The Economist dergisinin yaşam kalite endeksini dikkate alarak yaptığı “Dünyaya Gelmek İçin En İyi Ülkeler” listesinde ilk sırada İsviçre yer almış.
Yaşamak için İsviçre’ye gidip, ölmek için memleketimize dönmemiz gerekliliği sonucunu mu çıkartmalı buradan anlamadım
Derecelerimiz sadece 1.'lik ve 51.’lik değil.
Dünya Çalışma Örgütü’nün ölümlü iş kazaları istatistiklerinde Türkiye Avrupa’da ilk sırada, dünyada ise üçüncü.
Ülkeler; coğrafi faktörler ve zaman içinde çok yavaş değişen demografi, sosyal ve kültürel karakteristiklerin de sabit olarak tutulduğu araştırmada, zenginlik, suç oranı, kamu kurumlarına güven gibi göstergelere göre sıralanmış.
Listeye bakıyorum da; oturduğumuz yerden burun kıvırdığımız ülkeler bile bizden ilerlerde.
Kısacası dünya ülkelerinin kıskandığı yeni Türkiye’nin profilinde "Hasbel kader yaşayıp, pisi pisine ölmek" var.
“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.” der Albert Camus.
“Medeniyetsiz yaşamak ecelsiz ölmek gibi bir şey” der Namık Kemal.
Hepsi aynı kapıya çıkar.
Geçen hafta akademik odaların yol’u, yolu yapanların da sürücüyü suçladığı, art arda iki ölümlü trafik yaşandı Dobruca-İnkaya Yolu’nda.
Hafta sonu deli gibi yağan yağmurda Bursa’nın kıyısını köşesini değil, göbeğini sel aldı. Atatürk Caddesi’nde, Kızılay’ın önünden aşağıya akan azgın sulara kapılan bir kadın çevredekiler tarafından güç bela kurtarıldı.
Bursa’dan İstanbul’a geçersek; çok katlı bir inşaatın asansörü 32. kattan yere çakıldı ve 10 işçi öldü.
Nerde iş güvenliği denetimleri, nerde onca sertifika, nerde kurallara uymak, nerde kazalara engel olmak…
Biz uyardık ama! diyorlar her seferinde. Tek başına uyarı ne işe yarıyorsa!
Biraz gerilere, senenin başına gidersek;
15 Mart’ta Sirkeci’de arabalı vapura binmek üzereyken arabalı vapurun hareket etmesi sebebiyle denize düşen otomobilde bulunan 5 yaşındaki Ece Su Yılmaz ile anneannesi Şaziye Güleren yaşamını yitirdi.
13 Nisan’da, Bursa- Nilüfer’de kontrolden çıkan otomobil otobüs durağına daldı. Durakta bekleyen yolculardan 14 yaşındaki Furkan A. ve 16 yaşındaki Serkan A. yaşamını yitirdi, her ikisi de 13 yaşında olan Mert Birlikbaş ve İbrahim Çankaya da yaralandı.
13 Mayıs’ta, Soma’daki bir kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madencinin ölümüyle sonuçlanan o facia. Yangın, vardiya değişimi sırasında meydana gelmiş ve 787 işçi patlama sırasında yer altında kalmıştı.
13 Haziran’da, Ankara’dan Kayseri’ye gelen iş müfettişi 29 yaşındaki Naci Ayvalıoğlu ile inşaat mühendisi Baki Güneş, 8 katlı inşaatın 5’inci katında denetim yaparken iskeleden düşerek öldü.
16 Temmuz’da, Trabzon Pelitli Mahallesi’nde satın almak için ev bakan ailesiyle birlikte inşaası süren 10 katlı apartmana giren yedi yaşındaki Sudenur Reis, kabini olmayan asansörde beton zemine düşerek ağır yaralandı ve kurtarılamadı.
27 Temmuz’da, TEM-Kavacık mevkiinde Tuzla-Topkapı arasında çalışan özel halk otobüsü yol ortasında yanmaya başladı. Frenleri tutmayan otobüs yol kenarındaki bariyerlere çarparak yaklaşık 100 metre sürüklendi. Otobüs sürüklenirken arka kısımda başlayan yangın otobüsün içine sıçradı. Yanan otobüste bulunan 4 kişi yaşamını yitirirken, 15 kişi de yaralandı.
2 Ağustos’ta, Galatasaray Florya Metin Oktay Tesisleri’ne antrenmanı takip etmek üzere gelen Sabah Gazetesi foto muhabiri Erkan Koyuncu, tesisin demir kapısına sıkıştı. Yapılan tüm müdahalelere rağmen Koyuncu kurtarılamadı.
4 Ağustos’ta Bursa’da kontrolden çıkan otomobil, otobüs durağında bekleyen, 54 yaşındaki Rasim Güngör ile kızı 24 yaşındaki Tunay Güngör’e çarparak ölümüne neden oldu.
6 Ağustos’ta, İzmir-Konak-Gültepe’de yağmur nedeniyle yolda kalan bir araca yardım etmek isteyen 16 yaşındaki Ümit Özkan, diz hizasını biraz geçen ancak eğimli caddede çok şiddetli akan sel suyuna kapılıp sürüklendi. Yol kenarında park etmiş bir kamyonetin altına sıkışan ve ayağa kalkamayan Özkan, şehir merkezinde boğularak yaşamını yitirdi
17 Ağustos’ta Kumburgaz’da deniz bisikletiyle denize açılan 5 gençten birinin cesedi bulundu. Diğerleri halen kayıp. Aramalar sonlandırıldı.
24 Ağustos’ta Siirt-Botan Çayı kenarında piknik yapan 6 kişi, LİMAK Grubu’na ait baraj kapaklarının açılması sonucu yükselen suya kapılarak can verdi. Bu olayın bir benzeri aynı yerde 3 yıl önce de yaşanmış ve 3 kişi hayatını yitirmiş.
3 Eylül’de, İstanbul Avcılar’da kimyasal madde yüklü bir tankerin çarpması sonucunda, yaya üst geçidi çöktü. Bu esnada üst geçitten geçmekte olan 2 kişi hayatını kaybetti.
7 Eylül’de bunun bir benzeri Bursa’da yaşandı. Damperi açık halde alt geçide giren kamyonun damperi geçidin üstüne çarptı. Araç sürücüsünün yaralanmasıyla sonuçlanan olayda can kaybı yok. Aynı olay yıllar önce, üst geçitte her şeyden habersiz yürüyen simit satıcısı bir delikanlının canını almıştı.
Daha öncesi de trajikomik ölümlerle dolu. Şişli’de tepesine yağmurda gevşemiş beton blok düşen, Beyoğlu’nda yürürken kafasına koskoca cam düşen, anaokulunda üzerine lavabo düşen, bahçedeki pota düşen, kale direği düşen, yıkılan duvar altında kalan, okulun demir bahçe kapısının altında kalan, selin ortasında kalan, bir fabrikanın servis minibüsünde boğulan, feribotun kopan halatının çarpmasıyla yaralanan ve kurtarılamayan, yoldaki rögara düşüp kanalizasyon suyunda boğulan...
****
Memleketimde ölmek de öldürmek de çok kolay. Bir dellenmeye bakar.
Kız meselesi, namus meselesi, töre, adet, gelenek, kıskançlık, arkadaşlık, evlilik ya da boşanma teklifinin reddi, trafik, emniyet kemeri takmamak, alacak-verecek, iş kazaları, maç ya da düğünde fazla coşup sağa sola ateş etmek, dinli-mezhepli-ateist-laik-taraftar-tarafsız-namuslu-namussuz olmak, yazmak-çizmek-düşünmek, eylem yapmak, turist olmak, asker olmak, en çoğu en çoğu da kadın olmak yeter de artar bile...
Hani insan gibi yaşayamıyorsak da insan gibi ölelim diyor insan.
Bir üst geçidin güvenliği içinde yürürken değil…
Ölümlerden ölüm beğen deseler yatağında huzur içinde son nefesini vermek isteriz değil mi? Ya da heyecanı seven bir tip isek en azından sevdiğimiz bir işi yaparken gitmek isteriz. Bungee jumping yaparken, paraşütle atlarken, yalçın kayalıklara tırmanırken, denizlerin derinliklerine dalarken.
Ya da sahnede. Biraz artistik, biraz teatral, biraz sofistike bir şekilde.
Ama kalkıp da hiçbir dahlimiz olmayan şekilde ölmek istemeyiz.
Hele bir de bunlara takdir-î ilahi densin, hiç istemeyiz.
Niyeyse bizim gibi toplumlarda yaşamak da ölmek de hep kader.
Ölümlerdeki BİRİNCİLİĞİ bize sağlayan işte bu bilinçsizlik, bilgisizlik, tedbirsizlik, öngörüsüzlük, bencillik, adam sendecilik, vurdumduymazlık, adam kayırmacılık, küçük hesaplar, yasaları delme densizliği, para hırsı ve bir dolu menfaat.
Kısacası hepimiz canımız cebimizde geziyoruz.
Sabah evden çıkıp da akşama eve dönebilmeyi büyük bir marifet sayıyoruz.
“Bugün de eve dönebildik ya Rabbim sana şükür!”
Bunları normal sayıp bayır aşağı kaptırmaya devam edeceğimize kendimizi iyileştirmeye gitsek de İsviçre’deki, bilemedin Norveç’teki insanlar gibi yaşayıp ölsek.
Olmaz mı?
Hakkımız değil mi?
Kendi sorumun cevabını yine ben vereyim.
İnsanca yaşamayı önce biz kendimize hak bulmazsak, elbet değil…
****
9 Eylül 2014 tarihinde yazdığım bu yazı burada bitti desek de vak'alar bitmiyor.
İhmalkârlık, dikkatsizlik, bilinçsizlik ve bilgisizlik sebebiyle listeye her gün yeni bir acı ekleniyor.
Hepsini olmasa da bazılarını yazıya eklersek;İhmalkârlık, dikkatsizlik, bilinçsizlik ve bilgisizlik sebebiyle listeye her gün yeni bir acı ekleniyor.
Tarih: 15 Haziran 2016
Kadıköy'de bir kamyondan ağaca takılan betonlar kaldırımda yürüyen kadının üzerine devrildi. Kadın hayatını kaybederken, kamyon şoförü kaçtı.
Tarih: 30 Kasım 2016
Adana Aladağ’da yaşları 11-14 arasında değişen 11 öğrenci ile bir eğitmenin ölümüyle sonuçlanan yangının meydana geldiği özel öğrenci yurdunun yönetmeliklere aykırı olduğu ortaya çıktı.Tarih: 8 Temmuz 2018
Tekirdağ’ın Çorlu ilçesi yakınlarında Uzunköprü-İstanbul seferini yapan 362 yolculu trenin 6 vagonu, raylardan çıkıp devrildi. Kaza sonucunda 24 kişi öldü, 318 kişi de yaralandı.
Facianın lokomotif ve ilk vagonunun geçişinden sonra, menfezin altındaki toprağın kayması sonucu rayların boşlukta kalması sonucu meydana geldiği açıklandı.
Tarih: 13 Aralık 2018
Ankara-Konya seferini yapan yüksek hızlı trenin (YHT), Yenimahalle ilçesine bağlı Marşandiz banliyö istasyonunda kılavuz lokomotifiyle çarpışması sonucu meydana gelen kazada 9 kişi öldü, 86 kişi yaralandı.
Kaza, saat 06.30 sıralarında Yenimahalle ilçesinde meydana geldi. Ankara'dan Konya'ya gitmek üzere, Yüksek Hızlı Tren Garı'ndan hareket eden yüksek hızlı tren, yaklaşık 4 dakika sonra Marşandiz İstasyonu'na geldiğinde yol kontrolü yapan kılavuz tren ile çarpıştı. Hızının 80- 90 kilometre civarında olduğu belirtilen yüksek hızlı trenin iki vagonu raydan çıktı. Kazanın olduğu bölgede bulunan üst geçit de vagonların üzerine yıkıldı.
Tarih: 10 Nisan 2019
Adapazarı ilçesine bağlı Karadere Mahallesi’ndeki evinin önünde oturan Bayram Cansever (54), ağaçta gördüğü sincaba ateş etmek için kızından (19) ruhsatsız av tüfeğini birinci katın balkonundan atmasını istedi. Balkonda atılan tüfek, dipçiğinin zemine çarpması sonucu ateş aldı, baba Cansever göğsünden, kızı yüzünden yaralandı. Yenikent Devlet Hastanesine kaldırılan Cansever kurtarılamadı, kızının ise hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi.
Tarih: 6 Şubat 2020
Van'ın Bahçesaray ilçesinde 5 Şubat Salı günü düşen çığın altında kalanları arayan arama-kurtarma ekiplerinin üzerine Çarşamba günü çığ düştü. 24 saatten az bir sürede düşen iki çığ nedeniyle 41 kişi hayatını kaybetti, 75 kişi de yaralandı. İlk çığ düşmesinde beş, ikinci çığda ise 33 kişinin hayatını kaybettiği açıklanmış, çığ altında kalan üç kişi için arama çalışmalarının devam ettiği belirtilmişti. Perşembe sabahı başlayan arama çalışmalarında çığ altında kalmış olan son üç kişinin cesedine ulaşıldı.
Tarih: 7 Şubat 2020
Hatay Valiliği önüne gelen bir kişi "Çocuklarım aç, iş istiyorum anlamıyor musunuz?" diyerek kendini yaktı. Uzun süredir işsiz olduğu öğrenilen Adem Yarıcı'ya yangın tüpleriyle polisler müdahale etti. İki çocuk babası Yarıcı, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
Tarih: 19 Ekim 2020
Çekmeköy'de 19 Ekim tarihinde yaşanan olayda, bir kargo firmasında çalışan 40 yaşındaki Mehmet Ali İbin, Çekmeköy'e bir adrese teslimat yapmak için gitti. İbin, kargo paketinin adres kısmının eksik yazıldığını fark ederek kargo alıcısı Tayfun Ş.'yi telefonla aradı. İbin, Tayfun Ş.'ye paketi şubeye teslim etmek yerine kendisiyle buluşup teslim edebileceğini söyledi. Fakat Tayfun Ş., kargo çalışanı İbin'in adresi bulamamasına sinirlenerek telefonda şikayette bulundu. Ardından Tayfun Ş. ile beraberindeki iki şahıs, kargo aracının yanına otomobil ile geldi.
Tayfun Ş., iddiaya göre sokak ortasında kargo çalışanı Mehmet Ali İbin'e saldırdı. İbin, kafasına aldığı darbeler nedeniyle fenalaşarak yere yığıldı. Saldırgan Tayfun Ş. ile beraberindeki şahıslar, kanlar içinde yere yığılan ve kalkamayan İbin'in ölmek üzere olduğunu düşünerek panikledi ve bir süre başında bekledi. Şahıslar, iddiaya göre yaklaşık yarım saat boyunca yerde kanlar içinde yatan İbin'i kucaklarına alarak otomobile bindirip çevredeki bir hastaneye götürdü. Aldığı darbeler nedeniyle beyin kanaması geçiren İbin, ameliyata alındıysa da sağlık durumunda iyileşme olmadı. Kargocu İbin, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Tarih: 11 Mayıs 2024
Balıkesir'in Karesi ilçesindeki Karaoğlan Mahallesi Emir Sokak'ta, zincir bir restoranda motokurye olarak çalışan Ata Emre Akman, bıçaklanarak öldürüldü. Katil Erdoğan Özdemir'in ifadesinde, babası Orhan Özdemir'in imam nikâhlı eşi Sultan Durmaz'ı nereden tanıdığını sorduğu ve Akman’ın kendisini terslemesi üzerine bıçakladığını söylediği öğrenildi. Ancak, Akman'ın Erdoğan Özdemir'in bahsettiği Sultan Durmaz'a değil, dairede bulunan başka birine sipariş getirdiği bilgisine ulaşıldı.
Kaynak: Wikipedia
Tarih: 12 Temmuz 2024
İzmir'in Konak ilçesinde sağanak yağıştan kaçmaya çalışırken elektrik akımına kapılan İnanç Öktemay (44) ve Özge Ceren Deniz (23) hayatını kaybetti. Ege Telgraf, 19 Ocak 2019 yılında "Çözüm için illa biri mi ölmeli" başlıklı haberinde, olayın yaşandığı yer için uyarıda bulunduklarını, haberin ardından ise yetkililerin sorunu çözdüklerini bildirdiklerini aktarıyor. Haberin ardından yetkililer bölgeye geldiğini ve sorunu çözdüklerini bildirdiğini yazan Ege Telgraf'taki haberde, "Aradan tam beş yıl geçmesinin ardından dün yaşanan acı felaket, “Bu nasıl çözüm!” dedirtti. Onca uyarıya rağmen gencecik iki canın yitirildiği olayın ardından mevcut sorunu çözmek için yapılan çalışmaların geçici çözümden doğan ihmalkarlık olup olmadığı konuşuluyor. Şimdi cevaplanması gereken tek bir soru var: Bunca yılın ve onca uyarının ardından giden canların hesabını kim, nasıl verecek…" denildi.
Kaynak: Onedio
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder