20 Ekim 2019 Pazar

Uluslararası Dostluk Gücü

Bursa'da 3 yıl önce kurulan ve dernek başkanlığını kurucu başkan Hülya Arifoğlu'nun yaptığı Bursa Dostluk Derneği üyeleri, Brezilya'nın 3 farklı bölgesinden gelen Friendship Force International üyesi toplam 17 konuğu, 13-18 Ekim tarihleri arasında, Bursa ve çevresini gezdirerek Bursa'yı tanıttılar.
Geçtiğimiz haziran ayında İngiltere'ye ve Endonezya'ya konuk olan, geçmiş senelerde de Kanada ve Meksika'yı ağırlayan Bursa Dostluk Derneği üyeleri, evlerinde ağırladıkları konuklar ile her gün farklı bir rota izlediler.
Konuklar ilk gün Bursa'da Hanlar Bölgesi'ni, Yeşil Camii ve Tophane'yi, ikinci gün Mudanya, Tirilye ve Gölyazı'yı, üçüncü gün Cumalıkızık ve İznik'i, dördüncü gün Bursa Merkez'de Türk Hamamı'nı, beşinci gün Irgandı Köprüsü, Uludağ ve Şehir Müzesi'ni tanıdılar. 
Gezilen her mekânda rehber Derya Gerey Tektaş'ın akıcı anlatımı ile İspanyolca olarak yapılan tanıtımları ilgiyle dinlediler.
Yedikleri yemekler ile Türklere has lezzetleri tattılar. Bursa'ya özel sokak eğlencelerine katıldılar.
UNESCO Somut Olmayan Dünya Mirası Temsil Listesine girmiş olan el sanatlarımızdan "Ebru" sanatını tanıdılar ve kendileri de birer ebru çalışması yaptılar.
Son gece düzenlenen yemekte tema "Geleneksel Kına Gecesi Eğlencesi" idi ve bir konuk kınası yakılan gelin kız oldu.

Friendship Force International
Atlanta'da 1977 yılında kurulan "Friendship Force International" kendilerini tanımlarken "Kişisel arkadaşlıklar yoluyla anlayışı, kültürel eğitimi ve vatandaş diplomasisini teşvik etmeye odaklanan kâr amacı gütmeyen bir kültürel organizasyondur." diyor.
15.000 aktif üye, 300'den fazla yolculuk, 6 kıt'ada 60'tan fazla ülke ile tam bir uluslararası kültür elçisi olup geziyorlar dünyayı.
Uluslararası Dostluk Gücü - Friendship Force International'ın Türkiye'de de Ankara'da 2, İzmir'de 5, Kayseri, Denizli ve Bursa'da 1'er olmak üzere toplam 10 şubesi var.

Mudanya - Tirilye - Gölyazı
Uluslararası Dostluk Gücü'nden gelen Brezilyalı konuklarla birlikte, ikinci günün programı olan Mudanya, Tirilye ve Gölyazı gezisine ben de katıldım ve bu vesile ile ben de kısa bir yakın çevre gezisi yapmış oldum.
Mudanya'da Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin siyasi alanda kazandığı ilk başarısının göstergesi olan Mudanya Mütarekesi'nin imzalandığı ve daha sonra barışın simgesi haline gelen Mütareke Evi Müzesi'ni, 
Mudanya’da Mütareke Evi’nin güneyindeki alanda düzenlenen park içinde yer alan ve Türkiye’nin ilk kadın heykeltıraşı Sabiha Bengütaş tarafından yapılan, dikdörtgen kaide üzerindeki İsmet İnönü heykelinden oluşan Mütareke Anıtı'nı,
Mütareke Anıtı
18. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en seçkin örneklerinden biri olan Mudanya'nın Şükrü Çavuş Mahallesi’nde yer alan Tahir Paşa Konağı'nı,
Tahir Paşa Konağı
İtalyan mühendis Piçiretu tarafından planlanmış, 18. yüzyıl konaklarından oluşan, vitrayları, bitki ve geometrik tavan süslemeleri, kalem işleri ve ahşap dokularıyla dikkati çeken binaların yer aldığı Girit Sokağı'nı,
Tirilye’de doğan ve Yunanistan’da eğitim gördükten sonra Metropolit olarak Türkiye’ye dönen Chirisostomos tarafından 1904- 1909 yılları arasında Tirilye'de yaptırılan Taş Mektep'i,
Yine Tirilye'de, Güney Marmara’daki en eski ve özgün Bizans kiliselerinden biri olan, ilk ismi Aya Todori olarak bilinen (Kenolakkus Manastırı Kilisesi adıyla da bilinir), 16. yüzyıl Osmanlı döneminde satın alınarak camiye çevrilip, adı Fatih Camii olarak değiştirilerek kullanıma açılan Hagios Stephanos Kilisesi (Fatih Camii)'ni,
Tirilye
Tirilye sokaklarını ve köylü pazarını,
1900’lü yılların başlarında Rumların mesire yeri olarak kullandıkları daha sonraları Tirilyelilerin piknik yapıp ailece yemekler yediği, Trilye'yi tepeden gören Çamlı Kahve'yi,
Tarihi M.Ö. 6. yüzyıla dek uzanan, yazılı kaynaklardan edinilen bilgilere göre antik adı, bugün Orhaneli Çayı (Kocaçay) dediğimiz antik Ryndacus ırmağından kaynaklanan "Apollonia ad Rhyndacum" olan Gölyazı'yı,
Gölyazı Köyü’nün meydanında bulunan ve uluslararası anıt-ağaç işareti taşıyan, yüzyıllardır kavuşamayan iki aşığın yasını tutan, gövdesinden akan sudan dolayı Ağlayan Çınar olarak anılan, isim babalığını biyolog Mehmet Okatan'ın yaptığı Ağlayan Çınar'ı,
Gölyazı'yı tepeden gören, Rumlar'ın yaşadığı dönemlerde mezarlık olan, Rumların ölen yakınlarını gömdüklerinde mezarlarına zambak diktikleri için adı Zambak Tepe olarak anılan tepeyi gezdik hep birlikte.
Gölyazı
Konuklar 10 gündür hem Türkiye'nin farklı illerinde hem de farklı ülkelerde olduklarından, gezinin son durağı olan Bursa'ya epey yorgun geldiler. Yine de programa harfiyen uydular.

Konuklar için İspanyolca yapılan anlatımlar benim için yabancı olsa da, gezdiğim yerleri kâh önceden bildiğim için, kâh bilgilendirme tabelalarını okuduğum için bir kez daha gezmek ve değerlerimizi bu kez yabancı gözlerin gözlerinden görmek farklı bir bakış açısı sundu bana.
Her yere onların gözleriyle ve ilk kez görüyormuşcasına baktım. 
Öyle bakınca gezdiğimiz yerlerdeki dağınık dökük haller daha bir gözüme battı, düzenlenmiş ve derli toplu mekânlar ile daha bir gururlandım.

Giritli mahallesi restoranlaşmış, Taş Mektep bembeyaza boyanmış, Gölyazı deseniz toz toprak içindeydi.
Ben de eski ve tarihi yapılar yıkık dökük kalmasın, viraneye dönmesin, yaşamaya devam etsin, tarihimizi yaşatsın istiyorum.
Lakin yenilenen her şeyde makyajın fazla kaçıp alttaki suretin kaybolmasını istemiyorum...
Yoksa gelen neye gelsin, giden neye gitsin, değil mi?

Friendship Force International - Bursa Dostluk Derneği ve konuklarına dönecek olursak;

Bu gezi ile Türk insanını, kültürünü, tarihini, zenginliklerini ve coğrafyasını tanıyan konukların Bursa’dan gözyaşları içinde ayrıldıklarını duyduğumda “Maksat hasıl olmuş.” dedim içimden.

Fazıl Say'ın bestelediği Muhyiddin Abdal'ın nefis şiirinden bir dörtlük düştü sonra dilime:
"İnsan, insan derler idi
İnsan nedir şimdi bildim
Can can deyu söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder