12 Haziran 2013 Çarşamba

Olur böyle vak'alar, kameralar yakalar

Günlerdir 'Gezi' ile yatıp, 'Gezi' ile kalkıyoruz.
Televizyonlar bir yandan, sosyal medya bir yandan haber üzerine haber yapıyor.
Tabi kimisi alalamaya, kimisi azdırmaya.
Doğruyu aktaranları seçip almak gittikçe zorlaşıyor.
İşin içine farklı farklı işler karışıyor.
Olay masumiyetten uzaklaşıp bekaretini kaybediyor…
Bütün bu olaylar arasında ilginçlikler de olmuyor değil.
Ülkenin sesi olan gençlerin sloganlarından bahsetmiyorum. Onların hepsi birbirinden âlâ.
Benim gözüme takılan insanın özünü bir lâhzada görebilmek üzerine bir görüntü.
Ekose ceketiyle dikkat(!) çeken Başbakan'’ın Gezi Parkıyla ilgili yaptığı bol atraksiyonlu konuşmada araya karışan Emine Hanım zılgıtı yiyiveriyor.
“Bi dur Emine!”
Kıpraşıp duran Emine Hanım bir anda bozum oluyor ve kocasından azar işiten pek çok kadın gibi tepki vererek ortamı germek yerine vak'ayı gülerek atlatmaya çalışıyor.
Anlaşılan o ki o da tepkisini içine atıyor.
Bu haliyle insanın aklına Vasfiye Teyze'nin o meşhur lâflarını getiriyor…
Hakkını yemeyelim, belki de kocasına hak veriyor.
Ve olması gereken biçimde munis munis yerine oturuyor. Yanındakilerle konuşup gülüşerek azarlanmayı önemsemediğini ele-güne gösteriyor.
Ama kameralar yakalıyor bir kere.
Milyonların gözü üzerlerindeyken fırçayı yiyiyor.
İki kişi arasında iken hiç önemsenmeyen bu çıkışa eminim ki aslında çok bozuluyor.
İşte o anlar:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Emine Erdoğan’ı Azarlıyor
O görüntüleri izlerken aklıma Cumhurbaşkanı Gül ve eşi Hayrunisa Gül’ün görüntüleri düşüyor.
Geçtiğimiz aylardan birinde gelen konuklarını karşılamak için Cumhurbaşkanı önde, Firts Lady arkada tören alanına koşturuyorlar.
Hayrunisa Hanım'’ın giydiği haddinden fazla uzun ve haddinden fazla dar eteği hızlı yürümesine engel.
Hele de ayağında haddinden fazla yüksek ve haddinden fazla platformlu ayakkabılar var ki, insan onlarla evin içinde bile yürümekte zorlanır.
Değil ki sokak, değil ki hızlı…
Onun pıtı pıtı koşturmasına rağmen bir türlü kendisine yetişememesine sinirlenen Gül eliyle sinirli bir şekilde “Hadi ama!” dercesine bir hareket yapıyor.
Beden dili huzursuz, yüz ifadesi gergin.
Oysa biraz sonra konuklarını “gülümseyerek” karşılayacak…
İşte o anlar:

Hayrünnisa Gül’ün uzun topukları Abdullah Gül’ü sinirlendirdi
Feminist feminist yazmış işte diyeceksiniz ama;
Cumhurbaşkanı da olsan erkeksin, kocasın, fırçalamaya hazırsın.
First Lady de olsan, kadınsın, adamın karısısın, gözünün yaşına bakılmadan milyonların önünde dahi azarlanırsın.
****
Kadın-erkek ilişkilerini, düşünürsek çoğunluğun durumu bu aslında.
Dışarıya karşı sırıtmak ve mükemmeli oynamak.
İçerideyse yüksek gerilim hattı, voltaj 2500!
İnsanın gerçek karakteri kızgınlık esnasında ortaya çıkarmış.
Refleks olarak hiç düşünmeden ya da öfke seline kapılarak verdiği tepkiyle en doğal ve en organik haline dönüyor demek ki insan.
Hatta zaman zaman Taş Devri‘ne…
****
Öfke dediğin kontağı kapanmış bir arabanın frenlerinin tutmaması gibi…
Sakinleşip de aracı rölantide çalıştırmaya başlayınca frenler de kendine geliyor.
Ondan sonrası 2. vites, 3. vites.
Az fren az gaz, vites arası debriyaj.
Ha bu arada, aman hepsine orantılı güç uygulayın, yoksa pedallar gevşiyor, plakalar aşınıyor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder