Bu yazıya son zamanlarda sahte içki ölümleri eklenmişti. Bugün de Bolu'dan korkunç bir yangın haberi geldi. (‘Bir başkadır benim Memleketim’de ölmek)
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de çıkan yangında 66 (78 olmuş) kişi sıkışıp kaldı ve öldü.
Güle oynaya geldiler, akla sığmayacak şekilde öldüler.
(Günlerce süren California yangınında bile bu kadar insan ölmedi.)
Güvenlik, tedbir, olasılık, ihtimal, hızlı erişim, hızlı organizasyon, hızlı yardım gibi kavramların işlemediği bir sistemde hepimiz hasbelkader hayatta kalıyoruz.
Bazen de kalamıyoruz.
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de çıkan yangında 66 (78 olmuş) kişi sıkışıp kaldı ve öldü.
Güle oynaya geldiler, akla sığmayacak şekilde öldüler.
(Günlerce süren California yangınında bile bu kadar insan ölmedi.)
Güvenlik, tedbir, olasılık, ihtimal, hızlı erişim, hızlı organizasyon, hızlı yardım gibi kavramların işlemediği bir sistemde hepimiz hasbelkader hayatta kalıyoruz.
Bazen de kalamıyoruz.
Vatandaş ne yapsın?
5 yıldızlı bir otelde her türlü güvenliğin olduğunu düşünürüm ben.
Yoksa niye olsun o kadar yıldız değil mi?
(Hoş, kaç yıldız olursa olsun yine de oteldeki odama girince etrafı şöyle bir kolaçan eder, "nolmaz nolmaz" kuralımı işletirim.)
Peki bu yıldızlar nasıl alınıyor, yıldızları kim veriyor, yıldızların yerinde durup durmadığını kim kontrol ediyor?
Kayak merkezi olarak çalışmanın da belli kuralları olması gerekmez mi? Bugün bu otel yandı, yarın bir diğerinde herhangi bir şey olmayacağını kim garanti edebilir.
Şimdi yine kurumlar arasında "sorumluluk kimde?" topu çevrilecek.
Hiç aramayın, sorumluluk halk olarak bizde. Gerçekten de bizde...
Allah'ı nesneleştirip içimizde hissetmezsek, her şeyi onun "korumasını ve cezalandırmasını" beklersek, onun görmediği yerlerde yapılmaması gereken işler yaparsak, yani ahlâk değerlerini ve sorumluluk bilincini kaybedersek, olacağı bu...
Yine, sabahtan akşama dua edip işimizin hakkını vermezsek, işimizi iyi yapmanın "dua" olduğunu anlamazsak, hakkaniyetli iş yapanlara enayi dersek, dürüstlük talep edenleri itelersek yine olacağı bu!
Bu cinayetleri üçkâğıtçılık, kurnazlık, cehalet, aptallık ve kötülük işliyor.
Bunları başımıza biz sarıyoruz.
Yani cinayetleri hepimiz işliyoruz.
Birkaç gün ya da birkaç saat sonra yeni bir felaketi konuşacağız. Ne bir ders, ne bir iyileşme olacak.
O yüzden başımız falan sağ olmasın. Orada o kadar insan böylesine ucuz bir şekilde ölmüşken kimsenin başı sağ olmasın...
Saygıdeğer büyüklerimiz onunla bununla uğraşacaklarına ülkenin doğru düzgün işlemesiyle uğraşsalar, enerji ve kaynaklarını buna harcasalar diyorum.
Malum; abuk subuk tutuklamalar, olur olmaz soruşturmalar, her şeye dava açmalar.
Bitmez...
21 Ocak 2025 / C.E.Y.
Kapak fotoğrafını mecburen internetten aldım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder