25 Şubat 2016 Perşembe

Hayvana zulmeden zalimdir

Bu konu hakkında yazacak ve söyleyecek o kadar çok lâfım olmasına rağmen yazmıyordum. 
Yazmıyordum çünkü bu yazıları okuması gerekenlerin okumayacağını biliyordum.
"Yine kendi kendimize anlatıp, yine kendi kendimize dinleyeceğiz" diyordum.
Biliyordum ki birbiriyle aynı düşünenler birbirlerini onaylayarak karşılıklı memnuniyet yaşarken, birileri savunmasız hayvanları vahşice katletmeye devam ediyordu.
“İnsanlar katlediliyor, hayvanları mı düşüneceğiz?” demeyin sakın.
Sakın öyle düşünmeyin…
Onların hepsi can.
Hiçbirisi durduk yerde, eğlencesine yapılan bir kötü muameleyi hak etmiyor.
İnternette bu konuyla alâkalı bir arama yapsanız da görselleri bir gör(me)seniz…
İçiniz almaz. Yüreğiniz kaldırmaz.

Son yaşanan bir kaç vak'ayı yazıvereyim hemen;
* İstanbul'da önce tecavüz edilmiş, sonra da boynu kırılarak öldürülmüş bir köpek ve başından ayrılmayan yavrusu.
* Adana'da at arabasıyla hurda toplayan 15 yaşındaki bir gencin, açlık ve yorgunluktan yol ortasında yere yığılıp kalan atını kırbaçlayıp kaldırmaya çalışması. (Bitap düşmüş at barınağa götürülerek tedaviye alınmış.)
* Bursa'da yine at arabası ile hurda toplayan hurdacının atının yol ortasında yığılıp kalması. Hurdacı genç can çekişenin atının başından bir an olsun ayrılmamış lakin at telef olmaktan kurtulamamış. Açlık, yorgunluk ve kötü muameleye dayanamadı ihtimal.
* Erzurum’da telef olan (ya da dövülerek bayıltılan) bir köpeği köprüden aşağı atan insanlar ve arkadaşlarının atılmasını izleyen diğer köpek canlar.
* Fethiye'de başına vurularak denize atılan ve boğularak karaya vuran bir Caretta Caretta.
Geçtiğimiz yıllarda yine bu civarda nesli tükenmekte olan bir yeşil deniz kaplumbağası yüzgeçlerine ve boynuna parke taşı bağlanmış halde denize atılmış ve su yüzüne çıkamayan hayvan boğulmuştu.
* Arjantin'de plaj ahalisinin selfie çekme sevdası ile denizden çıkarttığı ve bitmek bilmeyen selfie çılgınlığı sonrasında suyun dışında bu kadar uzun kalmaya dayanamayan yavru yunusun ölmesi de yurt dışından gelen kara bir haber.
****
Biçare hayvanlar doğal hayatlarının ortasına dalan oto yollarda olsun, şehir içlerindeki trafikte olsun telef olup gidiyorlar zaten. Yollar yola yapışmış hayvan ölüleriyle dolu.
Bir de üstüne üstlük insan eli ile, bilerek ve isteyerek, üstelik haz duyarak edilen işkenceler ile öldürülüyorlar.

Diğer yanda ise insanlar tarafından bakılmak üzere eve alınıp, sonra da sokağa salınıverilenler var. Onları sokaklara salıverenlerin sayesinde sokaklarda "cins köpek çeteleri" var. Yine öyle cins kediler cirit atıyor etrafta.
Kedilere pek sesleri çıkmasa da, çete oluşturmuş köpeklerden yakınan halk çözümü belediyelerden bekliyor. Belediyeler de hayvancıkları sokaklardan toplayıp belli bölgelere bırakıyor.
Hayvanların oralarda nelere maruz kaldıklarının haberlerini alıyoruz. Gaz odalarına atılmıyorlar ama açlıktan birbirlerini yiyiyorlar. Bir yandan da görevli ekipler tarafından toplu kıyıma uğradıkları çalınıyor kulaklara.
İnsanoğlu işe karışmasa doğa kendi döngüsü içinde dengesini koruyacak aslında. 
Yaralı bir hayvanı canlı canlı çöp arabasına atabilen bir temizlik görevlisi yaşıyor aramızda mesela.
Zararsız bir yavru kedinin başını ayakkabısının topuğuyla ezebilen bir üniversiteli yaşıyor.
Ettikleri eziyetleri cep telefonlarıyla kayda alıp gururla paylaşabilen insanlar yaşıyor.
Ha, unutmadan;
Kurban bayramında kurban keserek daha fazla sevap kazanabilmek adına, kurbanlık hayvana olmadık eza çektirebilen "sevapkârlar" yaşıyor…
****
İşkenceye uğrayan o hayvan eninde sonunda ölüp gidiyor.
Bunları yapanlar ise aramızda "insanmış" gibi yaşamaya devam ediyor…
Zararsız hayvanlardan bu kadar korkacağımıza, onlara bu eziyetleri yapanlardan korkmamız lâzım aslında.
Bugün yavru bir kediyi umursamazca boğazlayan, yarın sizin çocuğunuzun boğazına çöker, öbür gün karısının, herhangi bir gün de damarına basıp kafasını kızdıran bir tanıdığının ya da hiç tanımadığının...

Demem o ki;
Sokaklarda başıboş gezen hayvanların olduğu memleketin sorumluluğu hepimizdedir.
Peki ya içimizde gizli saklı dolanan cani ruhlu insanların sorumluluğu kimlerdedir?

Sokakta gördüğü bir hayvanı tekmeleyen babada mı, hiçbir hayvana el sürmemiş ve evinde bir hayvana yer açmamış bir annede mi, çevredeki hayvanları 'katledilmesi gereken yaratıklar' olarak gören yönetimlerde mi?
İlgisizlikte mi, bilgisizlikte mi, bilinçsizlikte mi, sevgisizlikte mi?

Siz de hayvan sevenlerden misiniz? / 14 Ekim 2010
Hayvan kes(eme)me bayramı! / 30 Eylül 2014
Hayvana zulmeden zalimdir / 25 Şubat 2016
Harambe'ı neden vurdunuz? / 8 Haziran 2016
Kuyudan ders çıktı / 15 Şubat 2017
Zulmün adı ET olmuş! / 6 Eylül 2018
Kokuşizm! / 21 Aralık 2018 
Tavşan Kaç! / 13 Ağustos 2019
Aman avcı, vurma beni! / 5 Şubat 2019
Siz Niye Oturuyorsunuz? / 27 Ekim 2019
Had Safhada Vahşet Dönemi / 25 Kasım 2022

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder