Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi`nde, 2013 Bursa Turizm Ana Destinasyonu açılış törenindeydik Pazar gecesi.
Salona giriş kapısının üzerinden aşağıya verilen su buharı misali bir sis bulutunun içinden geçtik salona girerken. Sis perdesinin üzerine Bursa görüntüsü de yansıyordu.
Bu görüntü başka bir aleme geçiyor hissi yaratıyordu insanda. Sanki hayalet olmuş da duvarların içinden geçiyormuş gibi. Ya da Yüzüklerin Efendisi filmindeki gibi duvarlardan geçebilen büyücü cadılar gibi.
Bu gizemli girişin ardından gözümüze yansıyan ışıklardan etkilenmeden ve merdivenlerde tökezlenmeden yerimize ulaşmayı başarıp, koltuklarımıza yerleştikten birkaç dakika sonra başladı gösteri.
İlk olarak turizmin ana fikrinin seyahat ve seyyah oluşundan yola çıkılarak, ev sahibinin de Bursa olduğu baz alınarak Orta Çağın en büyük seyyahı ve Rıhlet-ü İbn Battûta diye bilinen Seyahatnâme'nin yazarı olan İbn-i Batuta, 17. yüzyılın önde gelen gezginlerinden olup kırk yılı aşkın süreyle Osmanlı topraklarını gezmiş ve gördüklerini Seyahatnâme adlı eserinde toplayan Evliya Çelebi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci padişahı Orhan Bey'in karşılaşmaları tiyatro oyuncuları tarafından canlandırıldı.
Mehter Takımı'nın sahneye gelmesiyle Viyana Kapıları'na tekrar dayansak mı diye düşündüm bir an.
Genlerdeki hatıralar üç dede geriye kadar kalıcı oluyormuş diye okumuştum bir yerlerde. Mehter müziğini duyduğum anda verdiğim tepkiye bakacak olursak bu bilgi doğru olsa gerek.
Mehter Takımı Karacabey'in Kurtuluşu kutlamalarına gelirdi her sene ve çocuk halimle cadde kenarından geçişlerini izlerdim pür dikkat.
Zırhlı kıyafet çok ilgimi çekerdi mesela.
Kös ona keza. Ziller ona keza. Borular, davullar, zurnalar...
Hele de o meşhur, kendilerine has edalı yürüyüşleri...
Mehteranın ardından gelen kılıç kalkan ekibi, şrak şrak sesleri arasında sahnede gösterilerini yapmaya başlayınca, aklımıza yıllar önce Kuşadası'na gelen turistlerin kendilerini karşılayan kılıç kalkan ekibinden korkmaları ve gemilerine ters yüz dönmeleri geliyor.
E haksız da değiller hani...
Kılıç Kalkan ekibini de sahneden uğurlayınca Dağ Derliler'in oyun havaları ve oyunları geldi karşımıza.
Yöresel kıyafetler içindeki kendi halindeki erkeklerin ağır aksak oynadıkları oyunlar izleyicinin temposunu biraz düşürdü ama neyse ki imdada Shaman Dans Tiyatrosu Grubu yetişti.
Bu sayede de o ana dek epey maskülen geçen gösterilere biraz hareket geldi.
Shaman Dans Tiyatrosu Grubu Anadolu Ateşi benzeri bir gösteriyle sahne aldığında izleyiciler üzerlerindeki ataleti atıp şöyle bir silkelendiler.
Konuklar arsındaki Araplar ve Afrikalılar da daha bir ilgiyle izlemeye başladılar.
Kızlı erkekli grubun gösterisi kısa kısa ve farklı farklı temalardan oluşuyordu. Kâh laz uşakları olup horon teptiler, kâh modern danstan figürler sergilediler.
Sahnede ateş parçası gibi ordan oraya koşturmaları ve yüksek enerjileri destinasyonu ateşlemek için ideal bir çakmak çakışı olmuştu sanki.
Gösterilerin bitiminin ardından Merinos Parkı içinden gala yemeğinin yapılacağı otele doğru havai fişek gösterileri eşliğinde kısa bir yürüyüş yapıldı.
Bu arada; Mehteranın ve Kılıç Kalkan Ekibi'nin arasından geçecek olan protokolü beklerken Mehter Takımı ile bir fotoğraf karesine girerek zamanı durdurmadan da duramadım.
"Bu kadar koruma arasında sırtınız yerine gelmez" latifeleri arasında verdik pozumuzu ve nihayetlendirdik akşamımızı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder