e kadar Küba hükümeti, yeni yıl kutlamalarına izin vermiyormuş. Komünist rejimin geleceği açısından Küba'yı ateist bir ülke olarak tanımlayan Fidel Castro'nun asıl amacı, ekonomik devamlılığı sağlamak açısından insanların çalışmalarıymış. Yasak kalktıktan sonra ise, ülkedeki Hristiyanların yeni yıl ağacı ve dekorasyon talepleri sayesinde, piyasada yılbaşı zamanları yüzde 30'luk bir kar marjı oluşuyormuş.
Almanya her ne kadar birbirinden güzel şovlarla yeni yılı kutluyorsa da, Solingen ve Berlin gibi bazı şehirlerde yeni yıl kutlamaları bir dönem yasaklanmış. Yasak, kutlamaların kamu alanlarında değil evlerde yapılması gerektiğini, çünkü kutlamaların dini temelli olduğunu ve seküler bir toplumda buna izin verilemeyeceğini söylüyormuş.
Britanya'da 17. yüzyılın ortalarında, Burjuva devriminin ve iç savaşın önemli liderlerinden olan Püriten Oliver Cromwell'in etkisiyle, yeni yıl kutlamaları yasaklanmış. Cromwell, Hz. İsa'nın doğumunu kutlamak gerektiğini ama bunu yemek, alkol ve eğlence ile yapmamak gerektiğini söylüyormuş. 
Yine 17. yüzyılın ortalarında, koloniler olarak Amerika topraklarına giden Püritenler, Massachusetts'te yeni yıl kutlayanların cezalandırılacağı bir yasa çıkarmış çıkartmışlar. Püritenler, Hz. İsa'nın doğumunu çeşitli biblo ve dekorasyonlarla kutlamanın doğru olmadığını, bunun Roma'dan kalmış pagan bir alışkanlık olduğunu söylüyormuş. Bu yasak 19. yüzyılın  ikinci yarısına kadar da devam etmiş.
****
Bir de öyle böyle değil, delice görkemli kutlayanlar var gelen yeni yılı. 
Bunların başında yeni yıla ilk giriş yapan şehir olan Sydney, Paris, Moskova, Londra, New York, Las Vegas, Rio de Janeiro, Prag, Barcelona, İskoçya...
Görüldüğü üzere yılbaşı kutlaması yasaklamalarının en can alıcı yeri "din".
NOEL kutlamalarının en can alıcı yeri "din" olsa da, yılbaşı kutlamalarının esas derdi: "maksat sektör dönsün"..
Kendi kendine coşup eğleneyim diyenlerin ise hiç ama hiç derdi değil "din".
Onların tek derdi; gecenin sonunda trafiğe yakalanmadan eve kapağı atma, attıktan sonra da sabah uyanma ve hesap kesilip de sektöre ne kadar hizmet ettiklerinin belgesi olan ekstreyi gördükleri zamanki halleri.
Ötesi hikâye...
****
O yüzden bırakın insanların üzerinde din ile baskı kurmayı.
Bırakın zorla para harcatmayı.
Bırakın insanlar istedikleri gibi eğlensinler ya da eğlenmesinler.
Kimisi evde takılsın, kimisi sokakta, kimisi yurt dışında.
Ama deyin ki; 
Kendinizi bilin ve içecekseniz de mümkünse ağzınıza için...
Ve siz de;
Şu yılbaşı sepetlerini aşure setine çevirmeyin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder