7 Kasım 2015 Cumartesi

Sizin olsun bu dünya

"Polis, Beyazıt'taki YÖK protestosunu takip eden Bianet muhabiri Beyza Kural'ı da ters kelepçe takarak gözaltına aldı. Polis aracına bindirilen Kural'ın fotoğraf makinesinin kartına da el koymaya çalışan polisler 'Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi değil artık, bunu öğreteceğiz size!' diye bağırdı. Polis, Kural'ın elinde olan gazeteci kimliğini de çekip kopardı."

Bu görüntülerin olduğu videoyu defalarca izledim ibretle ve hayretle.
O sözleri sarf eden polisin, içindeki nefreti cümleler halinde insanların üzerine nasıl kustuğuna şahit oldum.
Nasıl bir iç sıkışmasıydı, nasıl bir birikimdi, nasıl bir kindi ki bu, "Bunu öğreteceğiz size!" derken dilinden irin akıyordu.

Neyi öğretecekti?
Susmayı mı?
İtaatkâr olmayı mı?
Sessiz kalmayı mı?
Her yapılanı alkışlamayı mı?
Neydi öğretilecek olan?

İsyan bir çeşit ağrıdır aslında bedendeki sıkıntının sinyalini veren.
Ağrı kesicilerle üzerini örtmek değildir çözüm.
Ağrının kaynağını bulup tedavi etmektedir iş.
Hiç ağrınız olmadığını hayal ediverin bir...
Sizin yerinize ben edeyim isterseniz.
****
Siz bilmez misiniz ki;
Muhalefetsiz iktidar olmaz.
Rakipsiz maç olmaz.
Eleştirisiz yönetim olmaz.

Diyelim ki oldu,
Kendin çal kendin oyna mı olacak o zaman?
Herkes alkışçı, herkes sessiz, herkes korkak, herkes köle, hatta herkes robot mu olacak?
Hayal ettiğiniz böyle bir ülkenin başkanı olmak mı?
Yoksa, düşünen, sorgulayan, okuyan, araştıran, anlayan, dinleyen, eleştiren, ilgili ve bilgili bir ülkenin başkanı olmak mı?
Kendini yüceltmek için çevresindekileri aşağıya çekmek mi evla, yoksa yüksek değerler arasından yükselerek bir mertebeye erişmek mi?

Söyleyin bakalım;
Hangisi daha muteber?
Ha; itibarla işimiz yok diyorsanız,
Buyrun o zaman.
Dünya sizin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder