15 Haziran 2020 Pazartesi

Cinsiyetçi Dilden Yılanlar!

                                   
Filmlerde görürdüm; mahallenin bıçkın delikanlıları yalnız yaşayan kadının kapısına arada bir dayanıp, "Bir ihtiyacın var mı abla?" diye sorarlardı gevşek gevşek. Kapısına dayandıkları kadın ya dul olurdu ya da eşi ya gurbetteydi ya da hapiste. Mahallenin yavşakları ise kadına "hizmet etme" derdindeydi. 
Ne mübarek bir düşünce ya Rabbim!!!

Tıpkı Vedat Yazıcı denen ne idüğü belirsiz bir yavşağın, eşi hapiste olan Başak Demirtaş için Twitter'dan bir paylaşımda bulunarak, kocası hapiste olan bir kadının erkeksiz kaldığını ve kendisinin de bu eksikliği gidermeye aday olduğunu en iğrenç sözlerle dile getirmesi gibi.
Tıpkı 15 Temmuz'da ölen ya da tutuklanan komutanların eşlerinin kendilerine helâl olduğunu söyleyen baĞzı akıllar gibi.
Tıpkı herkesin karısına kızına uçkur çözdükleri gibi.
Tıpkı ulaşamadıkları ciğere murdar demeleri gibi.
Tıpkı ciğere ulaşabildikleri zaman ciğeri paramparça etmeleri gibi.
Tıpkı Bosna savaşı koptuğunda, üç gün önce ağabey kardeş ilişkisi içinde oldukları Sırpların Müslüman kadınlara tecavüz etmeleri gibi.
Tıpkı savaşan tarafların topluluktaki kadınları savaş ganimeti olarak görmeleri gibi.

Dilin Kopsun!
Cinsiyetçi dil kadını kadınlığı ile cezalandırıyor. Erkeği ise eril dil ile yüceltiyor.
Erkek, sanki erkek doğmak kendi elindeymiş gibi böbürleniyor erkekliği ile.
Hasmının kadınına sahip olmayı hasmını yenmek olarak görüyor.
Düşmanını etek giydirerek aşağılamaya çalışıyor. Bu tavrı ile etek giyen tüm kadınları, daha doğrusu kadınlığı aşağılıyor.
Ya kadın kişi pantolon giyince ne oluyor? 
Erkeklik mi kutsanıyor, yoksa aşağılanıyor mu, ne oluyor?

Cinsiyetçi Dilden Yıldık!
Karı gibi erkek derken kadınlığı da kadınlaşan erkeği de yerin dibine gömüyor, erkek gibi kadın derken ise erkekliği de erkekleşen kadını da göklere yükseltiyor.
Erkek, erkek gibi kadından korkuyor, erkek gibi kadına saygı duyuyor.
Erkek, kadın gibi erkeği aşağılıyor, onunla alay ediyor. 
Nasıl ki kadını hem saymayıp hem de kadınsız duramıyorsa, kuytularda kadın gibi erkeğin peşinde dolanmaktan da kendini alamıyor. Onun derdi öyle ya da böyle illa ki "aktivitesini" gerçekleştirmek!
Ancak cinselliği bitip doğurganlığını kaybedince eli öpülür, sözü dinlenir hale geliyor kadın. 
O zamana kadar kullanılması ve elde tutulması gereken bir maldan öteye geçmiyor.
O yüzden de erkek dünyasında erkeğe saldırmanın en ahlâksız yolu olarak kadına saldırmak seçiliyor.
Küfürlerin öznesi bile ana, bacı, avrat falan falan!

Vurun Kahpeye!
Topluluklara saldırı yüzyıllardır hep böyle kadın cinsiyetçiliği üzerinden sürüyor.
Hiçbir trafik kazası haberinde "erkek şoför" detayı yazılmıyor ancak kazanın taraflarından birisi kadın ise "kadın şoför" olarak üstüne basa basa kadının altı çiziliyor.

Kadın Şoför - Kadın Yolcu
Bundan çok yıllar önce, trafikte karşı karşıya geldiğimiz erkek araç sürücüsü bana bir iki laf saydırdıktan sonra, benim de hakkımı savunmam ile birlikte haksız olduğunu anlayınca, "Sürtünme, sürtünme!" diyerek beni dinlemeyi kesmiş ve yoluna devam etmişti.
Bir anda midemin kasılması ile iki büklüm olduğumu hatırlıyorum.
Yine bundan çok yıllar önce, dolmuşta arka koltukta otururken yanımdaki delikanlının serçe parmağının pantolonumun üzerinde durduğunu, çekmesi için hafif kıpırdanarak çocuğa rahatsızlığımı belirttiğimi, buna rağmen çocuğun bana aldırmayıp parmağını hâlâ üzerimde tutmaya devam etmesi ile  ilk durakta hışımla dolmuştan indiğimi hatırlarım.
Şimdiki yaşımda ve şimdiki aklımda olsam o aracı ona dar ederdim ya, gençlik işte, korkuyor insan.
Korkuyor çünkü, hemen devreye "kuyruk sallama" hadisesi giriyor.
Kadın kişi haklı olduğu her olaydan haksız çıkıyor.
Sadece kadın kişi değil, kadına şiddete müdahale edip dur diyen kim varsa onlar da haksızlığa uğruyor.
Tıpkı dövülen kadını kurtarmak isterken katil olan Kadir Şeker gibi...

Gösterelim Abla!
Arabesk filminde İstanbul'un yolunu soran Müjde Ar'a kahve ahalisi hep birlikte "Gösterelim abla!" derdi. Kadın İstanbul'u bulana kadar kaç yol sorduysa o kadar "yol" gördü.
Yeşilçam filmlerinde, birisi tarafından tecavüze uğrayan genç kızlar tekme tokat evden atılır, kötü yola düşerlerdi. Tecavüz edenler ise yeni kurbanlar peşine düşerlerdi.
Böyle böyle yetişti nesiller. Sonra da diziler marifetiyle atarlı delikanlılar ile giderli kadınlar doldurdu memleketi.
Bir türlü normalleşemedi kadın-erkek konusu. Bir türlü bir arada yaşamayı beceremedik.
Bir felaket anında, can derdine düşmüşken el ele, omuz omuza yaşadık.
Sonra yine kadınlar eski yerlerine marş marş dendi.
Tabii ki kadınlar bu sepet havasını hiç sevmedi. 

Aile Olamamış Aileler!
Hep erkeklerden şikâyet ediyoruz. Lakin kadınlar da çok günahsız değil.
Yalnız yaşayan bir kadından onlar da korkuyorlar. Eşi vefat eden arkadaşlarına daha çok sarılmak yerine ondan uzaklaşıyorlar. 
Sanki kendileri sonsuza kadar eşiyle yaşayacak, boşanmayacak ya da dul kalmayacak gibi kapılarını yalnız arkadaşlarına kapatıyorlar.
Acaba arkadaşlarına mı güvenmiyorlar, yoksa kocalarına mı?
Ya kendi kocası kocasız kalmış kadına (insaniyet namına!) kocalık yapmaya heveslenirse! 
Ya kocasız kadın kocasından kendisine cici koca yaparsa!
Ya kendi tahtı sallanırsa!
Ya evden kovulursa!
Ya bunca yılı buhar olup uçarsa!
Ya erkek, erkek ölüverirse gencecik, ya karısı dul kalırsa, ya arkadaşları karısına göz koyarlarsa, ya peşi sıra dolanırlarsa!
Olamaz mı? 
Olur olur, hem de bal gibi olur.
Bakınız gündüz programlarındaki "aile olamamış aile" ilişkilerine...

Al sana NAMUS!
Bir türlü kurtulamadığı tecavüzcüsünü öldürüp başını keserek köy meydanına atan ve namusunu temizleyen Nevin Yıldırım gibi, Adana'da eski eşi Hasan Karabulut'u öldüren ve namusunu kurtaran Çilem Doğan gibi kadınlar kendilerini bir cehennemden kurtarırken başka bir cehennemde yanıp duruyorlar.
Erkek şiddeti ise dur durak bilmiyor.
Kadınlar her yerde her şekilde taciz ediliyor, her yerde her şekilde öldürülüyor.
Zehirli dil bugün Başak Demirtaş'ı, yarın bir başkasını, öbür gün seni beni hepimizi zehirleyip duruyor...

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nda yer alan Anıt Sayaç her yıl büyük bir hızla artan kadın cinayetlerini saymaya yetiştiremiyor.
Bunlar bilinenler.
Ya bilinmeyenler?

15 Haziran 2020 / C.E.Y.

Kadına Şiddet ve Kadın Cinayetleri Yazılarım

Nerde kalmıştık? / 4 Ocak 2011
Öyle bir ceza ki! / 1 Şubat 2011
Diğerleri’nin meraklıları / 8 Şubat 2011
Aşkım için yaptım Hakim Bey! / 18 Şubat 2011
Bugün kutlayacaksınız, ya yarın? / 8 Mart 2011
Meclis’te Kadın Olmak / 19 Nisan 2011
At — Avrat — Silah / 27 Mayıs 2011
Katil Kadınlar / 28 Haziran 2011
Şafak’ın Eteği / 5 Temmuz 2011
8 bin 372 / 12 Temmuz 2011
Taammüden / 26 Temmuz 2011
Gitmek mi zor, kalmak mı? / 6 Eylül 2011
İsyan bu, haykırış… / 16 Eylül 2011
O kadın bir kez de o manşette öldürüldü / 11 Ekim 2011
Suçlu, ayağa kalk! / 3 Kasım 2011
Tecavüzcüden koca olur mu? / 4 Kasım 2011
Son karar: Kendi rızası ile! / 18 Kasım 2011
Aklından bile geçirme! / 29 Aralık 2011
Hırsızın hiç mi suçu yok! / 2 Şubat 2012
Şiddete şiddetle karşıyım! / 18 Şubat 2012
Benden artık bu kadar… / 3 Mart 2012
Siz hiç dayak yediniz mi? / 24 Mayıs 2012
Şeytan da bir Melek ise… / 15 Haziran 2012
Tabancamın sapinu gülle donatacağum / 3 Aralık 2012
Toplumsal Cinsiyet Bilinci / 8 Aralık 2012
Onlar, toplu tecavüzcüler / 15 Aralık 2012
Anlayan anladı Bakan Bey, anlayan anladı! / 15 Nisan 2013
Kan Kırmızı, Ruj Beyaz / 30 Nisan 2013
Eline, beline, en çok da diline… / 13 Temmuz 2013
Göbek değil, bebek bebek! / 25 Temmuz 2013
4 parmakla değil, 5 parmakla STOP! / 22 Ağustos 2013
Kanla yıkanınca temizlenen namusumuz var bizim / 15 Eylül 2013
Ajda’yı sahneden kovan paralı adam… / 16 Eylül 2013
Anne 9 günlük tatilde, 2 aylık bebek evde! / 21 Ekim 2013
Şeytan bu işin neresinde? / 5 Kasım 2013
Allah da sizi güldürsün e mi! / 23 Ocak 2014
Bu kadar günahın vebali öte tarafta mı ödenecek? / 7 Mart 2014
Bu kez neyi kutluyoruz? / 8 Mart 2014
Kıyım kıyım kıyıyorlar hiç acımadan / 18 Nisan 2014
Anlaman için her gün sana ‘çüş’ mü dememiz gerek? / 23 Nisan 2014
Dişe diş, kana kan, hattâ idamsa idam! / 2 Mayıs 2014
Bırakınız gülelim, bırakınız sevelim / 1 Ağustos 2014
Susturamadığından korkar insan / 23 Ağustos 2014
Sen kimsin be adam! / 22 Eylül 2014
Duvağın altındasın, SOBE! / 14 Ekim 2014
Gelenekler binlerce olsa da gerçek tektir! / 15 Ekim 2014
Dünya’nın derdi ‘KADIN’ olmuş / 26 Kasım 2014
Her şeyin müsebbibi kadın! / 10 Aralık 2014
O kadınlar hep Anan, Bacın, Avradın! / 7 Ocak 2015
Bir 14 Şubat’a daha ulaştık sürünerek / 14 Şubat 2015
Soysuzun soyu kurusun, çoğalmasın / 15 Şubat 2015,
Artık utanan taraf kadın olmayacak! / 16 Şubat 2015
Kadın Doğdum Ben / 10 Mart 2015
Savaşın öteki yüzü… / 11 Mart 2015
Biz mi gidelim, siz mi gidersiniz? / 7 Mayıs 2015
‘Topuklularımı hiç çıkartmadım’ / 15 Mayıs 2015
Hoşgörüsüzleri hoş görmüyorum / 29 Mayıs 2015
"Oraya geri dönemem!" / 3 Haziran 2015
Bir insan olarak sus! / 1 Ağustos 2015
Sizin olsun bu dünya / 7 Kasım 2015
Bitmeyen savaş yapmışlar / 13 Aralık 2015
Çocuklar İYİYMİŞ! / 26 Aralık 2015
Hodri Meydan / 4 Ocak 2016
Namussuz! / 26 Ocak 2016
Beleşçisin arkadaş! / 29 Ocak 2016
Bu kadar günahın vebali kimin boynunadır? / 30 Ocak 2016
Benimle Dans Eder Misin? / 1 Şubat 2016
Kadın yiyen canavar / 24 Şubat 2016
Katil oldum ben… / 10 Mart 2016
“İffetli kadın olmak istemiyoruz!” / 16 Mart 2016
Zevk alıyor muyuz? / 31 Mart 2016
Çocuk sayını söyle bana porsiyonunu söyleyeyim sana / 6 Haziran 2016
Neye güldün arkadaş? / 28 Ekim 2016
Hesapta biz de varız! / 5 Aralık 2016
Ben erkek olsaydım / 9 Aralık 2016
Buz yanığı yürekler / 30 Aralık 2016
Eşitlik Berekettir / 7 Mart 2017
Seçmece bunlar! / 22 Eylül 2017
Bir kızım olsaydı eğer / 11 Ekim 2017
Ne nikâh bağlar bizi, ne mahkeme ayırır / 18 Ekim 2017
Yazık, çok yazık… / 15 Aralık 2017
Şeytan üflemekle kalmamış / 26 Aralık 2017
İzin verme, BEKLET! / 4 Ocak 2018
Fırsatçı yağmacılar / 9 Ocak 2018
Cennet-i âlâ / 18 Ocak 2018
Son Perde inmeden / 29 Ocak 2018
Tüyden Elbiseli Kadınlar / 25 Şubat 2018
Koş koş, asansörcü ağabeyi getir! / 28 Şubat 2018
Umutsuz değil, Umut Dolu Kadınlar / 6 Mart 2018
10 güncelleme onay gerektiriyor / 11 Mart 2018
Kadının Peşinde Şiir / 16 Mart 2018
Sahnedeyiz, İnmeyiz / 27 Mart 2018
Büyük Gözler Bizi İzler / 22 Ağustos 2018 
Kaç Çocuk Yedin? 2 Temmuz 2018
Kadın, Şiddet, Medya ve dahası / 30 Ekim 2018
Çocukları kanatmayın / 20 Kasım 2018
Perperişan! / 4 Ocak 2019
Kadınlar Burada, Erkekler Nerede? / 3 Mart 2019
Türk Kadınının Savaşı Başka / 19 Mart 2019
Yasalarımız Var, Evet! / 25 Mart 2019
Kırmızı Başlıklı Kız da Değişti / 25 Haziran 2019
Sistem Hata Veriyor / 2 Temmuz 2019
Tekdîri geçelim, tokmağa gelelim! / 23 Ağustos 2019
Ben Kendimi Anlayamıyorum! / 5 Aralık 2019
Yapabilirim, Yapabilirsin, Yapabiliriz / 12 Aralık 2019
Kapı / 20 Aralık 2019
Şiirin Peşinde Kadın / 9 Mart 2020
Cinsiyetçi Dilden Yılanlar! / 15 Haziran 2020
Trafikte Kadın Olmak / 14 Ağustos 2020
Madalyonun Üç Yüzü / 23 Kasım 2020
Kadının Adı Mezar Taşında / 30 Aralık 2020
Katil Kadınlar / 9 Ocak 2021
Baldan Tatlı Zehirli Öfke! / 7 Mart 2021
Kraliçe olmak mı, ASLA! / 11 Mart 2021

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder