6 Aralık 1931 Bursa doğumlu, nam-ı diğer Sanat Güneşi, nam-ı diğer Bodrum Paşası Zeki Müren ölüm yıl dönümlerinde anıldığı kadar doğum günlerinde de anılıyor ve anılarak yaşatılmaya çalışılıyor.
Yine böyle bir doğum gününde 83. yaşı kutlandı varlığına ithafen.
Bursa Zeki Müren Kültür ve Sanat Derneği Altın Ceylan tesislerinde bir gece düzenledi adına.
Anılar, şarkılar, sevenler, sevilenler, yeğenler, kuzenler...
Zeki Müren Korosu'nun 'Safa Geldiniz' şarkısıyla başlattığı gecenin onur konuğu Londra'dan kalkıp gelen, güçlü sesi ve yorumuyla geceye renk katan Ersin Faikzade oldu.
Gecenin assolisti ise Esra İçöz idi ve söylediği şarkılarla konukları mest etti.
Barkovizyonda dönüp duran Zeki Müren ise adeta bu geceyi izliyordu. Program ona layık olmalı ve onu utandırmamalıydı.
O bizi, ben de onu öyle izlerken, yıllar önce Zeki Müren ve ABD'li piyanist şarkıcı Libarece ile bir öykü duyduğum geldi aklıma. Bu yazıya başlamadan önce araştırdım şöyle bir.
Bugün Gazetesi'nden Bilal ÖZCAN'ın kaleme aldığı bir yazı çıktı karşıma. Bilgilendirmek adına yazıdan küçük bir alıntı yapmak istedim ben de. Bakın neler yazmış Özcan:
"1995 yılıydı... Bir televizyon çekimi için Las Vegas'a gitmiştim. Las Vegas'ı tanıtırken, bir döneme imzasını atan Liberace (Wladziu Valentino Liberace/1919-1987) isimli şarkıcının müzesinde çekim yaptım. O program ekranda yayınlanınca Zeki Müren Bodrum'da inzivaya çekildiği evinden aradı: 'Bilal dün gece programını izledim. Nereden buldun Liberace'yi, bravo sana. Bak bir sırrımı vereceğim. Ben sahnelerde kendime Liberace'yi örnek aldım. Las Vegas'ta çalıştığı müzikholde onu izleyince kararımı verdim ve Türkiye'ye dönünce sahnelerde devrim yaptım. Kostümlerimde, saz heyetinde, sahnede yaptığım yenilikler çok daha başarılı olmamı sağladı...'
Yine böyle bir doğum gününde 83. yaşı kutlandı varlığına ithafen.
Bursa Zeki Müren Kültür ve Sanat Derneği Altın Ceylan tesislerinde bir gece düzenledi adına.
Anılar, şarkılar, sevenler, sevilenler, yeğenler, kuzenler...
Zeki Müren Korosu'nun 'Safa Geldiniz' şarkısıyla başlattığı gecenin onur konuğu Londra'dan kalkıp gelen, güçlü sesi ve yorumuyla geceye renk katan Ersin Faikzade oldu.
Gecenin assolisti ise Esra İçöz idi ve söylediği şarkılarla konukları mest etti.
Barkovizyonda dönüp duran Zeki Müren ise adeta bu geceyi izliyordu. Program ona layık olmalı ve onu utandırmamalıydı.
O bizi, ben de onu öyle izlerken, yıllar önce Zeki Müren ve ABD'li piyanist şarkıcı Libarece ile bir öykü duyduğum geldi aklıma. Bu yazıya başlamadan önce araştırdım şöyle bir.
Bugün Gazetesi'nden Bilal ÖZCAN'ın kaleme aldığı bir yazı çıktı karşıma. Bilgilendirmek adına yazıdan küçük bir alıntı yapmak istedim ben de. Bakın neler yazmış Özcan:
"1995 yılıydı... Bir televizyon çekimi için Las Vegas'a gitmiştim. Las Vegas'ı tanıtırken, bir döneme imzasını atan Liberace (Wladziu Valentino Liberace/1919-1987) isimli şarkıcının müzesinde çekim yaptım. O program ekranda yayınlanınca Zeki Müren Bodrum'da inzivaya çekildiği evinden aradı: 'Bilal dün gece programını izledim. Nereden buldun Liberace'yi, bravo sana. Bak bir sırrımı vereceğim. Ben sahnelerde kendime Liberace'yi örnek aldım. Las Vegas'ta çalıştığı müzikholde onu izleyince kararımı verdim ve Türkiye'ye dönünce sahnelerde devrim yaptım. Kostümlerimde, saz heyetinde, sahnede yaptığım yenilikler çok daha başarılı olmamı sağladı...'
Zeki Müren, 1950'li yılların sonunda, ölünceye kadar yanından ayırmadığı en yakın arkadaşı Şahap Koptagel ile bir dünya turuna çıkmıştı. (Bir generalin oğlu olan sevgili Koptagel, Zeki Müren'den sadece iki ay sonra Ankara'da üzüntüsünden vefat etti; bunu hiç kimse bilmez) Amerika kıtasında önce New York'a, sonra Los Angeles'a, ardından Las Vegas'a uğradılar. Zeki Müren, Las Vegas'ta izlediği piyanist şantör Liberace'ye hayran kaldı. Liberace piyanosunu çalıp şarkısını söylerken üzerinde bulunduğu sahne, ağır ağır 360 derece dönüyordu. Sahnede papyon da takıyor, smokin de, kaftan da, şort da giyiyordu.
Ve hepsinden ilginci; yüzüne, gözüne makyaj yapıyordu. Sahneye çıkarken, yukarılardan bir yerden salıncakla geliyordu. Zeki Müren Liberace'ye hayran kalmıştı. Şahap Koptagel'e, 'Türkiye'ye döner dönmez onun yaptıklarını yapacağım' dedi. Ve yaptı da..."
Zeki Müren deyince ya sizin neler gelir aklınıza?
Eşsiz benzersiz sesinden dökülen nağmeler mi? Kendine has ses rengiyle bütünleşen konuşma biçimi mi? Özellikle de Türkçeyi doğru kullanma hassasiyeti mi?
Neredeyse hayatını sahnede kaybeden Zeki Müren diğer sahne sanatçılarından farklıdır. Giyiminden, duruşundan, bakışından, elindeki mikrofonu tutuşundan dahi yansır bu farklılık. Yaradanın kendisine bahşettiği o muhteşem sesi ve o muhteşem kulağı ile söylediği her şarkıya can verir, ruh katar.
Sahnedeki ve sahne dışındaki halleri birbiriyle müsemmadır onun. Doğuştan sahip olduğu yeteneklerinin 'iş'i olmuş olması bir şanstır. O, kendisine bahşedilen bu yetenekleri ile yaptığı işe her daim saygı duymuş, izleyicilerine de her daim saygılı olmuştur.
Zeki Müren, içinden taşan seslerin güftelere, güftelerin de bestelere dönüşmesi ile birbirinden kıymetli eserlerin anası olmuştur, babası olmuştur.
Zeki Müren'in yarattıklarına ve yarattıklarıyla bizlere yaşattıklarına bakarsak, genlerinde taşıdığı özellikler O'na bu görevi yüklemiş olsa gerek diye düşünürüz....
Ayrıcalık, donanım, donatılmışlık ve yollanmışlık...
Ayrıcalık, donanım, donatılmışlık ve yollanmışlık...
Her insan doğarken kaderiyle doğuyorsa eğer, Onun kaderi de Zeki Müren olmakmış demek...
Bursa Erkek Lisesi'ndeki ilk günlerini babamdan, babasının dükkanının önünde bacak bacak üzerine atıp da, gözünde gözlükleriyle oturuş hallerini annemden dinlediğim, sesi ve görüntüsüyle muazzam bir insandı benim için Zeki Müren.
Bodrum denilince akla ilk o geliyordu.
Beklenen Şarkı oydu.
Bir Demet Yasemen oydu.
Koklamaya Kıyamadığı Manolya oydu.
Kâtibim oydu.
Çay ve Sempati oydu.
Deh deh Düldül oydu.
Ve daha niceleri..
Zeki Müren, başarılı yorumculuk ve oyunculuk kariyerlerinin yanı sıra yüksek eğitimini aldığı desen tasarımına devam etmeyi de ihmal etmedi. Sahne kıyafetlerinin pek çoğunu kendisi tasarladı.
Resimle de uğraşan Zeki Müren öğrencilik yıllarından itibaren gerek desenlerini, gerekse resimlerini pek çok ilde sergiledi.
1965 yılında 100'e yakın şiirinin yer aldığı "Bıldırcın Yağmuru" adlı şiir kitabını çıkardı. Bu kitabında yer alan şiirlerinden birisi de Bursa Sokağı'dır...
İşte o şiir:
İşte o şiir:
BURSA SOKAĞI
beni Bursa sokağında vurdular,
güneşi olmayan bir sabahta,
yeşil şarap aktı bileklerimden
bir çöpçünün nasırlı eli saçlarımda,
''Picadilly'' kızları öbek öbek göz pınarlarımda
sarhoşlar avuçlarımda yürüdü...
ömür çizgim bir postalın kabarasında,
güneşi olmayan bir sabahta...
beni Bursa sokağında vurdular.
küf kokan kızlar taşıdı kollarımdan,
terli köy çocukları, işkembe işkembe elleri,
sarımsak sarımsak dişler,
tüm sarı ne varsa, tüm solgun herşey...
eflatun gözler, siyah dudaklar
beni Bursa sokağında vurdular,
bir akşam gazetesinde, salya salya ismim;
karakol taşları hep soğuk mudur?
ağustoslarda, nem nem midir merdivenler?
o günden beri güneşsiz sabahlardan korkarım...
o günden beri, o sokağın her taşında ben varım...
Zeki MÜREN - 1965
****
İsterdim ki; içinde taşıdığı sanatçı ruhu hayatının her alanına yansıyan ve ruhu bedenine sığmayan Zeki Müren'in o nadide eserleri, oluşturulacak bir tanıtım programı ile il il, ülke ülke gezerek O'nu memleketine, hâttâ dünyaya tanıtabilsin.
Zeki Müren en azından Senede Bir Gün layıkıyla anılabilsin.
Nevi şahsına münhasır bir kişi olarak dünyadan geçerken, Türk olarak doğup bizlere armağan edilmiş olmasının kıymeti bilinsin.
Ve artık, devlet'in Kültür Sanat birimleri ile Müren'in halktan kazandığını yine halka vererek hatırı sayılı bağışlar yaptığı kurumlar bu projeyle ilgilensin...
****
Sizlere benden bir tavsiye;
Zeki Müren'i özlediğinizde ve onunla sohbet etmek istediğinizde, Turizm Danışmanı, Gezi Yazarı, Profesyonel Turist Rehberi, Belgesel Yapımcı ve Yönetmeni ve Radyocu Özge Ersu'nun, Lateradio programında yaptığı ve 3 saat süren Zeki Müren özel yayınını özellikle dinleyin derim. Pişman olmayacaksınız...
Dinlemek için tıklayınız:
Nevi şahsına münhasır bir kişi olarak dünyadan geçerken, Türk olarak doğup bizlere armağan edilmiş olmasının kıymeti bilinsin.
Ve artık, devlet'in Kültür Sanat birimleri ile Müren'in halktan kazandığını yine halka vererek hatırı sayılı bağışlar yaptığı kurumlar bu projeyle ilgilensin...
****
Sizlere benden bir tavsiye;
Zeki Müren'i özlediğinizde ve onunla sohbet etmek istediğinizde, Turizm Danışmanı, Gezi Yazarı, Profesyonel Turist Rehberi, Belgesel Yapımcı ve Yönetmeni ve Radyocu Özge Ersu'nun, Lateradio programında yaptığı ve 3 saat süren Zeki Müren özel yayınını özellikle dinleyin derim. Pişman olmayacaksınız...
Dinlemek için tıklayınız:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder