Had safhada saçmalama, had safhada kötülük ve had safhada vahşet üçüzlerine had safhada ahmaklık adında bir kardeş daha ekleyelim de dördüz olsunlar.
Öznelerden çok yüklemleri önemseyen bir yazar olarak gelin sizi bir okula götüreyim. Bir tanesi parlak ve sevilen, diğeri ise hırçın mı hırçın bir çocuk arasındaki ağız dalaşına ve sonrasında olanlara bakalım.
"Ahmaak Ekrem, ahmaaak Ekrem"
"Sizsiniz ahmak Süleyman, ben değil!"
"Örtmenim örtmenim, Ekrem size ahmak dedi!"
"Örtmenim önce Süleyman bana ahmak dedi, sonra da ben ona dedim!"
"Gel bakiim buraya Ekrem! Sen bana ahmak mı dedin Ekrem?"
"Örtmenim size değil Süleyman'a!"
"Hımm, inceleyeyim bir. Haklı olabilirsin!"
"Öğretmen bey öğretmen bey, Ekrem hem öğretmene hem okula ahmak demiş, sen çekil, biz Ekrem'e haddini bildiririz."
"Öğretmen Bey, yanlış anlamışsınız, çocuklar kendi aralarında ağız dalaşı yapmışlar. Müzevirci çocuğun ağzına bakıp da evladımızı hırpalamayalım!"
"Sen çekil, git başka okulda öğretmenlik yap, işimize karışma!"
"Gel bakalım Ekrem, sana şöyle okkalı bir şamar atalım da gör okula ahmak demek neymiş."
"Eveeet, gördüğüm lüzum üzerine Ekrem'in 2 yıl 7 ay 15 gün okulun bodrumunda aç susuz bırakılmasına..!"
Haydaa, sen kalk Ekrem'in saçını çek, gözlüğünü kır, lafla sataş, sonra da sana aynı laf iade edilince (saçın bile çekilmeden üstelik) köpür, tepin, öğretmene şikayet et, bana değil size ahmak dedi de.
E sen de ağabeyin de baban da yıllardır sınıfta, hatta okulda kim varsa altından girip üstünden çıkmıyor mu? Küfür kıyamet gitmiyor mu? Kaşının üzerinde gözü olan herkese saldırmıyor mu?
Haa, diyorsun ki bu okul bizim, biz ne dersek o olur...
Olmaz paşam olmaz, siz ne derseniz o olmaz. Çünkü doğru yoldan ayrılıp, "zorla, kumpasla, oyunla" oldurmaya çalıştığınız için olmaz.
Biiir; kimse evladını yolda bulmadı. Sen sevsen de sevmesen de oradaki her çocuğun bir anası babası var, ağabeyi ablası var, dayısı amcası var, halası teyzesi var, büyükannesi büyükbabası var, ezcümle bir Ata'sı, bir Hak'kı var...
İkiii; okul hancıdır, öğretmenler okulun uzun, öğrenciler ise -Hababam değillerse eğer- kısa koşu misafirleridir.
Üüüç; kadrolarınız akıl'la değil de çıkar'la çalıştığı için sürekli kaş yapayım derken göz çıkartıyorsunuz.
Dööört; kararı veren öğretmen efendiye soralım, 1 'ahmak' 2 yıl 7 ay 15 gün ediyorsa, binlerce hakaret kaç yıl eder?
Ne kadar basite indirgedin diyeceksiniz. Meclis TV'yi bir açın da görün. Sanki ders boş geçiyor gibi uğultulu bir hava, kürsüde konuşan kişi gürültüden ve sataşmadan konuşamıyor, öğretmeni de başkanı da takan yok, taraflar pozisyon almış birbirine saldırmak için bekliyor.
Canlarım, siz okul hayatınızda münazaraya katılmadınız mı hiç? En azından izlemediniz mi?
Hani "tez-antitez", hani "savunma", hani "jüri"...
Abesle iştigal
Ülkenin ekonomik olarak dibin dibini gördüğü ve daha da dibe sürüklendiği bir dönemde, bir bardak suda kopartılan şu fırtınaya bakıyorum da, bu felaketi tanımlamak için 'abesle iştigal'den başka söz bulamıyorum.
Verilen bu karar "acz içinde" olduklarının, o yüzden de abuk subuk ayak oyunlarına kadar düştüklerinin bir göstergesi.
Yerel seçimlerden bu yana beğenmedikleri başkanları değiştirip, yerlerine kayyum atayıp duruyorlar. (dogrulukpayi.com'dan İrem Doğanışık'ın yaptığı araştırmaya göre, 31 Mart 2019 yerel seçimleri sonrasında Türkiye’de yaklaşık 4 milyon 723 bin kişilik bir nüfus, seçtiği belediye başkanı tarafından yönetilmiyor.) Baktılar bu iş tuttu, bir de İstanbul'u değiştiriverelim dediler. Neresinden tutsak da İstanbul'u tekrar elimize alsak diye çıldırırken nur topu gibi bir "ahmak davası" yaratıverdiler.
(Lakin burası İstanbul. Başka şehre benzemez. Hiçbir şey olmasa da bakmışsınız çok şeyler oluvermiş. 13 bin 729 oy farkı az gelmişse, fark 800 bine yükselivermiş.)
Hukuka uyan hakimden iş çıkmayacağını anlayınca "joker" hakim kullandılar. Haydi bakalım, hukuk fakültesini bugünler için kazandırtılan ve okutulan öğrenciler vazife başına?
Savulun, Joker Hakimler geliyor!
Rasyonel düşünenler Bizans oyunlarından zerre anlamadığı için "İyi olan kazansın" diyor. Kafalarını hep arkadan dolanmaya, hep kurnazlık yapmaya çalıştıranlar ise dolap üzerine dolap çeviriyor. Ancak o akılsız kafa bir şeyi atlıyor.
Oyun için de, yalan için de zehir gibi bir akıl lazım, ki eline yüzüne bulaştırmayasın, ki yalanın yalan olarak ortaya çıkmasın.
Had safhada ahmaklık döneminde olduğumuz için, herkes elinde tüyle gezip tüyü hangi "marifet"ine dikeceğini şaşırıyor.
****
Parti ve kulis işlerinden hiç anlamadığım için kim kimin arkasından ne çevirdi, kim kime ne dedi, kim kimin kuyusunu kazdı, kim kimin yerini yaptı üzerine hiçbir şey yazamam.
En net gördüğüm, bu kararın muhalefetin üzerindeki ataleti kaldırdığı ve onlara adeta "canlılık" verdiği.
Öte tarafta; hukukun hiçe sayılarak gemin azıya alındığı.
Hatta sanki, bakın bunu da yaptık, hadi sokağa dökülsenize dendiği.
Kendimi bildim bileli tüm oyunlar hep hileli oynanıyor ülkemde. Zarlar hileli, taşlar hileli, oyun hileli...
Fakat ilk kez hileli zarları atan ellerin kendisi hileli. Yani kıt!
O yüzden de zar doğru gelse bile bu kafada oyunu doğru oynayacak akıl yok...
15 Aralık 2022 / C.E.Y.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder