Birkaç zamandır Noel Baba hikâyesi dönüp duruyordu ortada.
Bir yerlerden Noel Baba kılığında yapılacak bir saldırının duyumu alınmıştı ve bunun için mi hain ilan edilmişti ak sakallı ihtiyar? Olacakların ardından her şey onun üzerine mi yıkılacaktı?
İki gün önce bazı haber sitelerinde elifine kadar aynı sözcüklerle "Noel Baba kıyafetli terör saldırısına dikkat" yazıları yazılmış, Noel Baba FETÖ'cü ilan edilmişti. "FETÖ'nün Noel Baba saldırısına karşı millet teyakkuzda" yazılmıştı o yazılarda.
Gerçekleşecek saldırının kaynağı şimdiden belliydi yani.
Ve beklenen saldırı gerçekleşti...
Üstelik (iddiaya göre) Noel Baba kıyafeti kamuflajlı bir kişi tarafından. Üstelik Amerikan filmlerini aratmayacak bir senaryoda ve işinde ehil bir başrol oyuncusu soğukkanlılığıyla.
Kapıdaki güvenlik görevlisinden başlayıp içerideki kalabalığın üzerine defalarca şarjör yenileyip, yüzlerce mermi boşaltarak.
İşi bitince yine aynı soğukkanlılıkla mekândan ayrılarak.
Aynı bilgisayar oyunlarındaki gibi, aynı filmlerdeki gibi.
Sanki kerelerce bu oyunu oynamış ve uzmanlaşmış gibi.
Sanki rolü öğretilmiş ve günlerce prova edilmiş gibi...
Ya teyakkuzdaki millet neredeydi?
Hele de katliamın ve ölenlerin ardından yazılanları okuyunca ve teyakkuzdaki milletin kime karşı teyakkuz gösterdiğini gördükçe.
O yorumlardaki hınca baktıkça yıllardır nakış gibi işlenen kopuşun artık sona geldiğini görünce.
Gerçek şu ki, artık pamuk ipliği ile bağlıyız birbirimize...
Ah büyük adamlar ah, ülkenin ayarlarıyla oynatmayacaktınız böyle.
Birlik beraberlik yolundan çıkıp her kişiyi bir başka tarafa fırlatıp atmayacaktınız.
Her kavramı kafanıza göre yorumlayıp, her detayı kendinize uydurmayacaktınız.
Her türlü ayrışmanın üzerine tuz biber eker gibi bir de milleti "yılbaşı kutlayan kafirler" ile "yılbaşı kutlamayan müminler" olarak ayrıştırmayacaktınız.
Ne kutlayan kafirdir yılbaşını, ne kutlamayan mümin.
Bu kadar basit değildir bunun kararını vermek.
Bu kadar size kalmamıştır.
Kendinize gelin bir, bu kadar mı yaradanla eş tutarsınız kendinizi?
"Büyüyen Yeni Türkiye"nin üzerine oynanan oyunlara 'saha yaratmak' bunların hepsi.
Soyut kavramları tümden dine bağlayıp, ahlâkı bir kenara atmak, oluşan büyümeyi de bu zayıf temelin üzerine inşa etmekle övünmek üstelik.
Bu zayıf temelin üzerine yükselen büyümeyi yıkmak o kadar kolay ki.
Yol dediğin nedir ki, köprü dediğin nedir ki, bir ufak sarsıntıda ne yol kalır memlekette, ne köprü ne bir şey.
Milletleri ayakta tutan halkın devletine olan inancı ve güvenci, yani iman gücüdür.
Atatürk'ün bir milleti emperyalizmin elinden kurtarışının kaynağı, o milletin kendisine ve davaya olan inancıdır.
Yoksa ne top ne tüfek, ne yol ne iz...
Geldiğimiz noktada birlik beraberlik lafları edeceğim ama görüyorum ki pamuk ipliği koptu kopacak.
Bu fırtınaya karşı teker teker bireyler olarak sağlam duralım diyorum sadece,
Geçecek bu günler...
Bir yerlerden Noel Baba kılığında yapılacak bir saldırının duyumu alınmıştı ve bunun için mi hain ilan edilmişti ak sakallı ihtiyar? Olacakların ardından her şey onun üzerine mi yıkılacaktı?
İki gün önce bazı haber sitelerinde elifine kadar aynı sözcüklerle "Noel Baba kıyafetli terör saldırısına dikkat" yazıları yazılmış, Noel Baba FETÖ'cü ilan edilmişti. "FETÖ'nün Noel Baba saldırısına karşı millet teyakkuzda" yazılmıştı o yazılarda.
Gerçekleşecek saldırının kaynağı şimdiden belliydi yani.
Ve beklenen saldırı gerçekleşti...
Üstelik (iddiaya göre) Noel Baba kıyafeti kamuflajlı bir kişi tarafından. Üstelik Amerikan filmlerini aratmayacak bir senaryoda ve işinde ehil bir başrol oyuncusu soğukkanlılığıyla.
Kapıdaki güvenlik görevlisinden başlayıp içerideki kalabalığın üzerine defalarca şarjör yenileyip, yüzlerce mermi boşaltarak.
İşi bitince yine aynı soğukkanlılıkla mekândan ayrılarak.
Aynı bilgisayar oyunlarındaki gibi, aynı filmlerdeki gibi.
Sanki kerelerce bu oyunu oynamış ve uzmanlaşmış gibi.
Sanki rolü öğretilmiş ve günlerce prova edilmiş gibi...
Ya teyakkuzdaki millet neredeydi?
Hele de katliamın ve ölenlerin ardından yazılanları okuyunca ve teyakkuzdaki milletin kime karşı teyakkuz gösterdiğini gördükçe.
O yorumlardaki hınca baktıkça yıllardır nakış gibi işlenen kopuşun artık sona geldiğini görünce.
Gerçek şu ki, artık pamuk ipliği ile bağlıyız birbirimize...
Ah büyük adamlar ah, ülkenin ayarlarıyla oynatmayacaktınız böyle.
Birlik beraberlik yolundan çıkıp her kişiyi bir başka tarafa fırlatıp atmayacaktınız.
Her kavramı kafanıza göre yorumlayıp, her detayı kendinize uydurmayacaktınız.
Her türlü ayrışmanın üzerine tuz biber eker gibi bir de milleti "yılbaşı kutlayan kafirler" ile "yılbaşı kutlamayan müminler" olarak ayrıştırmayacaktınız.
Ne kutlayan kafirdir yılbaşını, ne kutlamayan mümin.
Bu kadar basit değildir bunun kararını vermek.
Bu kadar size kalmamıştır.
Kendinize gelin bir, bu kadar mı yaradanla eş tutarsınız kendinizi?
"Büyüyen Yeni Türkiye"nin üzerine oynanan oyunlara 'saha yaratmak' bunların hepsi.
Soyut kavramları tümden dine bağlayıp, ahlâkı bir kenara atmak, oluşan büyümeyi de bu zayıf temelin üzerine inşa etmekle övünmek üstelik.
Bu zayıf temelin üzerine yükselen büyümeyi yıkmak o kadar kolay ki.
Yol dediğin nedir ki, köprü dediğin nedir ki, bir ufak sarsıntıda ne yol kalır memlekette, ne köprü ne bir şey.
Milletleri ayakta tutan halkın devletine olan inancı ve güvenci, yani iman gücüdür.
Atatürk'ün bir milleti emperyalizmin elinden kurtarışının kaynağı, o milletin kendisine ve davaya olan inancıdır.
Yoksa ne top ne tüfek, ne yol ne iz...
Geldiğimiz noktada birlik beraberlik lafları edeceğim ama görüyorum ki pamuk ipliği koptu kopacak.
Bu fırtınaya karşı teker teker bireyler olarak sağlam duralım diyorum sadece,
Geçecek bu günler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder