5 Şubat 2016 Cuma

Gürültü Avcıları geliyor


Cıvıl cıvıl cıvıldaşan çocukların neşeli sesleri insana kendi çocukluğunun o masum günlerini hatırlatır hep. Ses yükselmeye başlayıp cıvıldaşmanın yerini gürültü almaya başlayınca ise insan nostaljik duygularını bir kenara bırakıp oradan nasıl kaçacağını şaşırır.
Kaçan kaçar da; öğrencisi, öğretmeni, hizmetlisi derken okulda yaşayan herkes bu gürültüden nasibini ziyadesiyle alır. 
Akustiği dikkate alınmadan yapılmış beton koridorlarda çınlayıp yankılanan seslerin yanında fabrikalardaki ağır makinelerin çıkardığı ses az kalır.
O ortamda sinirler gerilir, konuşarak anlaşmamızı sağlayan ses yükseldikçe her şeyi anlaşılmaz ve içinden çıkılmaz hale getirir.
Görüldüğü gibi ses iyidir, lakin gürültü değildir...
****
Ses nedir, gürültü nedir şöyle bir wikileyelim önce.
Ses nedir?
Ses, atmosferde canlıların işitme organları tarafından algılanabilen periyodik basınç değişimleridir. Ses bir enerji türüdür. Ses titreşimle oluşur, titreşimi enerjiye dönüştürür. Sesin kuvvetine gürlük denir ve desibel(dB) ile ölçülür.
Örneğin kalkış yapan füze 120 desibel, yüksek sesli bir müzik 90 desibel üretir. Normal insanın konuşması 50-60 desibel gücüne eşittir.
Gürültü nedir?
Gürültü, bir anlam ifade etmeyen, belli bir yüksekliği aşan seviyeler için kullanılır. Seslerin birbirine karışıp anlaşılmaz hale gelmesi gürültü kirliliğidir. Gürültü, gürültümetre ile ölçülebilir.
Sesin şiddeti; sessizlik, fısıltı sesi, sohbet, grup sesi olarak ayrılır. 
****
Bu girizgâh ve akademik bilgilere "Ses ve Gürültü" üzerine hayata geçirilen bir projeden dolayı yer verdim yazımın başında.
TÜBİTAK'ın desteklediği, "Okulda Gürültü Kirliliği: Nedenleri, Etkileri ve Kontrol Edilmesi" isimli proje, Uludağ Üniversitesi Eğitim, Mühendislik, Tıp Fakültesi ve Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim elemanları tarafından geçtiğimiz günlerde başlatıldı.
Biz de proje yürütücüsü olan U.Ü. Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı hocalarından Doç.Dr. Mızrap Bulunuz ile uzunca bir sohbet ederek konuyu enine boyuna konuştuk.
Konuşmanın video linklerini de paylaşacağım sizlerle ama önce yazı içinde öne çıkan birkaç noktayı da belirtmeden geçemeyeceğim.
“Çocuk bağırarak enerjisini atmaz, sadece ortamı kirletir.” 
Okulların koridorlarına ‘ses ölçer’ koymak lazım aslında. Ses belli bir seviyenin üzerine çıktığı zaman uyarı versin ve çocuklar seslerini biraz daha aşağıya çeksin. 
“Çocukları eğitmekten önce kendimizi eğitmemiz gerek.”  
AVM'lerde, sokaklarda, restoranlarda, plajlarda, toplu taşımalarda, kısacası her yerde ses duvarını zorlayan büyüklerin çocuklarını nasıl eğiteceği en büyük soru işareti. 
“Okullarda gürültü kirliliği ile ilgili bir eğitim yok.” 
Çevre bilinci ve çevre kirliliği üzerine yapılan çalışmaların yanına gürültü kirliliğine de yer verilmeli artık. Bunun için öykü kitapları yazılabilir, kamu spotları hazırlanabilir, tüm ders içeriklerine ‘gürültü’ konusu eklenebilir. 
“Eğlenirken olsun, eğitim görürken olsun çok yüksek gürültü kirliliğine maruz kalıyoruz.” 
Okullardaki yüksek ses anlamayı ve dolayısıyla öğrenmeyi engelliyor, öğrenilenlerin de akılda kalıcılığını zayıflatıyor. Teneffüslerde ortaya çıkan ses, büyük bir beton kırma matkabının çıkardığı düzeye (87 desibel) çıkıyor. Ders esnasında 72 desibellik bir gürültü oluşuyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın eğitim kurumları için belirlediği değer ise 45 desibel... 
“Çocuklarda ‘ses’ ve ‘gürültü’ hakkında farkındalık yaratmalı.” 
Evde, sokakta, televizyon ekranlarında ve hayatın her alanında yüksek sesler arasında yaşayan bir çocuğun bunu normal sayması ve onun da aynı perdeden konuşması sıradan bir durum elbet. Mesele normal olanın bu olmadığını anlatmakta. 
Proje kapsamında U.Ü. Resim Bölümü öğrencileri tarafından afişler hazırlanmış, Mızrap ve Nermin Bulunuz tarafından çocukların kolay anlayabileceği görsellerle ve yazılarla dolu bir kitap basılmış.
Yine sessizliğe dikkat çekecek çizimlerden oluşan defter-kitap etiketleri bastırılmış. Nilüfer'de seçilen dört pilot okulda ilk uygulamalar yapılmış. 
“Binaların akustiği önemli.” 
Akustiği olmayan binalar insanı yorar. Neden tercih ettiğinizi bilmediğiniz bir şekilde akustiği iyi olan mekânlara gitmeyi tercih edersiniz. Okulun akustiği en az bir konser salonu ya da bir cami kadar önemlidir. Bu konuda mimariye çok iş düşmektedir. Malum, okul bir cami ya da bir konser salonundan daha fazla kullanılıyor. Çocuklar zamanlarının çoğunu okulda geçirip hayata ilk olarak okulda hazırlanıyor.
“Okulların sesinin 300-400 metre uzaktaki mahallelere kadar gitmemesi lazım.” 
O kadar uzağa ulaşabilen bir sesin okuldaki çocuklara ve öğretmenlere ne yaptığını düşünün.
“Ezan sesi bir bebeği uyandırmayacak desibelin üzerine çıkmamalı.” 
Ayarı bozuk hoparlörlerden insanı yerinden zıplatan ezan seslerini düşünün. Hoca efendi aniden "Allahuekber" diyerek 100 desibel ile ezana başladığı anda insanda can kalmıyor. Nabız yükseliyor, çarpıntı başlıyor. Oysa dinimiz huzur dini değil midir? 
“Okulların zil sesi ona keza.”
Sabahın erken saatlerinden akşamın geç saatlerine kadar kaç kez çalıyor o zil düşünün bir. Eviniz bir okulun yakınındaysa eğer, öğrenciler için teneffüs anlamına gelen o ses ile burun buruna yaşıyorsunuz demektir. Bir de üzerine teneffüste bahçeye fırlayan çocukların sesini ekleyin. Zil sesinin kaldırıldığı okullar olduğunu söylüyor Mızrap Hoca. Trafik ışıkları gibi uyarı ışıkları ile belirliyorlarmış ders saatlerini. 
“Gürültü Avcıları yetişiyor”
Anlaşılan temelden verilen bu eğitimlerle yetişen Gürültü Avcıları ülkeyi daha yaşanabilir bir hale getirecek...
Sohbetimiz sürerken “Gürültü konusu nereden aklınıza geldi?” diye soruyorum Mızrap Hoca'ya,
"Öğretmenlik Uygulamayı Geliştirme' üzerine içinde bulunduğum bir proje kapsamında Amerika'da bulundum. Okulun daha girişinde 'SESSİZ OLUN' uyarısı ile karşılaştık. Birlikte hareket ettiğimiz öğretmen grubu, 'Burada öğrenci yok mu, okul niye sessiz?' tepkisi verdi sessiz okul ile karşılaşınca. Gürültüye o kadar alışmışız ki, bunu normal varsaymışız. Eskiden ben de bunun farkında değildim, çocukların bağrışmasını çocukluklarına veriyordum, şimdi ise bunun farkına vardım ve konuyu iyice araştırdım." diye cevaplıyor beni. Devam ediyor sonra:
“Ölçemediğiniz şeyi yönetemezsiniz, kontrol edemezsiniz, geliştiremezsiniz”
Gürültü ölçülebilir demiştik. Akıllı telefonlarda adım sayarlar olduğu gibi desibel ölçerler de var artık. Derse girerken çocukların telefonlarını ellerinden alıp kasalara kitlemek yerine, onlara telefonlarını nasıl daha doğru kullanabileceklerini öğretmek lazım. Çocuğun aklı kasaya kilitlenen telefonda kaldıktan sonra o dersten hayır gelir mi onu da dikkate almalı.
“Yüksek sese maruz kalmak anlamayı engelliyor”
Çocuklar sınıfların kalabalığı ve gürültüsü yüzünden öğrenemiyor ve söylenenleri akılda tutamıyorlar. İmkânı olan aileler çocuklarını özel (sessiz) derslere ya da butik (sessiz) dershanelere veriyorlar. Bu da hem zaman kaybı hem de nakit kaybına sebep oluyor. Çocuğun hayatı sabahın erkeninden gecenin geçine kadar hep ders içinde geçiyor. Ne dinlenmeye, ne de kültürel zenginleşmeye zamanı kalmıyor.
Tüm bu kayıplar da ülkenin kayıp hanesine yazılıyor
****
Çocuklara ‘gürültü’yü bilimsel olarak anlatmak için yola çıkmış, çocuğa ‘Yavaş, sakin ol’ derken bunun nedenlerini anlatan, yerine göre davranmayı küçük yaşlarda öğretmeyi hedefleyen ve aileleri de içine alan bir proje bu.
Gürültü sağanağı altında yaşadığımızı fark ettiren, sağanağı dindirerek doğanın sesini daha çok duyabilmemiz gerektiğini söyleyen bir proje.
Yıldızları görebilmek için ışıkları söndürmek gerekir ya hani bazen; işte öyle bir şey...
****
Çocuklar ‘gürültüsüzlüğü’ temelden öğrenirken biz de kendimize fark edip kendimizce sesimizi biraz düşürebiliriz belki. 
Okulların yakınından geçerken en azından gereksiz korna çalmalardan sakınmakla, konuşma sesimizi karşımızdakinin duyabileceği sınırda tutmakla, müziğin ya da televizyonun sesini diğer insanları rahatsız edecek kadar açmamakla, özellikle de her ortamda çevrede kimse yokmuş gibi konuşmamakla başlayabiliriz işe mesela.
Hayat şartları, memleket halleri, dünya düzeni gibi bahanelerle açıklamaya çalışabilirsiniz bu yüksek sesleri.
Hem;
Daha çok bağırmakla çözülseydi sorunlar, zaten çözülmüştü şimdiye kadar...
****
Doç.Dr. Mızrap Bulunuz ile gerçekleştirdiğimiz 'Gürültü Kirliliği Projesi' sohbetini izlemek için 
tıklayınız:
"Doç.Dr. Mızrap Bulunuz ve Ses" konulu videoyu izlemek için 
tıklayınız:
Konuyla ilgili daha kapsamlı bilgilenmek için 
tıklayınız:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder