24 Şubat 2016 Çarşamba

Artvin Cerattepe'ye bakar

Strateji oyunlarının anası sayılan "Age of Empires" oynayanlar bilir; madenlere ulaşabilmek için ağaçlar kesilerek yollar açılır, altın madeninde tek kırıntı kalmayana kadar maden kazılır, çıkan altınlar ile ülkeyi korumak için silahlar alınır, ordular kurulur, askerler yaratılır. 
Maden işlemek için olsun, ağaç kesmek için olsun, ekin ekmek için olsun, savaşmak için olsun hep insana ihtiyaç vardır. 
İnsan nüfusunun ayakta kalması için ise besine ve güvenliğe ihtiyaç vardır.
Besin sağlamak için insana ve tarlaya, güvenlik için de insana ve silaha ihtiyaç vardır.
Bunlar için de en değerli maden olan altına ihtiyaç vardır.
Tam bir sarmal kısacası.
Hepsi birbirinin ihtiyacını doğuruyor, hepsi birbirinin ihtiyacını karşılıyor.
Lakin hepsinin ortak noktası tek;
İNSAN!

İnsan olmazsa altın sadece bir maden, silah soğuk bir çelik, tarla ise boydan boya bomboş toprak...
Esas olan her şeye anlam ve değer katan insanı yaşatmak.

Cerattepe'deki altın madenini isteyen şirketin sahiplerini duyar gibi oldum;
"Biz in'san de'gil mii'yiiiz?"
İnsansınız, insansınız tabii, ama sadece kendine müslüman insanlarsınız...
Sarmalın odak noktasına sadece kendinizi koymuş, dünyada sizden başka kimse yokmuş gibi bir zihniyete sahip insanlarsınız...
Hani doğa, hani denge, hani hava, hani su?
Varsa yoksa mangır...

Mangır kısmını geçip altının faydalarına bakalım biraz.
Öncelikle altın çürümez, paslanmaz, eksilmez, ateşte yanmaz, dirençlidir. Bu yüzden de dünya tarihi boyunca en kıymetli madenlerden biri olmuştur.
Okuduğum kadarıyla, bu elementin fayda etmediği yer yok.
Eskiden altın tozları verem tedavisinde kullanılırmış mesela. Ruh ve beden sağlığından estetik ve güzelliğe, diş kaplamasından ağız kokusuna kadar iyi gelmediği yer yok.
Rivayet odur ki; süt banyoları ile bilinen Kleopatra geceleri altın maske ile uyurmuş.
Bu altını elde etmenin yolları var bir de;
Evlenirken koluna boynuna takılan takıların kuyumcunun vitrinine gelene kadar olan yolculuğundan söz ediyorum...
Eski Western filmlerde, nehir yataklarında altın arayanları hatırlayın. İnsanlar yeni keşfedilmiş altın yataklarına hücum eder, nehre çanaklarını daldırıp altın bulmaya çalışır, altın için birbirlerinin canını dahi alırlardı.
Şimdi işler biraz daha karmaşık.
Altın arama ve altını işleme uğruna geride kalan ne varsa itinayla talan ediliyor.
Siyanür bu işin neresinde derseniz;
Altın siyanür ile aranmıyor, lakin altını işlemenin tek yolu da siyanür deniliyor.
Ancak; olur da siyanür kabının dışına taşarsa, ondan sonrası tam bir felaket...

Cerattepe'deki altına ulaşmak için veriliyor şimdi mücadele.
Artvin halkı da haklı olarak karşı duruyor.
"Altının yararı size ise, zararı bize" diyor ve Cerattepe'ye zinhar geçit vermiyor.
Terörist ilan ediliyor, üzerine gaz sıkılıyor, sırtına cop iniyor ama Artvinli tek yürek olmuş şekilde dimdik ayakta duruyor, verilen 'söz'lere inanmıyor ve yeşilinden vazgeçmiyor.
Ormanın faydalarını, kendisine hayrı olmayan altının faydalarından üstün tutuyor.

Türkiye Maden Mühendisleri Odası der ki;
Madenler yer kabuğunda bulunan, çıkarıldıkları haliyle veya zenginleştirme işlemleri uygulanarak ekonomik değer kazanan doğal oluşumlardır. Madenleri diğer doğal kaynaklardan ayıran özellikleri, yenilenemez ve bulundukları yerde çıkarılmak zorunda oluşlarıdır. Madenlerin bu özellikleri de göz önünde tutularak, korunmalarından çok, ekonomik olarak işletilmeleri esası getirilmiştir. Orman alanları, su havzaları, flora ve fauna korunabilir ve geliştirilebilir.
Bu gerçeklerden bakıldığında madenler yerinde bırakılması ve işletilmemesi durumunda ekonomiye katkı koyamayacağından bir doğal zenginlik unsuru olarak gösterilemez. Diğer yandan teknolojik gelişmelerle, bir çok malzemenin (hammadde) yerine ikame edilebilir malzemeler gündeme gelmekte, böylece zamanında ve ekonomik değer taşıdığı süreçte üretime alınamayan bir hammaddenin ikame malzemeler nedeniyle ekonomik değerini yitirmesi olasıdır. Bu durum, yer altı kaynaklarının ekonomiklik sürecinde hemen üretilmesi gereğini ortaya koymaktadır. Gelişmiş ülkelerin iktisadi tarihi incelendiğinde madenler ve madenciliğin kalkınmaya çok önemli katkısı açıkça görülmektedir.
****
Artvin'in üzerinde dağ, dağın üzerinde orman.
Orman dağı tutar, Artvin ormanın gözünün içine bakar.
Çek tepenin üzerinden ormanı, dağ olduğu gibi Artvin'in üzerine akar.
Sen dağın altında kalırsın, altını alan ise ardına bakmadan kaçar.

Şimdi sen Artvinli olsan verir miydin dağını ormanını?

Mesele ağaç meselesi değil elbet, güven meselesi, inanç meselesi, hâttâ ve hâttâ hayat memat meselesi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder