Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından sekiz yıl aradan sonra bu yıl 17.'si düzenlenen Bursa Edebiyat Günleri 3-4-5 Ekim tarihleri arasında, “Anlamak” temasıyla edebiyatseverlerle tekrar buluştu.
17. Bursa Edebiyat Günleri'nin açılışı, Bursa Büyükşehir Belediyesi Oda Orkestrası'nın Oğuzhan Balcı şefliğinde Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde verdiği konser ile yapıldı.
Cihat Aşkın eser aralarında yaptığı konuşmalarda edebiyat ve müziği "hayalleri açmak" olarak ilişkilendirdi. İlk Türk tangosunun sözlerini Necdet Rüştü Efe'nin yazdığı, Necip Celal Andel tarafından bestelenen "Mazi" tangosu olduğunu hatırlatarak, bestesi Necip Celal Antel'e, sözleri Bedri Noyan'a ait Türk tangosu "Özleyiş"i icra etti.
Zeynep Halvaşi de şu anda kaybolan Mineli Kuş filmi için Nâzım Hikmet tarafından yazılıp Mesut Cemil tarafından bestelenen "Kanatları Gümüş Yavru Bir Kuş" eserini ve Mehmet Gökkaya tarafından yazılıp Erol Sayan tarafından bestelenen "Unutulmaz Unutulmaz" eserlerini seslendirdi.
Eşikten İçeri Bursa
Edebiyat Günleri'nin ilk oturumu bu mini konserin ardından Hakan Akdoğan yöneticiliğinde, Kadire Bozkurt, Tanıl Bora ve Mehmet Zaman Saçlıoğlu katılımıyla gerçekleşti. Böylece eşikten içeriye, Bursa'yı anlamaya bir adım attık.
![]() |
Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Kadire Bozkurt, Hakan Akdoğan, Tanıl Bora |
Katılımcıların "Bursa'yı Anlamak" üzerine sunduğu bildiriler kitaplaşarak Bursa Edebiyat tarihi arşivindeki yerini aldı.
ANLAMAK
Etkinlikte konuklardan Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Sema Erdem, Nahit Kayabaşı, Ceyhun Erim, Kemal Selçuk, Mithat Kırayoğlu, Ömer Özgeç, İsmail Yaşayanlar, Nevra Eker ve Çiğdem Çiftçi İplik Bursa doğumluydu. Bursa'yı anlatanların büyük kısmı Bursa'da doğmamıştı ama Bursa'da yaşıyordu, üstelik çoğu Bursa'da doğanlardan daha Bursalıydı.
![]() |
Nida Ateş, Mine Söğüt, Haydar Ergülen |
Yaşayanların kimi şehrin sefaletini çekmiştir, kimi keyfini sürmüştür. Kimi mahallesinden çıkmamıştır, kimi dağını da denizini de hatmetmiştir. Kimi şehrin üst üste yığılmış ve derinlerden fısıldayan tarihini bilir, kimi Bursa dün kuruldu zanneder.
Bursa'yı uzaktan tanıyan Bursa'yı hâlâ sudan ibaret ve yeşil sanır, içindekiler ise renksizlikten ve susuzluktan kıvranır.
Binaların ovaya yayılışıyla, adım adım dağa tırmanışıyla, Prusa'dan Bitinya'ya, Osmanlı'dan Cumhuriyet'in ilk dönemine, oradan da TOKİ'ye uzanan bina çeşitliliğiyle, her sokak arasından görülen dağıyla, en fazla yarım saatte ulaşılan deniziyle, sırtını yasladığı Uludağ'ın soğuğuyla, şifalı çelik suların buharıyla, içinden çıkılmaz trafiğiyle, merkezin yürüyerek bile kat edilebilecek kadar küçük olmasıyla, ülkenin en büyük üç şehrine olan yakınlığıyla, şehri bir yandan besleyen, bir yandan da sömüren sanayisiyle, şehrin merkezinde şehirlerarası bir havayolu ve demiryolu olmamasıyla, artık azalan şeftali ve zeytin bahçeleri, kestanelikleri, dutlukları ve ipek böcekçiliğiyle, eski Bursalıların merkezden kaçışıyla, göçlerin Bursa profilini ve alışkanlıklarını değiştirmesiyle yüzyıllardır evrile evrile büyüyen, AVM'lerle ve rezidanslarla tarif edilen bir şehir Bursa.
Osmanlı'nın ilk başkenti, Osmangazi ve Orhangazi'nin ebedî istirahatgâhı olan Bursa. Atatürk'ün Bursa Nutku'nu söylediği, son baloda son dansını ettiği Bursa. Nâzım'ın hapis yattığı, hapis günlerinde dahi üretmekten ve ışık saçmaktan vazgeçmediği, Piraye'siyle Servinaz Otel'de buluştuğu Bursa. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın beş şehrinden biri olan Bursa.
Bursa Şehri
Bursa'da hüzün vardır, Bursa sürgün şehridir.
Bursa'da hasret vardır, Bursa göç şehridir.
Bursa'da neşe vardır, Bursa tatil şehridir
Bursa'da umut vardır, Bursa şifa şehridir.
Bursa'da sanat vardır, Bursa sanatçı şehridir.
Bursa'da basın vardır, Bursa küçük Babıali'dir.
Bursa'da derinlik vardır, Bursa tarih şehridir.
Bursa'da manâ vardır, Bursa evliyalar şehridir.
Bursa'da aşk vardır, Bursa sevda şehridir.
Bursa'da kavga vardır, Bursa ekmek şehridir...
Anla Beni Sevgilim
Anlamaya başlamanın ilk adımı görmek, fark etmek ve onu yaşamak olmalı.
"Kadınları anlamaya çalışmayın, yaşayın, yaşatın, kıymetini bilin" dedikleri gibidir belki de her şey...
Yaşadığın şehre, doğduğun eve, yakınındaki insanlara bir yabancı gibi dışarıdan bakmayı ve onlarla ilk kez tanışmış gibi yaşamayı öğrendiğin zaman gözlerin açılır ve görmeye başlarsın. Sonrasında bütünleşme, ait olma ve idrak gelir. Geçmiş zamanların izi, şimdiki zamanların anları ve gelecek zamanların hayali birbirine dolanır. Bazen arafta, bazen eşikte kalınır. Bazen araftan çıkılır, bazen eşikten atlanır.
Şehirle savaşmayı bırakıp, her hâlini kabul ederek kucakladığında o şehir artık senin olur. Şehir de seni bağrına basar, seni şehrin insanı yapar...
Yeter ki bak, gör ve anla...
Göreceksin, sen anladığında anlatmak da kolay olacak...
Bursa Edebiyat Günleri
17. Edebiyat Günleri'ne bildiri sunan ve etkinlikteki konuşmasında 'Edebiyat Günleri'nin geçmişini özetleyen Dr. Alper Can, Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nin 302 no'lu odasında toplanan çekirdek kadronun 1996'da Bursa Edebiyat Günleri'nin başlamasında büyük etkisinin olduğunu, kadroda Ramis Dara, Nahit Kayabaşı, Nuri Demirci, Ali Aksoy, Melih Elal, İhsan Üren, Nadir Gezer ve Hilmi Haşal'ın olduğunu söyleyerek Bursa'da edebiyata gönül veren isimleri saygıyla andı ve Edebiyat Günleri'ni başlatan kadroya selam etti.
![]() |
İsmail Yaşayanlar, Alper Can, Nevra Eker |
2004'te değişen yerel yönetim eski düzenleme kurulundakilere üye oldukları yazar örgütünden üyelik belgisi getirmelerini istemiş, onlar da bu belgeleri getirmişlerdi. Buna rağmen ilerleyen süreçte etkinliğin ne zaman yapılacağı onlara haber verilmemiş, fikirleri sorulmamış, yani dışlanmışlardı.
Edebiyat Günleri'nin amacı artık başka bir yöne sapmıştı.
23-24 Aralık 2005 tarihleri arasında gerçekleşen 10. Edebiyat Günleri daha o günlerde içerik ve düzenlenme bakımından eleştiri aldı. Milli Gazete'de rastladığım şu yazıda daha önce Büyükşehir Belediyesi Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı BKSTV tarafından düzenlenen etkinliğin bu yıl büyükşehir organizasyonuyla yapıldığı, nisan ya da mayıs aylarında üç gün olarak düzenlenen etkinliğin sene bitmeden oldu bittiye getirilip iki, hatta bir buçuk güne sıkıştırıldığı, konuşmacıların kalitesizliğini, topluma edebiyat aşılama ve edebiyatın sorunlarını konuşma hedefinden çıkılarak yayınevlerinin masa kurup kitap satmaları, konuşmacıların bu yayınevlerinin yazarları oluşu, davet edilen bazı isimlerin etkinliğe gelmeyişleri, dönemin belediye başkanı Hikmet Şahin'in ve İlhan Berk'in açılışa katılmayışı, sempozyum bildirilerinin niteliksizliği anlatılırken, etkinlik "Bursa Edebiyat Günleri 'maharetli' bir oldu bittiyle geçiştirilmiş, yasak savılmış, bu arada malı mülkü talan eden etmiştir" yazar.
2015'te gerçekleşen 15. Edebiyat Günleri'nin başlığı "Orta Doğu'yu Yazmak", 2017'deki başlık ise "27 Mayıs'tan 15 Temmuz'a Darbe Edebiyatı" idi.
2017'den sonra Edebiyat Günleri yapılmadı.
Başa dönecek olursak; 1. Bursa Edebiyat Günleri'ne Ahmet Oktay da katılmıştır ve Milliyet gazetesindeki köşesinde yazdığı yazıda değişen Bursa'yı ve Edebiyat Günleri'ni anlatır. Yazısının sonunda "Üç beş insanın çabasına destek veren yöneticiler sayesinde, bir ticaret kenti olmaktan hızla bir sanayi metropolü olmaya yönelmiş Bursa'da kültür/sanat maya tutmuşa benziyordu. Dinleyicilerimin neredeyse tamamı sorgulayan ve sözünü esirgemeyen gençlerdi. Katılımcıydılar elbet ama şekli anlamda değil; karşılarında belki ilk kez gördükleri insana şüphesiz saygı duyuyorlardı. Ama asıl önemli olan, o insanı eşitleri olarak görmeleriydi. İstanbul 1980'lere kadar edebiyat merkezi olmuştur. Son yıllarda bu otorite kırılmaya başlamış, öteki kentlerdeki yazın yaşamı canlandıkça karşılıklı iletişim doğmuştur. İktidar ilişkilerinin tümüyle kırıldığını söylemek istemiyorum. Ama artık Ankara'da, Bursa'da, İzmir'de, Balıkesir'de genç yazarlar, yaşadıkları kentlerin kültürel yaşamını etkileyebiliyorlar. Sevinmek gerekir." der Ahmet Oktay.
Bursa şehri için hayalleri kırık, Bursa Edebiyatı için ise hayalleri engindir.
(Kaynak: bursadakultur.org )
(Bursa Edebiyat Günleri şeceresi www.bursadakultur.org sayfasından incelenebilir.)
![]() |
17. Edebiyat Günleri'nin son karesinde ayrılanlar hariç tüm katılımcılar bir arada |
17. Bursa Edebiyat Günleri sekiz yılın ardından düzenlenen ilk etkinlik olmasına istinaden hataları ve kusurları olduysa affedilebilir.
Yeter ki kusurlardan ve hatalardan ders alınıp, önerilere açık olunsun.
Sosyal medyanın ve yapay zekânın hayatlarımızı ve alışkanlıklarımızı bir yandan paramparça edip bir yandan yeniden inşa ettiği şu çağda sanatın limanına sığınmak, o limandan yeni gemiler kaldırmak ve geleceğe izler bırakmak hepimizin arzusu.
Geçmişten feyz almayı, bugünle harmanlamayı ve geleceğe miras bırakmayı bilmek lâzım.
Tıpkı kültür ve sanat adına düzenlenen bu etkinliklerde olduğu gibi...
6 Ekim 2025 / C.E.Y.
Not: 17. Bursa Edebiyat Günleri'ndeki konuşmaları dinlemek isterseniz videolar için tıklayınız.
Madem konumuz "Bursa'yı (edebiyatla) Anlamak", ben de şöyle bir yazımı paylaşayım o zaman:
Zamandan Mekâna Aşk ile Yaşayan Şehir Bursa / 26 Haziran 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder