26 Mart 2013 Salı

Affetmekle büyür bazen hatalar...

Mağdurum da mağdurum der dolaşırdı Simge.
Bazen ufak mağduriyetlerimizde dilimize düşer bu  sözler şakayla karışık.
Ciddi mağduriyetlerimizde ise aklımıza dahi gelmez.
Kendi hiçbir katkısı olmadığı halde başına gelen olumsuzluk sonucunda mağdur olur kişi.
Kaldırımda yürüyen yayaların arasına dalan bir araç, balkondan bakınan bir kişinin şakağına saplanan serseri bir kurşun, sokakta oynayan bir çocuğu kaçırıp ırzına geçen bir sapık, aşkına karşılık vermeyen kızın canına kasteden cani bir aşık!!!
Ve daha niceleri...
Acı sonuçlar doğuran büyük mağduriyetler bir yana, gün içinde ufak ufak mağduriyetler yaşarız kurnazlar sayesinde.
Diğerleri kadar büyük olmamaları affedilmelerini gerektirmez.
Siz ufağını affettikçe daha büyüğü gelecektir.
Siz görmezden geldikçe bir başkasının mağduriyeti gerçekleşecektir.
Görmek ve diğerlerine de göstermek lâzımdır demek ki.
Ben mağdur oldum bari diğerleri olmasın demelidir...
Düşünün bir; aracınızı bıraktığınız otoparka aracınızı almaya gittiğinizde aracınızın arka tamponunda epey  güzel bir göçükle karşılaştınız, göçüğü görmeyin diye aracınızın ters park edildiğini anladınız, otopark yetkililerinin suçu -işe kendilerinin aldıkları- otopark görevlisine yıkmak için ellerinden geleni yapmalarına şahit oldunuz.
Ödemeyi yaptığınız otopark görevlisinin promil sınırlarını aştığına hayretler ederken; bir yandan da yetkililerin 'Şahidin mi var, kamera kaydın mı var, belgen mi var?' sözleriyle karşılaştınız.
Gelmeseydin, park etmeseydin nidalarını duydunuz.
Sanki otopark kapısına Viyana Kapılarına dayanır gibi dayandınız, kapıyı da koç başıyla kırarak açtınız, "Yok ben illa ki bu otoparka park edeceğim, benim de hobim bu" dediniz.
Utanmasalar "Aracı kendi kendine çarptın suçu da bize yüklüyorsun!" diyecekler.
Pes...!
Yaptığınız şey aracınızı pırıl pırıl bir halde otoparka bırakmak, eğri büğrü bir halde bulmak...
Üstelik bu vak'anın neredeyse otomatiğe bağlandığını ve tek sizin başınıza gelmediğini öğrenmek.
Eğer ki şimdiye kadar bu teröre maruz kalanlar seslerini çıkartmış olsalardı ruhsatsız çalışan o otopark şu an orada olmazdı diyerek, susanların ve göz yumanların da en az diğerleri kadar suçlu olduğunu teyit etmek.
Bu inanışla da bir lokma ekmek (ya da bir-iki şişe şarap) parası uğruna orada çarpışan arabalar oynayan otoparkçıya acıma hislerini bir tarafa koymak, onu işe alanlara da sorumluluk denen şeyin ne menem bir şey olduğunu anlatmak adına polis çağırıp resmi işlemleri başlatmak...
****
Eminim ki bu yazıyı okuyan her bireyin ufak da olsa bir çok mağduriyeti olmuştur hayat içinde.
Allah'ından bulsun diyerek dönüp gitmeyin mümkünse...
Yanlışın yanlışlığını vurgulayın ki yanlış tekerrür etmesin.
Hırsızın hiç mi suçu yok dedirtecek kıvamda suçlamalarla karşılaşacaksınızdır muhakkak.
Haklıysanız yolunuzdan dönmeyin.

Demem o ki; her işi Allah'a havale etmeyelim.
Allah az-çok hepimize akıl vermiş.
Önce aklımızı kullanalım, sonrasını son merciye havale edelim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder