27 Aralık 2010 Pazartesi

Engellediklerimiz

'Engelli' diyoruz onlara. Kimisi görme engelli, kimisi yürüme, kimisi işitme. Kimisi doğuştan, kimisi sonradan... 
Diğer insanlardan biraz daha farklı olmalarından dolayı ‘normal’ dediğimiz insanların dışında kalıveriyorlar ister istemez. Şehir düzeni, yaşama düzeni tamamıyla sağlıklı insanlara göre düzenlenmiş. Genç ve sağlıklı insanların sokağa çıkmaya hakkı var sadece. 
Merdivenler, kaldırımlar, mağazalar, evler hep onlar için. Sanki diğerleri bizden değil. 
Sanki onlar başka bir dünyanın çocukları. 
Onlar o başka dünyadan buraya yollanmışlar. 
Ve biz onlara, bu dünyada da evlerine tıkılmış halde kalsınlar diye, mümkünse ortalara çıkıp kimselerin gözüne görünmesinler, canımızı sıkmasınlar, bizi rahatsız etmesinler diye her şeyi yasak etmişiz. 
Hayatlarını engellerle doldurmuşuz. 
Oysa ki onlar da hepimiz gibi geldiler bu dünyaya. Gözlerinin görmüyor, kulaklarının duymuyor olması ya da bedenlerinde bir farklılık olması ne onların tercihi, ne de ailelerinin. Herkes öncelikle hem kendisinin, hem de dünyaya getirdiği evladının sağlıklı olmasını ister. 
İster de bu her zaman mümkün olamaz. Bu engellilik durumu kendi başımıza geldiği andan itibaren hiç farkında olmadığımız o dünyanın içinde ne kadar kısıtlayıcı şartlar olduğunu görürüz ve şimdiye kadar dikkat etmediğimiz ne varsa hepsi gözümüze batmaya başlar. 
Daha önceleri hiç farkında olmadan koşa koşa inip çıktığımız o merdivenlerin bir basamağını çıkmanın dahi ızdırap haline geldiğini; bir meyveyi soyarken, bir bardak çay koyarken, giyinirken soyunurken tek bir parmağa bile ne kadar ihtiyacımız olduğunu anlarız. 
Çevredeki sesleri duyup görememeyi ya da görüp duyamamayı, konuşamamayı, anlatamamayı hayal edin bir an... 
Bacaklarınızdan birini kullanılmayacak şekilde bağlayın mesela bir gün. Tek bacakla yaşamayı deneyin. Bir gün de bir kolunuzu kullanmayın. Tek elle görmeye çalışın işlerinizi. Gözünüz bağlı olsun bir kaç saat. 
Ya da hiçbir şey duymayacak kadar tıkayın kulaklarınızı. 
Bütün bunlar bir gün için dahi olsa engellilerin yaşadıkları sıkıntıları belki biraz anlamamızı sağlar. 
Biz de engellediklerimize katıldığımız o gün, engellerle dolu bu dünyaya isyan bayrağını açacağızdır eminim. 
Ya bu insanların ve ailelerinin bunca sıkıntıyla boğuşurken bizlerden istedikleri nelerdir? Devletin zirvesinden tek tek her bireye kadar hepimizin bu durumdan kendisine bir pay çıkartması gerekmez mi? Onlara acımanın onlara hiçbir faydası yok. Hâttâ zararı var. Arada sırada yaptığımız yardımlar da çözüm değil. O insanları sürekli yardım bekleme ezikliğinde yaşatmaya hiç hakkımız yok. Onların da diğer herkesle aynı ortamlarda bulunmalarını sağlayalım, onlara farklı insan muamelesi yapmayalım. Günlük hayatın içinde olabilsinler. Evlerinden çıkmak istediklerinde bu arzuları onlar için kâbusa dönüşmesin. 
Kendilerine uygun herhangi bir işte çalışıp kendilerine yetmeyi öğrenebilsinler. Çalışamayacak durumda olanlar için güvenli yerler olsun. Aileleri sonsuza kadar yanlarında olamayacak olan bu insanlar, aileleri kendilerine bakamayacak hale geldiklerinde hep birlikte evlerinde çürümeye mahkûm olmasınlar.
Zaman zaman yürüyemeyecek durumda olanlara tekerlekli sandalyeler hediye ediyoruz ama o sandalyelerin geçebileceği yollar var mı diye hiç düşünmüyoruz. 
Bebek arabasıyla bile zorlandığımız caddelerde, kaldırımlarda tekerlekli sandalyelerin geçebileceği yollar olmadığı sürece o sandalyeler de yeterince özgür kılmayacaktır bu insanları. 
Artık bütün belediyeler, bütün şehir planlamacıları, mimarlar, mühendisler, toplum içinde söz sahibi ve yönlendirici her kim varsa bu engelleri kaldırmak için projeler geliştirip, bunları uygulamaya başlamalıdırlar. 
Önlerindeki engelleri kaldırdığımızda hepsinin hayat içinde yer aldığını görürüz zaman zaman. 
Trafik kazalarının bu kadar çok olduğu, terörün kimi nerede bulacağının belli olmadığı, dikkatsizlik, tedbirsizlik ve sorumsuzluğun kol gezdiği bir ülkede yaşıyorsak eğer, sağlıklı doğmuş olmamız ölene kadar sağlıklı yaşayacağımızın bir garantisi olmayacaktır. 
Bunu kim inkâr edebilir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder