1992 yılından beri her yıl 1-7 Ekim tarihleri arasında kutlanan ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve UNICEF tarafından deklare edilen Emzirme Haftası kapsamında, Doruk Sağlık Grubu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzman Dr. Zeliha Küçüktaş, ‘Anne Sütü ile Beslenme ve Emzirme’nin önemini vurgulayan açıklamalar yaptı.
Doruk Sağlık Gurubu Halkla İlişkiler Sorumlusu Bahadır Öztabak'ın da katıldığı toplantıda Küçüktaş, Türkiye’de her yıl yaklaşık 1 milyon 300 bin bebek doğduğunu ve annelerin % 95’inin bebeklerini emzirmeye başladığını fakat ilerleyen aylarda çeşitli sebeplerden dolayı emzirme oranının düştüğünü belirtti.
"Emzirme ve anne sütü, yeni doğan bebeğin dünyaya adapte olması için en iyi başlangıç. Anne sütü aynı zamanda bebeği hastalıklara karşı koruyan doğal bir aşı. Çocuk iki yaşına gelene dek emzirilebilir. Ondan sonrası annenin ve bebeğin keyfi. İlk 6 ay sadece anne sütü yeterli. İlk 6 ay suya dahi ihtiyaç duymayan bebek, anne sütü sayesinde kendisine gerekli olan tüm gıdayı annesinden alıyor. Doğanın bir mucizesi olan anne sütü, çocuğa aşı olmakla kalmayıp aynı zamanda emziren anneyi de göğüs kanserine karşı koruyor." diyen Küçüktaş, 6 aydan sonra ek gıdaya başlanmasıyla birlikte su da verilmeye başlanabileceğini söyledi.
Ayrıca "Memelilerde doğumdan hemen sonra salgılanan ve kimyevi içeriği bakımından normal sütten çok farklılık gösteren ağız sütü (colostrum), yeni doğan bebekler için bahşedilen eksiksiz bir gıdadır. Doğumu takip eden ilk 24 saatin ardından gün geçtikçe normal süte dönüşen ağız sütü, bebeğin sindirim sistemini yumuşak bir şekilde dış dünyaya hazırlar.
Erken doğumlarda ya da farklı sebeplerden dolayı bebeği emzirememe durumlarında annenin sütü pompalarla sağılarak dolapta saklanıp biberon yardımıyla çocuğa verilebilir." dedi.
Sütüm kaçtı deyişinin annenin içinde bulunduğu ortamla alakalı olduğunu söyleyen Küçüktaş, vücudun süt üretiminde annenin huzurlu oluşunun ve dengeli beslenerek bol sıvı almasının etkili olduğunu ifade etti.
Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen ‘Anne Sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Hastaneler’programı sayesinde ilk 6 ay sadece anne sütü emziren anne oranı 2003'de %30 iken 2009'da bu oran %40'a ulaşmış.
Uzm. Dr. Zeliha Küçüktaş, “Anne sütü almış bebeklerde, ileriki yıllarda alerji, şişmanlık, şeker hastalığı, kanser, multpl skleroz gibi sinir sistem hastalıkları, diş çürükleri daha az görülür. Aynı zamanda anne sütü bedavadır” diyor.
Sütüm kaçtı deyişinin annenin içinde bulunduğu ortamla alakalı olduğunu söyleyen Küçüktaş, vücudun süt üretiminde annenin huzurlu oluşunun ve dengeli beslenerek bol sıvı almasının etkili olduğunu ifade etti.
Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen ‘Anne Sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Hastaneler’programı sayesinde ilk 6 ay sadece anne sütü emziren anne oranı 2003'de %30 iken 2009'da bu oran %40'a ulaşmış.
Uzm. Dr. Zeliha Küçüktaş, “Anne sütü almış bebeklerde, ileriki yıllarda alerji, şişmanlık, şeker hastalığı, kanser, multpl skleroz gibi sinir sistem hastalıkları, diş çürükleri daha az görülür. Aynı zamanda anne sütü bedavadır” diyor.
Anne sütünün kimyasal olarak taklit edilse de biyolojik üstünlükleri olarak taklit edilemeyen bir besin olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Zeliha Küçüktaş, “Bebeğin yaşaması, fiziksel ve zihinsel gelişimi, hastalıklardan korunması, ruh sağlığı, annenin sağlığı, ailenin ve toplumun ekonomik gelişmesi, çevre sağlığı açısından anne sütü ile beslenme desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. Doğum yapılan her hastane "Anne-Bebek Dostu Hastane" unvanını almalı ve koşullarını yerine getirmelidir” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder