18 Haziran 2023 Pazar

Babalar Günü Babaları



Sosyal medyada kutlanan Babalar Günü'nün çoğunu tanıdığım babalarına bakıyorum da, biz onları koca adamlar zannederken meğer onlar ne kadar da gençmişler. Hepsi birbirinden dinç, sağlıklı, aydınlık, hepsi birbirinden şık, hepsi birer delikanlı... 
Şimdilerde "o daha çocuk" dediğimiz yaşlarda, en az 3-4 çocuğa babalık eden delikanlılar. Hayata erken başlamış, bir an önce çoluk çocuğa karışmış, düzenini kurmuş, sızlanmamış, ağlanmamış delikanlılar.
Evin ununu, çayını, şekerini getiren, meyvesini sebzesini taşıyan, kış gelmeden odununu kömürünü düşünen, iş kuran, iş büyüten, çocukluk arkadaşlarıyla bir araya gelince çocuklaşan, iş arkadaşlarıyla birlikteyken iş adamı olan, hayatı sırtlayan, eşini ve çocuklarını kanatlarının altına alan, hanımının mutluluğunun ailenin mutluluğu olduğunu bilip ona kıymet veren, çocukların gözünde kadını yücelten, kadın yüceldikçe kendisinin ve ailenin de yüceleceğini bilen delikanlılar.
Fotoğraflarından yansıdığı kadarıyla, ihtimal ki çoğu kızma ütü ile ütülenmiş kolları manşetli gömlekleri, özenle bağlanmış kravatları, geniş vatkalı, dönemin modası boyuna çizgili ceketleri ile geçmişler fotoğrafçının karşısına. Evden çıkarken başlarında fötr şapkalarını takmayı da ihmal etmemişlerdir muhakkak. Kameraya doğru değil, bir bilinmeze doğru bakmışlar hep. Dönemin film yıldızlarına öykünmüşler, onları örnek almışlar. Tıpkı o dönem kadınların da yaptığı gibi.
Bazılarının pozları biraz daha havalı, bazılarınınki ise oturaklı. Bıyıklısı bıyıksızı, gözlüklüsü gözlüksüzü, saçları briyitanlisi, dalgalısı, düzü, şakakları açılmışı, tepesi hafif kelleşmişi, ama hepsi sinekkaydı traşlısı...
Ah ah, bilirler miydi ki yıllar ve yıllar sonra siyah beyaz o fotoğrafları ile sosyal medyada boy gösterecekler ve bizleri kendilerine hayran bırakacaklar... 

Çeşitli zamanlarda ailece çekilmiş fotoğraflardan ise yılların izinin git gide arttığı yansıyordu. Omuzlar biraz daha çöküyor, saçlar biraz daha kırarıyor, gözlük camları gittikçe kalınlaşıyordu. Evlatlar büyüyor, yuvadan uçuyordu, aile fotoğrafları ise gittikçe kalabalıklaşıyordu. Etrafta gelinler, damatlar dolanıyor, torunların varlığı aileye neşe katıyordu... 
Fotoğraf karelerinin sayıları artarken bir yandan da eksiliyor, hayat yenilenerek devam ediyordu...

O yılların babaları, şimdinin dedelerinin babaları olarak ya yaşamaya devam ediyor ya da pek çoğu dünya değiştirdi. Şimdinin babalarının ve dedelerinin profili ise tamamen farklı. Değişen dünya, değişen ülke, değişen zaman, değişen ekonomik ve sosyal şartlar hayat yükünü her anlamda eşit paylaştırdı. Para kazanmak sadece erkeğin, çocuk bakmak sadece kadının işi olmaktan çıktı. Ev ve aile bir ortaklıktı ve taşın altına herkes elini koymalıydı.
Kadınların dışarıda çalışmaya başladığı zamanlardaki "işten eve döndükten yatağa girene kadar ev işi yapan kadın" ile "eve gelir gelmez televizyon başına geçip ayaklarını uzatan erkek" profili artık silinmişti. Özellikle de metropol hayatı kadını ve erkeği başka bir boyuta taşımıştı.

Babanın dışarıda, annenin içeride çalıştığı ailelerde Anneler Günü'nde anneye alınan hediyelerin parası genellikle babadan çıkardı. Babalar Günü'ne alınacak hediyenin parasının da yine kendilerinden çıkacağını bildikleri için, babalar bugünün çok da şaşaalı geçmesini pek istemezdi. Anneler Günü'nde anneye alınan hediye genelde evin, özellikle de mutfağın ihtiyacı olurdu ve "sözüm ona anneye alınan hediye" dolaylı olarak ev halkına yarardı. 
Babalar Günü hediyeleri ise kişiye özeldi. Anneye tava hediye edilirken babaya ütü alınmazdı mesela. Oysaki ütü, erkeğin kendi gömleklerini ve pantolonlarını kendisinin ütüleyebilmesi için mükemmmel bir hediyeydi... 

Çocukların küçük, ebeveynlerin genç olduğu en güzel günler su gibi akıp giderken, en büyük hediyenin bir arada olunan o mesut günler olduğunu anlıyor insan. Ve en çok da onların genç olduğunu hiçbir zaman anlayamamış ve yaşayamamış olduğuna üzülüyor. Evlat olarak kendisinden önce yaşanmış günleri kıskanırken, evlatlarının kendi gençliklerini bilemeyecek olmalarına içerliyor.
Ama hayat böyle... Hep ileri, hep ileri...

Babalar Günü'nü Kim İcat Etti?
Babalar Günü'nün ilk kez 1910 yılında Washington eyaletindeki Spokane şehrinde kutlandığı kabul ediliyor. Anna Marie Jarvis'in Anneler Günü kutlamalarının başarısından esinlenerek ortaya çıkan fikir doğrultusunda Babalar Günü, ABD'de yaşayan Sonora Smart Dodd'un öncülüğünde ortaya atılır. 
Bir Amerikan İç Savaşı gazisinin kızı olan Sonora Smart Dodd, Anneler Günü gibi babaların da bir günü olması gerektiğini düşünmektedir. Dodd'un babası annelerinin yokluğunda altı çocuğunu tek başına büyütmüştür. Sonora babasının doğum günü olan 5 Haziran'ın Babalar Günü ilan edilmesi için çalışmalara başlamış ama bu çalışmalar o tarihe yetişemeyerek kutlamalar haziran ayının üçüncü pazar gününe ertelenmişti.
1924 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Calvin Coolidge kutlamaları desteklemiş; ama resmi olarak Babalar Günü ilan etmemişti. 1966 yılında ise o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazarının Babalar Günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayımlamıştı. 1972 yılındaysa başkan Richard Nixon'ın imzasıyla Babalar Günü yasal olarak ABD'de resmi tatil ilan edilmişti.
Babalar Günü, babaların ve baba figürlerinin çocuklarının hayatlarına yaptıkları katkıyı takdir etmek için dünya çapında kutlanır. Bu özel gün dünya çapında çeşitli tarihlerde kutlansa da, birçok ülke bu günü haziran ayının üçüncü pazar günü kutlar. Avustralya ve Yeni Zelanda'da Babalar Günü eylül ayının ilk pazar günüdür. Tayland'da, ülkenin kralının doğum günü olan 5 Aralık'ta kutlanır. Brezilyalı babalar ağustos ayının ikinci pazar günü onurlandırılır. Katolikler ise Babalar Günü olarak farklı bir tarihi kutlarlar. Onlar bu kutlamayı dini açıdan ele alıp Hıristiyanlık peygamberi İsa'nın babası anısına, Mart ayının 19. gününü St. Joseph Günü adı altında babalarına armağan etmektedirler. Bazı ülkelerde bu kutlamalar dinî özelliklerinin dışına çıkmıştır.
Kaynak: Wikipedia

Sonora Smart Dodd Babalar Günü'nü icat ettiği için daha sonra ne düşündü bilmem ama 84 yaşında vefat eden Anna Marie Jarvis'in son sözleri "Anneler Günü'nü Başlattığım İçin Çok Pişmanım!" olmuştu. 
****
Her şey yukarıda anlattığım gibi güllük gülistan değil elbet...
Ailenin anlamından bihaber evlerde, sorumsuz ve şiddet dolu babalarla büyüyen, çocukluğunu yaşayamayan, fırsat eşitliğinden yararlanamayan çocuklar olduğunu unutmuyoruz. Belki o çocuklar da zaman içinde babalarını örnek alıp, babaları gibi babalara dönüşecekler ya da silkinip, yaşadıklarınan ibret alıp olması gerektiği gibi bir babaya dönüşecekler. 
Bilinmez...
Aile kurmanın ve baba olmanın idrakinde olan tüm babaların Babalar Günü kutlu olsun...

18 Haziran 2023 / C.E.Y. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder