20 Ağustos 2024 Salı

Dı Casus!

Netflix'in 6 Eylül 2019 tarihinde yayımladığı The Spy adlı dizide, İsrailli casus Eli Cohen'in hayatı anlatılıyor. Mini dizinin künyesinde, Gideon Raff tarafından yaratılan, İsrail'in Mossad casusu Eli Cohen'in gerçek hayatına dayanan, casusluk türündeki Fransız Canal + ve Amerikan Netflix ortak yapımı internet dizisi olduğu ve dizinin Uri Dan tarafından yazılan "İsrail'den Gelen Casus (Eli Cohen vakası)" kitabından ilham alarak çekildiği yazıyor.
Dizide Eliyahu Ben-Şaul Kohen'i, Yahudi kökenli Britanyalı komedyen ve oyuncu Sacha Noam Baron Cohen canlandırmış.

2019'dan bu yana listemde olan mini diziyi izlediğimde, uluslararası ilişkilere sıradan insanların aklının ermeyeceğini bir kez daha teyit ettim. Ki bu konuları en çok konuşanlar da sıradan insanlardır. "Büyük Oyun"u en iyi bilen ve çözen hep onlardır.

Eli Cohen'in 6 Aralık 1924 tarihinde Mısır'ın İskenderiye şehrinde başlayan hayat yolculuğu, 18 Mayıs 1965'te Şam'da asılarak idam edilmesiyle sonuçlanır. Suriye'deki görevi esnasında basamakları hızla tırmanır ve Suriye Savunma Bakanı'nın baş danışmanı olacak kadar güven kazanır.
Fakat Cohen'in onu zayıflatan ve sonunu hazırlayan bir hatası vardır. Kişisel hırs! 
Sus dedikleri zamanlarda susmaması, atmaması gereken adımlar atması, sormaması gereken sorular sorması, susması gereken yerlerde konuşması onu zaman zaman büyük sıkıntılara sokarsa da her seferinde bir şekilde sıyrılır.
Sonunu hazırlayan ise "Sessiz Kal!" komutuna uymaması olur.

Cohen'in Suriye Savunma Bakanlığı'na kadar yükselmesinin ardında saçtığı bol paralar ile kilit noktalarda devreye girip "işleri" kolaylaştırmak yatar. Sınırsız kaynak akışı, pahalı hediyeler ve havalı tavırlar Eli'nin ulaşmak istediği her insanı cezbeder. Yoksul bir Mizrahi Yahudi ailede doğan Eli, paraya para demeyen zengin adam rolünü fazlasıyla iyi oynar. Ailesini görmek için İsrail'e döndüğü zamanlarda ise o yine eşiyle birlikte mutfak masasının etrafında, ekmeğinin üzerine yağ sürerek yiyen "sade adam" kimliğine geri döner. 
Casusluk yaptığı günlerde de, yaşadığı şartlar ağırlaştıkça, dünyanın neresinde olursa olsun dolabı açıp tek başına yağlı ekmek yerken özündeki "sade adam"a sığınır... 
 
Sinemanın Gücü
Eli Cohen'in iç dünyası filmde anlatıldığı gibi midir bilinmez ama sinema dili neyi nasıl isterse öyle göstermekte mahir olduğu için, Cohen'in hayatını da minik dokunuşlarla dramatize etmiş. 
İkinci Dünya Savaşı döneminde Yahudi soykırımını anlatan filmlerden birkaçını hatırlayın:
Çizgili Pijamalı Çocuk / The Boy in the Striped Pyjamas, Schindler'in Listesi / Schindler's List, Piyanist / The Pianist, Hayat Güzeldir / La vita è bella, Okuyucu / The Reader, Mauthausen Fotoğrafçısı / The Photographer of Mauthausen, Anne Frank'in Hatıra Defteri / The Diary of Anne Frank, Operation Finale, Umut Bahçesi / The Zookeeper's Wife, Nuremberg Mahkemesi / Judgment at Nuremberg ve dahası...
Yahudilerin yaşadığı bu büyük kıyım, Steven Spielberg gibi (Ailesi, dinine sadık Aşkenazi Yahudileri. Spielberg'in baba ve büyükbabası 1900'lerde Cincinnati'ye yerleşen Rus İmparatorluğu Yahudileri) ve Roman Polanski (Yahudi bir baba ve Polonyalı bir annenin oğlu) gibi Yahudi ya da Yahudi sempatizanı ile İkinci Dünya Savaşı sırasında canı yanmış ülke insanlarının yönetmenleri tarafından çekilen filmler ile anlatılır. 
Para pul işlerinden ellerine su dökülmeyen Yahudiler istedikleri filmlere kaynak akıtabilir, istedikleri filmleri engelleyebilir güçtedir. 
Sinema, istediği tarafı haklı ya da haksız gösterebilir, dünyanın gidişatına yön verebilir.
(Sözün burasında, Alev Alatlı'nın "Hollywood'u Kapattığım Gün" kitabını anmadan geçemeyeceğim.)

Casuslar ve Suikastlar
Casusları ve düzenlediği suikastlarıyla İsrail'in dünya tarihindeki yeri malum. 31 Temmuz tarihinde İran'da düzenlediği Haniye suikastı henüz çok taze.
19 Ağustos 2024 tarihinde de ülkemiz basınında şöyle bir haber çıktı karşımıza: 
"Kağıthane’de, içerisinde 2 Filistinlinin olduğu otomobile bir kişi, silahlı saldırıda bulundu. Susturucu takılmış silahın kullanıldığı saldırıda, Filistin uyruklu A.K. (30) hayatını kaybederken, Filistin uyruklu F.M. ve A.K’.nin koruması E.K. ise yaralandı. Saldırı sonrası olay yerinden kaçan şüpheliyi yakalamak için polis ekipleri çalışma başlattı. Saldırıyı Mossad’ın gerçekleştirdiği üzerinde duruluyor."
****
Zamanında zulüm gören Yahudilerin bugün Filistinlilere daha beterini yapıyor olmalarını akıl almıyor. Aynı şekilde Hamas'ın yaptıklarının da bir yere sığar yanı yok.
Ama yazımın başında dedim ya, uluslararası ilişkilere bizim aklımız ermez diye, o yüzden biz sade vatandaşlar her şeye ancak insanî boyutta bakıp yorumlayabiliriz. 
Kim casus kim değil, kim kimi nereye yönlendiriyor, kim kimi kışkırtıyor, kim haritaları yeniden çiziyor bilemeyiz. 
Eli Cohen Suriye Savunma Bakanı'nın baş danışmanı olacak kadar yükselmişti. 
Aramızdaki Cohenler kimler, nerelerdeler, kimlerleler, bunu bilmiyoruz.
Bunu ancak "büyüklerimiz" bilir. Daha doğrusu bilmelidir.
Dünkü suikastın gerçekleşmiş olmasına bakarsak, ya büyüklerimiz pek bir şey bilmiyor ya da ülkemizde fink atan 'DI CASUS'lar çok iyi çalışıyor.
20 Ağustos 2024 / C.E.Y. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder