Kürekle okyanus geçen ilk Türk olan Erden Eruç, 18 Guinness rekoruna vesile olan yolculuklarından bahsetmek ve bu yolculuğun öyküsünü kaleme alan Çağrı Özpideciler'in "Dalgalar Beni Çağırır" kitabını imzalamak üzere İstanbul Yelken Kulübü'nde düzenlenen etkinlikteydi.
Kendisini "keşif sporcusu ve okyanus eri" olarak tanımlayan Erden Eruç, 2007 yazında Kaliforniya’dan güneybatıya doğru devriâlem yolculuğuna başlamış, 2012’nin Temmuz ayında, 5 yıl 11 günlük bir süreden sonra tekrar başladığı noktaya geri dönüp yolculuğunu noktalayarak tarihe kendi gücüyle devriâlemi başaran ilk kişi olarak geçmişti. ,
Tarihte ilk olmak önemliydi. "Son" her zaman değişebilirdi ancak "ilk"i kimse yerinden söküp atamazdı.
Dalgalar Beni Çağırır
Bursalı Aktaş Holding sponsorluğunda yaptığı bu yolculuğu anlatmak için 2013 yılının Nisan ayında geldiği Bursa'da kendisini dinlemiş ve bu etkileyici konuşmayı "Kas gücüyle Devr-i Âlem'e var mısınız?" başlığı ile yazıya dökmüştüm. Sonrasında da kendisini izlemeye devam ettim. Çağrı Özpideciler bu akıl almaz yolculuğu tüm detayları ve fotoğrafları ile kitaba aktarmıştı.
1 Temmuz 2022 günü Kabotaj Bayramı'na istinaden Kadıköy İskelesi üzerindeki İstanbul Kitapçısı'nda düzenlenen imza gününe katılarak kitabı edindim ve bir solukta okudum.
Yolculuğun özünü biliyordum ancak kitap sayfaları arasında kaybolmak, adeta dalgalar arasında kaybolmak gibiydi.
Biz 'Dalgalarla boğuşmak'a da bakarız
"Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar." der Victor Hugo. Ancak gemiyi limana getirirken geçilen merhaleler ve aşılan zorluklar seni limana, yola çıkmadan önceki senden daha "farklı" bir kişi olarak çıkartmıştır. Gemi limandadır, tamam. Ancak limana varış öyküsünü de anlatmak lazımdır. Ki arkadan gelenler hiçbir başarının tesadüf olmadığını, denizin her zaman durgun olmadığını ve olmayacağını idrak etsin...
"Rekor için değil, kendim için"
Kitabın her bir sayfası bir maceraydı, bir öğretiydi, bir dersti. Mesela 30 Ekim 2010 günü Madagaskar'ın batısında 280 mürettebatlı TCG Gaziantep fırkateyni ile buluşma ânı, "Restorasyon" adasında "yenilenme", yolculuk boyu kuşlarla ve balıklarla kurulan dostluk, denizde yaşarken artık denizden "beslenememe", yani balık tutamama, sadece güverteye düşen uçan balıkları yiyebilme, uyurken kendini bağlayarak güvene alma, günlerce karaya basmama (ki Erden Eruç, Pasifik'te 312 gün süren seyri ile 'tek başına denizde en uzun süre kalan kürekçi' olarak, Guinness Dünya Rekoru'nu kırmış), kırılan-bozulan ekipmanları onarma, mühendislik bilgisi ve becerisi, teknolojiyi kullanma, bir yandan da hem bilim dünyasına hem de çocuklara fayda sağlama çalışmaları ve bu yolculuğu rekor için değil kişisel gelişim ve bilgelik yolunda yapması; yolculuğun sadece kas gücüyle değil, irade gücüyle de gerçekleştiğini gösteriyordu.
Denizde bir başına kürek çekerken bu devasa su kütlesinin bir sonu olduğunu bilmek ve o sona doğru acele etmeksizin kürek çekmek, denizle kavga etmemek, onun sesine kulak vermek, kapkaranlık gecelerde gökyüzündeki yıldızlara doğru elini uzatıp her birine tek tek değmek ve her şeyden ve herkesten uzak bir "birbaşınalık" ile özgürlüğü en derinlerde hissetmek işin bir parça romantik ve keyifli yanı. Pek de romantik olmayan yanı ise temizlenmek, doymak, uyumak ve sağlıklı kalmak; denizin, havanın ve güneşin yıkıcı etkilerinden korunmak, devrialemin tüm kurallarına uyarak tekneyi ve kendini sağ salim karaya ulaştırmak.
Kolay değil. Hem de hiç kolay değil. Ancak görüldüğü üzere imkânsız da değil...
Ve bu yolculuğun özü de zoru kolay yapmak...
Eminim ki "Dalgalar Beni Çağırır" kitabını okurken siz de Eruç'un ruhsal ve bedensel yolculuğuna eşlik edecek, bir yandan da kendi hayat yolculuğunuzu sorgulayacaksınız.
"Golden Globe Race'e Katılacağız"
Erden Eruç'un İstanbul Yelken Kulübü'ndeki söyleşisinde, kulübün minik yelkencileri ve yelken gönüllüleri ile birlikte Eruç'u sosyal medyadan tanıyan takipçiler de vardı. Eruç tüm bu zamanlar içinde Türkiye'den tek bir kürekçinin kendisine ulaşıp "bunu niye ve nasıl yaptığını" sormadığını üzülerek belirtirken; "Bunu değiştirmek için girişimlerim var. İlla ki Türkiye'den dört kişilik bir ekip çıkartıp San Francisco'dan Hawaii'ye ve Kanarya Adaları'ndan Antigua'ya yapılan kürek yarışlarına katılmalarını ve orada boy göstermelerini istiyorum." dedi. Okyanus kürekçiliğini ve "yeni özaşımı" Altın Küre Yarışı'nı anlattı.
Kendi yolculuğunu başarıyla tamamlayan Erden Eruç, şimdi başkaları için yollar açıyor, farklı yolculuklar planlıyordu. Kendi ışığını yakalamış olmanın özgüveni ile çevresini aydınlatıp, genç denizcilere deniz feneri olmak istiyordu...
"Golden Globe Race - Altın Küre Yarışı" Nedir?
Altın Küre Yelken, içerdiği ağır şartlar ve uzun rotası ile dünyanın en zor deniz yarışı. Denizciler yelken açtıktan sonra kimseyle telefon ya da telsiz bağlantısı kurmuyor. Dışarıdan yiyecek ve su takviyesi yapılmıyor. Yelkencilerin sağlık sorunları kadar teknenin sorunlarıyla da tek başlarına mücadele etmeleri gerekiyor. Yelkenciler tek başlarına 30 bin deniz mili yapıyorlar. Plastik şişe kullanılması yasak olduğu için teknede 250 litrelik bir içme suyu bulunuyor. Su ihtiyacı denizden ve yağmurdan sağlanıyor. Sadece teknenin batma anında kullanılacak uydu telefonu mühürlü olarak duruyor. Yarışmacılar, Atlas Okyanusu’nun sıcak sularından Hint Okyanusu’nun akıntılı sularına, ardından Güney Okyanusu’nda buzul kıta Antarktika’nın kuzeyinden Pasifik Okyanusu’na giriyor. Yarışmacıların denizde 8 bin mil, okyanuslarda da tek başlarına en az 2 bin mil seyir tecrübesine sahip olması gerekiyor.
Kaynak: https://denizkartali.com/dunyanin-en-zor-yelken-yarisinda-bir-turk-var-2.html#:~:text=GPS%20ya%20da%20teknolojik%20hi%C3%A7bir,ya%20da%20telsiz%20ba%C4%9Flant%C4%B1s%C4%B1%20kurmayacak.
Kirsten Neuschäfer
2023 yılında Altın Küre Yarışı’nı 15 erkek rakibiyle yarışan Güney Afrikalı yelkenci Kirsten Neuschäfer lider bitirdi. Altın Küre’yi kazanan ilk kadın olan Neuschäfer’in yelkenliyle dünya turu 234 gün sürdü. 4 Eylül 2022'de Fransa'nın batısında, Atlas Okyanusu kıyısında yer alan Les Sables-d'Olonne kasabasından yarışmaya başlayan yelkenci Kirsten Neuschäfer, 30 bin deniz mili (54 bin km) uzunluğundaki yolculuğunu 234 günün sonunda 27 Nisan 2023'te aynı noktada tamamladı. ‘Minnehaha’ isimli teknesiyle denizdeki en zorlu yolculuk olarak gösterilen rotada yol alan Neuschäfer, 233 gün, 20 saat, 43 dakika ve 47 saniyelik resmi süreyle yarışı durmadan tamamladı. Güney Afrikalı Neuschäfer, Perşembe günü çizgiyi geçtiğinde, yarışı durmadan tamamlamak için mücadele eden yalnızca 2 denizci vardı. Neuschäfer, en yakın rakibine 1 gün süreyle fark attı. Diğer 12 yarışmacı ise farklı noktalarda yarıştan çekilmek zorunda kalarak rotalarını tamamlayamadı. Yarışı kazanmakla kalmayan başarılı sporcu, rakibi Tapio Lehtinen'i kurtarmak için yolundan saptı. Teknesi batan ve 24 saatten fazla Hint Okyanusu'nda mahsur kalan Finlandiyalı kaptan Lehtinen'e ilk ulaşan ve kurtaran isim Kirsten Neuschäfer oldu.
Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/yelkenlide-234-gun-denizdeki-altin-kure-ilk-kez-bir-kadinin-42259707
Erden Eruç ile...
2013 yılındaki tanışıklığımızın ardından kendisiyle 2014 yılının Temmuz ayında Skype üzerinden bir ropörtaj gerçekleştirdik. Erden Eruç'un Çanakkale Zaferi'nin 100. yıldönümüne ithafen adını Barışa Yolculuk koyduğu yeni bir projesi vardı. 14 Temmuz 2014 akşamı ben Türkiye'den sordum, o ABD'den cevapladı ve ben bu konuşmayı "Erden Eruç ile Barışa Yolculuk'a siz de katılın" başlığı ile yazdım. 17 Mayıs 2015'te kaleme aldığım yazımda "‘Barışa Yolculuk’ başlıyor" dedim.
19 Mayıs 2015'te başlayacak olan New York - Çanakkale geçişi Şubat 2016'da, 101'inci yıl anma törenleri öncesinde Gelibolu Yarımadası'nda tamamlanacaktı. O gün ben de Gelibolu'da olabilmek için program yaptım. Ancak uygun olmayan hava şartları New York çıkışına izin vermedi. 10 gün boyu karadan denize doğru, ortalama saatte 14 deniz mili hızında esen rüzgârlar nedeniyle sporcular New York karasularını terk edemedi. Rüzgârların dinmesini bekledikleri takdirde, kasırga sezonuna Atlantik Okyanusu'nun ortasında yakalanıp hayatlarının tehlikeye girmesi söz konusu olacaktı. O yüzden proje ileri bir tarihe ertelendi.
10 Mayıs 2018'de ben İstanbul'da iken Erden Bey de İstanbul'daydı ve sosyal medyadan gördüğüm kadarıyla aynı civarlardaydık. Elbette ki bir kahve içmek kaçınılmazdı.
Son olarak da 11 Haziran 2023 Pazar günü kitap imza gününde yüz yüze görüştük.
Şimdi yine sosyal medya üzerinden birbirimizi izlemeye devam...
Bakalım önümüzdeki günlerde neler olacak...
14 Haziran 2023 / C.E.Y.
İmza gününün fotoğrafları ve videoları için tıklayınız:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder