Önce Hürriyet Gazetesi'ne saldırdılar, ardından Ahmet Hakan'a.
Hakan'a saldırıyı kimler yaptı biliniyor.
Neden yaptılar az buçuk o da biliniyor.
Lakin kim ya da kimler yaptırdı bilinmiyor...
Yaptıranlara aday çok.
İş adamı Cem Uzan, gazeteci Cem Küçük, Ak Partili Abdurrahim Boynukalın ve MHP'li Semih Küçük...
Son dönemde hepsi attı tuttu Ahmet Hakan'a.
Hakan da susup oturmadı tabi. Karşılıklı restleştiler Allah ne verdiyse.
Şimdiyse atıp tutanlar zinhar inkârlarda.
Havlayan köpek ısırmaz derler bizim buralarda.
Yapacak olan tehdit etmez, yapacaksa da ileride suçlanabileceğinden ötürü delil oluşturacak davranışlara girmez. (or vice versa)
Sindiği pusuda sinsi sinsi uygun zamanı kollayan ise hazır ortaya suçlanacak adaylar patır patır düşmüşken gider işi bitirir, sonra da elini kolunu sallaya sallaya köşesine çekilir.
Oturduğu yerden izler bir güzel. Eğlenir de...
Ahmet Hakan daha binanın önünde iken başlamış araç takibe. Dörtbir yanda kameraların olduğunu bile bile...
Plakası ortada, rengi modeli ortada.
Tedbir alacak aklı mı yoktur saldırgan arkadaşların, yoksa kimseden çekinceleri mi bilinmez.
Hakan tam evinin önüne geldiğinde gerçekleştirirler saldırıyı bir de, öyle tenhada değil.
Güzergâh'ı düşünün, Bağcılar-Nişantaşı...
Bütün deliller açık ve net ortadadır işte.
Bütün bu verilerle failler anında yakalanacaktır.
Zaten zanlıların suç dosyaları da hayli kabarıktır. Öteyle beriyle de epeyce bir bağlantıları vardır.
Yakalanmayıp da ne yapacaklardır.
Yakalandılar da anında.
Sonra da savundular kendilerini: "Trafikte dalaştık"...
He, biz de inandık...
****
Şimdi;
Diyorum ki;
Bizi bu kadar hafife almasanız da Meksika'dan ithal dizi senaryoları gibi senaryolarla karşımıza çıkmasanız ve biraz daha iyi senaryolar yazsanız.
Biraz daha iyi kurgular yapsanız.
Dedektiflik hislerimizi gıdıklasanız, dimağlarımızı biraz daha zorlasanız.
Agatha Christie okusanız mesela.
Ya da Sherlock Holmes filmleri izleseniz. Pembe Panter serilerini de izleyebilirsiniz.
Ahmet Ümit'e de danışabilirsiniz arada.
İnternetteki dedektiflik oyunlarını da oynayabilirsiniz.
****
Her ne taraftan olursa olsun basını susturmaya çalışmak ya da öyle bir algı yaratmaya çalışmak kabul edilemez. İşler tıkırında giderken herkes 'cici', işler az biraz raydan çıkınca taraflar karşılıklı oluyor 'incitici'...
Paylaşamadığınız her ne ise aranızda halletseniz de milleti bu işlerle meşgul etmeseniz diyorum.
Korkutma, sindirme, şiddet, tehdit, düzen, mizansen dolu bir ülke değil bizim yaşamak istediğimiz.
Huzur, sevgi, saygı, spor, sanat, çalışma, üretme, dinlenme, eğlenme dolu bir ülke.
Ve bunları sağlamak için "siz" talip oluyorsunuz oylarımıza.
"Kargaşa yaratıp ülkeyi çıkmazlara sürükleyeceğiz" deseniz kimse oy vermez malum.
"Galiba" siz bize "biraz" yalan söylüyorsunuz.
Bir de ortalık toz duman olunca "aldatıldık" diyorsunuz...
Hadi anladık siz safa yatıyorsunuz da, biz de bu kadar saf mı görünüyoruz?
****
Yazının sonunda tekrar Ahmet Hakan'a dönecek olursak;
Neyse ki 'insaflı' davranıp öldürmediler Hakan'ı.
‘Kimvurdu'ya, pardon, 'Kimdövdü'ye getirdiler...
Bak yine aklıma düştü,
Hakikaten, "Ahmet Hakan'ı kim dövdü?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder