6 Haziran 2016 Pazartesi

Çocuk sayını söyle bana porsiyonunu söyleyeyim sana


Ah Cumhurbaşkanım ah, ne kadar haklısınız. 
Yeni nesil nisa taifesi hiç çocuk doğurmak istemiyor artık. Varsa yoksa iş iş iş. Dünyayı onlar kurtaracak sanki...
Siz ki dünyaya dişi olarak gelmişsiniz, yapmanız gereken sadece üremek, "Üremeyeceğim işte" demek de ne demek?
Daha düne kadar "Çocuk da yaparım kariyer de" diyordunuz hani?
Çocuk yapmak kariyer yapmaktan daha mı zor geldi de çocuk yapmaz oldunuz?
Sizi okutmakla hata ettik biz hata! 
Okuyacağım derken ne ev işi, ne el işi, ne bir şey öğrendiniz.
Okullar bitince haliyle bir de çalışmak istediniz. Çalışınca da çoluk çocuğa karışmak zor geldi tabi.

Şimdi evleneceksin, evliliğin kahrını çekeceksin, üstüne bir de üreyeceksin, sonra da evde oturup çocuk büyüteceksin. Üstelik sen evde çocuklarla boğuşurken kocanın nerelerde gezdiğini hiç bilmeyeceksin. 
Gün gelecek yaptığın bu fedakârlıkların hayat içinde karşılık bulmadığını göreceksin.

Bir de ne diyor Cumhurbaşkanımız:
"Sen kadın olarak okumasan da olur, çalışmasan da olur. (Hatta sen evden dışarıya hiç çıkmasan daha güzel olur) Senin en has vazifen çocuk yapmak." 
(* Merak ettim, İnsan Yetiştirme Çiftliklerini ne zaman kuracaksınız?)

Demiyor ki dünyanın diğer ülkelerinde erkeklerle omuz omuza çalışan kadınlar o çocukları nasıl doğurup nasıl büyütüyor?
Demiyor ki çocuk doğurmakla bitmiyor iş, doğuran kadından doğan çocuğa kadar her bireyi güvence altına alalım. Anne işinden olmasın, çocuk da annesinden uzakta kalmasın. 
Bunu başarabilen ülkelerin neler yaptığına bakalım. Kadını eve kapatmadan, ona destek olarak, onun işini kolaylaştırarak, çocuğun toplumun geleceği olduğu bilinciyle, kadın erkek el ele vererek büyütelim çocuklarımızı. Çocuğun sorumluluğunu sadece kadının üzerine yıkmayalım. Anneliği bu kadar kutsallaştırmayalım. 
Çocuğun anneye ihtiyacı olduğu su götürmez bir gerçek lakin, anneyi de toplumdan uzaklaştırmamak lazım.
Kadına "doğur" demeden önce; doğan çocukların insanca yaşama hakkını, eğitim hakkını, çalışma hakkını, sosyal hayat hakkını layıkıyla sağlayalım önce biz. 
Çocuk tecavüzleri ve kadın cinayetleri ile anılan bir ülkeyiz nihayetinde...
****
Çalışmak isteyen ya da çalışmak zorunda olan annelerin en büyük sorunu olan "çocuk bakımı"na bir çare olarak; emekliliğini yakalamış, boş zamanı bol, akıl ve beden sağlığı yerinde, eğitimli, bilgili ve birikimli insanlar niçin çocuk bakıcılığı yapmaz? Ev kadınları ya da üniversite öğrencileri ona keza.
Tabii ki görev tanımını iyi yapmak lazım. Yoksa çocuk bakıcılığı anında "evin her işini yapıver"ciliğe dönüşebiliyor...

Daha büyük düşünürsek;
İş yerleri kendi bünyelerinde kreşler açabilir.
Ki bu konuda Bursalı bir firma olan Yeşim Tekstil'i örnek göstermeden geçemeyeceğim. 
Firmanın, çalışanlarının 0-6 yaş grubu çocuklarına hizmet veren 1000 çocuk kapasiteli kreşinden şu an 250 çocuk yararlanıyor.
Firma, 2010 yılında Bursalı İş Kadınları Derneği BUİKAD tarafından “Kadın istihdamına en çok değer veren firma” ödülüne layık görülmüş. 
2014 Mayıs ayında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen “Çalışma hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi” çalışmaları kapsamında yapılan yarışmada Türkiye’de en iyi 2. firma seçilmiş.
Benim de çalışmalarını yakından izlediğim ve Uludağ Soroptimist Kulübü ile birlikte kadın çalışanlarına yönelik yürüttüğü “Kelebeğin Dünyası Projesi" ile 2015 yılında, Avrupa Uluslararası Soroptimist Eylem Fonu’ndan 5 bin Euro fon almaya hak kazandı.
Demek ki isteyince ve yapınca oluyor.
Çalışan kadının çocuğuna sahip çıkılınca kadının aklı çocuğunda kalmıyor, böylece verimlilik her iki taraf için de artıyor...
****
Bir kadının hayatının tek amacı boy boy çocuklar, bal dök yala bir ev, ocağın üzerine dizi dizi dizilmiş tencereler, mum gibi ütülenmiş gömlekler olmamalı.
Yemek de yapılmalı bir evde, ütü de, temizlik de. Lakin bunlar kariyer için değil de çarkın dönmesi için yapılmalı. 
Bu işleri kendisi yapmak isteyen kadına "beş porsiyon", kendisi yapmak istemeyen kadına "yarım porsiyon" muamelesi yapılmamalı. (Ya da tam tersi)

Siz şartları sağlayın, bırakın çalışmak isteyen kadın çalışsın, çalışmak istemeyen çalışmasın.
Ve kadın evde çalışacaksa eğer, çalışmasının karşılığını alsın.

Birileri porsiyon hesabı yapacak diye kadın hayat içerisinde solda sıfır kalmasın.
Hayat akıp giderken ve siz hayatınızı hiç kısıtlanmaksızın yaşarken fedakâr kadın, geçen yılların ardından hayal kırıklıklarıyla dolu gözlerle baka kalmasın...
****
Kapak fotoğrafındaki kalabalık aile Hindistan’da yaşıyor. 181 kişilik ailenin reisi Ziona Chana, yılda 10 kadınla evleniyor. Sonuç: 39 eş, 94 çocuk, 33 torun.
Nasıl, yeterince kalabalık mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder