17 Ekim 2023 Salı

"Körün İstediği Bir Göz" müydü?

Siz ne şanslısınız maşallah böyle. Beklediğiniz bahane kendiliğinden ortaya çıkıverdi.
Filistin (Hamas) - İsrail (Netenyahu) meselesini bahane edip 29 Ekim 2023'te 100. yaşını kutlayacak olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına "eğlenceli" kutlama yasağı geldi. 

Bir devlet kurumu olan TRT bir açıklama yaparak kutlamaların "ertelendiğini" söyledi. 
TRT'den yapılan açıklamada şöyle diyor:
"TRT, Cumhuriyet'in 100. yılı kutlamaları çerçevesinde düzenleyeceği ve tüm hazırlıkları biten eğlence odaklı konser ve gösterileri, Gazze'de yaşanan endişe verici insanlık dramı nedeniyle ileri bir tarihe erteledi. Ertelenen konser, gösteri ve diğer etkinliklerin gerçekleştirileceği tarihler daha sonra açıklanacak.".

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından gönderilen basın mailinde de şöyle diyor:
"Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Cumhuriyetin 100. yılına özel düzenlenen 17 Ekim 2023 tarihli Muhtarlar Korosu Cumhuriyet Konseri ve 22 Ekim 2023 tarihli Yavuz Bingöl Konseri, Filistin'de yaşanan endişe verici insanlık dramı nedeniyle ertelenmiştir."

Ne kadar zaman sonraya ertelendi mesela? Ya savaş büyürse, ya deprem olursa, ya sel basarsa, ya yağmur yağarsa, ya şimşek çakarsa, ya patron ateşlenirse, ya bağırsakları bozulursa, ya başı ağrırsa... 
Ki olmuşluğu vakidir. 2013 yılının 23 Nisanında yazdığım Başbakanım, Geçmiş Olsun yazısını hatırlayın. Hani o yıllarda bayramlarda bir haller gelirdi hepsinin üzerine...

Kırk Yılda Bir Değil, Yüz Yılda Bir
"100. Yıl" kutlamalarına uzun zaman önce hazırlanmalı ve 2023'e girer girmez "100. Yıl Etkinlikleri" başlamalıydı. Ne de olsa bir ülke 100 yaşına kırk yılda bir değil, yüz yılda bir giriyor. Zaten bizler 29 Ekim 2123'ü göremeyeceğiz, bari 2023'ü görmenin hazzını yaşasaydık.
Yılbaşı kutlamalarını Hıristiyanlık adına değil yeni bir yıla adım attığımız için yaptığımız gibi, bizim için çok ama çok kıymetli olan bu özel günü Filistinliler ya da İsrailliler birbirini öldürüyor diye değil, Cumhuriyetimiz 100 yaşına ulaştığı için kutlayacaktık. Ne güzel ölüyorlar, iyi ki ölüyorlar diyerek el çırpmayacak, halaya durmayacaktık.
Koca kafalar yine elmalarla armutları karıştırdı ve sonunda ortaya böyle bir garabet çıktı. Gençler buna "duyar kasmak" diyor. -mış gibi yapmak, zevahiri kurtarmak diyelim biz.
(Hoş, bu saat olmuş, 100. yılla ilgili büyük çalışmalar yapılmamış, yer yerinden oynatılmamış. İki konser yasaklansa ne olur yasaklanmasa ne olur. Bu da ayrı mevzu.)
Yoksa insanlara ve tarihlerine saygımız sonsuz. Bizim duyduğumuz kadar onlar da bizim tarihimize saygı duysun ama mümkünse...

Bize ne değil, bize çok şey, bize örnek, bize ibret
Gazze'de yaşanan vahşeti görüp de "Bana ne!" dememiz mümkün değil. Ancak bilelim ki, kendi içlerinde ne tüm Filistinliler Hamas'ı destekliyor ne de tüm İsrailliler Netenyahu'yu. Masum insanlar yöneticilerin verdikleri kararlarla ölüyor. Bomba düştü mü yandaş, candaş, taraftar, muhalif dinlemiyor. Patladı mı herkesi paramparça ediyor.
Bütün  bu vahşet yaşanırken biz oturup hangi yönetici daha haklı diye mi tartışacağız? Şunların yasını tutalım, bunlara da lanet okuyalım mı diyeceğiz? 
Biliyoruz ki acının rengi olmaz, dini olmaz, dili olmaz. Gözyaşları hep aynı akar...

Devletimiz, bu savaşla ilgili devlet katında ülkemiz adına gereğini yapacaktır. Bu yükü de milletin sırtına yüklemeyecektir. Zaten hepimiz tek tek insanlar olarak ayrı ayrı hepsine üzülüyoruz. 
Ancak dünyanın derdi bitmez. Dünyada savaş bitmez, felaket bitmez. Dünya hali bu; acıyla tatlı hep bir arada. İnsan doğdu doğalı bir gözü ağlarken bir gözü güler. En sevdiğinin cenazesini kaldırdıktan sonra bile, insani ihtiyaçlarını gidermeye devam eder.

Yasakları Bırakın, Cumhuriyet'e Sarılın
Sadece üzülmek, sadece slogan atmak ve sadece eğlenceyi yasaklamakla olmuyor. Biz daha büyük düşünüyoruz. Ülkemize akın eden düzensiz göçmenlere, mültecilere peynir ekmek gibi dağıtılan T.C. kimliklerine, yabancılara pahalı pahalı satılan mülklere bakıp; gün gelip üzülünen duruma düşmekten korkuyoruz. (Ki bize üzülen olmayacaktır.) O yüzden de Cumhuriyet'imize dört elle sarılıyoruz.
Bırakın da Cumhuriyet'imizin yüzüncü yılını doya doya kutlayalım. 
Görmüyor muyuz sanki; Cumhuriyet'in kuruluş destanını yeni nesillere anlatmıyorsunuz, kendinizce yeni bir tarih yazıyorsunuz. Tarih içinde kaybolup giden kahramanların öykülerini filmlere, oyunlara, belgesellere konu etmiyorsunuz. Osmanlı tarihini ise büyük abartılarla ve her sözü siyasete alet ederek anlatıyorsunuz. 
Bırakın da tarih sizi yazsın demiş miydim daha önce?
Hah, işte bırakın...

Aklımda deli sorular
Önce yasaklamaları bir kenara bırakın ve onlarca yıldır memleketi yönetenler olarak 100. Yıl Nutku'nu ve 100. Yıl Marşı'nı düşünün siz. 100. Yıl Marşı'nı bestelettiniz. 100. Yıl Nutku'nu da yazdırdınız mı? 100. yılda ülkenin esas sahibi olan millete hesap verecek misiniz? 100 yılda neler kazandık, neler kaybettik, neleri var, neleri yok ettik, Cumhuriyet'i yoktan var edenlerin kazanımlarını nasıl yerle yeksan ettik diye anlatacak mısınız? Kendinizle yüzleşecek misiniz? 
Yoksa körün istediği bir göz Allah verdi iki göz diyerek her fırsatta Cumhuriyet'in altını oyacak mısınız? 
"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." demişti Gazi Mustafa Kemâl Atatürk, 
Peki ya siz Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalmasını sağlayacak mısınız?
Söyleyin bir;
Ne yaptınız, ne yapıyorsunuz, ne yapacaksınız?

17 Ekim 2023 / C.E.Y.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder