28 Şubat 2015 Cumartesi

Hocalı’ya Giden Yol’a taş döşeyenler…

Azerbaycan Kültür Derneği Bursa Şubesi tarafından Hocalı katliamının 23. yıldönümünde, Hocalı’ya Giden Yol‘u anlamak üzerine bir panel düzenlendi.
Ördekli Kültür Merkezi’nde düzenlenen panele Gazeteci-Yazar Ali Eşref Uzundere, Prof. Dr. Selçuk Kırlı ve Türkiye Yörük Türkmen Dernekleri Genel Sekreteri Fahrettin Beşli panelist olarak katıldılar.
Etkinlikte MHP İstanbul Milletvekili Atilla Kaya, Ak Parti Bursa milletvekili aday adayı Kurban Güneş, milletvekili aday adayları Selçuk Türkoğlu ve Hasan Toktaş da izleyiciler arasındaydı.
Azerbaycan Kültür Derneği Bursa Şubesi Başkanı Handan Askeran Ton’un açılış konuşmasının ardından panelistler Fahrettin Beşli’nin moderatörlüğünde sunumlarını yaptılar.
Fahrettin Beşli sözü panelistlere vermeden önce: “Biz insanları öldürüp kuyulara atıp üzerine gömecek insanlar değiliz. Olsaydık dünyada Ermeni kalmazdı. Böyle mi olmalıyız? Hayır.” diyerek barışcıl tavrını gösterdi.
Sözü alan Eşref Uzundere, Hocalı katliamını tüm çıplaklığı ile gözler önüne seren fotoğraflardan oluşturduğu sunumunu verdiği bilgilerle zenginleştirerek anlattı. İnanılmaz derecede vahşet içeren fotoğraf kareleri barkovizyondan geçerken izleyicilerin halet-i ruhiyesi de değişiyordu.
Hangi insanlığa sığardı bu işkenceler derseniz, “Hangi insanlık?” derim…
****
Sözü alan Prof. Dr. Selçuk Kırlı, Hocalı’ya Giden Yol’u anlattı belgeleriyle.
Kırlı, bu tarz anma günlerinin düzenlenmesinin önemine değinirken, geçmişe üzülmek kadar geleceği de planlamamız gerekliliğinin üzerinde durdu.
Ermeniler’in, yaptıkları mezalimi açıklamak için mağduru oynadıklarını ve bunu da yerelden çıkartıp uluslararası platforma taşıdıklarını söyledi.
1830’lu yıllarda Yunanistan, ardından Bulgaristan’ın ve Sırbistan’ın Osmanlı Devleti’nden ayrılarak bağımsızlıklarını ilan etmeleri, 1856 yılında hristiyan azınlıklara yönelik çıkan Islahat Fermanı, 93 harbinin ardından 1878’de imzalanan Ayastefanos Antlaşması ve özellikle de 16. maddesi, yine 1878’de Berlin Konferansı’nda imzalanan antlaşma ve özellikle de 61. maddesi Ermeniler’in de böyle bir girişimde bulunmalarına önayak olmuş.
'Ermeni Meselesi’nin altında yatan düşünce yapısı Hay Dat Dotrini’dir diyor Selçuk Kırlı.
Buna göre; tarihi Ermeni topraklarının geri alınması ve Birleşik/Büyük Ermenistan ulusal devletinin kurulması, dünya yüzüne dağılmış Ermeniler’in söz konusu topraklara dönmesi ve sosyal devletin kurulması hedefleniyor.

“Tarihi Ermeni toprakları mı?” dediniz, değil mi?
Evet, onlar öyle bir denizden denize, yani Hazar’dan Karadeniz’e ve hatta Akdeniz’e uzanan, Anadolu’yu da içine alan bir Ermeni devleti kurmuşlar kendilerince. Oysa tarihte Ermenistan yok. Bütün bunlar Ermenilerin hayalatı ve efsanesi diyor Kırlı Hoca.
Sınır çizmişler de, sınır çizmekle olmuyor elbet, sınırın içini dolduracak halk da lazım. En çok da bir efsane lazım.
Mıgırtıç Herimyan’ın efsanesini ve İsmail Gaspıralı’nın buna verdiği cevabı ve Ermeniler’e destek verenleri anlatıyor Selçuk Kırlı.
İngiltere, Rusya, Fransa ve Almanya, hepsi kendi çıkarları için destek verdiler diyor. Batı ve Doğu Türklüğü arasında tampon bölge oluşturmak ve güçsüzleştirmekti esas amaç diyor.
“Uluslararası ilişkilerin bir tek patronu vardır. O da bir numaralı şeytan olan paradır” diye ekliyor.
O dönemde Ermeni okumuşları Avrupalı gibi yaşıyorlardı ve Ermeni Gregoryan kilisesi de çok etkiliydi. Kürtler ise değil ve Kürtler herkesi doğrayabilir mantığıyla oluşturulan sarmaldan hala çıkabilmiş değiliz.

Mesele neden bitmez?
Oluşum için önce toprak, sonra insan, sonra yaratılış efsanesi, sonra da başarı lazım demiştik.
Bunların üzerine eklenen mağduriyet, ötekileştirme ve şeytanlaştırma ile birlikte okların hepsi Türk milletini gösteriyor.
O yüzden; Biz onların varoluş efsanesiyiz, biz olmazsak onlar yok. Bizim varlığımız ile var oluyorlar diyor Selçuk Kırlı.
“Tarihi yazmayı bilmiyoruz, okumayı da bilmiyoruz, en azından ders çıkartmasını bilelim” diyor.
Anlattıklarında bahsettiği Kompani ile bugünkü Kobani’nin aynı yer olduğunu öğreniyoruz.
****
Sunumun ardından MHP İstanbul Milletvekili Atilla Kaya mikrofonu alarak birlik ve beraberlik çağrısında bulundu.
Dün akşamüzeri düzenlenen bu etkinliğe Bursa Türk Ocakları, Türkiye Kamu-Sen İl Temsilciliği, Kars-Ardahan-Iğdır Dernekler Federasyonu, RUDEF, Bursa Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği ve Bursa Ahıskalılar Derneği de destek verdi.
****
Ermeniler ve Dersim üzerine yazdığım yazıyı okumak için tıklayınız:
Savaşlar ve zulümler yaşanırken biz ne yapıyoruz. Sordum. Okumak için 
tıklayınız:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder