Saçı uzun aklı kısa diye diye kısa akıllı olduğuna inandırdınız kadını değil mi?
Sonra kadın ne yaptı? Gitti aklı uzasın diye saçını kesti. Sonra da etraf erkek gibi kadınlarla dolmaya başladı. Erkeklerle aynı fırsatlara sahip olabilmek için erkek gibi olmak lazım demek ki dedirttiniz kadına çünkü. Kadın gibi kadınken ayrı sevmediniz kadını, erkek gibi kadınken ayrı sevmediniz. Kadın gibi kadını aşağıladınız, erkek gibi kadını ise taşıyamadınız.
Neyse ki arkadan yetişen aklıselim nesil bu ayrıma hiç akıl erdiremedi de çağdaşları olan kadınlar biraz daha rahat nefes aldı. Hatta onlar sayesinde anneler, teyzeleri, büyükanneler bile nefes aldı.
Kendilerine de kadınlara da ne kadar eziyet ettiklerini fark etmeden bu ayrımı en sertinden devam ettirenler de yok değil tabi. Onların biraz daha yumuşaması ve rahatlaması, en önemlisi de kendilerinden sonra gelecek kuşaklara aynı sertliği aktarmaması için kadınlar mücadelenin peşini bırakmıyorlar.
Bunun bir devlet politikası olması lazım gelirken, işin peşine daha çok şirketler düşüyorlar.
Çünkü onlar toplumsal cinsiyet eşitliğinin kendilerine itibar getireceğini ve üretimin artarak karşılıklı kazancın çoğalacağını fark etmişler. Eğer ki "iş" kazanç için yapılıyorsa, iş dünyasının bu işe el atmış olmasına da şaşırmamak lazım elbet.
Bir rahimde döllenmekten tut da, o rahimde büyüyüp doğmaya, mini mini bir bebek halinden bir yetişkine dönüşmeye kadar aynı şartlarda yaşarken, aynı fırsatlardan yararlanamamak ne kadar da akla zarar bir anlayış. Bu anlayışın tek bir nedeni var, o da cinsiyet.
Kız isen edilgensin (zarar görebilirsin), erkek isen etkensin (zarar verebilirsin).
Kimin kimi kimden koruduğu gün gibi ortada işte.
Zarar gören suçlu, zarar veren haklı olur mu hiç?
Oluyor.
Daha doğrusu, OLMUYOR!
****
OLMUYOR demekle kalmayıp, OLMUYOR lafının içini dolduran bir çalışmadan ve bu çalışmaları yürüten bir kadından söz edeceğim size bugün.
Yeşim Tekstil tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü programı kapsamında 'Kelebeğin Dünyası'nın konuğu olan, WEPs İş Dünyası Sözcüsü, TÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı ve SUTEKS Group Yönetim Kurulu Başkanı olan Nur Ger anlatacağım kişi...
Nur Ger kimdir?
Nur Ger, Galatasaray Lisesi'ne kabul edilen ikinci kız öğrenci. Liseyi on ikinci sınıfta AFS Bursu ile gittiği Amerika’nın Teksas eyaletindeki Lamar Lisesi’nde bitirmiş. Boğaziçi Üniversitesi'nde işletme okumuş. Aynı üniversitede Uluslararası Dış İlişkiler ve Ekonomi üzerine yüksek lisans yapmış. İlk şirketini üniversitenin üçüncü senesindeyken kurmuş. İlk işi şimdiki işi olan tekstil değil. Mersin'den İspanya'ya hayvan yemi ihracatına aracılık etmiş. Ve Nur Ger Türkiye'nin ilk simultane tercümanı.
Yeşim Tekstil Kurumsal İletişim Müdürü Dilek Cesur'un takdimiyle sohbet için sahnedeki koltuğuna oturan Nur Ger'in benim üzerimde bıraktığı ilk intiba, doğal dalgalı saçları, renkli gözleri, şık giyimi ve ne eksik ne fazla kilosu ile üzerimde "kadın gibi kadın" bir iş kadını olduğu oldu.
Dilek Cesur'un yerinde soruları ile Nur Ger hem kendisini, hem de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği üzerine yaptığı çalışmaları anlattı bir bir.
Ger, 1976 yılında 'Birlik Ticaret'i kurmuş. 1986 yılında da, halen yönetim kurulu başkanı olduğu, hazır giyim konfeksiyon ve ihracat firması SUTEKS’i kurmuş. Firmanın adı için kızı SU'dan esinlenmiş. Nur Ger 1994-1996 yılları arasında Giyim Sanayicileri Derneği Başkanlığını, ilk kadın başkan olarak yapmış ve Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne girebilmesi için ciddi derecede çalışmış.
Toplumsal cinsiyet eşitliği var olana kadar
KAGİDER, KADER, KAYİDER gibi bir çok kadın derneğinin kurucu üyesi Nur Ger. 20 küsur yıl öncesine kadar eşitlik konusunda herkesin kendisi gibi olduğunu düşünerek bunu çok normal var sayıyor. Türkiye'deki kadın istatistikleri ile karşılaşınca ve Türkiye'nin bu konuda dünyanın epey gerisinde olduğunu görünce toplumsal cinsiyet eşitliği var olana kadar bu alanda savunuculuk yapmaya karar veriyor.
Kadınlara ayrıcalık ve destek
Şirketin kuruluşundan itibaren şirkette çalışan kadınların çalışma hayatında kalabilmeleri için her zaman ayrıcalıklı davranıp onlara destek veriyorlar. Yoksa, işçi ya da yönetici her kademede, çalışmaları mümkün olmazdı diyor Nur Ger. Kadınların işten ayrılmamaları ve evlenseler dahi çalışabilmeleri için destek oluyorlar ve bunu kurumsal bir iş yönetimi haline getiriyorlar. 2013 yılında Birleşmiş Milletler'den Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'nde örnek kurum olarak ödüllendiriliyorlar. İki yıldır da sözcülüğünü yapıyor.
Öncelikle Türkiye'de bu konudaki mevcut Kadının Güçlenmesi Prensipleri ve Küresel İlkeler Sözleşmesi'ne eğiliyor Nur Ger. Bu ikisinin bir arada olduğu bir yönetişimin içine dahil oluyor. Mevcut yönetişim ile de gayet iyi anlaştığını söylüyor.
WEPs / Global Compact nedir?
WEPs İlkeleri nedir?
WEPs imzacısı en yüksek il Bursa
Nur Ger anlatıyor:
"Bu çalışmalara 44 imzacı ile başladık, şu an 150'yi geçmiş bulunmaktayız. 250'yi geçtiğimiz zaman dünyada birinci olacağız. Bunun için çok sıkı çalışıyoruz. Bu konuda imzacı olmak şu anlama geliyor: Belirli ilkeler var ve kurumunuzda bu ilkelere sadık kalacağınıza ve bunun üzerinden toplumsal cinsiyet eşitliğinin savunucusu olduğunuza dair beyanda bulunuyorsunuz. Bu beyan önemli bir beyan. Türk iş dünyasının BM'de toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda birinci olması ve bu konuda hem beyan edip hem de bunu kurumlarında uygulayıcısı olacağını taahhüt etmesi önemli."
Düşünüldüğümüz yerden farklı yerdeyiz
"Kurumlar artık haftada 3-4 gün bize başvuruyor ve bu konuda ben de imzacı olmak istiyorum diyor. 20 yıldır savunuculuğunu yaptığım bir konuda son 4-5 yılda çok büyük bir ivme aldık. Türkiye'de artık hiçbir kişi ister özel sektör, ister kamu, ister yönetici, hangi alanda olursa olsun 'Ben toplumsal cinsiyet eşitliği savunucusu değilim' diyemez. Düşünüp yaşayabilir ama dile getiremez. Çünkü bu artık utanç duyulacak bir olgu olmuştur. Tersine, toplumsal cinsiyet eşitliği savunuculuğu saygınlık unsuru olmuştur."
SUTEKS ne durumda?
"Kurumunuz burada en yüksek derecede saygınlığı hak etmiş kurumlardan biridir. Kadın ve erkek olarak yaradılış farklılıkları olsa da nihayetinde iki cins de insan. İnsan olmaktan doğan bütün hakları mevcut. Kadına tanınacak haklar eğitimde, sağlıkta, iş hayatına katılımda, politikaya katılımda, sosyal hayatta, yani tüm hayata katılımda bir erkeğe tanınan fırsat ile bir kadına tanınan fırsat eşit. İşte Toplumsal Cinsiyet Eşitliği bu."
En büyük destekçim annem
"Şirketi ilk kurduğumuzda kızların çalışmaya ikna edilmesi zordu. Ailelerle konuşarak kızlarının çalışmasına ikna ettik. İşverenin kadın olması aileler için bir güvence oldu. Annem 55 yaşından sonra beni korumak için şirkette 35-40 kişilik bir bölümün başına geçti. Çalışan kızların sosyal faaliyetlere katılabilmeleri için de aileleri ikna ettik. Kızlar evlenip de ailelerinden eşlerine geçince bu kez yine kendilerine destek olduk. Şiddete uğramış kadın çalışanlarımıza hukuki ve psikolojik danışmanlık servisi verdik. Eşlere de psikolojik destek verildi. Böylece aile bütünlüğünün korunması sağlandı.
Suteks çalışanlarının tamamı kâra ortak. Şirkette üç ayda bir bilanço açıklıyoruz. Kârın %10 netini çalışanlara maaşları oranında dağıtıyoruz. Bunu 19 yıldır yapıyoruz. Her konuda eğitimleri sürekli yapıyoruz."
Dünyada kadının ve Türkiye'de kadının iş hayatındaki yeri
"İnsanlık tarihine baktığımızda kadınlar çalışma hayatının içine 150 yıl önce girmiş. Hatta eğitime de 150 yıl önce başlamışlar. Sonra 65 milyon insanın öldüğü çok büyük iki dünya savaşı geçirilmiş. Bir anda tüm kadınlar çalışma hayatına girmiş. Böyle olunca önce ekonomik haklarını talep etmişler. Sonra da kadın olma ve insan olma haklarını talep etmişler. Bütün bu hakların kazanılması 35-40 yıl sürmüş. Bu haklarla birlikte kadınlar hem kendilerini dönüştürmüşler, hem de içinde bulundukları toplumun insan hakları dönüşümüne vesile olmuşlar."
Gelişmişlik eşittir eşitlik
"Bugün dünyanın 3'te 1'i aşağı yukarı eşit. Bunlar da en gelişmiş ülkeler. Demek ki bir toplumun gelişmişliği hem zengin hem de gelişmiş olması. Bunun da bire bir bir ilişkisi var. Kadın ne kadar hayatın içindeyse toplum çok hızlı bir şekilde evrim geçiriyor. Bu da 30-35 yıl gibi bir zamanda oluyor."
Atatürk en büyük feminist
"Ekonomik gereksinimler ile başlayan bir değişim bu. Esas başlangıcı vizyondur. Mustafa Kemal Atatürk daha yirminci yüzyılın başında bu hakları bize ve birlikte kullanalım diye topluma vermiştir. Biz ise bu süreçte aynı hızı ve emeği alamamışız. Haklara sahip çıkmanın eğitim ve ekonomik gelişmişlik ile doğru orantılı olduğunu düşünüyorum. Bir kadın ya da bir erkek ne kadar eğitimli olursa toplumun her alanında kendini o kadar var edecektir. Son 35 yıl içinde özellikle de büyük şehirlere göç ile istihdamın niteliği değişti. Kadın çalışan yüzdesinde maalesef ki %32'lerin üzerine çıkamıyoruz."
Ev kadınlığı meslek değildir
"Kadınları 'ev kadını-iş kadını' olarak ayırıyorlar. Eğer ev kadınlığı meslek olmuş olsaydı erkekler de ev erkeği, iş erkeği olarak ayrılmaz mıydı? Kadınların iş hayatında olmamasının birinci nedeni zihniyet. Geleneksel rol modeller hem kadınlar tarafından hem de erkekler tarafından kabullenilmiş. Her iki cins de bu modellerin dışına çıkmakta zorlanıyor."
Mucize kadın
"Kadının iş hayatında var olabilmesi için mucize kadın olması gerekiyor. Kadın hem geleneksel rol modelde kalacak, hem çocuklarına bakacak, hem iyi anne olacak, hem işinde başarılı olacak. Bütün bunları yapabilmesi için kadının süper kadın olması lazım. Toplumda çalışan kesim olan %32'yi var eden kadınların büyük bir kısmı süper kadın."
Kreş ve esnek çalışma saatleri
"Kreş olanaklarının ve esnek çalışma saatlerinin sağlanmamış olması kadınları epey zorluyor. Zihniyet değişimi ile kreş ve esnek çalışma saatleri kadınların iş hayatında olabilmeleri için iki önemli etken. Toplumsal dönüşümü sağlamak önemli."
Japonya gelişmiş ama eşit değil
"Japonya başbakanı iki yıl önce 'bu eşitliğin olmaması bizim ayıbımız' diyerek devlet politikası olarak 'eşitlik'i programlarına aldı. (Japonya gelişmiş, daha doğrusu zengin ama toplumsal cinsiyet eşitliğinde gelişememiş tek istisna devlet) Başbakan: '10 yıl içinde hem kreşler serbest olacak, hem de yaşlı ve çocuk bakımında ihtisas sahibi 400 bin insan yetiştireceğiz. Bunları Japonya dışından alarak istihdam edeceğiz. Ve Japon kadınları çalışma hayatına dahil edeceğiz. Bu niyet ve kararlılık ile çıkılan yolda planlananlar 10 yıl içinde gerçekleşecek' dedi. (Japonya WEPs imzacısı birinci ülke ve devlet tarafından destekleniyor)"
Tam eşit olabilecek miyiz?
"Dünya Ekonomik Forumu der ki: Dünyadaki tam eşitlik 170 yıl içinde var olacak. Türkiye adına bunu kabul etmiyorum. Biz 30 yıllık sürecin içindeyiz. Şu an çok yüksek bir ivmeyle kadınlar hem fırsat eşitliği haklarını talep ediyorlar, hem de sürekli kendilerini eğiterek toplumda tutunmaya çalışıyorlar. Buna en büyük destek de yeni kuşak erkeklerden geliyor. 35 yaş ve altı evlilikler ya da birliktelikler çok daha paylaşımcı."
Eşitlik bereket getirir
"Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin olduğu ülkelerin bilançolarına baktığınızda her seviyede %3 daha fazla kârlılık görülüyor. Verimlilik ve işleyiş her açıdan daha kazançlı. Çünkü eşit olan tüm organlar daha kazançlıdır. Eşitlik kazanç getirir. Farklılık zenginliktir. Farklılıktan bir şeyler üretmek sinerjidir. Bunu fark eden kurumlar, şirketler ve devletler zenginleşmeye devam ediyorlar. Eşitlik bereket getirir."
Kadın haklarını savunmak sosyal sorumluluk değildir
"Engelliler, yaşlılar, kadınlar olarak savunulmaya muhtaç değiliz. Fırsat eşitliği en temek hakkımız. Bir cinsinin diğerine bağışlar gibi, lütfeder gibi davranması değil, kadının da erkek gibi bir insan olduğunu kabul etmesi gereklidir. Bu, ekonominin ve büyümenin mecburiyetidir."
Kadın önemlidir
"2050'ye kadar değerleri bu seviyede tutarsak, yahut bu fırsat eşitliğini var edersek diye iki ekonometrik analiz yapıldı dünyada. Eğer tam eşitlik olursa gayrı safi milli hasıla 28 trilyon dolar artacak. Fırsat eşitliği insanlığın kazancıdır."
Türkiye'de ne yapıldı?
"Türkiye'deki mevcut yapıyı güncelledik önce. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'nde birinci ülke haline gelmeyi ve sözcülük ile öncülüğü iş dünyasına vermeyi hedefledik. Bir kurumun bunu nasıl yapacağını anlatan bir kitap çıkarttık. Şimdi de bir eğitim grubu ile eğitmenlerin eğitimi için çalışıyoruz. WEPs imzacısı olmanın ne demek olduğunu hem kurum içinde hem de kurum dışında farklı şekillerde anlatacağız."
Kreşleri devlet tedarik etmeli
"Şu anda o mümkün değilse de iş dünyası yemek çeki gibi kreş çeki uygulamasını devlete teklif etsin. Kreşler yaygınlaşsın. Çalışanlara, asgari ücretin yarısı kadar değerde kreş çeki verilsin. Kreşleri daha uygun hale getirmek için kreş yatırımcılarının 5. bölge teşviklerinden yararlanmasını sağlayalım. Bu, ilk beş yıl için gelir vergisi ve kurumlar vergisinden muaf olmak demek. İlk istihdam için şu anda istihdam teşvikleri de var. Böylece çalışanlarınızın vergisinin bir kısmını da devlet ödeyecek. Kreş yatırımı destekleniyor.
Kreş meselesini çözerek ailelerin sorununu çözeceğiz. Çocuğunun güven içinde olduğunu bilen anne ve baba da huzur içinde çalışacak. Böylece üretim artacak."
YAPABİLİRSİN
Tuluhan Tekelioğlu Türkiye'nin dört bir yanından dokuz kadının yaşam öyküsünü belgesel yapmış. Söyleşi esnasında tanıtımını izlediğimiz 40 dakikalık filimin ilk gösterimi 1 Mart'ta SUTEKS'te yapılmış. Film şimdilik özel gösterimle izlenebiliyor.
Tanıtım filmini izlemek için tıklayınız:
Neden hep "anne"?
Söyleşi boyunca annesinin kendisine verdiği destekten söz eden Nur Ger'e babasından başlayarak hayatındaki erkeklerin kendisine olan tavrını sordum.
Anne ve babasının birlikte çalıştığını görerek büyümüş Nur Ger. Rol model olarak da annesini almış.
Annesinin hayalinde kızının sanayici olması yokmuş elbet. İyi okusun, iyi bir evlilik yapsın ve çocuklarını iyi yetiştirsin ile sınırlıymış hayalleri. (Bu arada anne Sevim Hanım da Nur hanımın Bursa ziyaretinde kendisini yalnız bırakmamış. Salonda en ön koltukta oturarak kızını dikkatle dinledi.)
Nur Ger anlatıyor:
"Hayata kız çocuk hazırlanırken fırsat eşitliğinde hiçbir ayrımcılık görmedim. Kız evlat olarak yetiştirildim. Bu arada kendi başıma kız arkadaşlarımla dolaşmama dahi sıcak bakılmazdı. Arkadaşlarım hep bize gelirdi. Hal böyleyken bana Amerika'ya gitme izni verilmiş olması bir mucizeydi. AFS sınavlarına ailemden habersiz girmiştim. Sınavı kazanınca seçici kurul aileme gelip ailemi ikna etti. 16 yaşındaydım. Amerikalı bir ailenin yanına gidecektim. Babam hem gidişimi, hem de ekonomik destek vermeyi kabul etti. 73-74 yıllarında bunu yapabilmek bir mucizeydi.
6 yaşından itibaren babamla birlikte işe de, maça da birlikte giderdik. Babam tüm değerlerini bana aktardı. ABD'den döndükten 5 gün sonra, o zaman 44 yaşında olan babamı kalp krizinden kaybettim. 7 gün sonra annem ile işin başına geçtik. Babamın 40'ından sonra annem önde ben arkada babamın işini devam ettirdik. Ben ve kardeşim eğitimlerimizi sürdürdük. 10 yıl kadar sonra o işi kapattık. Ben hep kendi paramı kendim kazanmak istemiştim. Babamı kaybettikten sonra bunu daha iyi anladım. İş odaklı yaşarken evlendim, kızım 7-8 yaşındayken de boşandım."
İş hayatında kadın gibi kadın mısınız, erkek gibi kadın mısınız?
"Hep kadın olarak yaşadım. Erkek değerlerinin kadınlara atfedilmesini savunmadım. Erkek-kadın şu anda birbirine daha yaklaşmış durumda artık. Çocuklar el ele büyütülüyor. Kariyer ve çocuk konusunda eşim beni destekledi. İşte ise olması gerekeni yaparım."
Bu keyifli ve bilgi dolu söyleşinin ardından konferans salonundan ayrılarak Yeşim Tekstil ürünleri tanıtım ve sergi salonuna geçerek birebir sohbetler ettik. Elbette ki bir de, olmazsa olmazımız olan, "selfie"mizi çektik.
Sonra kadın ne yaptı? Gitti aklı uzasın diye saçını kesti. Sonra da etraf erkek gibi kadınlarla dolmaya başladı. Erkeklerle aynı fırsatlara sahip olabilmek için erkek gibi olmak lazım demek ki dedirttiniz kadına çünkü. Kadın gibi kadınken ayrı sevmediniz kadını, erkek gibi kadınken ayrı sevmediniz. Kadın gibi kadını aşağıladınız, erkek gibi kadını ise taşıyamadınız.
Neyse ki arkadan yetişen aklıselim nesil bu ayrıma hiç akıl erdiremedi de çağdaşları olan kadınlar biraz daha rahat nefes aldı. Hatta onlar sayesinde anneler, teyzeleri, büyükanneler bile nefes aldı.
Kendilerine de kadınlara da ne kadar eziyet ettiklerini fark etmeden bu ayrımı en sertinden devam ettirenler de yok değil tabi. Onların biraz daha yumuşaması ve rahatlaması, en önemlisi de kendilerinden sonra gelecek kuşaklara aynı sertliği aktarmaması için kadınlar mücadelenin peşini bırakmıyorlar.
Bunun bir devlet politikası olması lazım gelirken, işin peşine daha çok şirketler düşüyorlar.
Çünkü onlar toplumsal cinsiyet eşitliğinin kendilerine itibar getireceğini ve üretimin artarak karşılıklı kazancın çoğalacağını fark etmişler. Eğer ki "iş" kazanç için yapılıyorsa, iş dünyasının bu işe el atmış olmasına da şaşırmamak lazım elbet.
Bir rahimde döllenmekten tut da, o rahimde büyüyüp doğmaya, mini mini bir bebek halinden bir yetişkine dönüşmeye kadar aynı şartlarda yaşarken, aynı fırsatlardan yararlanamamak ne kadar da akla zarar bir anlayış. Bu anlayışın tek bir nedeni var, o da cinsiyet.
Kız isen edilgensin (zarar görebilirsin), erkek isen etkensin (zarar verebilirsin).
Kimin kimi kimden koruduğu gün gibi ortada işte.
Zarar gören suçlu, zarar veren haklı olur mu hiç?
Oluyor.
Daha doğrusu, OLMUYOR!
****
OLMUYOR demekle kalmayıp, OLMUYOR lafının içini dolduran bir çalışmadan ve bu çalışmaları yürüten bir kadından söz edeceğim size bugün.
Yeşim Tekstil tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü programı kapsamında 'Kelebeğin Dünyası'nın konuğu olan, WEPs İş Dünyası Sözcüsü, TÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı ve SUTEKS Group Yönetim Kurulu Başkanı olan Nur Ger anlatacağım kişi...
Nur Ger kimdir?
Nur Ger, Galatasaray Lisesi'ne kabul edilen ikinci kız öğrenci. Liseyi on ikinci sınıfta AFS Bursu ile gittiği Amerika’nın Teksas eyaletindeki Lamar Lisesi’nde bitirmiş. Boğaziçi Üniversitesi'nde işletme okumuş. Aynı üniversitede Uluslararası Dış İlişkiler ve Ekonomi üzerine yüksek lisans yapmış. İlk şirketini üniversitenin üçüncü senesindeyken kurmuş. İlk işi şimdiki işi olan tekstil değil. Mersin'den İspanya'ya hayvan yemi ihracatına aracılık etmiş. Ve Nur Ger Türkiye'nin ilk simultane tercümanı.
Yeşim Tekstil Kurumsal İletişim Müdürü Dilek Cesur'un takdimiyle sohbet için sahnedeki koltuğuna oturan Nur Ger'in benim üzerimde bıraktığı ilk intiba, doğal dalgalı saçları, renkli gözleri, şık giyimi ve ne eksik ne fazla kilosu ile üzerimde "kadın gibi kadın" bir iş kadını olduğu oldu.
Dilek Cesur'un yerinde soruları ile Nur Ger hem kendisini, hem de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği üzerine yaptığı çalışmaları anlattı bir bir.
Ger, 1976 yılında 'Birlik Ticaret'i kurmuş. 1986 yılında da, halen yönetim kurulu başkanı olduğu, hazır giyim konfeksiyon ve ihracat firması SUTEKS’i kurmuş. Firmanın adı için kızı SU'dan esinlenmiş. Nur Ger 1994-1996 yılları arasında Giyim Sanayicileri Derneği Başkanlığını, ilk kadın başkan olarak yapmış ve Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne girebilmesi için ciddi derecede çalışmış.
Toplumsal cinsiyet eşitliği var olana kadar
KAGİDER, KADER, KAYİDER gibi bir çok kadın derneğinin kurucu üyesi Nur Ger. 20 küsur yıl öncesine kadar eşitlik konusunda herkesin kendisi gibi olduğunu düşünerek bunu çok normal var sayıyor. Türkiye'deki kadın istatistikleri ile karşılaşınca ve Türkiye'nin bu konuda dünyanın epey gerisinde olduğunu görünce toplumsal cinsiyet eşitliği var olana kadar bu alanda savunuculuk yapmaya karar veriyor.
Kadınlara ayrıcalık ve destek
Şirketin kuruluşundan itibaren şirkette çalışan kadınların çalışma hayatında kalabilmeleri için her zaman ayrıcalıklı davranıp onlara destek veriyorlar. Yoksa, işçi ya da yönetici her kademede, çalışmaları mümkün olmazdı diyor Nur Ger. Kadınların işten ayrılmamaları ve evlenseler dahi çalışabilmeleri için destek oluyorlar ve bunu kurumsal bir iş yönetimi haline getiriyorlar. 2013 yılında Birleşmiş Milletler'den Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'nde örnek kurum olarak ödüllendiriliyorlar. İki yıldır da sözcülüğünü yapıyor.
Öncelikle Türkiye'de bu konudaki mevcut Kadının Güçlenmesi Prensipleri ve Küresel İlkeler Sözleşmesi'ne eğiliyor Nur Ger. Bu ikisinin bir arada olduğu bir yönetişimin içine dahil oluyor. Mevcut yönetişim ile de gayet iyi anlaştığını söylüyor.
WEPs / Global Compact nedir?
Kadınların, tüm sektörlerde ve her düzeyde, ekonomik yaşamın içinde yer alabilmelerini sağlamak amacıyla kadınların güçlenmesini hedefleyen özel sektörün küresel en önemli girişimlerinden biri Kadının Güçlenmesi Prensipleri (Women’s Empowerment Principles - WEPs) platformudur.
2010 yılında Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact) ve Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi (UN Women) ortaklığında oluşturulan WEPs platformu, özel sektöre; iş yerlerinde, piyasalarda ve toplum genelinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için dikkate almaları gereken önemli noktaları sunmaktadır.
WEPs İlkeleri nedir?
1. Cinsiyet Eşitliği için üst düzey kurumsal liderlik sağlanması.
2. Tüm kadın ve erkeklere işte adil davranılması, İnsan Haklarına ve Ayrım Yapmama İlkesine saygı gösterilmesi, bu ilkelerin desteklenmesi.
3. Tüm kadın ve erkeklere sağlık, güvenlik ve refah sağlanması.
4. Kadınların eğitim, kurs ve profesyonel gelişim imkânlarıyla desteklenmesi.
5. Kadınları güçlendiren girişimci gelişimi, tedarik zinciri ve pazarlama yöntemlerinin uygulanması.
6. Toplumsal inisiyatifler ve destekler aracılığıyla eşitliğin teşvik edilmesi.
7. Cinsiyet eşitliğinin sağlanması için gelişimin ölçülmesi ve halka açık raporlanması.
WEPs imzacısı en yüksek il Bursa
Nur Ger anlatıyor:
"Bu çalışmalara 44 imzacı ile başladık, şu an 150'yi geçmiş bulunmaktayız. 250'yi geçtiğimiz zaman dünyada birinci olacağız. Bunun için çok sıkı çalışıyoruz. Bu konuda imzacı olmak şu anlama geliyor: Belirli ilkeler var ve kurumunuzda bu ilkelere sadık kalacağınıza ve bunun üzerinden toplumsal cinsiyet eşitliğinin savunucusu olduğunuza dair beyanda bulunuyorsunuz. Bu beyan önemli bir beyan. Türk iş dünyasının BM'de toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda birinci olması ve bu konuda hem beyan edip hem de bunu kurumlarında uygulayıcısı olacağını taahhüt etmesi önemli."
Düşünüldüğümüz yerden farklı yerdeyiz
"Kurumlar artık haftada 3-4 gün bize başvuruyor ve bu konuda ben de imzacı olmak istiyorum diyor. 20 yıldır savunuculuğunu yaptığım bir konuda son 4-5 yılda çok büyük bir ivme aldık. Türkiye'de artık hiçbir kişi ister özel sektör, ister kamu, ister yönetici, hangi alanda olursa olsun 'Ben toplumsal cinsiyet eşitliği savunucusu değilim' diyemez. Düşünüp yaşayabilir ama dile getiremez. Çünkü bu artık utanç duyulacak bir olgu olmuştur. Tersine, toplumsal cinsiyet eşitliği savunuculuğu saygınlık unsuru olmuştur."
SUTEKS ne durumda?
"Kurumunuz burada en yüksek derecede saygınlığı hak etmiş kurumlardan biridir. Kadın ve erkek olarak yaradılış farklılıkları olsa da nihayetinde iki cins de insan. İnsan olmaktan doğan bütün hakları mevcut. Kadına tanınacak haklar eğitimde, sağlıkta, iş hayatına katılımda, politikaya katılımda, sosyal hayatta, yani tüm hayata katılımda bir erkeğe tanınan fırsat ile bir kadına tanınan fırsat eşit. İşte Toplumsal Cinsiyet Eşitliği bu."
En büyük destekçim annem
"Şirketi ilk kurduğumuzda kızların çalışmaya ikna edilmesi zordu. Ailelerle konuşarak kızlarının çalışmasına ikna ettik. İşverenin kadın olması aileler için bir güvence oldu. Annem 55 yaşından sonra beni korumak için şirkette 35-40 kişilik bir bölümün başına geçti. Çalışan kızların sosyal faaliyetlere katılabilmeleri için de aileleri ikna ettik. Kızlar evlenip de ailelerinden eşlerine geçince bu kez yine kendilerine destek olduk. Şiddete uğramış kadın çalışanlarımıza hukuki ve psikolojik danışmanlık servisi verdik. Eşlere de psikolojik destek verildi. Böylece aile bütünlüğünün korunması sağlandı.
Suteks çalışanlarının tamamı kâra ortak. Şirkette üç ayda bir bilanço açıklıyoruz. Kârın %10 netini çalışanlara maaşları oranında dağıtıyoruz. Bunu 19 yıldır yapıyoruz. Her konuda eğitimleri sürekli yapıyoruz."
Dünyada kadının ve Türkiye'de kadının iş hayatındaki yeri
"İnsanlık tarihine baktığımızda kadınlar çalışma hayatının içine 150 yıl önce girmiş. Hatta eğitime de 150 yıl önce başlamışlar. Sonra 65 milyon insanın öldüğü çok büyük iki dünya savaşı geçirilmiş. Bir anda tüm kadınlar çalışma hayatına girmiş. Böyle olunca önce ekonomik haklarını talep etmişler. Sonra da kadın olma ve insan olma haklarını talep etmişler. Bütün bu hakların kazanılması 35-40 yıl sürmüş. Bu haklarla birlikte kadınlar hem kendilerini dönüştürmüşler, hem de içinde bulundukları toplumun insan hakları dönüşümüne vesile olmuşlar."
Gelişmişlik eşittir eşitlik
"Bugün dünyanın 3'te 1'i aşağı yukarı eşit. Bunlar da en gelişmiş ülkeler. Demek ki bir toplumun gelişmişliği hem zengin hem de gelişmiş olması. Bunun da bire bir bir ilişkisi var. Kadın ne kadar hayatın içindeyse toplum çok hızlı bir şekilde evrim geçiriyor. Bu da 30-35 yıl gibi bir zamanda oluyor."
Atatürk en büyük feminist
"Ekonomik gereksinimler ile başlayan bir değişim bu. Esas başlangıcı vizyondur. Mustafa Kemal Atatürk daha yirminci yüzyılın başında bu hakları bize ve birlikte kullanalım diye topluma vermiştir. Biz ise bu süreçte aynı hızı ve emeği alamamışız. Haklara sahip çıkmanın eğitim ve ekonomik gelişmişlik ile doğru orantılı olduğunu düşünüyorum. Bir kadın ya da bir erkek ne kadar eğitimli olursa toplumun her alanında kendini o kadar var edecektir. Son 35 yıl içinde özellikle de büyük şehirlere göç ile istihdamın niteliği değişti. Kadın çalışan yüzdesinde maalesef ki %32'lerin üzerine çıkamıyoruz."
Ev kadınlığı meslek değildir
"Kadınları 'ev kadını-iş kadını' olarak ayırıyorlar. Eğer ev kadınlığı meslek olmuş olsaydı erkekler de ev erkeği, iş erkeği olarak ayrılmaz mıydı? Kadınların iş hayatında olmamasının birinci nedeni zihniyet. Geleneksel rol modeller hem kadınlar tarafından hem de erkekler tarafından kabullenilmiş. Her iki cins de bu modellerin dışına çıkmakta zorlanıyor."
Mucize kadın
"Kadının iş hayatında var olabilmesi için mucize kadın olması gerekiyor. Kadın hem geleneksel rol modelde kalacak, hem çocuklarına bakacak, hem iyi anne olacak, hem işinde başarılı olacak. Bütün bunları yapabilmesi için kadının süper kadın olması lazım. Toplumda çalışan kesim olan %32'yi var eden kadınların büyük bir kısmı süper kadın."
Kreş ve esnek çalışma saatleri
"Kreş olanaklarının ve esnek çalışma saatlerinin sağlanmamış olması kadınları epey zorluyor. Zihniyet değişimi ile kreş ve esnek çalışma saatleri kadınların iş hayatında olabilmeleri için iki önemli etken. Toplumsal dönüşümü sağlamak önemli."
Japonya gelişmiş ama eşit değil
"Japonya başbakanı iki yıl önce 'bu eşitliğin olmaması bizim ayıbımız' diyerek devlet politikası olarak 'eşitlik'i programlarına aldı. (Japonya gelişmiş, daha doğrusu zengin ama toplumsal cinsiyet eşitliğinde gelişememiş tek istisna devlet) Başbakan: '10 yıl içinde hem kreşler serbest olacak, hem de yaşlı ve çocuk bakımında ihtisas sahibi 400 bin insan yetiştireceğiz. Bunları Japonya dışından alarak istihdam edeceğiz. Ve Japon kadınları çalışma hayatına dahil edeceğiz. Bu niyet ve kararlılık ile çıkılan yolda planlananlar 10 yıl içinde gerçekleşecek' dedi. (Japonya WEPs imzacısı birinci ülke ve devlet tarafından destekleniyor)"
Tam eşit olabilecek miyiz?
"Dünya Ekonomik Forumu der ki: Dünyadaki tam eşitlik 170 yıl içinde var olacak. Türkiye adına bunu kabul etmiyorum. Biz 30 yıllık sürecin içindeyiz. Şu an çok yüksek bir ivmeyle kadınlar hem fırsat eşitliği haklarını talep ediyorlar, hem de sürekli kendilerini eğiterek toplumda tutunmaya çalışıyorlar. Buna en büyük destek de yeni kuşak erkeklerden geliyor. 35 yaş ve altı evlilikler ya da birliktelikler çok daha paylaşımcı."
Eşitlik bereket getirir
"Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin olduğu ülkelerin bilançolarına baktığınızda her seviyede %3 daha fazla kârlılık görülüyor. Verimlilik ve işleyiş her açıdan daha kazançlı. Çünkü eşit olan tüm organlar daha kazançlıdır. Eşitlik kazanç getirir. Farklılık zenginliktir. Farklılıktan bir şeyler üretmek sinerjidir. Bunu fark eden kurumlar, şirketler ve devletler zenginleşmeye devam ediyorlar. Eşitlik bereket getirir."
Kadın haklarını savunmak sosyal sorumluluk değildir
"Engelliler, yaşlılar, kadınlar olarak savunulmaya muhtaç değiliz. Fırsat eşitliği en temek hakkımız. Bir cinsinin diğerine bağışlar gibi, lütfeder gibi davranması değil, kadının da erkek gibi bir insan olduğunu kabul etmesi gereklidir. Bu, ekonominin ve büyümenin mecburiyetidir."
Kadın önemlidir
"2050'ye kadar değerleri bu seviyede tutarsak, yahut bu fırsat eşitliğini var edersek diye iki ekonometrik analiz yapıldı dünyada. Eğer tam eşitlik olursa gayrı safi milli hasıla 28 trilyon dolar artacak. Fırsat eşitliği insanlığın kazancıdır."
Türkiye'de ne yapıldı?
"Türkiye'deki mevcut yapıyı güncelledik önce. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'nde birinci ülke haline gelmeyi ve sözcülük ile öncülüğü iş dünyasına vermeyi hedefledik. Bir kurumun bunu nasıl yapacağını anlatan bir kitap çıkarttık. Şimdi de bir eğitim grubu ile eğitmenlerin eğitimi için çalışıyoruz. WEPs imzacısı olmanın ne demek olduğunu hem kurum içinde hem de kurum dışında farklı şekillerde anlatacağız."
Kreşleri devlet tedarik etmeli
"Şu anda o mümkün değilse de iş dünyası yemek çeki gibi kreş çeki uygulamasını devlete teklif etsin. Kreşler yaygınlaşsın. Çalışanlara, asgari ücretin yarısı kadar değerde kreş çeki verilsin. Kreşleri daha uygun hale getirmek için kreş yatırımcılarının 5. bölge teşviklerinden yararlanmasını sağlayalım. Bu, ilk beş yıl için gelir vergisi ve kurumlar vergisinden muaf olmak demek. İlk istihdam için şu anda istihdam teşvikleri de var. Böylece çalışanlarınızın vergisinin bir kısmını da devlet ödeyecek. Kreş yatırımı destekleniyor.
Kreş meselesini çözerek ailelerin sorununu çözeceğiz. Çocuğunun güven içinde olduğunu bilen anne ve baba da huzur içinde çalışacak. Böylece üretim artacak."
Tuluhan Tekelioğlu Türkiye'nin dört bir yanından dokuz kadının yaşam öyküsünü belgesel yapmış. Söyleşi esnasında tanıtımını izlediğimiz 40 dakikalık filimin ilk gösterimi 1 Mart'ta SUTEKS'te yapılmış. Film şimdilik özel gösterimle izlenebiliyor.
Tanıtım filmini izlemek için tıklayınız:
Neden hep "anne"?
Söyleşi boyunca annesinin kendisine verdiği destekten söz eden Nur Ger'e babasından başlayarak hayatındaki erkeklerin kendisine olan tavrını sordum.
Anne ve babasının birlikte çalıştığını görerek büyümüş Nur Ger. Rol model olarak da annesini almış.
Annesinin hayalinde kızının sanayici olması yokmuş elbet. İyi okusun, iyi bir evlilik yapsın ve çocuklarını iyi yetiştirsin ile sınırlıymış hayalleri. (Bu arada anne Sevim Hanım da Nur hanımın Bursa ziyaretinde kendisini yalnız bırakmamış. Salonda en ön koltukta oturarak kızını dikkatle dinledi.)
Nur Ger anlatıyor:
"Hayata kız çocuk hazırlanırken fırsat eşitliğinde hiçbir ayrımcılık görmedim. Kız evlat olarak yetiştirildim. Bu arada kendi başıma kız arkadaşlarımla dolaşmama dahi sıcak bakılmazdı. Arkadaşlarım hep bize gelirdi. Hal böyleyken bana Amerika'ya gitme izni verilmiş olması bir mucizeydi. AFS sınavlarına ailemden habersiz girmiştim. Sınavı kazanınca seçici kurul aileme gelip ailemi ikna etti. 16 yaşındaydım. Amerikalı bir ailenin yanına gidecektim. Babam hem gidişimi, hem de ekonomik destek vermeyi kabul etti. 73-74 yıllarında bunu yapabilmek bir mucizeydi.
6 yaşından itibaren babamla birlikte işe de, maça da birlikte giderdik. Babam tüm değerlerini bana aktardı. ABD'den döndükten 5 gün sonra, o zaman 44 yaşında olan babamı kalp krizinden kaybettim. 7 gün sonra annem ile işin başına geçtik. Babamın 40'ından sonra annem önde ben arkada babamın işini devam ettirdik. Ben ve kardeşim eğitimlerimizi sürdürdük. 10 yıl kadar sonra o işi kapattık. Ben hep kendi paramı kendim kazanmak istemiştim. Babamı kaybettikten sonra bunu daha iyi anladım. İş odaklı yaşarken evlendim, kızım 7-8 yaşındayken de boşandım."
İş hayatında kadın gibi kadın mısınız, erkek gibi kadın mısınız?
"Hep kadın olarak yaşadım. Erkek değerlerinin kadınlara atfedilmesini savunmadım. Erkek-kadın şu anda birbirine daha yaklaşmış durumda artık. Çocuklar el ele büyütülüyor. Kariyer ve çocuk konusunda eşim beni destekledi. İşte ise olması gerekeni yaparım."
Bu keyifli ve bilgi dolu söyleşinin ardından konferans salonundan ayrılarak Yeşim Tekstil ürünleri tanıtım ve sergi salonuna geçerek birebir sohbetler ettik. Elbette ki bir de, olmazsa olmazımız olan, "selfie"mizi çektik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder