8 Şubat 2014 Cumartesi

ÇEK, Feyzioğlu, eğitim, ülke, gelecek ve dahası

Çağdaş Eğitim Kooperatifi ÇEK tarafından Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) Konferans Salonu'nda düzenlenen "19. Eğitim Şurası ve Öğretim Birliği Yasası" konulu etkinlikteydik Cumartesi günü...
Konferansın konukları Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca ve Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir idi.
Açılış konuşmasını yapan ÇEK Başkanı Ali Arabacı ÇEK kurumlarının içeriğini ve hedeflerini anlattı kısaca.
Daha sonra söz alan Bursa Barosu Başkanı Ekrem Demiröz, hukuksal boşluğun halk tarafından doldurmadığı takdirde mafya ve çetelerin ortaya çıkacağına dikkat çekerek başladı konuşmasına.
Yargının itibarsızlaşmasının altını özellikle çizdi...
5 Nisan Avukatlar Günü'nde "Adalet İstiyoruz" temalı bir yürüyüş düzenlediklerini, Metin Feyzioğlu'nun da katılacağı yürüyüşün Fatih Sultan Mehmet Bulvarı'ndan başlayacağını duyurdu ve Hukuk Aşığı tüm vatandaşları bu yürüyüşe katılma çağrısında bulundu.
Konuşmasında "Siyasi olarak kâr sağlamak ya da zarar vermek için değil bu tavrımız. Kim yanlış yaparsa onun karşısında durmak için. Tüm iktidarlara karşı yargıyı tarafsız ve bağımsız kılmak, özgür savunma yapabilmek için." dedi.
Sözlerini, "Yalnız değiliz. Türkiye bir ses bekliyor. Halk olmadan olmaz. Hukukçular buna hazır." diyerek nihayetlendirdi.
****
ÇEK Başkanı Ali Arabacı'nın moderatörlüğünde yapılan konferansın ilk konuşmacısı Metin Feyzioğlu oldu.
Sabah kahvaltısını ÇEK Kurumlarında Kır Çiçekleri ile eden ve kurumları tek tek ziyaret eden Feyzioğlu gördükleri karşısında epey etkilenmişti. Söze bu duygularla başladı.
"ÇEK kurumlarında gördüklerim beni geleceğe dair heveslendirdi." derken ÇEK'in kusurlarına da değinmeden geçmedi.
"Fazla mütevazılar. Onları tanıtmak lazım." dedi.

"Cumhuriyet, demokrasinin vazgeçilmezidir"
Sözlerini sürdüren Feyzioğlu Türkiye'yi 4 kez dolaştığını, bu gezilere başlarken isminin sol tarafında yazan tüm titrleriyle her şeyi bildiğini sandığını, lakin gittiği ilk şehirde ne kadar hiçbir şey bilmediğini anladığını söyledi..
Feyzioğlu geziler esnasında halkla birebir temasta bulundukça ve halkın yaşadığı coğrafyaları ile yaşama koşullarını gördükçe bilmediklerini öğrenmeye başlamış.
Sık sık alkışlarla kesilen konuşmasında hukuk ve adalet ile insan haklarının genlerden geçmediğini, tüm bunların eğitimle öğrenildiğini, bunun da kitaplardan öğrenileceğini belirtti..
"Türkiye'nin ikliminde hoşgörü var. Bu toprağın öğretilerinde insan sevgisi var." derken adilolmanın bizler için olan önemine değindi.
Adaletli olmayı 1300 senesinde Hacı Bektaş Veli'ye, "Kadıncık senin neyindir?" diye soranlara, "Kadıncık benim eşim değil eşitimdir" deyişiyle örneklendirdi.
Eğitim konulu bu konferansta, eğitimli insandan korkulduğunu, çünkü eğitimli insanın sorguladığını söyledi.
"Atatürk "Fikri hür, vicdanı hür nesiller" derken işte bu eğitimli insandan söz eder. Eğitimin hedefi vatandaş yetiştirmektir." dedi.
Son dönemde uygulanan politikalar ile vatandaşlığın kaldırılıp yerine kulluğun getirildiğini, Millî İrade'nin yok edildiği, Sosyal Devlet yerine Lütuf Devleti'nin geldiğini, demokrasinin bu yolda bir araç olarak kullanıldığını ve bu hale gelişin ardından da halkın sadece ALKIŞ HAKKI kaldığına dikkat çekti.
"Bir ülkede kraldan çok kralcı varsa birileri kendini kral ilan eder" diyordu salona girmeden önce basına verdiği demeçte.

"1923'de demokrasi yoktu diye sorgulayanlar bugün demokrasi niçin askıya alındı diye sorgulamıyorlar." dedi.
"Yasalar değişir lakin atılan bu yeni format 3 nesil kaybettirir bize, bunun telafisi çok zor olur" dedi.
Bunca karanlık söylemin ardından "Umut vardır. Çıkış vardır. Yarın olmasa da yarının ertesinde bu girdaptan el birliği ile çıkılacaktır." diyerek yüreklere bir nebze de olsa su serpti.
Kendisine yöneltilen "Niçin geri çekildiniz?" sorusuna, "Çekilmedim, hatta yakın dostlarım birlikte kahve içmeyi özlediklerinden yakınıyorlar" diyerek gündemin içinde yer aldığını, vatanı karış karış dolaştığını dillendirdi.
****
Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir, Eğitimde Birlik Yasası ile giderilen problemlerin yeniden canlandırıldığını söylerken Tevhid-i Tedrisat Yasası'nın Sakarya Meydan Muharebesi kadar önemli olduğunu ve hatta Cumhuriyet'in omurgası olduğunu belirtti.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca eğitimde yaşanan karmaşayı ve 4+4+4 sistemi ile başlayan süreci anlattı. Daha iyi eğitimin nasıl verileceği tartışmaları yerine kızlı-erkekli okunup okunmayacağının ve din eğitiminin ön plana çıkartılmasının gündemde olmasına değindi.
İki eğitimci de bir ülkenin geleceğine vurulan darbenin okullardan geçtiğinin bilincindeydi.
****
Feyzioğlu gençliğinin verdiği enerji ve pozitif bakış açısıyla dikkat çekiyor.
Bu duruşuyla da pek çok kişi için umut vaat ediyor.
Siyasetle ilgili söylediği ise tek bir şey var, "7 Haziran'ı bekleyin!"
****
Ben'ce;
Bu millet açmayı beklerken dalında kuruyan güllerle dolu bir gülistan adeta Sayın Feyzioğlu.
Yıllardır hep bir umut bekledi.
Dürüst olalım; beklerken de pek bir icraat göstermedi, hep Cumhuriyet'in mirasını yedi.
Atasının kendisine önderlik edecek öğretilerini görmezden geldi.
"Cumhuriyet'i bizler kurduk, yaşatacak olan sizlersiniz" sözlerinin anlamını fark etmedi.
Hep Sarı Saçlı Mavi Gözlü'nin gelip kendisini kurtarmasını bekledi.
Bilmedi ki, O bir kere gelirdi.

Bu beklentiler içinde yıllardır umut edip bel bağladıkları tarafından kendisine hep ihanet edildi.
Bir ışık bekleyen bu insanlar, kendilerinden oy talep edenler tarafından iktidara gelene kadar kullanılıp daha sonra bir köşeye ötelendi.
İktidara gelemeyenler için diyecek bir şey yok.
Onlar hala amip gibi bölünmeye ve bölündükçe güçsüzleşmeye devam ediyorlar...

Bu durumda ortaya şu çıkıyor; ya halk yücelttiğimiz kadar muteber değil ya da siyasîler çok cambaz.
Memlekette bir kısım halk ne kadar yırtıcısıysa bir diğeri de o kadar ürkek ve korkak.
Üzerine oynanan pek çok şeyin farkında olanlar dahi üzerlerindeki ölü toprağını silkeleyip atamıyor.
Herkes ayrı ayrı bir yerlerde -özellikle de sosyal medyada- konuşuyor, lakin tek ses tek nefes olamıyor.
Yeni düzenin yırtıcıları ile eski düzenin efendi insanları bir türlü baş edemiyor.
Kapalı kapılar ardında neler dönüyor kimse bilmiyor...

Belki de birileri kazanmak için, diğerleri de kaybetmemek için savaşıyor olduklarındandır bunca karmaşa...
Ya da büyük bir oyun içinde hepsi oyuna hizmet eden önemsiz birer piyon olduklarının farkına varamadıklarından...
Bu acımasız oyun içerisinde atı alan ise Üsküdar'ı göstere göstere geçiyor, geride kalanlara ise geçenlerin arkasından hazin hazin bakmak düşüyor.
O sebeple ÇEK gibi oluşumlara, ülkenin geleceğine sağlam temeller atmaya çalışan kurumlara ve bu kurumlara el verecek insanlara ihtiyaç var.

ÇEK Gönüllüsü olarak yazdığım yazılar:

Baharın müjdecisi Kır Çiçekleri / 12 Şubat 2013
Geleceğe imza atan adam... / 14 Temmuz 2013 
Zafer Akıncı bu kez ÇEK'in konuğuydu / 20 Ağustos 2013
Çağdaş çocukların çağdaş yuvası / 29 Eylül 2013
Sabahattin Ali'nin yalnızlığı ilk değil / 13 Aralık 2013
ÇEK, Feyzioğlu, eğitim, ülke, gelecek ve dahası / 8 Şubat 2014

Çiçek gibi kızlara 5 yıldızlı yurt / 29 Ekim 2014
91. Yılında Öğretim Birliği Yasası ve ÇEK ödülleri / 5 Mart 2015
İmece’nin adı ÇEK olmuş / 28 Temmuz 2015
İlmek ilmek dokuyup, zincir zincir büyüteceğiz / 1 Aralık 2015
'ÇEK'e destek yurtseverlik görevidir / 15 Aralık 2015
Atatürk Bizim Bütünümüzdür / 4 Mart 2018
Orada Duruverdi Zaman / 6 Mart 2019
'Çağdaş Eğitim'e Gönül Verenler / 7 Mart 2020
ÇEK Çıldırmış Olmalı! / 11 Ekim 2020
ÇEK Durmuyor, Koşuyor! / 5 Mart 2022

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder