23 Ocak 2014 Perşembe

Allah da sizi güldürsün e mi!


TRT ekranları müdahaleye doymuyor. Kıyafetten şarkı sözüne kadar sanatçılara sansür üstüne sansür uyguluyor.
Yılbaşında Zara'nın kolu bacağı zımbazıp kapalı elbisesiyle seslendirdiği şarkılardan birisinin sözleri 'Hophophop değiş Tonton' marifetiyle değişivermişti. 
'Taht Kurmuşsun Kalbimde' şarkısının, "Bırakamam seni ben, Yanımdan gidemezsin, Seviyorsan benimle, Oturup içeceksin" bölümü bir çırpıda "Oturup güleceksin" olarak değiştirilmişti.
Tamam yemeyelim-içmeyelim, konuşup-dertleşmeyelim, koklaşıp-sevişmeyelim, böyle bir sevdalı şarkıya yakışır şekilde oturup karşılıklı paso gülüşelim.
Hay Allah, siz bizi güldürdünüz, Allah da sizi güldürsün e mi!

Şimdi de 2014 Kış Olimpiyatları'na el atmışsınız duyduğum kadarıyla. Buz patenini 2010'dan beri vermiyordunuz zaten, şimdi verecekmişsiniz ama ayrımcılık yaparak verecekmişsiniz. Kadınlar ve çiftler dalını yayınlamayacakmışsınız.
Erkek erkeğe takılacaksınız yani.
Bu mantığa göre çiftler dalındaki yarışmacılar da erkek erkeğe mi kaymalı

Ya biz kadınlar onları izlerken erkekler de kadınların erkekler dalını izlemesini yasaklarsa?
Hay Allah, siz bizi güldürdünüz Allah da sizi güldürsün e mi!

Kızların minicik etekleri, eteklerin altından görünen bacakları, bacaklarını 90, hatta 180 derece açtıkları zamanlarda görünen kuytuları nasıl bir aklınızı çeliyorsa artık...
Buzun üzerinde durabiliyor olmanın zorluğunu hayal edin bir, bir de o sporcuların çocukluklarından itibaren zorlu antremanlardan geçerek, yılmadan, azimle olimpiyatlara ulaşmalarını düşünün.
Olmadı mı? İkna olmadınız mı?
"Kolu bacağı görünüyor, çiz üzerini..."
Bu mudur ölçünüz?
Evet budur ölçünüz...

(Son gelen haberlere göre bu iddiaya yalanlama gelmiş. Yayın yasağı yokmuş. Hadi bakalım. Sanki biraz nabız kontrolünden geçtik yine)

Ya buna ne dersiniz?
Resim sergisine çıkacak yağlı boya bir tablonun göğüs dekoltesinin boyayla kapatıldığına şahit oldum ben. Otantik kıyafetler içindeki bir kadınının yeleğinin altındaki üç düğmesi çözülmüş mintanı ve içinden görünen teniydi rahatsız edici olan.
O kadarcık ten pornografik bulunuyorsa, nü tablolara ne yapmalıydı acaba...!

Yasakçı zihin bilmiyordu ki resimde en zor şeylerden biridir ten rengini tutturmak. Bedeninin tüm parçalarını aynı tonda yansıtmak. Sırtındaki kasını, boynundaki damarını, saçının boynuna düşen gölgesini ve tüm ayrıntıları tuvale aktarmak.

Göğse doğru inen açıklık birkaç fırça darbesiyle yok edilip, mintan sıfır yaka hale getirilip sergiye ancak o şartla çıkmıştı tablo.

O tablo benim değildi.
Eğer olsaydı, "Ne Şam'ın şekeri, ne Arap'ın yüzü" olurdu kararım.

Emeğe ve sanata saygı, ancak emeğin ve sanatın kıymetini bilenlerin işi.

Oturduğu yerden elindeki fırçasını yüreğinin karasına daldırıp çıkartıp her yana kara çalanların değil...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder