18 Ağustos 2024 Pazar

Akıl Yaşta Değil Baştadır!

Doğayla yan yana yürümeyi ne zaman öğreneceğiz acaba? Ki eskiden biliyorduk. Unuttuk…
Oysa Cahit Sıtkı Tarancı (o zamana göre geç, şimdiki zamana göre erken) 35 yaşında yolun yarısına geldiğini varsayıp, otuz beş yaşında anladıklarını sıralar '35 Yaş Şiiri'nde. 
Şiirin bir yerinde:
"Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!" der.

Onun otuz beşinde anladıklarını bin yaşına gelseler de anlamayanlar var.
100 yaşındaki ülkenin, 22 yaşındaki hükümetinin ve çoğu 70'i geçmiş yöneticilerinin taşın sert olduğunu, ateşin yakıp, suyun boğduğunu anlamıyor olmaları anlaşılmaz.
Deprem, yangın ve sel doğanın bir gerçeği. Ki ülkemiz de depremlere, sellere ve yangınlara son derece müsait bir coğrafya üzerinde.
Doğal afetlere insan elinin dokunması gerekmez. İnsanın esas yapması gereken afetlerin felakete dönüşmesini önlemek. Hal böyle iken, insanın yaptığı; gidişatı hızlandırıp, büyük, daha büyük felaketlere yol açmak. 
Fay ya da sel hattı üzerinde yapılaşma, imar için ormanlık alan yakma, "İMAR BARIŞI!", ağaçsız şehirler, yeşile düşman griler, "HES"ler için su yatağı değiştirme, yeraltı sularının aşırı kullanımı ve oluşan OBRUK'lar, hava ve su kirliliği, binaları soğutacağız diye havayı ısıtan klimalar, küresel ısınma, liyakatsiz yöneticiler, çokbilmiş beceriksizler, 'ayranı yok içmeye, tahtıravanla gider kenefe'ciler, 'itibardan tasarruf' edemeyenler, ev halkı kan ağlarken ellere para saçan 'eller iyisi'ciler, 'halk ne kadar cahil olursa o kadar iyidir'ciler, 'doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovan'cılar ve benzerleri yüzünden geldiğimiz noktada ne felaketleri önlemeye ne de oluşan felaketi onarmaya yetecek yeterli gücümüz  yok.
Varsa yoksa rant, varsa yoksa arka sokaklar...
****
Ülkemizde her yaz çıkan yaz yangınlarının müsebbipleri çoğunlukla insanlar. 
Akıl yürütmekten aciz, bir adım sonrası göremeyen ve adeta düşünme yetisi elinden alınmış insanlar ya piknik yapacağım, ya anız yakacağım, ya tarla açacağım ya da cigaramı tüttüreceğim diye çakıyor çakmağı. Ve olan oluyor!..
Ateş bu, kuru otu ve kuru havayı buldu mu parlayıveriyor. Bir de yanına rüzgârı aldı mı, çığırından çıkıp, ağzından ateşler saçarak önüne çıkan her şeyi yakıp yutan bir ejderhaya dönüşüyor. Biz insancıklar ise bu koskoca ejderhaya pipet misali hortumlarla su sıkmaya çalışıyoruz. Tonlarca suyu ejderhanın başından aşağıya boca eden yangın uçakları ile su taşıyan helikopterler varsa ne ala! Alet edevatın yoksa ya da yetersizse, ejderhanın öfkesi geçene, yangının önü alınıp hızı kesilene kadar epey bir alan içindeki tüm canlılarla birlikte yanıp kavruluyor.
Ormanda yaşayan binlerce canlı mı varmış, orman içinde köy mü varmış, köylünün evi barkı mı varmış, yetiştirdiği hayvanı mı varmış, yangın bunları umursamıyor. 
Tırtıl gibi kıtır kıtır yenen ormanların dibine yapılıveren 'orman manzaralı' evler de nasibini alıyor bu ateşten. Eei, ateşin de suyun da o kadar dibine girmeyeceksin!
Ne demişti şair?
"Su insanı boğar, ateş yakarmış!" 
Ki susuz ve ateşsiz hayat düşünülemez. İnsan evladı ateşin de suyun da tarifsiz gücünü göz ardı ediyor. Doğanın gücüne karşı durabileceğini zannediyor. Bu büyük gücün kontrol edilebildiği kadar 'güç' olduğunu, edilemediği anda en büyük düşmana dönüşeceğini kafası bir türlü almıyor.
****
Şu birkaç gün içinde, İzmir Yamanlar, Urla, Bolu'nun Göynük, İzmir'in Menderes ve Bozdağ, Manisa'nın Gördes, Karabük'ün Ovacık ve Uşak'ın Eşme ilçeleri yandı kül oldu. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın verdiği bilgilere göre, İzmir Yamanlar, Urla ve Bolu Göynük'teki orman yangını kontrol altına alınmış. Bölgelerde soğutma çalışmaları devam ediyormuş. Diğer bölgeler ise yanmaya devam ediyor.

17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümünde depremle ilgili yazdığım, "Japonlar yapmış ağbi!" yazısını şu sözlerle sonlandırmıştım: 
"... yaşadığın coğrafyayı bilecek, onu anlayacaksın.
Dünya bu, her zaman sallanacak.
Japonlar yapmışsa sen de yapacaksın.
Dünya sallanacak ama sen yıkılmayacaksın..."

O gün söylediğim bu sözler tüm doğal afetler için de geçerli...
Demem o ki, aklımızı başımıza alalım. Doğanın dilini anlayalım. Doğanın bir parçası olduğumuzu unutmayalım. Doğayla ahenk içinde yaşayabilen ülkelerden örnek, doğaya kafa yutan ülkelerden ibret alalım. Aklımızın yetmediği yerlerde başka akıllara danışalım. 
Akıl yaşta değil baştadır. Başımızdakilerin yaşını ve başını sorgulayalım. Başımızdakilerin yaşı başıyla müsemma değilse, olanını bulalım...
18 Ağustos 2024 / C.E.Y.

Afetten Felakete
Yaz yangınları / 2 Ağustos 2011
"Japonlar yapmış ağbi!" / 17 Ağustos 2017
Çokbilmiş Beceriksizler / 10 Ağustos 2018
Servetin ne renk? / 2 Ağustos 2019
Tavşan Kaç! / 13 Ağustos 2019
Dip! / 13 Ağustos 2021

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder