19 Ocak 2015 Pazartesi

Binalarımız giyimli, enerjimiz verimli olsun

Enerji Verimliği Haftası'nda Türkiye'nin tek Tübitak Kobi Arge destek programı ile üretilen doğal yalıtım malzemesi olan Delfin Thermoproff'un tanıtımı için bir seminer düzenlendi BAOB Mimarlar Odası Konferans Salonu'nda.

Mimarlar Odası Bursa Şubesi iş birliği ile sürdürülebilir enerji, bina kabuğu oluşturma, dünyada ve Türkiye'de yalıtımın önemini anlatan seminere Delfin Boya Satış Pazarlama Müdürü Hüseyin Ceylan ve Üretim Müdürü - Tübitak Sorumlusu Emre Mert konuşmacı olarak katıldı. Seminerde, konforlu yaşam alanları oluşturmanın ekolojik dengeyi bozmadan da yapılabileceğine ve bunun gelecek nesiller için olan önemine dikkat çekildi.

Konuşmacılar teknik bilgilerle dolu sunumlarını yaparken ben eskilere gittim.

"Ahşap ya da kâgir evlerimiz varken ve kışlar bugünlerden daha sert geçerken nasıl olup da soğuktan donmuyordu insanlar" dedim.
Isınmak için evlerde şömineler, kuzineler, kâh kurbağa, kâh döküm sobalar, maşingalar, ocaklar, maltızlar... Tabii bir de yün yorganlar, yün yastıklar. Ayaklarda çetikler patikler, üzerlerinde hırkalar yelekler...

Sonra; kışın sıcak, yazın serin tutan müstakil evlerden, kışın ısınmak, yazın soğumak bilmeyen betonarme binalara geçiş.
Sobalarda kovalı ya da gazlı sistem. Kat kaloriferleri. Merkezî sistem fuel oil'li ya da kömürlü kaloriferler, klimalar ve kombiler...
Isınmak için yak babam yak. Yakıt mı yanan yoksa para mı diye kara kara düşün dur. Ve bir de yaktığın kadar da ısınama.
Neden?
Çünkü pencereler yere kadar inen İspanyol pencere, üzerlerinde de tiril tiril incecik cam. Ahşap doğramalarda ise işçilik beş para etmiyor. Rüzgâr pencerenin zayıf bir köşesinden girip, evi tümden talan edip bulduğu diğer çatlaktan çekip gidiyor.
Kolonlarla tuğlaların genleşmesi birbirinden farklı olduğundan, hele bir de işçilik de doğru yapılmamış ise, kolon ve tuğla aralarında uyumsuzluk ve yer yer aralanma başlıyor. Tabii o aralardan da içeriye buz gibi bir hava doluyor.
Beton kolonlar dışarının soğuğunu aynen içeriye iletip, bir de içerideki nem oranını arttırıp, hem insanın burnunun direğini sızlatıyor, hem de saç diplerini dahi donduruyor. Bir de bulunduğu yerde rutubete sebep olup küf oluşturuyor.
Bu binaları ısıtacağız diye hem bizim, hem de ülkenin parası ciddi anlamda yakıta gidiyor.

Öncelikle soğuk hava girişini ve sıcak hava kaçışını önlemek lazım oysa değil mi?
****
Ne yapardık sobalı günlerde hatırlayın; ince kadın çoraplarını birbirine ekleyip pencerelere-kapılara geçirirdik. Ya da pervazları yapışkan süngerlerle kaplayıp tampon bölge oluştururduk. Kapı eşiklerine de kum torbaları koyardık.

Bu önlemler birer birer alınırken camlar çerçeveler değişti sonra. Ahşaplar rafa kalktı, yerini PVC malzemeler aldı.
Ardından evlerdeki tüm balkonlar kapatıldı.
Memleket adeta Kapatılmış Balkonlar Cumhuriyeti halini aldı.
O da kesmedi, bina giydirmeleri başladı.
Binalara mantolar giydirip alttan üstten yünlendi.
Çatılara da birer bere ördük mü tamamdır...

Lakin her yeni icadın artısı da var eksisi de.
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Şehriban Kıraç'ın dediği gibi; mantolamalar sonrasında "Binaların % 80'i tek bir kibritle yanacak" hale geldi.
Mantolamanın bu yanıcı ve yandığı zaman da zehirli gaz çıkarıcı özelliği ortaya çıktıktan sonra yeni ürünler bulma ihtiyacı gelişti.
Üstelik bu kaplamaların yarattığı ağırlık binalara ek bir yük de bindiriyordu.

Dönelim yeni bulunan ürüne:
TÜBİTAK'ın buluş olarak nitelendirip desteklediği ve 4,5 yıl süren çalışmalar sonunda ortaya çıkan Delfin Thermoproff, ısı yalıtım, ses yalıtım, su yalıtım, yangın yalıtımda ekolojik, antibakteriyel ve doğal yalıtım ürünü. İçinde bulunan gözenekli ve nefes alabilen, açık hücre hafifleştirilmiş agrega, volkanik ve yapay taşlardan, inorganik maddelerden oluşan ısı, su, ses, yangın yalıtımı yapan mantar ve küf oluşmasını engelleyen sıva ve harç formunda üretilen doğal bir yalıtım malzemesi. Diğer ısı yalıtım sistemlerine göre daha ekonomik. Tuğla, bims, gazbeton v.b. yüzeylerde kara sıva gibi yüzey hazırlığı gerektirmeden direk uygulanabiliyor. Doğal, nefes alabilen, uzun ömürlü, çok hafif, binanın yükünü azaltan su-ses geçirmeyen A1 sınıfı yanmaz malzeme. Uygulandığı yüzeydeki duvar yapısına göre %45 ile %60 arası ısı tasarrufu sağlıyor.
Ürünün teknik tanımı bu.

Ürüne ihtiyaç doğuran Türkiye'nin enerji geçmişine bakalım bir de.
Enerji verimliliği memleketimizde 2000 yılından sonra gündeme geliyor, 2007'de de Enerji Verimliliği Yasası çıkıyor.
Yalıtımın önemi ve daha konforlu, daha dayanıklı ve daha değerli binalarda yaşamak için binanın sadece soğuktan-sıcaktan değil, yangından, sesten ve sudan da yalıtılması gerektiği anlaşılıyor.
Bu yalıtımla sağlanan enerji tasarrufu hem ailelere ve dolayısıyla ülkeye kazanç sağlıyor.

Türkiye'de binalarda metrekare başına düşen enerji kullanımı 320 kwh saat, Avrupa'da ise 30-60 kwh imiş...
Kısacası Avrupa'dan 30 yıl gerideyiz ve Avrupa'nın iki katı doğalgaz harcıyoruz.
Bu kadar zengin miyiz neyiz?

Üstelik memleketimizdeki binaların % 88'i yalıtımsızmış.
Bu da 17 milyon konut eder ve yılda 7,5 milyar dolar paramız havayı ısıtmaya gider...
Enerjide tüketim artarken üretimin yerinde sayması sebebiyle zaten göbeğimizden dışarıya bağlıyız. 50'li yıllarda tüketimin tamamını karşılayan üretim, 2020 senesinde ihtiyacın ancak % 8'ini karşılayabilecekmiş.
Ya geri kalan % 92?
****
Aslında hep ısınmaktan söz ederiz de, ısınırken harcadığımızdan daha fazla enerjiyi soğuturken harcıyormuşuz.
Kışın gıkı çıkmayan ama yazın patır patır patlayan trafoları hatırlayın...
Kışın ısınmak için alternatif çok, yazın dayan elektriğe...
Sonra da olan bu...

Eee, sen yıkar mısın buz gibi taşlıkları olan caanım binaları, yapar mısın yerine sefer tası gibi üst üste, güneşi emdi mi sabaha kadar içerisini fırına çeviren koca koca blokları.
Hadi bakalım şimdi ısıtmak için de, soğutmak için de uğraş dur.
****
Artık geri dönemeyeceğimize göre burada da imdada Ar-Ge'ler ve teknoloji yetişiyor.
Her geçen gün gelişen sektör doğayla uyumlu ürünler tasarlayıp kullanıma sunuyor.
Bu tasarımlar insanoğluna daha doğal, daha konforlu ve daha ekonomik yaşamanın kapılarını aralıyor...
Ve yeni dünya düzeninde sürdürülebilir enerji gündemin en önemli maddesi oluyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder