Kızmayın.
Öyle!
İlah böyle takdir etti.
Baktı ki bu gidişat gidişat değil, baktı ki kimse doğanın sesine kulak vermiyor, kanunlarına uymuyor, baktı ki akılsız akıl saygısızlık üzerine saygısızlık yapıp kendisinin canına okuyor, ben sizi güzel bir "takdir" edeyim de görün dedi.
Bu takdir karne yanına iliştirilen "takdir belgesi" takdiri değildi. Gerçek bir "takdir"di.
İlah öyle bir silkelendi ki sormayın. Üzerinde ne var ne yoksa attı. Baktı sarsıntıdan kurtulanlar yine kendi kanunlarına uymaksızın oraya buraya çadırlara yerleştiriyor, bu böyle olmaz deyip, rüzgâr yağmur şimşek fırtına ile anlaşma yaptı, toplanan yağmur suları dağları tepeleri aştı, sel oldu, yoluna kim çıkarsa önüne katıp yuttu, boğdu.
Kendisine danışılmadan, masaya çağrılmadan, kanunlarına başvurulmadan, hesapsız kitapsız yapılan yoldu, geçitti, meydandı, hiçbirisine acımadı.
Kızmıştı bir kere.
Durdurulamazdı.
Eyy benim sana verdiğim aklı kullanmayan, kibre kapılan, kerameti kendinden menkul sanan, kendini benden üstün gören kafasız, sen kime kafa tutuyorsun dedi.
Ne acı ki bu işte zerre günahı olmayanlar da doğanın gazabından kurtulamadı. Doğa bir kere "takdir" etmeye başlamıştı. Önüne geçilemezdi...
Bu işte günahı olanlar ise ortada yoktu. Her zaman olduğu gibi yine suç vardı ama suçlu yoktu.
Deprem nasıl asrın depremi olmayıp asrın felaketine dönüştüyse, sel de asrın seli değildi ancak o da bir felakete dönüştü...
Deprem Yıktı, Sel Boğdu
6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremin ardından henüz yaralar olabildiğine açıkken ve ığıl ığıl kanarken, Şanlıurfa ve Adıyaman'da büyük bir sel yaşandı. Bugün itibarıyla selde 14'ü Şanlıurfa'da, 2'si Adıyaman'da olmak üzere 16 kişi öldü. Kayıplar ise aranmaya devam ediyor.
(Medyada selin yarattığı felaketin pek çok fotoğrafını görmüşsünüzdür. Ben yazımın içinde sel öncesi fotoğrafları paylaşmak istedim.)
Selde ölenlere de "rahmet" dileyecek miyiz?
Gazeteci Murat Ağırel Halk TV'ye yaptığı açıklamalarda selin geleceğinin öngörüldüğünü ancak önlem alınmadığını söyledi.
İki yıl önce Cavşak, Karakoyun ve Akpınar dereleri taşacak diye söylenmiş. Bu dereler islah edilsin denmiş. (Valilik ve AFAD bu konuda rapor hazırlamış. Şanlıurfa Valiliği, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, İl Afet Risk Azaltma Planı - İRAP 2021'in 118'ci sayfasından itibaren Şanlıurfa'daki taşkın risklerini okuyabilirsiniz.) Şanlıurfa Belediyesi ihaleye çıkmış. 2022 yılında belediyeye Japonya'dan "3 milyon 500 bin Japon Yeni" kredi almış. Bu arada, bu paranın bir kısmı (600 bin TL'si) Afganistan'daki Taliban'a gönderilmiş. Lakin dereler islah edilmemiş.
Abide Kavşağı / Kaynak: https://www.sanliurfa.bel.tr/galeri/49/abide |
Abide Kavşağı'nın altından geçen alt geçit 2012 yılında, dere yatağına yapılmış. (Dönemin Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba, belediyenin Ulaştırma Bakanlığı'na verdiği projenin onaylanmadığını, Karayolları'nın kendi ihalesini yaptığını belirtmiş.) Alt geçidin üzerindeki meydan ve yollar ise dört beş ay önce yapılmış ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katılımıyla epey gösterişli törenlerle açılmış. Bu arada projeye karşı çıkan STK'lar ve gazetecilerin uyarı niteliğindeki çalışmaları sebebiyle kendilerine davalar açılmış.
Söylenen o ki atık su motorları bakımsızlıktan çalışır halde olmadığından, biriken su tahliye edilememiş ve böyle bir felaket yaşanmış. Depremden kurtulup konteynıra sığınan insanlar bu kez de konteynırla birlikte sele kapılıp sürüklenmiş.
Abide Kavşağı / Kaynak https://www.sanliurfa.bel.tr/galeri/49/abide |
Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, belediyenin sellerle ilgili yaptığı çalışmaları anlattığı konuşmasıda tüm ekiplerle sele anında müdahele ettiklerini söylerken, konuşmasını "Yağmurun berekete, rahmete dönüşmesini Allah bize nasip etsin. Şanlıurfa böyle yağış almamıştı. İnşallah bu rahmet ekinlerimiz için faydalı olur.’’ sözleriyle tamamlamış.
Peki Sayın Başkanım, selde ölenlere de "rahmet" dileyecek miyiz?
22 Eylül 2018 - Balıklıgöl |
Çözüm Önerileri - 2013 / Felaket - 2023
2013 yılında Mehmet Yaşar Sepetçioğlu tarafınan yapılan "ŞANLIURFA İLİ TAŞKIN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ" başlıklı çalışmanın Öz'ünde şöyle yazıyor:
"Taşkınlar, doğal afetler içerisinde depremle birlikte en büyük hasara sebep olan doğal afettir. Gerek can kaybı gerekse mal kaybı bakımından önemli zararlara yol açan taşkınlara karşı önlem alınması zorunludur. Fakat, taşkınlar beklenmeyen yerlerde ve zamanlarda görüldüğü için bu zararlardan korunma zorlaşmaktadır. Mevcut veriler iyi değerlendirilip, taşkın koruma faaliyetleri bu değerlendirmeler ışığında yapıldığında hasarın etkisi daha az hissedilebilmektedir. Şanlıurfa ili şehir merkezi ve ilçelerinde zaman zaman taşkın ve seller görülmekle birlikte son yıllarda sayısı ve etkisi hızla artmaktadır. GAP ile birlikte hızla artan nüfus ve bu nüfusun ihtiyaçları için yerleşim yeri ihtiyacı, bölgenin arazi şekli, topografyası, toprak yapısı, bitki örtüsü zararın etkisini arttırmaktadır. Kıymetli tarım arazilerine sahip bölgede bundan dolayı zararın boyutu ve etkisinin sadece bölgeyi ilgilendirmeyip, ülke için önemli bir soruna sebep olacağı aşik` dır. Bu çalışmada; Şanlıurfa ili taşkın sorunları, daha önce yaşanan taşkın olayları ve değerlendirmeler ışığında irdelenmiş ve çözüm önerileri sunulmuştur."
"İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsin, ya nice okumaktır" der Yunus Emre...
İlah kimi takdir ediyor?
Görüldüğü üzere bilim insanları, Sivil Toplum Kuruluşları ve gazeteciler olacakları yıllardır haykırmış haykırmış haykırmış. İlgililer konuyla ilgilenmiş, bilgililer kurumları bilgilendirmiş.
Ya yetkililer ne yapmış? İlgilileri ve bilgilileri "Onlar ne anlar!" kafasıyla ortadan yok etmiş.
O yüzden "İlah" şimdi o "yetkililer"i "takdir" ediyor ve hepsinin hanesine eksi puan yazıyor.
Halk için çalışması gereken ama gereğini yerine getiremeyen her kurum birer birer sınıfta kalıyor.
Akil insanların yıllardır yapamadığını "Doğa" yapıyor. Ancak bunun bedelini masum insanlar canlarıyla, mallarıyla ödüyor.
Kendini "din"in bekçisi yapan kafa, Allah'a inanmanın Allah'ın kanunlarına karşı gelmemek olduğunu bir türlü anlamıyor.
16 Mart 2023 / C.E.Y.
Bir Tavsiye:
Yeniçağ Gazetesi Yazarı Mehmet Faraç’ın, Urfa’da suyun ve su baskınlarının tarihini anlattığı “Bizans, Urfa ve felaket!!!” başlıklı yazısını okumanızı isterim.
Mehmet Faraç yazısını "525–567 arasında yaşayan Bizans İmparatoru Jüstinyen mezarından kalkarak bir tepeden şehre baksaydı, 'Biz 1500 yıl önce bile sizden çok ilerideymişiz ey gafiller' demez miydi acaba?.." cümlesiyle nihayetlendirmiş.
Ah keşke, kalksalar da bir baksalar, bir görseler…
Gelseler de ülkeyi o cânım medeniyetlerin gerisine düşürenleri bir güzel kılıçtan geçirseler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder