TÜKD Bursa Şubesi Başkanı Aylin Sabancı arayıp da, "Canan Hanım, TÜKD Önder Kadın Ödül Töreni için İstanbul'a gidiyoruz, sizsiz olmaz..." deyince ve ben de "Harika bir davet, ben de zaten İstanbul'dayım!" deyince, 8 Haziran günü Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi'nde düzenlenecek ödül töreni için sözleştik.
O gün diğer şehirlerin TÜKD şube üyeleri kendi şehirlerinden, Bursa Şubesi üyeleri Bursa'dan, ben de kendi semtimden gelerek Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi'nde buluştuk. 17:00'de başlayacak ödül törenine katılım epey yüksekti. Önder Kadın Ödülü alacaklar yine birbirinden kıymetli isimlerdi.
2023'ün "Medya Ödülü" Sedef Kabaş'a, "Sanat Ödülü" Gülsin Onay'a, "Bilim Ödülü" Prof. Dr. İonnna Kuçuradi'ye, "Spor Ödülü" Sümeyye Boyacı'ya, "Onur Ödülü" Eşitlik İçin Kadın Platformu / EŞİK'e, "Unutamadıklarımız" kategorisindeki ödül ise KKTC'den gelen Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği'ne verilecekti.
TÜKD Önder Kadın Ödülü
Önder Kadın Ödülü her yıl tüm şubeleri temsilen, Genel Merkez Yönetim Kurulu tarafından veriliyor. Bu ödüle aday gösterilecek adayların uluslararası veya ulusal düzeyde herhangi bir mesleki alanda veya sivil toplum alanında yaptıkları işlerle kadın tanımını yücelten, kadının ekonomik, sosyal veya politik statüsünü güçlendiren, kadınların öne çıkmasını sağlayan "dikkate değer bir başarı" sağlamış olmaları gerekiyor. Bu kriterlerde bir aday bulunamaması durumunda ise o yıl için ödül verilmeyebiliyor. 2008 yılında, dönem başkanı Birten Gökyay öncülüğünde başlatılan "Önder Kadın Ödül Töreni", Pandemi sebebiyle verilen üç yıllık bir aranın ardında bu yıl tekrar gerçekleşiyor.
Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği
Ödül törenine geçmeden önce derneğin kuruluş öyküsüne şöyle bir göz atalım.
Derneğin kurucu üyelerinden Prof. Sara Akdik, Londra’ya yaptığı bir iş gezisinde Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Derneği (International Federation of University Women / IFUW) çalışanları ile tesadüfen tanışır. Akdik dernek hakkında bilgi toplar ve İstanbul'a döndüğünde, arkadaşlarının da onayı ve desteği ile, 19 Aralık 1949 tarihinde Üniversiteli Kadınlar Derneği kurulur. Daha sonra bir kanunla, dernek adının başına Türk ünvanı eklenir. Derneğin kurucu üyeleri Süreyya Ağaoğlu, Sara Akdik, Şevket Fazıla Giz, Nüzhet Gökdoğan, Remziye Hisar, Nebahat Karaorman, Müfide Küley, Türkan Rado, Pakize Tarzi, ve Beraat Zeki Üngör'dür. (https://tukd.org.tr/sayfa/kurucular)
TÜKD kuruluşundan bugüne, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği kurucu başkanı Dr. Türkan Saylan'ın, “Her eğitimli kadının bu Cumhuriyet'e borcu var.” sözündeki gibi, Türkiye Cumhuriyeti'ne olan borcunu, "aydınlığı yayarak" ödemek için durmaksızın çalışır.
Antakya şubesinin kurulmasıyla birlikte şube sayısı 29'a ulaşan TÜKD, Dünya Üniversiteli Kadınlar Derneği ve Avrupa Üniversiteli Kadınlar Derneği üyesidir. Üstelik Türkiye, en büyük sayıda üyesi olan bir ülkedir.
Önder Kadın Ödül Töreni
Ödül töreninin sunumunu, TÜKD İstanbul Şubesi bursiyerlerinden olup artık kendi kanatlarıyla uçmaya başlayan ve şimdi kendisi de bir TÜKD üyesi olan Busenur Yıldız üstlenmişti. Yıldız yaptığı açılış konuşmasında, TÜKD kurucularının hak ve adalet için verdiği mücadelelerin kendisine her zaman ilham olduğunu ve güç verdiğini, TÜKD kurucularından Süreyya Ağaoğlu'nun hem kendi mesleğinde hem de yaşamda kadının yeri için verdiği mücadelenin kendisinin bugününü aydınlattığının altını özellikle çizdi. Süreyya Ağaoğlu'nun kadın olarak bir başına bir lokantada yemek yiyebilmek için verdiği mücadelenin, Nüzhet Gökdoğan'ın Kandilli Gözlem Evi'ne sadece kadın olduğu için alınmadığı bir dönemde uluslararası pek çok gözlemevinde başarıya imza atıp, ülkesine döndüğünde Türk Astronomi Derneği'ni kurmasının ve Türkiye'nin ilk kadın dekanı olmasının kıymetini dile getirdi. Busenur'un da dediği gibi, o kadınların her biri ayrı ayrı bir değerdi.
Hepsi "Önder Kadınlar"dı...
Ödül törenine önceki dönem genel başkanları, Önder Kadın Ödülü'nü ilk alan kişi olan Nazan Moroğlu, Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, Bulgaristan İş Kadınları Dernek Başkanı ve dernek üyeleri katıldı.
Tören, saygı duruşu ve İstiklâl Marşı'nın okunmasının ardından, TÜKD Yönetim Kurulu Başkanı Meral Güler, İkinci Başkan Tülin Kesiktaş Teoman ve Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Songül Başkaya'nın açılış konuşmalarıyla başladı.
Songül Başkaya |
TÜKD Başkanı Meral Güler yaptığı konuşmada, Kıbrıs dahil olmak üzere 12 ilde gerçekleşen, 6 Şubat depremi döneminde şube başkanları ve bursiyerler ile yaptıkları çalışmaları, tüm şubelerin taşın altına nasıl el koyduklarını, yurt dışından deprem bölgesindeki öğrencilere TÜKD üzerinden gönderilen desteği, İstanbul Sözleşmesi ve Anayasa'nın ilk dört maddesi için verdikleri mücadeleleri kısaca anlattı.
Daha sonra söz alan 2016-2019 dönem Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği İzmir Şubesi Başkanı, İzmir Kadın Kuruluşları Birliği ve Genç Eşitlik Platformu'ndan Tülin Kesiktaş Teoman, Hatay deprem bölgesinde kadınlar için yaptıkları çalışmaları çok daha detaylı anlattı. Deprem sonrası yalnız kalan kadınlar ve çocukları için güvenli yaşam alanı oluşturmak adına, Kadın Yaşam Konteynır Kenti oluşturma çalışmaları olduğunu söyledi.
Kadının gücüne hayran olmamak elde değildi...
Tülin Kesiktaş Teoman |
Gecenin sunucusu Busenur Yıldız, Önder Kadın Ödülü sahiplerini sahneye davet etmeden önce haklarında kısa birer önbilgi okudu. Sahneye gelerek ödülünü alan ödül sahibi önder kadınlar da, kısa birer konuşma yaparak teşekkürlerini sundu.
"Önder Kadın Sanat Ödülü" Devlet Sanatçısı Gülsin Onay
Piyano eğitimine üç buçuk yaşında başlayan Gülsin Onay, üstün yetenekli çocuklar kanunu kapsamında Paris Konservatuarı'nda eğitim görür. 1987 yılında Devlet Sanatçısı ünvanını alır. Onay, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası solisti, Bilkent Üniversitesi'nin de sürekli sanatçısıdır. Ayrıca 2003 yılından beri UNICEF Türkiye İyi Niyet Elçisi'dir.
(Yazılara sığmayacak bir hayat hikâyesine sahip olan Gülsin Onay'ın hayatını ve kariyer basamaklarını nasıl tırmandığını daha detaylıca okumak için tıklayınız.)
Gülsin Onay |
Geçmiş dönem başkanlarından ve "Önder Kadın Ödülü"nü başlatan Birten Gökyay tarafından takdim edilen ödülünü alan Gülsin Onay, kısa bir teşekkür konuşmasının ardından piyanosunun başına geçerek tuşlarına dokundu ve on altı dakikalık bir resital ile bizleri bambaşka bir aleme taşıdı.
"Önder Kadın Bilim Ödülü" Prof. Dr. İonna Kuçuardi
İonna'nın sözcük anlamı "Tanrı'nın armağanı", soyadının Türkçe karşılığı ise Kütükoğlu imiş. Kuçuardi, Türkiye Felsefe Kurumu'nun başkanı ve hâlen Maltepe Üniversitesinde İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve İnsan Hakları Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyor. (İonna Kuçuradi'nin özgeçmişi o kadar uzun ki, burada yazmak mümkün değil. Kuçuradi'nin detaylı biyografisini okumak için tıklayınız.)
Her yıl 3 Mart'ta düzenlenen ÇEK ödüllerinin on dördüncüsünde (3 Mart 2019) "Eğitim" dalında İoanna Kuçuardi ödüle layık görülmüş, rahatsızlığı sebebiyle fiziken katılamadığı ödül törenine barkovizyon aracılığı ile katılmış ve "Bir çocuk açsa onu eğitemezsiniz" sözleri ile başlayan bir konuşma yapmıştı. Bu kez de insanları robotlaştırmaya, robotları insanlaştırmaya çalışanlara seslendi. Eğitim sisteminin ülkeyi getirdiği durumu sorgulayarak, her şeyin eşdeğer olmadığını söyledi. Dilimizin bozulduğunu, çok sayıda kelimeye anlamına aykırı anlamlar yüklendiğini, tekrarlanıp çoğaltılması ile bu yanlışın doğru kabul edildiğini, anlamak ile algılamak arasındaki farkı, süre ile süreç arasındaki farkı kimsenin anlamadığını, aynı anlamı taşıyan sözcüklerin farklı sözcükler gibi kullanıldığını ve kimsenin bunun da farkında olmadığını söyledi.
Cumhuriyetin 100. yılında kendisine Önder Kadın Ödülü veren TÜKD'ne ve dernek başkanı Meral Güler'e teşekkürlerini sundu.
Kuçuardi'nin konuşmasının ardından mikrofona gelen Senay Ertem, İonna Kuçuardi ile ilgili epey etkileyici ve bilinmezleri bildiren bir takdim yaptı. İonna Kuçuardi yaklaşık sekiz dakika süren bu takdimi sonuna kadar ayakta dinledi.
"Önder Kadın Medya Ödülü" Gazeteci-Yazar Sedef Kabaş
Muhalif duruşu, doğruları eğip bükmeden konuşması, televizyon programları, yazıları ve kitapları ile yakından tanıdığımız Sedef Kabaş, Londra'da doğar. Yükseköğrenimini 1992'de Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde tamamlar ve Fulbright Bursu alarak ABD'ye gider. Boston Üniversitesi'nde Televizyon Haberciliği üzerine yüksek lisans yapar. 1995-1997 yılları arasında CNN International'da gazeteci olarak çalışmaya başlar ve bu kurumda çalışan ilk Türk gazeteci olur. (Onun hayat öyküsü de okunmaya ve örnek alınmaya değer uzun bir öykü. Daha detaylı anlatım için tıklayınız.)
Busenur'un tanıtım konuşmasının ardından sahneye gelen Sedef Kabaş, "Türkiye dünyada en çok gazeteci hapseden ülkeler kategorisinde. Dünya basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasında 153. sıradaydık. Ve bu yıl biraz daha gerileyerek 165. sıraya yerleştik. Türkiye'de gazetecilik yapmak savaş pilotıu olmaktan daha tehlikeli hale geldi." sözleriyle başladı konuşmasına ve 21 yıllık iktidar boyunca gazetecilerin yaşadığı sıkıntıları ve maruz kaldıkları maddi-manevi "şiddeti" anlattı. Türkiye'de gazeteci olmak zordu, kadın olmak zordu, kadın gazeteci olmak çok zordu. Kabaş korkutanların en çok korkanlar olup olmadığını sorgularken "Korkutandır En Çok Korkan" başlıklı yazım aklıma düştü.
Kabaş'ın konuşmasının sonunda ödülünü kendisine Songül Başkaya takdim etti.
"Önder Kadın Onur Ödülü" Eşitlik İçin Kadın Platformu / EŞİK
Eşik Kadınları adına söz alan EŞİK gönüllüsü Avukat Hülya Gülbahar, örgütlülüğe dikkat çekerek, “Birleşe birleşe kazanacağız diyoruz, kadın mücadelesi, kadın dayanışması diyoruz. Eşik olarak kendimizi ve elimizdeki kazanımlarımızı korumak için, milyonlarca kadın ve çocuk için, bütün bir Türkiye için ve sonra dünyanın bütün ezilen halkları ve ulusları için bir araya geldik, üç yıldır mücadele ediyoruz... Hayatlarımızdan, haklarımızdan ve hayallerimizden vazgeçmeyeceğiz. Sonunda kazanan biz olacağız.” dedi ve konuşmasının sonunda EŞİK üyesi kadınları sahneye davet etti.
Önder Kadın Onur Ödülü, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü Nazan Moroğlu tarafından Eşik Platformu Kadınları’na takdim edildi. Kendisi de bir EŞİK gönüllüsü olan CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka da kısa bir konuşma ile bu ödül töreninin gerçekleşmesinde emek veren her kadına teşekkür etti.
"Önder Kadın Spor Ödülü" Türk Yüzücü Sümeyye Boyacı
2003 doğumlu Sümeyye'yi anlatmaya kelimeler yetmez. Doğumundan itibaren iki kolu olmayan Boyacı, aynı zamanda kalça çıkığı ile dünyaya gelir. 4,5 yaşında ayağıyla resim yapmayı öğrenir. İlkokul eğitimini özel bir okulda alır ve ayaklarıyla yazı yazmayı öğrenir. Kendi ifadesine göre, "gittiği bir akvaryumda gördüğü balıkların kolları olmadan yüzebilmesinden etkilenerek", 2008 yılında yüzmeye başlar. Eğitmeni Çiğdem Abaza kendisine yüzmeyi 12 saatte öğrettiğini söyler. (Sümeyye'nin hayatına daha yakından bakmak için tıklayınız:)
Sümeyye Boyacı 2019 Dünya Paralimpik Yüzme Şampiyonası'nda 50 m sırtüstü S5 kategorisinde gümüş, 2018 Avrupa Paralimpik Yüzme Şampiyonası'nda aynı kategoride altın madalya kazanır. 2022 Dünya Paralimpik Yüzme Şampiyonası’nda 50 m sırtüstü S5 kategorisinde Türkiye'ye altın madalya kazandırarak dünya şampiyonu olur. Sümeyye Boyacı, Barbie’nin ‘rol modelleri’ serisine katılır. Sümeyye'nin, “Kollarım olmayabilir ama kimsenin görmediği kanatlarım var” sözleri herkese ilham verir.
Ödül törenine antrenmandan gelen ve konuklara "olağan 1 gününü" anlatan Sümeyye, kendini ifade etme becerisi ve sıcaklığı ile kalpleri fethetti. Onun güler yüzünün ve narin bedeninin yanında, içindeki çelik irade gözlerden kaçmadı. İstediği üniversiteye yüzde yüz burslu olarak girmiş olması, olimpiyatları hedeflemesi, bu uğurda durmaksızın çalışması ve bu çabalarının takdir edilmiş olması Sümeyye'nin şu andaki en büyük mutluluğuydu.
"Unutmadıklarımız" KKTC'den Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği
Bu bölüm elimin en gitmediği, yazarken parmak uçlarımın yandığı bölüm. Okurken siz de paramparça olacaksınız. Çünkü bu derneğin üyelerinin ve tüm Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kalbi paramparça. Onlar, 6 Şubat depreminde Adıyaman'daki İSİAS Otel enkazında yitip giden sporcuların aileleri. Gazimağusa Türk Maarif Koleji, Yıldız Kız ve Yıldız Erkek Voleybol Takımı'nın öğrencileri, öğretmenleri ve velilerinden oluşan kafile, "otel" denilen, "bina" denilen, oysa "sorumsuzluk, duyarsızlık, cahillik ve hainlik" ile el ele verilerek işlenen bir toplu katliamın, akıl almaz bir anlayışın enkazı altında kaldılar.
Dernek Başkanı Ruşen Karakaya'nın gözyaşlarıyla yaptığı konuşma esnasında barkovizyonda gülen gözleriyle, neşeleriyle, saflıklarıyla, gençlikleriyle onlarca genç resmi geçit yaptı. Ki hepsi enkaz altında kalmıştı. Salon sessizleşti. Gözyaşlarının sel olduğu nefes alış verişlerden, hafif burun çekmelerden anlaşılıyordu. Ağlamaya bile utanıyorduk. Ama sadece biz utanıyorduk.
Utanması gerekenler imar affından gelen paraları yerine yerleştirmişlerdi bile.
Ya yitip giden binlerce can, onlar nereye yerleşmişti?
Mehmet Akif Ersoy'un dizeleri çınladı zihnimde bir anda,
"Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın...
Bulgar-Türk İş Kadınları ve TÜKD İş birliği
Törende Bulgar-Türk İş Kadınları Kulübü Derneği ve MİDAS Menkul Değerler AŞ katkılarıyla gerçekleşecek olan Hatay’daki okul projesi için, Bulgar-Türk İş Kadınları Kulübü Derneği Kurucu Başkanı Türkan Türker ile TÜKD Genel Başkan Meral Güler arasında sahnede protokol imzalandı.
TEŞEKKÜRLER
Sanat, spor, eğitim, medya ve gönüllülük hareketlerini ve bu alanlardaki önder kadınları bir araya getiren, her biri ayrı ayrı bir değer olan TÜKD başkan ve üyelerine ne kadar teşekkür etsek az.
TÜKD’ye özel tasarlanan Önder Kadın Ödül Heykelciği, Nuriye Göçer tarafından tasarlanmış. Bir teşekkür de kendisine.
Bir teşekkür de beni bu özel güne davet eden TÜKD Bursa Şubesi'ne.
Bursa'da verilen TÜKD Yöresine Değer Katan Önder Kadın Ödülü törenini Yöresine Değer Katan, Ülkesine Değer Katar başlığı ile anlatmıştım. Bu yazının başlığı da Ülkesine Değer Katan, Dünyaya Değer Katar olsun dedim.
Değer Ver, Değer Gör, Değer Kat
Bir kadın kendisine ne kadar değer katarsa ailesine de o kadar değer katar, dolayısıyla topluma değer katar, yöresine değer katar ve dahi dünyaya değer katar. Kadını köle olarak görüp değersizleştirenler ise bırakın kazanacakları değeri, kendi hayatlarını anlamsızlaştırır ve basitleştirirler. Bilmemeyi ve öğrenmemeyi marifet, kaba kuvveti güç zannederler. Herhangi bir şeye hiç sahip olmamış kişi, kaybettiğinin ne olduğunu bilmez haliyle. Siz ne kadar anlatsanız da anlamaz.
Görgü ve eğitim ailede başlar deriz hep. Babaya pek laf etmeyiz de, annesi oğlunu/kızını eğitmemiş deriz. Erkek defolu çıkarsa, "Annesi yetiştirmemiş!" deriz.
İşte yine başa döndük.
Evde en çok kim var? Kadın.
Çocukla en çok kim temas ediyor? Kadın!
Yuvayı kim yapıyor? Kadın!
O zaman nedendir kadından bu kadar korkmak, bu kadar nefret etmek, kadını bu kadar hazmedememek.
Erkeğe kalan sadece "adam" olmak. E bi zahmet... Gölge etmeseniz o bile yetecek...
Bu uzun yazımı Ahmet Altan'ın Kristal Denizaltı kitabından birkaç cümle nihayetlendirmek isterim:
Hayatınız Seçtiğiniz Kadındır / Ahmet Altan / Kristal Denizaltı
"Bir erkeği hayatın içinde kadınlar gezdirir, hayatın katlan arasında kadınlar dolaştırır. Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz, bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz, esprili bir kadına rastlarsanız espriniz, zeki bir kadına rastlarsanız zekânız gelişir.
Hayat, kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi kat kattır; Babil’in asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir. Bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat, yanınızdaki kadının terası, manzarası, hayatıdır; hayatın hangi katında durduğunuzu, yanınızdaki kadının durduğu kat belirler.
Hayatınız, seçtiğiniz kadındır.
Bir kadın değil bir hayat seçersiniz çünkü..."
9 Haziran 2023 / C.E.Y.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder