İlk aşklar neden hep "unutulmaz"dırlar diye düşündünüz mü hiç?
Çoğunlukla tek taraflı olup, karşılıklı yaşanıp tüketilmemiş oldukları için belki. Belki de yürek ateşiyle tanışılan ilk yanış olduğu için o ilk aşklar hiç unutulmazlar. Sonradan öğrenilen hayatı yaşama kuralları o ilk duyguları da içine gömmeyi öğretir insana.
"Kalbe dolan o ilk bakış, unutulmaz unutulmaz" der bir şarkı. Bir diğeriyse "Yıllar sonra rastladım çocukluk sevgilime, o "âşina bakışlar içimi deldi yine" der. Anlarız ki ilk aşkın en belirleyici unsurudur o manâlı bakışlar. İlk kanat çırpışlarıdır...
Belki de ilk aşklar kavuşamamalarıyla bu kadar derinlerde saklanıp kalırlar.
Hani Aşık Veysel der ya; "Oğlan kızı sever, kavuşamaz, AŞK olur." diye. Kavuşmak çok zaman Son'un başlangıcıdır zaten. Aşk'ın kendisini sevenler; aşklarına kavuşmak için değil de, o aşkla yanmak için aşklarının çevresinde pervane misali dönerler...
İlk Aşk'ın konu alındığı, küçük bir çocuğun mahallelerinde yaşayan kendisinden yaşça büyük bir kıza olan masum aşkın anlatıldığı "Adın Bahardı" şarkısını hatırlarsınız. Sözleri Yılmaz Erdoğan'a ait olan bu sıcacık şarkıyı Soner Arıca seslendirir. Soner'in sesinde de, şarkının sözlerinde de, video klipte de o masumiyeti, o sıcaklığı hissedersiniz...
Şarkının kahramanı delikanlı o küçük haliyle aşkının peşinde dolaşır, yolunu gözler, arada-sırada tesadüfen(!) çıkar kızın karşısına. Onun için tarar saçlarını, Onun için hazırlar en güzel hediyelerini, O kendisini fark etsin diye çırpınır durur. Esas kız da farkındadır bu yakışıklı aşığının. Farkındadır da; onun için o aşık adam mahalledeki başı okşanacak minik delikanlılardan birisidir sadece.
Biraz kıskançtır da bizim küçük aşığımız. Aşkının erkek arkadaşını gördüğünde deliler gibi kıskanır onu.. Hele de büyük aşkının mahalleden taşındığını gördüğündeki hayal kırıklığı ve üzüntüsü nasıl da içimizi acıtır...
Ve yıllar sonra o mahalle, o ev ve o delikanlının görüntüleri ilk aşkların unutulmazlığını izleyenlere gösteriverir bir çırpıda...
Aşk denilen duygunun onlarca, yüzlerce, binlerce kişi içerisinden nasıl olup da bir kişiye yöneldiğini anlayamaz insan.. İlla ki birisi daha farklıdır senin için.. Kaşı mı daha güzeldir, gözü mü? Neden 'O' seçilmiştir? Hangi özelliği etkilemiştir seni? Bu sorulara verebilecek bir cevabın bile yoktur. Aşk nedensiz sevmektir derler ya, işte öyle bir şeydir bu...
Onu gördüğünde içini saran bir kıpırtı, bir heyecan, bir telâşedir seni ona çeken. Adını koyamadığın tarifsiz duygularla dolar taşar o minik bedenin. Bütün masumiyetinle yüreğinin ta derinlerinde hissettiğin o ilk duygular yıllar ve yıllar sonra dahi hiç değişmeden orada durmaktadır. Bugün de aklına geldiğinde seni mutlu eden "güzel düşüncen"dir o senin. Mutsuz zamanlarında sarıldığın, öznesinin çok da önemli olmadığı o duygu senin kurtarıcı meleğindir. Çekip alıverir koynuna seni en çaresiz zamanlarında.
Hatta çok zaman o aşkın sahibinin dahi bilmediği bir sırdır senin için.
Anlatılırsa ya da yaşanırsa büyüsünün bozulacağını bildiğin bu sırrını, gözlerden uzak kendi saklı bahçende bir hazineymişcesine sonsuzluğa dek muhafaza eder, onunla ebediyete ulaşırsın...
Herkesin böyle güzel bir sırrı vardır değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder