"Patates Soğan, Güle Güle Erdoğan" sloganı bir darbe şifresi olabilir mi acaba?
Patates dersem çık, soğan dersem çıkma, önüm arkam sağım solum sobe, saklanmayan ebe dersek ne demiş olacağız mesela? Her birimiz bir gizli örgüt üyesi olarak DIJ güçlere MEŞAZ mı vermiş olacağız?
Yoksa hiç umulmayan, en alt, en ucuz, en basit, mutfağın demirbaşı patates-soğan ikilisindeki çılgın artışın gidişatı hızlandırmış olduğunu mu anlayacağız?
Bu ülkede yıllardır seçim yapılıyor, hükmeden kafa diğer bir partinin kazanması halinde etrafa "hiçbir şey olmadıysa da bir şeyler oldu" karalamaları yayıyor. Yetmiyor, kazananı indirmek için türlü çeşit kampanyalar yapıyor, hatta bazı belediyelere kayyum atanıyor. Doğruluk Payı sitesinde yer alan araştırmaya göre: 31 Mart 2019 yerel seçimleri sonrasında Türkiye’de (Diyarbakır, Mardin, Van illeri başta olmak üzere) yaklaşık 4 milyon 723 bin kişilik bir nüfus, seçtiği belediye başkanı tarafından yönetilmiyor.
Seçime 13 gün kala iktidarın yaptığı karalamalara bakarsak, bu kafanın seçim sonrasında nasıl bir "muhalefet" olacağını görebiliriz. Muhalefet olmanın "uyaran, dikkat çeken, hesap soran" olmak değil de, "saldıran, karalayan, çamur atan" olmak olduğunu düşünenen kafaya ne anlatsan boş. Şimdiden gardınızı alın, ya da doğrudan kulaklarınızı tıkayın...
Hükümet cenahına göre seçim, kazanırlarsa "seçim", kaybederlerse "darbe". Ve yine hükümet cenahına göre seçim, iktidarı devirmek için yapılıyor.
Hayda!
E ne için yapılacaktı?
Muhalif partiler, iktidardakiler koltuğa tekrar otursun diye mi çalışacaktı?
Başka ülke vatandaşı değil ki muhalefettekiler. Ülkeyi işgal etmeye çalışmıyorlar ki!
Üstelik ülke iktidarın aldığı kararlar sebebiyle sessiz istilada.
İstilacılara ses yok, kendi ülke vatandaşına ise demediği yok!
Bu ne basit anlayıştır, bunlar ne saçma yaklaşımlardır, ne çirkin düşüncelerdir, ne sorumsuz söylemlerdir.
İyi yönetiyorsan kalırsın, iyi yönetemiyorsan gidersin. Yerine iyi yöneteceğini vaad eden gelir, o da yönetemezse o da gider, yenisi gelir.
Yani iyi oynayan kazanır.
Normal olan budur.
Anormal olan ise halkın tercihine saygı duymayıp, gitmeyi bilmemektir. Yani kazanın doğurduğuna inanıp, öldüğüne inanmamaktır...
Doğururken iyiydi ama?
Sezaryen mi normal mi?
Sizin doğum normal doğum değil de sezaryen miydi?
Siz o yüzden mi herkesin "operasyon" ile doğurduğunu düşünüyorsunuz?
Doğum evresindeki sancılar yaşanmayacağı için sezaryen doğum kolay görünür ancak onun da doğum sonrası sancılıdır. Sezaryen ile en fazla üç doğum yapılması önerilir. Fazlası risk taşır. Beden dikiş tutmaz. Sezaryen ile doğum yapanlar, dikiş yerlerinin yıllar boyu sızlayıp durduğunu söyler. Üstelik sezaryen ile yapılan bir doğumdan sonraki hamileliklerin sonunda normal doğum yapmak zorlaşır.
Anne ve bebek için hayati önem taşımadığı sürece normal olan "normal doğumdur".
Ülkede doğum sancıları başlayalı uzun zaman olmuştu. Son dönemde sancıların arası epey sıklaştı. Panik yapmayın! Doğacak bebek gayet normal yollardan geliyor. Doğumdan sonra bu bebeği hep birlikte büyüteceğiz.
Büyüyünce havalara girip kendisinden önce gelen büyüklerin abuk subuk hareketlerine öykünürse ona da haddini bildireceğiz.
****
Biz biliyoruz ki; devlet, millet ve ülke kimsenin tekelinde değil. Devletin malı deniz değil. Tek tek her bireyin bu ülkede insanca yaşama ve insanca konuşma hakkı var. Yöneticilerin görevi de bu hakları korumak ve tek tek her bireye saygılı olmak.
İşte bu kadar basit...
Niye zorlaştırıyorsunuz ki?
1 Mayıs 2023 / C.E.Y.
Bu da normal doğmuştu ama sızım sızım sızlattı.
YanıtlaSilGüzel günler gelsin bir an önce artık az kaldı.