Ey şair, kalk da gel, gel de gör, gör bak şiirlerin nasıl da unutulmadı, nasıl da yaşıyorsun şiirlerinde hiç ölmemiş gibi.
Sana o şiiri yazdıran kadın var ya hani o kadın, o da yaşıyor gepgenç ve dipdiri.
Bir sigara tüttürüyorsun ya şiirlerinde derdinden, derin bir nefes çekip içine, sonra salıyorsun havaya usulca ya, ciğerlerine dolan duman mı, sevda mı, bilinmiyor.
Bir kadın eteğini savurup geçiyor önünden, birdenbire aşık oluyorsun. Bir kadın sere serpe uzanıyor önünde, için gidiyor, olmaz ki, böyle de uzanılmaz ki diye iç geçiriyorsun.
Bazen kadın terk edip gidiyor seni, ardından dizelerce ağıt yakıyorsun.
Bir cigara daha yakıyorsun efkârından.
Hapislere düşüyorsun şiirlerinde, hapislere düşenlere yoldaş oluyorsun.
Hapiste değişiyorsun, hapiste değişenleri tanıyamıyorsun.
Mahur besteler yapıp, tazecik üç fidan için ağlıyorsun.
Haziran'da İstanbul'a, mahallendeki çapkın komşuna, penceredeki esmer sarışın tüm kadınlara serenadlar düzüyorsun.
Yalnızlığınla kalabalık hayatın birbirine giriyor.
Sitemler ediyorsun, kıskanıyorsun, kıskançlığından deliriyorsun.
Kıskandığın adam için hayırsızın biriydi fikrimce deyip kendi kendini teselli ediyorsun.
Ağlıyorsun, ah ağlıyorsun.
Gözyaşların şiirlerinden taşıyor, gelip yanaklarımı ıslatıyor.
Aşktan anlamayanlara kafa tutuyor, aşktan nasıl süründüğünü, aşk ile nasıl büyüdüğünü anlatıyorsun.
Hep bir gidesin var, lakin hiç gidemiyorsun.
Dilinde kalıyor gizli sevdaların, anıların, ayrılıkların, ayrılığı sevdaya katan zehir zemberek, tek hecelik aşkların.
Sen, benim adım aşk diyorsun, ben, benim de diyorum.
Sen aşık oluyorsun, ben de; sen ayrılıyorsun, ben de; sen ağlıyorsun, ben de.
Ben sende ben oluyorum, sen bende sen.
Böyle dize dize diziliyoruz birlikte tespih taneleri gibi, 99 kere yalnız oluyoruz, 99 kere birlikte.
Bütün kadınlar şiiri bir kadına terk eder der Haydar Ergülen o çok sevdiğim Eylül şiirinde.
Yazın peşinde şehir, kadının peşinde şiir, eylülün semtine kadar böyle gidilir der.
Yazımın girişinde kadının peşindeki şiirlere göndermeler yaptım satır satır.
Şimdi de şiirin peşindeki kadınları anlatayım size dilim döndüğünce.
Şiirin Peşindeki Kadınlar
2018 yılında, Kadın Haftası kapsamında düzenlenen etkinliklerden birisinde dinlediğim o kadınlar sahnede "şiir" okuyorlardı.
Onların sayesinde şiir yazılan kadınları, kadına şiir yazan adamları, şiir yazan kadınları, kadına şiir yazdıran adamları, şiire konu olan şiirsel kadınlığı ve naif insanlığı bir kez daha sevdim o gece.
2020 yılının Kadın Haftası'nda yine sahnedeydi o kadınlar. Bu kez Nilüfer Belediyesi Görme Engelliler Spor Kulübü BUGES yararına okuyorlardı şiirlerini.
Bursa Inner Wheel Kulübü ile Erguvan Gönüllüleri'nden beş kadın, Fulya Parlamış, Gülçin Ermutlu, İlay Yılmazlar, Pelin Kaleoğlu ve Sanem Çetiner, İzzet Boğa tarafından üç bölüm olarak hazırlanan Benim Adım Aşk Şiir Dinletisi ile sahnedeydiler.
Nâzım'dan Orhan Veli'ye, Cemal Süreya'dan Atilla İlhan'a, Victor Hugo'dan Didem Madak'a, Louis Aragon'dan Turgut Uyar'a, Mevlana'ya, Ataol Behramoğlu'na, Behçet Necatigil'e, Melih Cevdet Anday'a, Cemal Safi'ye, Can Yücel'e, Salah Birsel'e, Ahmet Muhip Dıranas'a, Ahmet Köksal'a, Celal Sılay'a ve dahi Bedri Rahmi Eyüboğlu'na aşka aşık şairlerden şiirler okudular gece boyu.
İki yıl içinde sahne duruşlarından ses tonlamalarına kadar şiire ve sahneye dair ne varsa ilerleten kadınlara bakınca, kadının direngen ve üretken özünü gördüm.
Uğur Mumcu Kültür Merkezi'nde gerçekleşen programa Nilüfer Belediyesi dans öğretmenleri İrem ve Ahmet dansları ile, Salih ve Fatih bölüm aralarında canlı seslendirdikleri parçalar ile, Yaren ve Kaan da teatral canlandırmalar ile şiirlere eşlik ettiler.
Şiirlere eşlik eden müzikler özenle seçilmiş, sesçisinden ışıkçısına ve dekor tasarımcısına kadar hiç kimse emeğini esirgememişti.
Hâl böyle olunca ortaya büyülü bir program çıkması kaçınılmazdı elbet.
1 saat süren program boyunca salonda çıt çıkmaması da bu çalışmaların eseriydi.
BUGES
Programın ardından Nilüfer Belediyesi Görme Engelliler Spor Kulübü BUGES Başkanı Ali Genç kısa bir konuşma yaparak kulübün faaliyetlerini anlattı.
Amaçlarını, "Her görme engelli bireyin spor yapma hakkı vardır. Zaten yaşamlarının bir bölümünde bazı aktif faaliyetleri engellenmiş olan görme engellilerin, bu olumsuzluklarını kırmak, onları daha sağlıklı, sosyal ve aktif hale getirerek, topluma entegre, üreten, öz güvenli, kendisine ve çevresine yeterli, yaşama azmiyle dolu birey yapmak." sözleriyle tanımlayan BUGES, "İmkân verin, imkânsızı isteyin!" diyor.
Haberiniz olsun;
Şiir dinletilerini bu kez BUGES yararına yapan Bursa Inner Wheel ve Erguvan Gönüllüleri, gönüllere şiir ile konmaya ve fayda sağlamaya hazırlar.
Atilla İlhan'ın unutulmayan şiirlerinden biri olan "Üçüncü Şahsın Şiiri" şiiri ile bitirelim yazımızı.
gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felâketim olurdu ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felâketim olurdu ağlardım
Hatırlarsınız; Atilla İlhan'ın "Üçüncü Şahsın Şiiri" şiirini Selim Atakan bestelemiş, Alpay seslendirmişti.
Buyrun dinleyin:
Sana o şiiri yazdıran kadın var ya hani o kadın, o da yaşıyor gepgenç ve dipdiri.
Bir sigara tüttürüyorsun ya şiirlerinde derdinden, derin bir nefes çekip içine, sonra salıyorsun havaya usulca ya, ciğerlerine dolan duman mı, sevda mı, bilinmiyor.
Bir kadın eteğini savurup geçiyor önünden, birdenbire aşık oluyorsun. Bir kadın sere serpe uzanıyor önünde, için gidiyor, olmaz ki, böyle de uzanılmaz ki diye iç geçiriyorsun.
Bazen kadın terk edip gidiyor seni, ardından dizelerce ağıt yakıyorsun.
Bir cigara daha yakıyorsun efkârından.
Hapislere düşüyorsun şiirlerinde, hapislere düşenlere yoldaş oluyorsun.
Hapiste değişiyorsun, hapiste değişenleri tanıyamıyorsun.
Mahur besteler yapıp, tazecik üç fidan için ağlıyorsun.
Haziran'da İstanbul'a, mahallendeki çapkın komşuna, penceredeki esmer sarışın tüm kadınlara serenadlar düzüyorsun.
Yalnızlığınla kalabalık hayatın birbirine giriyor.
Sitemler ediyorsun, kıskanıyorsun, kıskançlığından deliriyorsun.
Kıskandığın adam için hayırsızın biriydi fikrimce deyip kendi kendini teselli ediyorsun.
Ağlıyorsun, ah ağlıyorsun.
Gözyaşların şiirlerinden taşıyor, gelip yanaklarımı ıslatıyor.
Aşktan anlamayanlara kafa tutuyor, aşktan nasıl süründüğünü, aşk ile nasıl büyüdüğünü anlatıyorsun.
Hep bir gidesin var, lakin hiç gidemiyorsun.
Dilinde kalıyor gizli sevdaların, anıların, ayrılıkların, ayrılığı sevdaya katan zehir zemberek, tek hecelik aşkların.
Sen, benim adım aşk diyorsun, ben, benim de diyorum.
Sen aşık oluyorsun, ben de; sen ayrılıyorsun, ben de; sen ağlıyorsun, ben de.
Ben sende ben oluyorum, sen bende sen.
Böyle dize dize diziliyoruz birlikte tespih taneleri gibi, 99 kere yalnız oluyoruz, 99 kere birlikte.
Yazın peşinde şehir, kadının peşinde şiir, eylülün semtine kadar böyle gidilir der.
Yazımın girişinde kadının peşindeki şiirlere göndermeler yaptım satır satır.
Şimdi de şiirin peşindeki kadınları anlatayım size dilim döndüğünce.
Şiirin Peşindeki Kadınlar
2018 yılında, Kadın Haftası kapsamında düzenlenen etkinliklerden birisinde dinlediğim o kadınlar sahnede "şiir" okuyorlardı.
Onların sayesinde şiir yazılan kadınları, kadına şiir yazan adamları, şiir yazan kadınları, kadına şiir yazdıran adamları, şiire konu olan şiirsel kadınlığı ve naif insanlığı bir kez daha sevdim o gece.
2020 yılının Kadın Haftası'nda yine sahnedeydi o kadınlar. Bu kez Nilüfer Belediyesi Görme Engelliler Spor Kulübü BUGES yararına okuyorlardı şiirlerini.
Bursa Inner Wheel Kulübü ile Erguvan Gönüllüleri'nden beş kadın, Fulya Parlamış, Gülçin Ermutlu, İlay Yılmazlar, Pelin Kaleoğlu ve Sanem Çetiner, İzzet Boğa tarafından üç bölüm olarak hazırlanan Benim Adım Aşk Şiir Dinletisi ile sahnedeydiler.
Nâzım'dan Orhan Veli'ye, Cemal Süreya'dan Atilla İlhan'a, Victor Hugo'dan Didem Madak'a, Louis Aragon'dan Turgut Uyar'a, Mevlana'ya, Ataol Behramoğlu'na, Behçet Necatigil'e, Melih Cevdet Anday'a, Cemal Safi'ye, Can Yücel'e, Salah Birsel'e, Ahmet Muhip Dıranas'a, Ahmet Köksal'a, Celal Sılay'a ve dahi Bedri Rahmi Eyüboğlu'na aşka aşık şairlerden şiirler okudular gece boyu.
İki yıl içinde sahne duruşlarından ses tonlamalarına kadar şiire ve sahneye dair ne varsa ilerleten kadınlara bakınca, kadının direngen ve üretken özünü gördüm.
Uğur Mumcu Kültür Merkezi'nde gerçekleşen programa Nilüfer Belediyesi dans öğretmenleri İrem ve Ahmet dansları ile, Salih ve Fatih bölüm aralarında canlı seslendirdikleri parçalar ile, Yaren ve Kaan da teatral canlandırmalar ile şiirlere eşlik ettiler.
Şiirlere eşlik eden müzikler özenle seçilmiş, sesçisinden ışıkçısına ve dekor tasarımcısına kadar hiç kimse emeğini esirgememişti.
Hâl böyle olunca ortaya büyülü bir program çıkması kaçınılmazdı elbet.
1 saat süren program boyunca salonda çıt çıkmaması da bu çalışmaların eseriydi.
BUGES
Programın ardından Nilüfer Belediyesi Görme Engelliler Spor Kulübü BUGES Başkanı Ali Genç kısa bir konuşma yaparak kulübün faaliyetlerini anlattı.
Amaçlarını, "Her görme engelli bireyin spor yapma hakkı vardır. Zaten yaşamlarının bir bölümünde bazı aktif faaliyetleri engellenmiş olan görme engellilerin, bu olumsuzluklarını kırmak, onları daha sağlıklı, sosyal ve aktif hale getirerek, topluma entegre, üreten, öz güvenli, kendisine ve çevresine yeterli, yaşama azmiyle dolu birey yapmak." sözleriyle tanımlayan BUGES, "İmkân verin, imkânsızı isteyin!" diyor.
Haberiniz olsun;
Şiir dinletilerini bu kez BUGES yararına yapan Bursa Inner Wheel ve Erguvan Gönüllüleri, gönüllere şiir ile konmaya ve fayda sağlamaya hazırlar.
Atilla İlhan'ın unutulmayan şiirlerinden biri olan "Üçüncü Şahsın Şiiri" şiiri ile bitirelim yazımızı.
gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felâketim olurdu ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felâketim olurdu ağlardım
Hatırlarsınız; Atilla İlhan'ın "Üçüncü Şahsın Şiiri" şiirini Selim Atakan bestelemiş, Alpay seslendirmişti.
Buyrun dinleyin:
Kadının Peşinde Şiir / 16 Mart 2018
Şiirin Peşinde Kadın / 9 Mart 2020
Tiyatro Yazılarım:
Siyaset Sahnesi ve Sanat Sahnesi / 27 Mart 2012
Çalıkuşu Balesi Bursa'ya kondu / 17 Ocak 2013
Ha Romalı, Ha Aromalı / 29 Eylül 2013
O kadınlar hep Anan, Bacın, Avradın! / 7 Ocak 2015
Savaşın öteki yüzü / 11 Mart 2015
Babaanneler unutmasın / 11 Mart 2016
Puntila Ağa ve Uşağı Matti / 5 Ekim 2017
Gogol'un Palto'sundan çıkanlar / 7 Kasım 2017
Zübükzâdelerden misiniz, Zübükzede misiniz? / 6 Ocak 2018
Kadının Peşinde Şiir / 16 Mart 2018
Sahnedeyiz, İnmeyiz / 27 Mart 2018
Hiç yaşamamışlar gibi, hiç ölmemişler gibi / 17 Nisan 2018
Aşk mı, Kalori mi? / 25 Şubat 2019
Orada Duruverdi Zaman / 6 Mart 2019
Aşk Varsa Sanat Var / 21 Mart 2019
Bir Dünya Tiyatro / 29 Mart 2019
Anlatılan Bizim Hikâyemizdir / 23 Nisan 2019
Hora Hora Barışa / 20 Haziran 2019
Topuklu terlik süt yapar mı? / 6 Aralık 2019
Reşat sevin, bir tiyatro daha açıldı! / 8 Aralık 2019
Şiirin Peşinde Kadın / 9 Mart 2020
ÇEK Çıldırmış Olmalı! / 11 Ekim 2020
Kraliçe olmak mı, ASLA! / 11 Mart 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder