15 Aralık 2017 Cuma

Yazık, çok yazık...

Sosyal medyada bir hafta önce işlenmiş bir cinayet anının güvenlik kamerasındaki kaydını izliyorum. 
Ümraniye'deki olayda ayrı yaşadığı eşini bir otele girerken gören adam kadını sıkıştırıyor. Neler olabileceğini hisseden kadın resepsiyon kabinine sığınıyor. Ortamda kadının kocasından başka üç erkek daha var. Adam sert, kendisini yatıştırmaya çalışan erkekleri 'karışmayın!' tehdidiyle savuşturuyor. Adam, "Polis çağırırım ha!" diyor. Belli ki herkes polisten tırsıyor. Bir erkek daha girip çıkıyor kameranın görüş alanına. Sinirli koca kadına "Benimle gel konuşacağız!" diyor, kadın gitmiyor. 
Adam sinirli hareketlerini arttırıyor. "Ben seninle görüşmüyorum zaten Hakan" diyor genç kadın. İşte ondan sonra film kopuyor. Adam belinden mi cebinden mi artık nerdense bir bıçak çıkartıyor, "Yapma abi!" diyor önce oradaki genç erkekler, dinleyen kim. Koca kadını o daracık alana kıstırıp bıçaklamaya başlıyor, o anda erkeklerin hepsi kaçıyor, kadın yalvarıyor, koca bıçaklamaya devam ediyor. Kadının yakarışları kimseden ses bulmuyor, kimse gelip adamın üzerine atlamıyor. Koca öyle hale geliyor ki elindeki bıçağı çift eliyle kavrayıp ölümüne saplıyor kadına. Kadının nefes alışları duyuluyor kamera kaydında, kendisi görünmüyor. Adam işini(!) bitirip gidiyor, kadın can çekişmeye devam ediyor. Hepi topu üç dakika içinde genç bir hayat vahşice sona eriyor.
Kimse karı kocanın arasına girmiyor, kimsenin aklına polis çağırmak gelmiyor, ortada kimse görünmüyor.
Duygu oracıkta can veriyor...
****
Adamın sosyal medya hesabına bakıyorum. Yüksek bir inşaatta pozları var. Bir de çocuğu ile pozu. Nedense çocuk ürkek, korkak ve ağladı ağlayacak çıkmış fotoğrafta. 
Hesabındaki hakkında bölümünde "1981 tarihinden beri karmaşık bir ilişkisi var" yazıyor.
16 Ekim 2016 paylaşımında "herkez hakkını helal etsin benim son bikaç günüm can alıcam listede kabarık daha beni 7 yıl göremiceksiniz 7 yıl sonra RABBİM kerim" yazıyor. 
Paylaşımının altına, daha önce karısının yanına giderek kendisi gibi bir pislik için 1 gün bile yatmaya değmeyeceğini, onu Allah'a havale ettiğini, çocuklarını bir pislik için zalim dünyada yalnız bırakmayacağını yazmış. Paylaşıma yapılan yorumlar onu caydırma yönünde.
Lakin Hakan Kadakal caymamış...

Durun daha bitmedi, Hürriyet'ten Aziz Özen'in haberine göre ortada epey bir şiddet ve Duygu'nun annesinin tabiriyle kızının alıştırıldığı "her bi b.k" var...
Hakan'ın kardeşine göre ağabeyinin işlediği cinayet bir 'namus cinayeti' ve ağabeyi tam bir 'erkek'!.
Hakan'a göre cinayet bir cinnet anı.
Duygu'nun annesine ve kız kardeşine göre adam tam bir cani.
Bize göre kahrolası bir katil.
Duygu'ya göre....., 
Duygu'ya göre mi, Duygu öldü...
****
Cinayet haberinde Duygu'nun hayatına bir baktım da, Duygu yaşarken de bir ölüymüş aslında.
Belli ki Hakan'ın kendisine gösterdiği tutkulu aşka tutulmasıyla imzalamış ölüm fermanını. O imzayı attığında sonsuza kadar bağlamış hayatını. 
Gün gelip ayrılmak istediğinde ise medenice ayrılamamış. 
Kocasıyla birlikteyken de insanca yaşamamış aslında, ayrılınca da insanca yaşayamamış.

Velev ki koca cinayet günü engellenmiş olsaydı, bir başka gün çıkıp dikilecekti kadının karşısına. Kadın koruma istese verilmeyecekti belki. Koca hapse atılsa üç gün sonra çıkacaktı. (Cinayet için bile kendine yedi yıl biçmiş adam zaten. Yedi yıl sonra çıkınca da geride kalanları halledecek ihtimal.)
Duygu bu açmazdan nasıl kurtulacaktı?
****
Duygu ve daha niceleri kendini bulamamış bu toplum içinde inim inim inliyor yıllardır.
Kadınlar kadın olamıyor, insandan sayılmıyor, namus hep kadının sırtına bindiriliyor.
Erkek namuslu yaşamayı bilmiyor, namuslu koca, namuslu baba, namuslu adam olamıyor. Namusunu korumak adına erkeğin bildiği tek şey kadını öldürmek oluyor.
Karısına, yani adamın malına birisi yanaşacak olursa, bir anda adamın namus damarı kabarıyor.
Yanaşan da belki kendisi gibi malı götürmek istiyor. Mal sahibi de haliyle buna ayar oluyor.
Kadına soran yok, kadın sadece o mal sahibinden bu mal sahibine dolanıp duruyor.

Ya sevgi, ya şefkat, ya aşk, ya yuva, ya evlilik, ya aile, ya huzur, ya sadakat?
Duygu ile Hakan hikâyesinde ve pek çok hikâyede bu kavramları aramayın.

Bozulan toplumun bozuk ürünleriyiz artık.
İnsanca yetişip insanca yaşaması gereken Hakanlar, Duygular ezilip bozuldu bu sistemde. Her gün benzer kurbanlar veriyoruz sisteme. 
Çürümüşlük, kokuşmuşluk, adaletsizlik, ahlâksızlık diz boyu.
Bu bataklık içinde bata çıka yaşamaya çalışıyoruz işte.

Soruyorum şimdi:
Yazık değil mi bu gençlere, yazık değil mi bu millete, yazık değil mi bu devlete, yazık değil mi geleceğimize...

Kadına Şiddet ve Kadın Cinayetleri Yazılarım

Nerde kalmıştık? / 4 Ocak 2011
Öyle bir ceza ki! / 1 Şubat 2011
Diğerleri’nin meraklıları / 8 Şubat 2011
Aşkım için yaptım Hakim Bey! / 18 Şubat 2011
Bugün kutlayacaksınız, ya yarın? / 8 Mart 2011
Meclis’te Kadın Olmak / 19 Nisan 2011
At — Avrat — Silah / 27 Mayıs 2011
Katil Kadınlar / 28 Haziran 2011
Şafak’ın Eteği / 5 Temmuz 2011
8 bin 372 / 12 Temmuz 2011
Taammüden / 26 Temmuz 2011
Gitmek mi zor, kalmak mı? / 6 Eylül 2011
İsyan bu, haykırış… / 16 Eylül 2011
O kadın bir kez de o manşette öldürüldü / 11 Ekim 2011
Suçlu, ayağa kalk! / 3 Kasım 2011
Tecavüzcüden koca olur mu? / 4 Kasım 2011
Son karar: Kendi rızası ile! / 18 Kasım 2011
Aklından bile geçirme! / 29 Aralık 2011
Hırsızın hiç mi suçu yok! / 2 Şubat 2012
Şiddete şiddetle karşıyım! / 18 Şubat 2012
Benden artık bu kadar… / 3 Mart 2012
Siz hiç dayak yediniz mi? / 24 Mayıs 2012
Şeytan da bir Melek ise… / 15 Haziran 2012
Tabancamın sapinu gülle donatacağum / 3 Aralık 2012
Toplumsal Cinsiyet Bilinci / 8 Aralık 2012
Onlar, toplu tecavüzcüler / 15 Aralık 2012
Anlayan anladı Bakan Bey, anlayan anladı! / 15 Nisan 2013
Kan Kırmızı, Ruj Beyaz / 30 Nisan 2013
Eline, beline, en çok da diline… / 13 Temmuz 2013
Göbek değil, bebek bebek! / 25 Temmuz 2013
4 parmakla değil, 5 parmakla STOP! / 22 Ağustos 2013
Kanla yıkanınca temizlenen namusumuz var bizim / 15 Eylül 2013
Ajda’yı sahneden kovan paralı adam… / 16 Eylül 2013
Anne 9 günlük tatilde, 2 aylık bebek evde! / 21 Ekim 2013
Şeytan bu işin neresinde? / 5 Kasım 2013
Allah da sizi güldürsün e mi! / 23 Ocak 2014
Bu kadar günahın vebali öte tarafta mı ödenecek? / 7 Mart 2014
Bu kez neyi kutluyoruz? / 8 Mart 2014
Kıyım kıyım kıyıyorlar hiç acımadan / 18 Nisan 2014
Anlaman için her gün sana ‘çüş’ mü dememiz gerek? / 23 Nisan 2014
Dişe diş, kana kan, hattâ idamsa idam! / 2 Mayıs 2014
Bırakınız gülelim, bırakınız sevelim / 1 Ağustos 2014
Susturamadığından korkar insan / 23 Ağustos 2014
Sen kimsin be adam! / 22 Eylül 2014
Duvağın altındasın, SOBE! / 14 Ekim 2014
Gelenekler binlerce olsa da gerçek tektir! / 15 Ekim 2014
Dünya’nın derdi ‘KADIN’ olmuş / 26 Kasım 2014
Her şeyin müsebbibi kadın! / 10 Aralık 2014
O kadınlar hep Anan, Bacın, Avradın! / 7 Ocak 2015
Bir 14 Şubat’a daha ulaştık sürünerek / 14 Şubat 2015
Soysuzun soyu kurusun, çoğalmasın / 15 Şubat 2015,
Artık utanan taraf kadın olmayacak! / 16 Şubat 2015
Kadın Doğdum Ben / 10 Mart 2015
Savaşın öteki yüzü… / 11 Mart 2015
Biz mi gidelim, siz mi gidersiniz? / 7 Mayıs 2015
‘Topuklularımı hiç çıkartmadım’ / 15 Mayıs 2015
Hoşgörüsüzleri hoş görmüyorum / 29 Mayıs 2015
"Oraya geri dönemem!" / 3 Haziran 2015
Bir insan olarak sus! / 1 Ağustos 2015
Sizin olsun bu dünya / 7 Kasım 2015
Bitmeyen savaş yapmışlar / 13 Aralık 2015
Çocuklar İYİYMİŞ! / 26 Aralık 2015
Hodri Meydan / 4 Ocak 2016
Namussuz! / 26 Ocak 2016
Beleşçisin arkadaş! / 29 Ocak 2016
Bu kadar günahın vebali kimin boynunadır? / 30 Ocak 2016
Benimle Dans Eder Misin? / 1 Şubat 2016
Kadın yiyen canavar / 24 Şubat 2016
Katil oldum ben… / 10 Mart 2016
“İffetli kadın olmak istemiyoruz!” / 16 Mart 2016
Zevk alıyor muyuz? / 31 Mart 2016
Çocuk sayını söyle bana porsiyonunu söyleyeyim sana / 6 Haziran 2016
Neye güldün arkadaş? / 28 Ekim 2016
Hesapta biz de varız! / 5 Aralık 2016
Ben erkek olsaydım / 9 Aralık 2016
Buz yanığı yürekler / 30 Aralık 2016
Eşitlik Berekettir / 7 Mart 2017
Seçmece bunlar! / 22 Eylül 2017
Bir kızım olsaydı eğer / 11 Ekim 2017
Ne nikâh bağlar bizi, ne mahkeme ayırır / 18 Ekim 2017
Yazık, çok yazık… / 15 Aralık 2017
Şeytan üflemekle kalmamış / 26 Aralık 2017
İzin verme, BEKLET! / 4 Ocak 2018
Fırsatçı yağmacılar / 9 Ocak 2018
Cennet-i âlâ / 18 Ocak 2018
Son Perde inmeden / 29 Ocak 2018
Tüyden Elbiseli Kadınlar / 25 Şubat 2018
Koş koş, asansörcü ağabeyi getir! / 28 Şubat 2018
Umutsuz değil, Umut Dolu Kadınlar / 6 Mart 2018
10 güncelleme onay gerektiriyor / 11 Mart 2018
Kadının Peşinde Şiir / 16 Mart 2018
Sahnedeyiz, İnmeyiz / 27 Mart 2018
Büyük Gözler Bizi İzler / 22 Ağustos 2018 
Kaç Çocuk Yedin? 2 Temmuz 2018
Kadın, Şiddet, Medya ve dahası / 30 Ekim 2018
Çocukları kanatmayın / 20 Kasım 2018
Perperişan! / 4 Ocak 2019
Kadınlar Burada, Erkekler Nerede? / 3 Mart 2019
Türk Kadınının Savaşı Başka / 19 Mart 2019
Yasalarımız Var, Evet! / 25 Mart 2019
Kırmızı Başlıklı Kız da Değişti / 25 Haziran 2019
Sistem Hata Veriyor / 2 Temmuz 2019
Tekdîri geçelim, tokmağa gelelim! / 23 Ağustos 2019
Ben Kendimi Anlayamıyorum! / 5 Aralık 2019
Yapabilirim, Yapabilirsin, Yapabiliriz / 12 Aralık 2019
Kapı / 20 Aralık 2019
Şiirin Peşinde Kadın / 9 Mart 2020
Cinsiyetçi Dilden Yılanlar! / 15 Haziran 2020
Trafikte Kadın Olmak / 14 Ağustos 2020
Madalyonun Üç Yüzü / 23 Kasım 2020
Kadının Adı Mezar Taşında / 30 Aralık 2020
Katil Kadınlar / 9 Ocak 2021
Baldan Tatlı Zehirli Öfke! / 7 Mart 2021
Kraliçe olmak mı, ASLA! / 11 Mart 2021

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder