Dikkat, çevirme!
Dikkat, kapan!
Dikkat, trafik!
Dikkat, radar!
Dikkat, kaza!
Dikkat, köpek!
Dikkat, kamera!
Dikkat, jiletli tel!
Dikkat, yüksek gerilim!
Dikkat, yağışlı hava!
Dikkat, fırtına!
Dikkat, kaygan zemin!
Dikkat, yol çalışması!
Dikkat, kazı!
Dikkat, kuyu!
Dikkat, kesinti!
Vatandaş olarak "Bize Bir Şey Olmaz" mantığı ile yaşadığımızdan olsa gerek, ne iş güvenliği önlemlerini takarız ne de emniyet kemerimizi.
Kurumların başındakiler de aynı vatandaşlar oldukları için onlar da "Bir Şey Olmaz" mantığına uzak değillerdir. Tedbir almayı, uyarıda bulunmayı lüzumsuz sayarlar.
Bu kafayla yaşarken; üzeri örtülmemiş bir kuyu, yerinden çıkmış bir kaldırım taşı, bir kısmı kazılmış ama kapanmamış asfalt, bağlı olmayan bir köpek, buzlanmaya karşı tuzlanmamış caddeler, yağışa karşı temizlenmemiş rögarlar, dökülen yağlı bir madde dolayısıyla kayganlaşan zemin, düzenli bakım yapılmayan asansörler ile yürüyen merdivenler, temizlenmemiş bacalar Azrail olup defalarca ama defalarca can aldı.
Daha da acısı, bir uyarı, bir önlem, bir koruma olmadığı için büyük bir tuzağa dönüşen bu ihmaller sebebiyle canı yanan vatandaş canının yandığıyla kaldı. Kimse ceza almadı.
Oysa bu ve benzeri durumlarda vatandaş bilgilendirilmez ve zarar görürse, sorumlu kurum ya da kişi, zarara sebebiyet vermekten en ağır cezayı almalı.
Ancak, bilgilendirme yapılmasına rağmen vatandaş kendi üzerine düşen dikkati göstermez ve kazaya uğrarsa, kişi ya da kurum gerekli uyarıları yaptığı için doğan zararın tümünden mesul tutulamaz.
Dikkat TUZAK var!
En iyi tuzakçılar vatandaşa ceza yağdıran trafik polisleri malum.
Lakin, sıkışık trafikten ya da dar bir yoldan kurtulup da hafiften gaza yükleneceğiniz yeri iyi bilen ve oraya konuşlanan trafik polislerinin kestiği cezalar trafik kazalarını önlemeye yıllardır yetmedi. Sadece kasaya gelir sağladı.
Acaba mesele üzüm yemek miydi, yoksa bağcıyı dövmek miydi? Ceza kesilip para tahsil edildikten sonra vatandaşın canı kimsenin umurunda değil miydi yoksa?
Neyse ki trafikte "radar uyarısı" olsun mu olmasın mı tartışmaları 2014 yılında neticelendi ve devletin vatandaşa tuzak kurmasının yanlış olduğuna karar verildi. Bu karara göre;
"Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 08.07.2014 tarihli 2014/2954 esas 2014/14281 karar sayılı ilama göre seyir halinde bulunulan yerde radar uyarısı bulunmaması halinde trafik cezası kesilemeyeceğini içtihat etmiştir. Bu karara göre; kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla yapılması gereken trafik denetimlerini, yol kullanıcılarına ceza vermek amacıyla bilgilendirme yapmadan kural ihlali yapmasını beklemek, trafik kurallarının konuluş amacına uygun olmadığı gibi araç sürücülerine tuzak kurulması anlamına geleceğini ve bu durumun çağdaş hukuk devletine aykırılık teşkil edeceği görülmüştür." dendi.
Medeni dünyada tuzaklamak ayıp sayıldı.
Hele de devletin vatandaşına tuzak kurması kabul edilecek iş değildi...
Düşmez Kalkmaz Bir Allah!
Doların delirmişçesine artışının bir tuzak olduğunu güm diye çakılınca anladık.
Dolar'ın ve Euro'nun birkaç gün içerisinde yükselmesi ne kadar anlamsızsa, bir gecede düşmesi de o kadar anlamsızdı.
Sokaktaki vatandaş hızla değer kaybeden parasını korumak için dövize saldırmış, yok canıyla kenarına üç beş Dolar ya da Euro atmıştı.
İşte o gariban vatandaş senenin en uzun gecesinde, uykusunda ökseye yakalandı. Günlerdir yaşadığı belirsizlik içinde başını yastığa koyduğunda ve uykuya daldığında kim bilir ne rüyalar görüyordu bilinmez ama uyandığında gördüğü tam bir kâbustu.
Ne olmuştu da dolar bu kadar kısa bir süre içinde 8'den 18'e çıkmış, ne olmuştu da bir gecede 18'den 11'e inmiş, ne olmuştu da her şey tepetaklak olmuştu?
Kimse ne olduğunu bilmiyordu. Kimse bir şey anlamıyordu.
Bilinen, kriz kamyonun son gaz tepeye tırmandırıldığı ve uçurumdan aşağıya bırakıldığıydı.
O gece kim bilir kaç milyar liralık döviz yüksek kurdan bozulup, sabah düşük kurdan tekrar alınmış ve servetler ikiye üçe katlanmıştı.
Ülke kumarhane miydi de vatandaş bir yandan endişeye sürüklenmiş, bir yandan gaza getirilmişti. Bu rüzgâra kapılan büyük oyuncular küçük, küçük oyuncular büyük kaybetti.
NAS'lar bir gecede "Ee, daa daa nas'sınız?"a döndü, yıllardır haram denilen "faiz" tesettüre girip örtündü, helâl oldu. Türk Lirası dolara endekslendi ve adı konmasa da para birimimiz bir bakıma Türk Doları'na dönüştü.
Kısacası, kendi halinde vatandaş (Rabbim affetsin!) bir kez daha tuzağa düştü.
Ve bu büyük çalkantı, bu keskin viraj, bu dik çıkış, bu sert düşüş, bu şiddetli sarsıntı neden davulla halayla kutlandı, o da hiç anlaşılamadı.
Şimdi beklediğimiz istikrardır. Türk Lirası’nın ve ülke ekonomisinin korunmasıdır. Dolar-Euro’nun tramplende zıplar gibi bir aşağı bir yukarı zıplamamasıdır…
24 Aralık 2021 / C.E.Y.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder