18 Aralık 2012 Salı

Küçük beynin büyük aklı...

Olasılıksız kitabının ilk sayfalarında biraz sıkılmış, ilerleyen sayfalarında ise gittikçe artan tempoyla birlikte kitabı elimden düşüremez olmuştum.
Kitap, beyin üzerine yapılan deneysel tedavilerin bir insana kazandırdığı öngörülerle örgülenmiş bir bilim kurgu romanıydı.
Beyin de bu romanın baş kahramanı...
****
Beynin bozulmasını tetikleyen faktörler olduğu gibi, doğal beslenmeyle ya da ek ürünlerle beyni sağlıklı tutmanın yolları var.
Bir de beynin kapasitesini arttırmak için uygulanan farklı yöntemler...
Bunların içinde IQUP'un bilimsel olarak kanıtlanmış bir sistem olduğunu Uzman Psikolog Zafer Akıncı'nın basın kahvaltısındaki keyifli sohbetinden öğreniyoruz.
Kahvaltıda konuşulanları kısaca özetlersek;
Akıncı'nın kendisinin geliştirdiği bu sistem ile kişinin dikkat-bellek ve muhakeme gibi öğrenme faaliyetleri arttırılıyor. Özellikle de öğrencilerin rağbet ettiği bu sistemden yetişkinler de faydalanabiliyor.
Bu yöntem unutkanlık ve dikkat dağınıklığına da çare olabiliyor.
Kişiler özel bir teste tabi tutularak beyinlerinin hangi bölgelerini daha az kullandıkları ölçümleniyor. Daha sonra bu bölge üzerine özel antrenmanlar yaptırılarak o bölgenin verimliliği yükseltiliyor.
Kişinin beyin kullanma kapasitesini geliştiren bu çalışmalar 90 gün sürüyor. 90 gün neticesinde yapılan ölçümlerde başarı oranı % 92'lere ulaşabiliyor...
Düşünen ve mantık yürütebilen canlı türü olmamız, beynimizin kapalı odalarını kullanıma açmamızla mümkün oluyor demek ki.
Kapısını aralayarak içini aydınlattığımız her odacık bize hazinelerimizi depolayabileceğimiz yeni alanlar sağlıyor..
Bilgisayarımızın belleğini arttırmak için yaptığımız işlemler gibi, IQUP da beyin belleğimizi arttırıyor.
Bilimi esas alan bu uygulama sayesinde kişilerin günlük davranışları da düzelmeye başlıyor.
Önlerine çıkan her problemi doğru okumayı ve çözümlemeyi, daha doğrusu öğrenmeyi ve öğrendiklerini kullanmayı öğreniyorlar.
Akıncı'ya göre insanlar beyinlerinin sadece % 5'ini kullanıyorlar. Geri kalan % 95'i ise atıl durumda...
Beynin kapasitesini geliştirmeye çocuk henüz erken yaşlarda iken başlanmalı aslında.
Sadece sınavlarda başarılı olunması için değil, günlük hayatın da doğru yaşanabilmesi için öğrenilmeli.
Malumunuz, sınav başarısı ile hayat başarısı her zaman aynı doğrultuda seyretmiyor.
Burada iğneyi biraz kendimize batıralım.
Öğretim sistemindeki başarının(!) gün gibi ortada olmasına rağmen, yeni sistemler geliştirmek için akîl hiçbir çaba gösterilmemesi ve  eğitim sisteminin siyasetin eline oyuncak edilmesi hepimizin ayıbı.
Yurt dışına bakacak olursak, onlar yüzlerce araştırma ile sistemlerini geliştirmenin peşindeler.
Ülkemizde  ise bu konuda yapılan, hem yurt içinde hem de yurt dışında onaylanmış ilk resmî  bilimsel araştırma IQUP.
****
"Çocuktur anlamaz, ne koysan yer, ne dersen dinler, dinlemezse de cennetten çıkmayı aşk edersin olur biter" demeden ilmek ilmek dokunmalı çocukların hayatları.
Çocuğum zeki ama tembel cümlesindeki zeki çocuğun niçin tembel olduğu iyice bir araştırılmalı.
Yetenek ile zekâ, zekâ ile kurnazlık birbirine karıştırılmamalı.
Çocuğa, zekâsını kullanırsa zekâsının tükenmeyeceği, bilakis daha da artacağı anlatılmalı.
Ebeveynler, çocuğun her isteğini kayıtsız şartsız yerine getirmenin başarılı bir çocuk yaratmak için yeterli olmadığını anlamalı.
Ve;
Başarısını kanıtlamış bu sistem, sadece gücü yetenin değil de, her bireyin ulaşabileceği bir yerde olup, ehil ellerde doğru uygulanmalı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder