30 Ocak 2016 Cumartesi

Bu kadar günahın vebali kimin boynunadır?

Kanıksadığımız bir mülteci haberi daha: Çanakkale'de yabancı uyrukluları taşıyan tekne battı. Çoğu çocuk 39 ölü...

Boğularak karaya vuran o çocuklar diyorum,
Ne vatan bilirlerdi ne toprak.
Ne inanç bilirlerdi ne milliyet.
Ne savaş bilirlerdi ne barış.
Bildikleri tek şey kardeşleri annesi babası, bir de acıkan karınları.
Kaçtıklarından beri küçük bedenleri sokakta oynadıkları için değil, ne olduğunu anlamadan oradan oraya sürüklendikleri için yorgundu. 
Umut bilmezlerdi, hayal bilmezlerdi, istemek bilmezlerdi. 
Ellerinden tutar çekersin, gelir, "Nereye?" diye sormazlar, ellerini tutanlara güvenirlerdi.
Karadan korkmaz, denizden korkmaz, ölmekten korkmazlardı.
Yanlarında aileleri olduktan sonra....
Dünyanın gözü önünde boğularak karaya vuran insanları taşıyan tekne, Çanakkale'nin Ayvacık sahillerinden Yunanistan'ın Midilli adasına geçmek isteyen mültecilerle dolu halde iken Bademli açıklarında kayalıklara çarparak alabora oluyor. Mültecilerin Sahil Güvenliği araması ile imdada yetişen kurtarma ekibi batan tekneden 62 kişiyi kurtarıyor. 
39'u için ise artık çok geç...

O kadar yakın ki Midilli bizim topraklara, hani sanki yüzerek bile...
Yüzülmese de bir şişme bir bot ya da orta yollu bir tekne geçirir insanı karşıya.
Karşısı umut. Karşısı özgürlük.
Umut çok olunca taciri de çok oluyor malum.
Savaşın yan sanayii adeta umut tacirliği.
En az savaş kadar insafsız, en az savaş kadar vahşi...
****
Savaş ve Göç hep yan yanadır.
Savaş ve Göç yüzyıllardır bitmek bilmeyen bir acıdır.
Savaşta kazanmak için yok etmek gereklidir. 
Yok edilmek istenenler için ise çözüm yok edilmeden göçmektedir.
Yok edilenlerin öyküsü yok edildikleri yerde biter. 
Göçenlerin öyküsü ise sürer gider.
Yollarda ve sonrasında göçtükleri yerlerde yazılır yeni hikâyeler.
Nesli sürsün, bir sonraki kuşak göçebeliği bilmesin ve göçtükleri yeri vatan bellesin diyedir tüm mücadele. Yine aş, yine iş olsun diyedir. 
Yeniden var olma savaşıdır.
Hayatta kalma savaşıdır.

Ya o savaşla başa çıkamayanlar?
Ya kaçamayanlar?
Onların vebali kimin boynunadır?
Ya da şöyle soralım;
Vebali boynuna olanların bu vebal ne kadar umurundadır?

Fotoğraflar: Hürriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder