3 Aralık 2012 Pazartesi

Tabancamın sapinu gülle donatacağum

Belinizde ya da çantanızda silah taşısanız kendinizi daha mı güvende hissedersiniz?
Daha cesur, daha atak, daha güvenli, daha havalı, daha civalı...
Silaha el sürmemiş birisi olarak çantamda silah taşırsam -yukarıda saydıklarımın tersine- kendimi daha tehlikede hissedeceğimden eminim.
Soğuk çeliğin gücüne güvenerek yapacağım tedbirsiz davranışlar beni uçurum kıyılarında dolaştırabilir. En ufak bir baş sıkışıklığında silahıma yapacağım hamle beni o uçurumdan aşağılara sürükleyebilir.
Kendime olan güvencim, silaha olan güvencimle yer değiştirebilir.
Kendi kendimi korumak yerine, silahın beni koruyacağını düşünebilirim.
Kırgın ve küskün zamanlarımda beni bunalımdan kurtaracak ışığın namlunun  ucunda görünen ışık olduğunu zannedebilirim.

Bir yandan da bilirim ki silah dönüşsüz bir yoldur.
Bilirim ki bana güç veren o silah, ağzından kustuğu ateşiyle can alır.
Can alırken kan akıtır.
Bedene hedeflenen her mermi saplandığı organı paramparça eder.
Damarları kopartır, kasları yırtar, kemikleri kırar.
Silaha davranıp da tetiği çektiğim anda geçecek olan kızgınlığım ya da kırgınlığım yerini ardı arkası kesilmez felaketler silsilesine bırakır.
Damarlardan fışkıran kanı görünce elime aldığım o güce lanet edebilirim.
Kanın vücuttan boşalmasıyla birlikte sona eren hayatın müsebbibi olmaktan delicesine pişman olabilirim.
Canına kıydığım insanın anasının, babasının, evladının karşısında ömrümce naçar kalabilirim.
Silah kullanma işi bir irade gerektiriyorsa eğer, işte ben o iradeyi gösteremeyebilirim.
O yüzden de silahın ne adına, ne de varlığına tahammül ederim...

Bende hâl böyleyken, eminim ki kendilerini korusunlar diye ellerine silah tutuşturulan kadınlarda da pek farklı değildir.
Gerekçesi savunma olan atış talimleri, kadınlar erkek şiddetine karşı kendilerini korusunlar diye imiş.
Erkeklerin ellerinden silah alınsın, şiddet ve taciz sona ersin derken ateşe körükle gitmek değil mi şimdi bu?
Hem, kadın sürekli savunmada kalarak mı yaşamak zorunda?
Erkeğe karşı fiziksel üstünlük kurabilmek için vücut geliştirip kas mı yapmalı? Kick boxtu, judoydu, kareteydi bilumum dövüş sporlarını mi öğrenmeli?
Yoksa kılıç mı kuşanmalı? Göğsüne mermileri çapraz mı bağlamalı? Çorabında hançer mi saklamalı?
Herkes bilir ki kadının caydırma ve korkutma amaçlı edindiği her donanım erkeği kadına saldırmaktan vazgeçirmez.
Kafasına öldürmeyi koymuş bir erkekten kurtulabilmek için ise kadına tek bir seçenek sunuluyor.
Ya öleceksin ya da öldüreceksin.
Ya katil olacaksın ya da mevta.
Ya mapusta yatacaksın ya da toprakta.
Bir nevi düello teşviki.
Kısaca; "Ben devlet olarak seni koruyamıyorum, başının çaresine kendin bak"
****
Esas önlemlerin şiddet uygulayanlar için gerekli olduğunu ıskaladığımız çözümler üretiyoruz devamlı.
Kadını dinleyen, kadını anlayan ve kadının yanında olan bir devlet şiddet eğilimli erkeğe doğru yolu gösterebilir ancak.
Bence, toplum onayladığı sürece devam edecek olan şiddet dolu bu davranışların düzelmesi daha çok silahlanmayla değil, ancak kararlı bir eğitim ve kararlı yasalarla olacaktır.
"Erkektir döver de, sever de" sözünü hafızalarımızdan silmediğimiz kadar da ne yeterli yasalar çıkacaktır, ne kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilecektir.
Ve galiba bu arada, ölen ölür kalan sağlar bizimdir diyerek tarafların birbirini yok etmesi beklenecektir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder