Çocukluğu Bursa'da geçmiş olanlar ipek böceğini, dut ağaçlarını, ipek böceğinin dut yaprağı yerken çıkardığı kırt kırt seslerini, satılmaya gelen küfeler dolusu kozayı, kozayı ve kozaklığı iyi bilir.
Koza Han'da şemsiyeler altında kahve içenlerin ise ne kadarı kozanın ve ipek böceğinin hikâyesini bilir, onu da Allah bilir.
![]() |
Koza Han |
İpek ile anılan Bursa'nın artık çalışmayan ama bir döneme imza atmış ipek fabrikaları siz şehrin sokaklarında telaş içinde yürürken size eşlik eder. Önlerinden geçer ama çok zaman fark etmezsiniz. Orada öylece durur ve sizi izlerler. Bazıları müze ya da okul olarak hayata döndürülmüştür, bazıları ise eski günlerin yaşanmışlıkları ile kendi içine kapanmıştır. Çevrenize gören ve soran gözlerle bakıyorsanız devasa kapıların ve duvarların arkasını merak eder, bir zaman işçilerin ve iş verenlerin yaşadığı bu binaların içindeki hareketi, makinelerin çıkardığı sesleri, mahsulü yüklemek için kapıya yanaşan arabaları, mahsulü almak için gidip gelen tüccarı, edilen pazarlıkları, mesaiye yetişmek için koşturan, mesai bitiminde de yorgun argın evine dönen işçileri, fabrika içerisindeki bakışmaları, yaşanan aşkları, kurulan yuvaları hayal edersiniz.
Hepsi buhar olup uçmuştur.
İnsanlar gitmiş, yıkık dökük de olsa binalar kalmıştır...
Şimdi bu binalar kaderlerine terk edilip daha da yıkılıp yok mu olacaktır, yoksa bir döneme damga vurmuş bu binalar önlerinde ceket iliklenip saygıyla ayağa mı kaldırılacaktır?
Karar bizim...
Kimliksiz ve aidiyetsiz mi yaşamak istersiniz, köklerin değerleriyle geleceğe uzanmak mı?
Tarihî ve Mimarî Bir Gezi
TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi, Mimarlık Haftası kapsamında Bursa'nın ipek fabrikalarını tanıtmak amacıyla 8 Ekim günü Bursa İpek Fabrikaları Turu düzenleyince bu geziyi kaçırmak istemedim.
Yağışlı bir Bursa gününde Bursa Akademik Odalar Birliği BAOB önünden kalkan otobüs ile çıktığımız, Bursa’da ilk kez İpek Endüstriyel Mirasına odaklanan ve kentin eski ipek fabrikalarını kapsayan mini geziye TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi Genel Sekreteri Aytül Küçüközdemir Aydın, Bursa Bellek Haritası Proje Koordinatörü ve Bursa Kent Tarihçisi Agâh Enes Yasa, mimarlar, staj öğrencileri ve Bursa sevdalıları katıldı.
Gökdere Bulvarı'dan geçip Umurbey Bay Kardeşler Fabrikası'na ilerlerken Agâh Enes bizlere Irgandı, Yeşil ve Setbaşı çevresindeki (artık olmayan) fabrikaları anlattı kısaca. 1862 yılında Bursa esnafının toplaşıp yaktığı Kırmızıoğlu Kevork fabrikasını mesela. Yakma sebebi de fabrikanın atık sularının yakınlardaki mezarlıkta yatan ecdadın kemiklerini kirletiyor olması imiş. İki yıl süren dava sonucunda devlet fabrikanın bütün zararının halk tarafından ödenmesine karar vererek halktan 1'er kuruş almış ve fabrikanın zararı karşılanmış.
Otobüs ile devam ettiğimiz yolculukta Hünkâr Köşkü'ne doğru çıkan İpekçilik caddesinden geçerken zamanında bu caddenin Bursa'nın müslim ya da gayrı müslim zenginlerinin oturduğu bir cadde olduğunu, burada çok sayıda kozaklık bulunduğunu, Osmanlı'daki ilk ipekçilik eğitim merkezi olan Bursa İpekböceği Enstitüsü'nün ('İpekçilik Mektebi' veya 'Tohum Mektebi' veya 'Böcekhane' de denmektedir.) de bu cadde üzerinde kurulduğunu söyledi.
Temenyeri'ne kadar çıkıp, oradan sola dönüp, Alev Alatlı Şehir Düşünce ve Sanat Merkezi önünden geçerek (buraya döneceğiz) Tofaş Bursa Anadolu Arabaları Müzesi'nin bulunduğu alana geldik. Ziyaret edeceğimiz ilk müze Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezi: Umurbey Müzesi. (Nam-ı diğer; Bursa'da Fransız konsolosluğu yapan Gregor Bay'ın ailesinin ipek fabrikası Umurbey Bay Biraderler Fabrikası, 1927 yılında Sait Ete tarafından satın alınan ve 1973'e kadar çalışan Ete Mensucat Boyahanesi)
Agâh Enes burada bizlere fabrikada o dönemde 60 mancınık çalıştığını, sabah altıdan akşam altıya kadar on iki saat çalışan işçileri, işçilerin genelde (günlük üç-dört ekmek parası karşılığı) çeyiz parası biriktiren ve en büyüğü on beş-on altı yaşlarında olan kızlar olduğunu, Osmanlı'da 1908'e kadar hiç grev yaşanmayışını, ilk grevin 1910'daki ipek işçisi kadınlar tarafından yapıldığını, önceleri fırınlanmış koza olmadığından yaş koza hasadı yapılışını, işçilerin fabrikada üç ay çalışıp üç ay işsiz kalışlarını, fabrikatörlerin nakit döndüremeyişini ve fabrikaların batışını ipek fabrikalarının hazin hikâyeleri olarak anlatıyor.

Bursa'nın Ekonomik Tarihi / Ergun Kâğıtçıbaşı • Enis Yaşar
Yazının burasına kısa bir bilgi notu eklemek isterim. Ergun Kâğıtçıbaşı ve Enis Yaşar'ın birlikte hazırladıkları "Bursa'nın Ekonomik Tarihi" kitap serisi sayfaları arasında Bursa'nın ipek tarihini de bulabilirsiniz. ("Bursa'nın Ekonomik Tarihi 1326-1900", "Bursa'nın Ekonomik Tarihi 1900-1960", "Bursa'nın Ekonomi Tarihi 1960-2014")

Bursa'nın Ekonomik Tarihi / Ergun Kâğıtçıbaşı • Enis Yaşar
Yazının burasına kısa bir bilgi notu eklemek isterim. Ergun Kâğıtçıbaşı ve Enis Yaşar'ın birlikte hazırladıkları "Bursa'nın Ekonomik Tarihi" kitap serisi sayfaları arasında Bursa'nın ipek tarihini de bulabilirsiniz. ("Bursa'nın Ekonomik Tarihi 1326-1900", "Bursa'nın Ekonomik Tarihi 1900-1960", "Bursa'nın Ekonomi Tarihi 1960-2014")
Yazının burasına kısa bir bilgi notu eklemek isterim. Ergun Kâğıtçıbaşı ve Enis Yaşar'ın birlikte hazırladıkları "Bursa'nın Ekonomik Tarihi" kitap serisi sayfaları arasında Bursa'nın ipek tarihini de bulabilirsiniz. ("Bursa'nın Ekonomik Tarihi 1326-1900", "Bursa'nın Ekonomik Tarihi 1900-1960", "Bursa'nın Ekonomi Tarihi 1960-2014")
![]() |
Bursa'nın Ekonomi Tarihi 1900-1960 |
Liflerin Kraliçesi İpek
O bunları anlatırken ortalama 6 haftalık ömründe 132 saate yakın bir uyku dönemi geçirip 5 kez deri değiştiren, beşinci hafta sonunda kozasını örebilecek hale gelen, kozasını örerken 130 bin kez dönerek dünyanın en sağlam, en zarif ve en güzel ipliğini üreten canlının önünde ceket ilikliyoruz.
Müze görevlisi anlatmaya devam ediyor ve Uludağ'ın endemik bitkisi olan kamçıbaşı süpürgesi ile kamçı çalarak sıcak suyun içindeki kozadan kozayı delmeden iplik ucu çıkarılmasını, iplikler düzgün hale gelinceye kadar sağılışı, sonrasında ipliklerin makineye takılışını ve tepme mancınık ile sarılışını gösteriyor. Tepme mancınıktaki ipliklere dokunduğumuzda iplikler ıslak olduğunu görüyoruz. Bu ıslak iplikler de köz altına konularak kurutuluyormuş.
(Mardin gezimde ziyaret ettiğim Deyrülzafaran Manastırı bahçesinin 350 dönümünde "Zeytin Gen Bahçesi Projesi" ile geni korunarak zeytin üretimi yapıldığını hatırladım.)
Müze görevlisi anlatmaya devam ediyor ve Uludağ'ın endemik bitkisi olan kamçıbaşı süpürgesi ile kamçı çalarak sıcak suyun içindeki kozadan kozayı delmeden iplik ucu çıkarılmasını, iplikler düzgün hale gelinceye kadar sağılışı, sonrasında ipliklerin makineye takılışını ve tepme mancınık ile sarılışını gösteriyor. Tepme mancınıktaki ipliklere dokunduğumuzda iplikler ıslak olduğunu görüyoruz. Bu ıslak iplikler de köz altına konularak kurutuluyormuş.
Bu ipliklerin bir de dokunuşunu görelim istedik. Müzede bulunan dokuma tezgâhlarından birinin başında oturan kadın görevli bizlere; yıkanmış, boyanmış ve çözgüsü hazırlanmış ipliklerin ayak pedalları ile çalıştırılan tezgâhta dokunuşunu izletti.
Çin'in İpek Efsanesi
![]() |
Müze alanındaki ipek halılar ise ince işçilikleri ile hayranlık vericiydi |
Konfüçyüs'ün 'des'inde bahsedilen bir efsaneye göre, yaklaşık M.Ö. 2700 yılında, İmparator Huang-Ti'nin karısı Prenses Si-Ling-Chi, çay fincanına bir ipek böceği kozası düştüğünü fark ettiğinde bir dut ağacının gölgesinde oturuyormuş ve on dört yaşındaki nedimesini çağırmış ve incecik iplikçiğin ucunu eline verip yürümesini söylemiş. Hizmetkâr prensesin dairesinden çıkmış, avluyu geçmiş, saray kapılarını aşıp kendini Yasak Şehrin dışında bulmuş ve koza tamamen çözülene kadar yarım mil kadar daha kırlarda yürümüş. İmparatoriçe, kozadan çıkan uzun iplik ve dokunduğunda ortaya çıkan küçük güzel kumaş parçasından o kadar büyülenmiş ki kocasından kendisine bir dut ağacı bahçesi vermesini istemiş. Hanımlarını ipek böcekleri toplamaya ve yetiştirmeye teşvik etmiş. Hikâyeye göre ipekçilik sanatının bu küçük kaza ile başladığı ifade edilir. Prenses Si Ling-chi ipeği keşfettikten sonra Çin ulusu üç bin yüz doksan yıl boyunca bunu bir sır olarak saklar. (Devamını okumak isterseniz: İpeğin Tarihçesi )
İpek böceğinin Çin'den Bursa'ya, M.S. 552 yılında Bizans Kralı Jüstinyen döneminde geldiği anlatılıyor. Bursa'nın iklimi, dut ağaçlarının bereketi ve Uludağ'ın saf suyu ipekçiliğin Bursa'da gelişmesindeki en önemli etkenlerden biri.
İpek böceğinin Çin'den Bursa'ya, M.S. 552 yılında Bizans Kralı Jüstinyen döneminde geldiği anlatılıyor. Bursa'nın iklimi, dut ağaçlarının bereketi ve Uludağ'ın saf suyu ipekçiliğin Bursa'da gelişmesindeki en önemli etkenlerden biri.
Bizans’ın Bursa’sından Osmanlı’nın Bursa’sına
Aylin Yılmazipek, "Yakın Tarihimiz Üzerine Bir Yazı" başlığı ile kaleme aldığı yazında ipeğin Bursa'ya gelişini şöyle anlatır:
"Bizans’ın Bursa’sından Osmanlı’nın Bursa’sına ipekçilik her daim şehrin en önemli iştigal sahasıdır. 1530’da Bursa’da toplanan vergilerin yüzde 40’ının şehirdeki ipeğin doğrudan tartılmasından kaynaklandığını söylersem, belki ipek ticaretinin boyutunu daha iyi kavrarız. Fakat 1600’lü yılların başlarına dek şehirde yaygın koza yetiştiriciliği yapılmaz. O yıllara dek ham ipek İran’dan çilelerle ithal edilir, hatta Bursa, İran ham ipeğinin tamamını depolar; İran’ın en büyük antreposu Bursa olur. Ancak 1518 ve devamında 1586’daki Osmanlı-Safevi savaşları sırasında ithalat sekteye uğrar; Osmanlı İran ipeğine ambargo koyar. Hammadde sıkıntısı sebebiyle iflaslar yaşayan Bursalı dokumacılar, bundan böyle kendi tedbirlerini alırlar ve 17. yy başlarından itibaren ipekböceği mümbit Bursa Ovası’nda, ipeğin zamanını örmeye başlar."
"Bizans’ın Bursa’sından Osmanlı’nın Bursa’sına ipekçilik her daim şehrin en önemli iştigal sahasıdır. 1530’da Bursa’da toplanan vergilerin yüzde 40’ının şehirdeki ipeğin doğrudan tartılmasından kaynaklandığını söylersem, belki ipek ticaretinin boyutunu daha iyi kavrarız. Fakat 1600’lü yılların başlarına dek şehirde yaygın koza yetiştiriciliği yapılmaz. O yıllara dek ham ipek İran’dan çilelerle ithal edilir, hatta Bursa, İran ham ipeğinin tamamını depolar; İran’ın en büyük antreposu Bursa olur. Ancak 1518 ve devamında 1586’daki Osmanlı-Safevi savaşları sırasında ithalat sekteye uğrar; Osmanlı İran ipeğine ambargo koyar. Hammadde sıkıntısı sebebiyle iflaslar yaşayan Bursalı dokumacılar, bundan böyle kendi tedbirlerini alırlar ve 17. yy başlarından itibaren ipekböceği mümbit Bursa Ovası’nda, ipeğin zamanını örmeye başlar."
Cumhuriyet döneminde Bursa, ipekböcekçiliği ve İran...
Çobanbey Türbesi
Tarih içinde biraz dolandıktan sonra gezimize geri dönelim. Umurbey Müzesi'nin ardından Tofaş Bursa Anadolu Müzesi'ne doğru yürürken Agâh Enes bizlere yolumuzun üzerindeki Çobanbey Türbesi'nin tarihini ve o dönemde Çobanbey Vakfı'nın türbenin üç dönümlük bahçesindeki dut ağacı yapraklarını satarak türbenin bakımını ve çalışmasını sağladığını anlatıyor.
![]() |
Çobanbey Türbesi |
Arazi Hakkı
Umurbey'deki tek müslüman arazi Çobanbey Türbesi'ne ait imiş. Bu civar Emeni Kilisesi Vakfı'nın imiş. İpek fabrikalarının buraya kurulmasının altında "arazi hakkı"nın büyük önemi var. Çünkü o dönemde Müslüman arazisine bir gayrı müslimin fabrika yapması hoş karşılanan bir şey değil. (Yazının başında müslüman mezarlığının üst tarafına yapılan bir fabrikanın yakıldığını anlatmıştık.) O yüzden Ermeniler ve Fransızlar fabrikalarını gayrı müslimlerin arazileri üzerine kuruyorlar.
Umurbey'deki tek müslüman arazi Çobanbey Türbesi'ne ait imiş. Bu civar Emeni Kilisesi Vakfı'nın imiş. İpek fabrikalarının buraya kurulmasının altında "arazi hakkı"nın büyük önemi var. Çünkü o dönemde Müslüman arazisine bir gayrı müslimin fabrika yapması hoş karşılanan bir şey değil. (Yazının başında müslüman mezarlığının üst tarafına yapılan bir fabrikanın yakıldığını anlatmıştık.) O yüzden Ermeniler ve Fransızlar fabrikalarını gayrı müslimlerin arazileri üzerine kuruyorlar.
İlk Özel İşletme Köleyan
2002 yılında Tofaş Bursa Anadolu Arabaları Müzesi ve Tofaş Bilgi Parkı olarak düzenlenen alandayız. Park girişinde bizi muhteşem bir dut ağacı karşılıyor. Dut zamanı dikkat edin, olgun dutlar üzerinize düşmesin. Çünkü kendisi kara duttur, leke yapar, çıkmaz...
Burası 1860 yılında Ermeni Köleyan kardeşler tarafından kurulan ve buharla çalışan (fabrika alanında bacasını görebilirsiniz) ilk üç ipek fabrikasından biri ve İpeker ailesinin çalıştırdığı dönemde faaliyet yürüten ilk özel entegre dokuma işletmesi. Köleyan fabrikasında 3-4 tane filatür tesisi, 5-6 tane kozaklık, 60 mancınık, her mancınık başında da iki işçi varmış. Ayrıca evleri de "Beraber üretip beraber çalışıyoruz" mantığı ile bu alanda imiş.
(İpeker ailesi iş hayatına 1800’lerin sonunda “Gaffarzâdeler” olarak, ipek koza üretimi ve ticareti ile katılmış. 1940-1950 yılları arasında İsviçreli Buser Makine tarafından dünyanın ilk tam otomatik baskı tekniği İpeker’de kurulmuş. 2017 yılında İpeker dünyadaki Vegan Sertifikası alan ilk kumaş üreticisi olmuş. Avrupa Vegan Birliği İpeker’in 146 farklı kumaşının Avrupa Vejeteryan Birliğinin yönergelerine uyduğunu ve Vegan V-Label katagorisinde olduğunu onaylamış.)
Fabrika alanında şırıl şırıl akan bir ayazma var. Beyi artık ortada olmasa da hamam suyunu ısıtan külhan yerinde duruyor. Dokuma ünitesi Anadolu Arabaları Müzesi, fabrika alanı Tofaş Bilgi Parkı, müştemilat Fayton Kafe, Umurbey Hamamı sergi salonu olmuş, ziyaret edilmeyi bekliyor.
Burası şehrin içinde adeta bir vaha. Yaz günleri serin ve her dem yeşil...
Burası şehrin içinde adeta bir vaha. Yaz günleri serin ve her dem yeşil...
Osman Fevzi Bey Fabrikası
Otobüsümüzle kısa bir yolculuktan sonra Eşrefiler Caddesi üzerinde bulunan, aslında cadde araziyi ikiye bölmüş, Osman Fevzi Bey Fabrikası binalarından kozaklık olduğu düşünülen, şimdilerde Alev Alatlı Şehir Düşünce ve Sanat Merkezi olarak hizmet veren dört katlı binanın önündeyiz.
Agah Enes, Osman Fevzi Bey ailesinin günümüze uzanan kollarını (Odmanlar, Gökçenler) ve fabrikanın Osmanlı döneminde Müslüman-Türk işadamları arasındaki ilk filatür (ipeğin çekildiği yer) tesisi olduğunu anlatıyor. Osman Fevzi Bey'in bir diğer fabrikası da Cumhuriyet Caddesi üzerindeki Hamdi Sami Gökçen iş hanının olduğu yerde imiş.
Yolun üst tarafında kalan ve Osman Fevzi Bey köşkünün içinde bulunduğu bahçenin giriş kapısı üzerinde "Eşrefiler Kız Yetiştirme Yurdu" yazıyor. Köşk yıkılmış. Osman Fevzi Bey Köşkü'nün, Yıldırım Belediyesi, İller Bankası ve Çevre Bakanlığı projesi olarak 2 Eylül 2026'da yeniden hayata döneceğinin levhası bahçe duvarlarında yerini almış. Bekleyelim görelim...
Bir ara bu alana yaşlı bakımevi yapılmak istenmiş ancak bahçedeki kıymetli ağaçlar kesileceği gerekçesiyle bu girişim mahalleli tarafından engellenmiş. (Buraya yapılması planlanan Hasan Öztimur Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi, Uludağ Üniversitesi bahçesine yapılmış)
Alev Alatlı Şehir Düşünce ve Sanat Merkezi'ni dolaşıp kahvelerimizi içtikten sonra yola revan olarak Muradiye'ye, Kaplıca Caddesi üzerindeki Romangalle İpek Fabrikası'na geliyoruz.
Romangal'dan Yılmazipek'e
Bugünkü son durağımız eski Memleket Hastanesi'nden Muradiye'ye inerken solumuzda kalan, devasa duvarlar arkasında saklanmış, dışarıdan dahi çok büyük bir alana yayılmış olduğunu anladığımız Romangal İpek Fabrikası.
![]() |
Kuşbakışı Romangal İpek Fabrikası |
Romangal ailesi tarafından Silkor adıyla işletilen fabrika, İpek fabrikasının yakınındaki Taşçıoğlu Fabrikası'nı işleten Faik Yılmazipek (Kolsuz Faik) tarafından Mösyö Marcel Romangal'dan 1940 yılında alınmış. Faik Bey'den sonra fabrikayı Fertur A.Ş. adıyla oğulları çalıştırmış. 1979 yılında 400 ila 500 arasında işçi kapasite ile çalışan fabrikanın 1987'de mancınıkhane ünitesi, 1992'de de fabrikanın tamamı kapatılmış.
10 bin metrekareye yayılan ve 25'ten fazla binanın bulunduğu fabrika, Osmangazi Belediyesi tarafından Kasım 2024'te kamulaştırılmış. Ocak 2025'te gerçekleşen çalıştayda fabrikaya yeni işlevler kazandırma konusunda öneriler oluşturulmuş.
O günden bugüne de projelendirmeler yapılmış.
Bir büyülü dünyaya, kapıları gezimize özel açılan Romangal fabrikasından içeriye giriyoruz. Kapının hemen sağında Romangal ailesinin yaşadığı iki buçuk katlı ev, avlu, büyük bir baca, etrafa yayılmış kimisi yıkık kimisi ayakta fabrika binaları, yemekhane, birimler arası taşımacılık için kullanılan vagon rayları, tezgâhlar, vitrin mankenleri, kamçı başları, "Arslan Çamaşır İpeği" damgalı kutular...
Evin girişinde çocukluğumdan aşina yer karoları, güvenlik nedeniyle çıkamadığımız ahşap trabzanlı ahşap merdivenler, yıkılmış bir mutfak, camları kırık bölmeler, mermer bir küvet. Hepsi bana o eski "ev" hissini yaşattı.
Zamanlar iç içe geçmişti. Daha doğrusu, iki kapılı bu handan kimler gelmişti, kimler geçmişti...
Tarih ve Tekerrür
Yıllar içinde sağlıklı ve yanmaz Bursa ipeğinin yerini terleten ve kolay yanabilen naylon dokuma almış, binalar gibi, gıdalar gibi tekstilin de malzemesi değişmişti. Hatta öyle ki, son dönemlerde yaşanan ekonomik kriz sebebiyle tekstilin kendisi yurt dışına kaçar oldu.
Nereden nereye değil mi?
Nereden nereye değil mi?
Bursa'nın kalbinin attığı yerlerden biri olan bu fabrikanın hemen yanında, 1852 yılında devlet eli ile kurulan ilk ipekçilik fabrikası olan Fabrika-i Hümayûn var. Bir ara Faruk Saraç Meslek Okulu olarak hizmet veren bina şimdilerde, İstanbul Sağlık ve Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu. Romangal Fabrikası da hayata dönünce ikisi yan yana Bursa'nın çehresine güzellik katacaktır...
Kaplıca Caddesi'nden aşağıya yürüyerek ve adım başı fotoğraf çekerek, adını Cilimboz deresinden alan Cilimboz Lokantası'na vardık.
Günü, 2. Murat Caddesi üzerinde yer alan bu lokantada yediğimiz nefis yemeklerle tamamladık.
Tabii ki Bursa'nın ipek fabrikaları bu kadar değildi. Tabii ki hem gezilecek hem de anlatılacak daha çok şey vardı.
Doğrusu ya; ne kadar gezsek, ne kadar görsek, ne kadar öğrensek azdı...
Bu anlamlı gezi için Mimarlar Odası Bursa Şubesi'ne ve genç yaşında kendisini büyüklerin çoğunun sahip olmadığı bilgilerle donatmış, geçmişi geleceğe genç bakış ve teknoloji ile taşıyacak işlere imza atan, doğru bilinen yanlışları azimle düzeltmeye çalışan, ilerleyen yıllarda kendisini çok daha hâkim alanlarda göreceğimiz Agâh Enes Yasa'ya çok teşekkürler...
Bursa'da Yaşam / İpek ve Koza
Olay Gazetesi'nin "Bursa'da Yaşam" dergisinin Aralık 2013 sayısı "İpek ve Koza"ya ayrılmış. Kozadan ipeğe giden yolculuk Halil İnalcık başta olmak üzere 51 yazarın yazısı ile anlatılmış.
Bursa ve İpekböceği, Bursa İpekçiliğinde Gayrımüslimler, Bursa'nın İpek Kraliçesi Leman Sadullah, Yapraktan Atlas'a, Nâzım'ın Dokumacılığı, İpek Makinesinin Hazin Sonu, İpek Şehri Bursa'da Çarşının Oluşumu, Metaxi/Girit Dilinde İpek, Bursa'nın İpek İşçileri, Olgunlaşma Enstitüsü, Türk İşi Filatür Fabrikası yazı başlıklarından bazıları.
15 Ekim 2025 / C.E.Y.
Kaynaklar:
Bursa'nın Ekonomik Tarihi kitapları
Bursa'da Yaşam / İpek ve Koza
Günün fotoğraf ve videoları için tıklayınız:
Bursa İpek Fabrikaları / 8 Ekim 2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder