13. Bursa Kitap Fuarı ardında el değiştirmiş bir dolu kitap ile sosyal medyada paylaşılmak niyetiyle çekilmiş bir dolu fotoğraf bırakarak Pazar günü kapattı kapılarını.
Altı salonun tümünü dolduran kitap satarlar ile yine bu salonları dolduran kitap severler fuar sebebiyle bir araya geldiler. Yayınlanmış eserleriyle stantlarda yerini alan tanınmış yazarların bazıları kitaplarını imzalamaktan ve her kitap alan ile kameralara poz vermekten bitap düştüler.
Bazıları da okuyucularıyla ayrı ayrı sohbet ederek ve yüzlerindeki gülümsemelerini eksik etmeyerek tamamladılar günü.
Fuar açılışı konuşmaları esnasında kamerama takılan uyuklayan vatandaş görüntüleri yerini, fuar boyu stantlarda nöbet tutan kitapevi sakinlerine devretti.
Kalabalıkta gördüklerim arasında sandalyesinde boynunu devirmiş uyuklayan satıcılar da vardı, salon salon gezmekten ayaklarına kara sular inmiş ve buldukları yere çökmüş alıcılar da.
Fuara çoluğunu çocuğunu kaparak pazar gezmesi niyetiyle gelenler de vardı, elindeki listeler ile stant stant gezerek kitap arayan kitap kurtları da...
Konferans salonları ise kapı dışlarına kadar doluydu.
Fuar alanındaki izdiham böyleyken dışarısı daha farklı değildi. Geniş bir alana yayılmış otopark'a rağmen (taşlı topraklı olan kısımlar dahil) fuar alanına yaklaşmaya başladığımız andaki trafik keşmekeşi ile sokak satıcılarının cızırtılar eşliğinde yarattıkları bol kokulu yoğun duman sisi karşıladı bizi.
Son gün diye fuara akın eden insanların hepsi kitap ve imza almak için kuyruklarda beklerken acıkacaklardı elbet.
Girişimci de götürecekti hizmetini haliyle...
De, bu görüntü bana bir kitap fuarından çok kasaba panayırı görüntülerini anımsattı...
Neyse;
Kuyruklarda bekleyenler demiştik;
Fuar boyunca tanınmış yazarları ağırlamıştı fuar. Son güne konuk olanların önündeki kuyruklar adeta bitmez tükenmez düşüncesi veriyordu insana.
Kimler yoktu ki yazarlar arasında; Ayşe Kulin, Yılmaz Özdil, Enver Aysever, Ali Kırca, Gül Sunal, Uğur Koşar, Can Dündar, Can Ataklı, Üstün Dökmen, Nafer Ermiş ve pek çok yazar...
Lakin kuyruk uzunluğu bakımından Pucca açık ara öndeydi...
ANKARA'NIN GENÇLERİNE BAK
Bunca tanınmış yazarın yanında yazarlık yolunda ilerleyerek daha çok okunmayı hedefleyen yazarlar da vardı tabi.
Ortak arkadaşımız ve benim de uzun zamandır hem okurum hem arkadaşım olan İlker Tanrıverdi vasıtasıyla kendilerini tanıdığım, Ankara'dan gelerek fuarın son gününe katılan genç yazarlar Ümit Dağcı ve Sema Kahveci ile kitap tanıtımına farklı bir boyut getiren Yazarından Dinle ekibiyle buluştum ben de.
Onlarla sohbet ettim, onları dinledim, onlardan pek çok şey öğrendim,
Tanınmış yazarları bir kez daha anlatmaktansa edebiyata baş koymuş bu gençleri önce kendim tanımak, sonra da sizlere tanıtmak istedim.
Ümit Dağcı;
Şimdiye dek yayınlanmış üç kitabı ile adları konmuş ve yazmaya devam ettiği on dört kitabı bulunan Ümit 1982 doğumlu, üç çocuk babası Ankaralı bir işadamı.
Kitap okumaya çok geç başlayan, okuduğu bir kitap ile yazma yolu açılan Ümit'in kitaplarından İlk ve Son Yaratılış'ı okuduğumda fantastik bir aleme dalmıştım.
Dalmakla kalmayıp kitabın kahramanlarını bir köşe yazımda bile kullanmıştım.
Kitabın içeriğini anlatmayayım ama şu kadarını da söylemeden geçmeyeyim;
O kitabı okurken zihnimde sahne kuruldu, perde açıldı;
"Ve Oyun!.."
Okuduklarım bir film gibi canlanıyorsa o sahnede, içine çekiyorsa beni kitap, okutuyorsa kendini... Yorumum budur, bu kadardır...
Ümit Dağcı Bir Ankara Hikayesi "Sadakat" ve Bir Ankara Hikayesi "Gölge" kitaplarını benim için imzalarken, kitaplarının içinde sessiz sedasız keşfedilmeyi bekleyen aforizmalarından alıntılar kondurmuş imzasının üzerine.
Buradan da anlayacağımız üzere Ümit'in kitaplarının sadece hikâyeleri değil, felsefeleri de var...
Sohbetimiz esnasında yazmaktan aldığı hazzı görüyorum Ümit'in gözlerinde. Yazma aşıklarının anlayacağı bir heyecanla dolu dolu bakıyorlar bana. Anlatacak çok şeyi var, sözcükler dudaklarından ardı ardına dökülüyor.
Lakin yazacaklarının hepsini de bir sıraya koymuş. Bu konuda bir devamlılık oluşturmuş.
Biz konuşurken Ümit için sevindirici bir haber geldi Gemlik'ten. Fuara gelmeden önce Gemlik'e uğramış ve 60-70 kitap bırakmışlardı. Hepsi satılmış. Ankara'ya dönerken Gemlik'e uğrayıp biraz daha kitap bıraktılar.
Bu arada; Ümit Dağcı kitap fuarlarının sıkı bir takipçisi ve katılımcısı...
Sema Kahveci;
Sema ise Ümit'ten de genç. Algısı yüksek, kara kara gözleri ile görülmeyenleri gören, uzun saçlarının arkasına saklanmış kulakları ile konuşulmayanları duyan, sözcükleri bölüp parçalayarak farklı anlamlarda dans ettiren, henüz 20'li yaşlarının ikinci devresinde bir yazar.
Sadece yazar olsa iyi, ettiğimiz kadın kadına sohbette bugüne kadar yaşadığı hayatına sığdırdıkları ile de şaşırttı beni.
O bir Genç Kadın Girişimci, o bir yazar, o bir folklorcü, o bir hayvansever, o bir tasarımcı, o bir reklamcı, o bir küçük harf kullanıcısı, o bir kitap içeriğini a'dan z'ye sıralayıcısı ve o "Aşka Yasaklanma" ile "Ya Zar Gelmezse" kitaplarının sahibi.
Ve o da Ümit gibi kitap fuarlarında kitaplarıyla yer alıyor...
Yazarından Dinle;
"Bir kitabı yazarından daha iyi kim anlatabilir ki?", değil mi?
Nezir Yücesoy ve Cem Altuğ da böyle diyerek çıkmışlar yola. Cem sırtlamış kamerasını, Nezir de almış eline mikrofonu, uzatmış yazara. Anlatmış yazar kitabını nasıl yazdığını, niçin yazdığını bir çırpıda. Uzun uzun değil, kısa kısa. Şimdiye dek aralarında Ece Temelkuran, Tuna Kiremitçi, Sunay Akın, Onur Gökşen, Hulki Cevizoğlu ve Atilla Taş gibi isimlerin de olduğu 150 tane videoları olmuş böyle. (Bursa çekimleri hariç)
Bursa Kitap Fuarı'nda tanıştığım Ankaralı iki kişilik bu dev ekiple ettiğimiz sohbetin ardından peşlerine takılarak ne yaptıklarını izledim biraz. Uzun boyuyla ve kamerasıyla kalabalık arasında kolayca seçilen Cem'i ve stantlar arasında epey seri hareket eden Nezir'i koştura koştura takip ettim bir yarım saat kadar.
Mikrofonu yazarların burnuna dayamadan, imza için sırada bekleyenleri dikkate alarak, zarif bir yaklaşımla yaptılar tüm çekimlerini.
Böyle bir projeye imza atan Nezir ve Cem, tamamen kendi sermayeleri ile oluşturdukları "Yazarından Dinle" sitesi üzerinden ve çağın olmazsa olmazı sosyal medya aracılığı ile paylaşıyorlar kaydettikleri videoları.
Böylece okuyucular kitapları satın almadan önce hem yazarı hem de kitabı tanıyor. Yazarlar da sesli ve görsel olarak okuyucularına kendilerini anlatıyorlar.
Bu arada; Yazarından Dinle, Girişimci İşadamları Vakfı’nın yapmış olduğu 'Girişimcilik Ödülleri Yarışması'na katılmış.
Yazarından Dinle Kurucusu ve Genel Koordinatörü Nezir Yücesoy, 14 Mart'ta Vakıf tarafından verilen eğitime katılarak 'Yazarından Dinle'yi anlatan bir sunum yapmış.
Bir yandan insanları okumaya teşvik ederken, bir yandan da herkesin zamanının kıymetli olduğunu ve kimsenin uzun uzun lüzumsuz sohbet dinlemek istemediğini fark ederek yola çıkan ikilinin bu yaklaşımları alkışı hak ediyor doğrusu.
İlerleyen günlerde ağlarını daha geliştirip bilinilirliklerini arttırdıklarında reklam ve kitap satışları ile gelir de sağlamayı hedefliyorlar.
****
Yukarıda anlattığım bu dört gencin önceliği 'bilinen anlamda kazanç' olmamış hiç.
Emeklerini koymuşlar ortaya.
Hepsi kendi inandığı doğrultuda çıkmış yola.
Kendimden de bildiğim kadarı ile, yazanlara en büyük ödül okunmak,
Anladığım kadarı ile de, yazarlara ve okurlara ise yazarındandinle olacak...
****
Günün sonunda, birbirimizden ayrılmadan önce kameraya topluca bir poz vermeyi de unutmadık tabi.
Fuarın ardından;
Şimdi; sizin baş ucunuzda da aldığınız kitaplardan oluşan bir dağ var değil mi?
Galiba bir dahaki fuara kadar ancak bitirebileceğiz aldıklarımızı.
Hepinize iyi okumalar efendim.
Kitapsız kalmayın, kitapsız olmayın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder