25 Haziran 2024 Salı

Mandalistan

Bugünlerde memleketin haline bakınca görülen tam bir Mandalistan olduğumuz. Yetişmiş insan kaynağımızı dışarıya kaçırıp, kimsenin istemediklerini içimize alınca olacağı bu! Zaten insanımızın çoğunun yarı mandal yetiştiğini ve yarı mandal yaşadığını düşünürsek, onların tam zamanlı mandallığa geçmeleri hiç de zor olmadı. 
(Ne dedin sen, ne dedin sen! Eyvah, ne dedim ben? Yok yok, vallahi vandal demedim, mandal dedim mandal.)
Sıkıysa vandal de! Biz öyle deyince jet hızıyla Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu işlemiş olabiliyoruz. Bu suçla suçlanmak bile akla mantığa sığmıyor. Halka kin ve düşmanlıkla saldıranlar ve insanları aşağılayanlar elini kolunu sallayarak dolaşmaya, ona buna saldırmaya devam ederken biz sadece bu suçu işleyenleri işaret ediyoruz ve sebeplerini sorguluyoruz. O kadar!
Çocukların suç ortamında yetiştirilmesine, edep ve terbiyeden yoksun bırakılmasına, arsız ve duyarsız olmasına, eğitim fırsatı bulamamasına kim sessiz kalabilir? Ki her insanın insanca yaşama hakkı vardır. (Bakın, demek ki kimseyi aşağılamıyorum.)
Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu işlemekle suçlanmayalım diye, suç işleyenlere yanlış yapıyorlar diyemeyecek miyiz? Kendimizi onların vahşetine teslim edip sessiz mi kalacağız? Sırtımıza inen sopalara, karnımıza atılan tekmelere, boğazımıza sarılan ellere ve edilen her türlü hakarete alkış mı tutacağız?
Her şeyi sineye çekip "Aman aman bir tatsızlık çıkmasın da!" mı diyeceğiz?
Tatsızlık çıkmış çıkacağı kadar, daha ne!

Gazze'ye sahip çıkacağız, İsrail ve Amerika'yı kınayacağız diye Türk halkına saldıranlar mesela, onlar suçsuz mu?
Burger King ve Starbucks'ın Diyarbakır'daki şubeleri, cumartesi günü kalabalık bir grup tarafından "cenk, cihat, şehadet" sloganları atarak basıldı. Kendi halinde hamburger yiyip kahve içenlere sanki vatan hainiymişlercesine saldırıldı. İnsanlar korku içinde kaçıştı.
Cenk kiminleydi, Cihat kime karşıydı, Şehadet şerbetini kim içecekti?

Protestonun da, dikkat çekmenin de, işaret etmenin de, fikrini söylemenin de daha etkili ve daha zeki yolları var. Sanki İsrail askeriymiş de Filistinlilere saldırıyormuş gibi tavırla kendi insanına korku salmak hangi aklın eseri? 
Bu sıcakta daha uzağa gidemeyiz, daha büyük iş beceremeyiz, şuracıkta protestomuzu yapalım gidelim diyorsanız, o başka...

Biz dahil tüm dünya Netanyahu'nun akıl almaz vahşetini kınıyor. Biz dahil pek çoğu ise bir yandan kınarken diğer yandan ticaret yapmayı ihmal etmiyor. Mesela, iki devlet bir millet diyerek bağrımıza bastığımız müslüman din kardeşimiz Azerbaycan...
Neyse, uluslararası ilişkilere bizim aklımız ermez. 

İsrail bu, kafaya Gazze'yi dümdüz etmeyi koymuş. Hız kesmeden ve dünyadan yükselen seslere kulak vermeden hedefinde ilerliyor. Gazze, ölmüş insan eti, kan ve barut kokuyor. Çocuklar bebek arabalarında, yaşlılar hasta yataklarında, gençler sokaklarda yanarak can veriyor. Dünyanın gözü önünde büyük bir insanlık suçu çatır çatır işlenirken niyeyse kimse İsrail'e karşı bu vahşeti durduracak ciddi bir yaptırım uygulayamıyor...

Gazze böyle yanarken, bizim yapacağımız bir şey varsa, akıllı ve güçlü olarak yarın bir gün Gazze konumuna düşmemek. Bu da halkın akil, adil ve birlik içinde olmasıyla olur. Onu ayrıştır, bunu ötekileştir, ait olmayanı al getir, ait olanı tut kulağından at yaparsak, Gazze'den beter oluruz. Ölürüz de ağlayanımız olmaz...

Kendi insanına vandallık yaparak korku yaratan, böyle yaparak dünya çapında ses getireceğini düşünen arkadaşlara gelince; sizi verip yerinize mandal alsak hiç fena olmaz. Bari iki çamaşır asarız.
Çünkü çıkardığınız ses ürküttüğünüz kuşa değmiyor. Hatta tam tersi oluyor... 
Bu tavrınız ülkemize de milletimize de büyük zarar veriyor...
25 Haziran 2024 / C.E.Y. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder