23 Eylül 2015 Çarşamba

Tam bir ‘kurban’ bayramı

Yaklaşık 100 günde 100'ün üzerinde şehidi adeta kurban vermişken, bu bayramın adını telaffuz etmek bile ağır geliyor insana.
Aklıma kurbanlık koyun gibi sıra sıra dizilmiş askerler geliyor.
Celladını bekler gibi ölümü bekleyen, Azrail'in kim olup ölümün nereden geleceğini bilmeyen, ellerine verilen silahı kime doğrultacağını kestiremeyen, öyle kendi halinde ortaya salıverilmiş kurbanlıklar...
Sonra da hain bir tuzak ve...
Askerlik yan gelip yatma yeri değil muhakkak. Yeri geldiğinde ölmeyi bilmek de var.
Lakin yeri neresi?
Bize kurbanlık gibi görünmelerinin nedeni ise yerinin neresi olduğunun cevabının verilememesi.
'First Lady'miz bile şehit ailelerine demedi mi "Siz Kurban Bayramı'nı çoktan idrak ettiniz" diye...
Bu sözün üzerine başka söze ne hacet...
****
Kurban Bayramı'na adını veren kurbanlıklar tarafında da durum farklı değil.
Ki o hayvanlar mezbahalarda hep kesiliyor, paket paket marketlerde hep sergileniyor.
"Kıyma az yağlı olsun lütfen. Köftelik yani..."
Ya sokaklardaki kesimler?
Ya sevap işleyeceğim diye girilen günahlar?
Ya da 'sevap' diye kesilen hayvanın etlerini fakir fukaraya dağıtmak yerine derin dondurucularda saklamalar?
Zavallı hayvan hakikaten de kurban ediliyor işte...
Ama kime ve neye?
****
Sadece bu bayramın değil her bayramın bir yüzü de tatil.
Cuma'yı Cumartesi'ye ekle, Pazar'ı Pazartesi'ye ekle, tatili sakız gibi uzat uzatabildiğin kadar.
Yarım gün eklemeleri anladık da, bu kez üç gün birden ekleyince tatil oldu sana bitmez bir tatil.
3 gün bile  tatil olsa yerinde duramayıp güneye akan milletimiz tatilin dokuz güne çıktığını duyunca durur mu hiç, aktı yine güneylere.
Bu kez de kurbanlar yollarda verilmeye başlandı.
Tatilin 'gök gürültülü sağanak yağışlı' geçecek olması da tatilden yeterince sebeplenemeyecek olanların cüzdanlarına verdi hasarı.
Neyse, "Tebdil-i mekânda ferahlık vardır" diyelim.
Diyelim ve gidenlerin sağ salim evlerine dönebilmelerini dileyelim.
****
Tatile giden var gidemeyen var. Kamu çalışanları tatil yaparken özel sektör tam kapasite çalıştı malum.
Tatil edilenlerin yanında bu kez tatil edilmeyenler oldu kurban.
Esas hesap kesim ise tatil dönüşünde...
Devlet dairelerinde işi olanlar araya giren dokuz günün ardından işlerini son üç güne nasıl sığdıracaklar bakalım.
Bankonun iki tarafı da nasibini alacak bu uzun tatilden.
'Uzatma' gibi bir imkân sunarlar millete herhalde.
Tatili bu kadar uzatabiliyorsak, değil mi ama?
****
Müslüman alemi en büyük kurbanlarını Hac'da verdi bu kez.
Kâbe'de tavaf edenlerin üzerine devrilen vinç, ardından bir otelde çıkan yangın ve toplamda 100'ün üzerinde ölüm.
Suriyeli müslümanların can pazarında verdikleri kurbanları da unutmayalım...
Ege Denizi neredeyse cesetten geçilmiyor.
O insanlar ki, ölenlerin çoğu kadın ve çocuk.
En azından yüzme bilselerdi şansları biraz daha yükselirdi.
Ama kadın kişinin yüzme neyine? Olur mu hiç öyle cıbıl cıbıl..!
****
İşte bu şartlar ve bu ortam dahilinde 'adının yerini bulmuş' bir bayram kutlayacağız bu yıl.
İçimize sinse de sinmese de kutlayacağız...
Kutlayacağız, değil mi?

Nice bayramlara / 15 Kasım 2010
Bir 9 gün tatili daha / 28 Ağustos 2011
İki bayram bir arada 
/ 25 Ekim 2012
‘Dokuz Gün’ barajına takılanlar / 18 Ekim 2013
Hayvan kes(eme)me bayramı!
 / 30 Eylül 2014
Tam bir ‘kurban’ bayramı
 / 23 Eylül 2015
OLE!
 / 13 Eylül 2016
Hangi Oğlunuzu Seçerdiniz?
 / 24 Ağustos 2018

Zulmün adı ET olmuş! / 6 Eylül 2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder