Başbakan Erdoğan, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonunun (TESK) Gölbaşı'ndaki Vilayetler Evi'nde verdiği iftara katılmış ve esnafa seslenmiş,
"Esnafı tüketerek hükümeti bitirme anlayışı barbarcadır"
Ondan sonra da esnafa bir methiye, bir methiye.
Duy da inanma...
Zannedersin ki her köşe başına bir AVM kondurarak esnafı bitiren o değil de, şehrin kalbindeki soluklanabilecek ender yerlerden olan Gezi Parkı'nın yerine AVM yapılmasın diye ter ter tepinen, gaz üstüne gaz yiyen, gözü çıkan, kafası kırılan ve hatta ölen ama yine de Başbakan'ı AVM yapmaktan vazgeçiremeyen 'Gezi'ciler...
Taksim esnafını yıllardır ayakta tutan 'zamandan gelip geçen' o gençler değil mi?
Taksim'in kafelerinde oturan, 'ayaküstü lokantaları'nda takılan, Çiçek Pasajı, İstiklâl, kitapevleri, sanatevleri, müzeler, birahaneler, Nevizade, Tünel, ikinci elciler, sokak müzisyenleri, Beyoğlu'nun her çeşit mağazalarından alışveriş edenler...
Orası durmaksızın yaşayan canlı bir organizma...
Ve o organizmayı besleyen ve yaşatan da oranın müdavimi gençler...
Değil ki "esnafı tüketecekler"....
Ama olaylar sırasındaki her şeyi çocuklara yükleyen başbakanı duyan esnaf, -polise gıkını çıkartamadığından olsa gerek- bütün hışmıyla eski velinimeti, yeni hasmı olan bu yeni hedefe yöneliveriyor.
Hızını alamayıp eline palayı alıp rastgele sallıyor.
"Bitirdiniz lan beni!"
Da esnaf boşa gaza geliyor.
Başbakan'ın derdi esnafın bitmesi değil aslında.
Meselesi birilerinin(!) "esnafı tüketerek hükümeti bitirme" planları(!)....
Çok merak ettim;
Kim ola ki o birileri?
Gezi Çocukları değilse, "ne" çocukları?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder