25 Temmuz 2013 Perşembe

Göbek değil, bebek bebek!

Hamile bir kadının yapması ve yapmaması gerekenler müspet bilim çerçevesinde anne adaylarına ve eşlerine anlatılıyor, öğretiliyor.
Beslenmedeki denge ve kaliteye dikkat çekiliyor.
En çok da stressiz bir ortam ve mümkün mertebe hareket öneriliyor.
Spor yapamıyorlarsa dahi en azından yürüyüş yapmaları salık veriliyor.
Bütün bu gelişmelerin üzerine birisi devletin televizyonuna çıkıyor, hamile kadınların hamileliklerinden utanmaları gerektiğini haykırıyor.
"7-8 aydan sonra beylerinin arabasıyla çıksınlar, beyleri gezdirsin hava aldırsın, etrafta görünmesinler ayıptır ayıp!" diyor…
Regl dönemi ihtiyacı olan pedlerin reklamlarda dönmesini kınıyor.
Bunlardan artık kimsenin rahatsız olmadığının farkına varmıyor...
Sunucu da 'Allah razı olsun' diyerek bu muhabbete tüy dikiyor!
Üstelik bunları konuşan kişi tasavvuf düşünürü ve avukat bir kişi, Ömer Tuğrul İnançer imiş.
Hem ruhanî hem de hukukî yani.
Kadının hamilelikteki ruh halini de anlaması lâzım, sokağa çıkma hakkını da, gerekliliğini de, değil mi?
De, nerde!
Hem üç çocuk yapın, hem de piyasada dolanmayın, kısacası gözümüze batmayın.
Çocukları yaparken de mümkünse eşinizle pek samimi olmayın!
İsterseniz amip gibi bölünerek çoğalalım ha!…
Ne dersiniz?
****
Şimdi yeni şeyler söylemek zamanıdır artık. Bırakın eskinin mız mız söylemlerini.
Kadından, hele de hamile kadından korkmayın, utanmayın.
Anne adayının içinde bir yaratık değil, neslin devamını sağlayacak olan mini minnacık bir bebek taşıdığını unutmayın.
Tırnağından kirpiğine her şeyi tastamam doğan her bebekle birlikte yaradılışın mükemmeliğine bir kez daha, bir kez daha hayran olun...
İnsanları kazan altlarına saklamayın, kapı arkalarına sıkıştırmayın, kumaş parçalarına dolamayın.
Ayıp-günah diye diye engelleyerek doğal haliyle yaşatmadığınız her şeyin o kazan altlarında, o kapı aralıklarında, o örtü parçaları arasında en anormalinden yaşandığını unutmayın…
Bu arada;
Kınayacaksanız tecavüzleri ve erken evlilikleri kınayın.
Utanacaksanız kadına uygulanan şiddetin yaygınlığından utanın.
Üstelik utanmak ve kınamakla kalmayın; insanların eğitilmesini sağlayın...
Öncelikle 'suç'un ve 'suçlu'nun oluşmasına fırsat bırakmayın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder